Oyun İncelemeleri

Jagged Alliance 2: Unfinished Business

Sir-tech firması Türkiye’de pek tanınmayan bir firma. Zaten yaptığı oyun
sayısı da fazla değil. “Ancak az ama öz” cümlesini tam manasıyla hak eden bir
firma. Jagged Alliance 2 Unfinished Business oyunumuz Sir-tech firması, uygun
bir yayıncı bulamadığı için beklenenden oldukça oldukça geç çıktı. Ama sonuçta
beklendiğine değdi. Jagged Alliance serisinin bütün oyunları dünya üzerinde
“yılın en iyi strateji” oyunu unvanını da içeren bir çok ödül topladı. Pekâla bu
seriyi bu kadar unvana layık kılan nedir? Birinci etken gerçekçilik, ikinci
etken harika konu, üçüncü etken ise eğlence.

Oyunu gerçekçi kılanlar, oyunun ilk versiyonundan beri bulunan silah ve
cepane çeşitliliği, bu silahların doğa ile etkileşimi, oyundaki bütün
karakterlerin kendi “kişiliğinin” bulunması ve konuların uyduruk olmamasıdır.
Son versiyonuna geçmeden önce biraz serinin tarihinden bahsedeyim. Oyunun ilk
serisi Matavira adlı bir adada geçiyor. Bu ada, önemli bir hastalığın
tedavisinde kullanılan bir bitkinin yetiştiği tek yer. Bir süre burada çalışan
bilim adamlarından birisi işi ticarete dökmek için bütün adayı ele geçirmeye
çalışıyor ve diğer bilim adamı da bizi bir komutan olarak kiralıyor. Biz de
A.I.M. adlı kuruluşla irtibata geçip paralı askerlerden oluşan 8 kişilik
takımımızı hazırlıyoruz ve adayı “sektör sektör” kurtarıp en sonunda kötü bilim
adamını öldürüp adayı yeniden bilimin ve insanlığın hizmetine açıyoruz. Oyunun
bir sonraki serisi olan Jagged Alliance: Deadly Games ise ufak görevlerin
bulunduğu, oyuncuların kendi haritalarını oluşturup oynayabildiği bir
multiplayer oyundu. Bu seriye kadar oyun sadece ses ve oynanabilirlik açısından
güzeldi. Görüntüleri için pek de olumlu konuşulamazdı.

Ancak “Jagged Alliance 2” geldi ve görüntü sorunu da çözülmüştü. Oyun tek
kelime ile “harika”ydı. Eski oyundan tanıdığımız 50 tane paralı asker üzerine
yenileri, yepyeni ve tamamen dünya üzerinde gerçekte kullanılan profesyonel
silahlar, kullanmak üzere araçlar eklenmişti. Konu ise çok daha güzeldi. Bir 3.
dünya ülkesi olan Arulco diktatör bir kraliçe olan Didriane’in eline geçmişti.
Bu ülke altın ve gümüş madenleri ile ünlüdür. Kraliçe halkı bir köle gibi
çalıştırıp servetine servet katmaktadır. Ülkenin asileri toplanıp karşı
koymuşlardır ancak Didriane’nin teknoloji harikası silahları ile başa
çıkamazlar. En sonunda bir çoğu ölür ve saklanmak zorunda kalırlar. Bu ülkenin
ölmüş zannedilen “eski” kralı Enrico bizimle kontak kurar ve biz yine
profesyonel askerlerden oluşan takımımızı kurarız ve Didriane’e karşı ülkeyi
kurtarmak üzere işe koyuluruz. Ülkeyi “sektör sektör” temizledikten, bütün
madenleri ele geçirdikten ve kraliçeyi öldürdükten sonra, ülke kurtulur. Ve
Enrico yeniden tahta geçer…

Gelelim Jagged Alliance 2: Unfinished Business oyunumuza: Adından da
anlaşılacağı üzeri işimiz daha bitmemiştir: Didriane ölünce bu ülkede o yönetimi
ele geçirmeden önce madenleri işleten firma madenleri geri istemektedir. Ancak
halk dişiyle tırnağıyla söke söke kazandığı özgürlüğünü ve madenlerini geri
vermek istemez. Bunun üzerine firmanın başında olan General Moris bu ülkeye göre
doğuda bulunan – diğer bir 3. dünya ülkesi – Tracona’ya füze üssü kurar ve
gözdağı vermek için Arulco’nun hapishanesine bir füze yollayıp orayı yok eder.
Bunun üzerine işin ciddiyetini kavrayan Enrico yeniden bizimle kontak kurup
bizden ülkeyi bu tehditten de kurtarmamızı rica eder ve 35bin $’ı da takım
elemanlarımızı kiralamamız üzere bize yollar… Konumuz böyle…

Jagged Alliance 2: UB bir genişleme seti şeklinde ancak JA2’nin sisteme
kurulu olması zorunluluğu bulunmuyor. Genişleme seti olması şurdan geliyor:
Önceki oyunun sonunda kalan save-game’inizi import yapıp diğer oyunda
“yarattığınız kişisel” askerinizi ve diğer paralı askerleri gelişmiş “statları”
ile birlikte bu oyuna aktarabilliyorsunuz. Bu tabii JA2 oyununu önceden oynamış
kişiler için ÇOK ŞEY ifade ediyor. Bunu yaptığınızda envanterleriniz
sıfırlanıyor ve oyun biraz daha zorlaşıyor… Bunun nedeni ise çok açık: Önceki
oyunda iyice bilenmiş, güçlenmiş adamınız bu oyunda karşısına çıkacak her adamı
kolayca harcayacaktır. Ama diğer oyunu kurmamakla kendi adamını yapma
özelliğinden mahrum kalmıyorsunuz.

Ek olarak gelmesinin diğer bir manası ise, Jagged Alliance : Deadly Games
oyununda olduğu gibi bunda da internet üzerinden dağıtılan hazır haritalarla
veya kendi oluşturduğunuz haritalarla, kendi senaryonuzu hazırlayabiliyor
olmanız. Multiplayer olarak oynanmasa da kendi canlandırdığınız bir ortamda
savaşmak güzel. Ayrıca arkadaşlarınıza da yollayıp onların da eğlenmesini
sağlayabiliyorsunuz…

OYUNUN OYNANIŞI:

Giriş: Oyuna önceki oyunda olduğu gibi zorluk ayarlarını yaparak başlıyoruz.
Önceki oyundaki zorluk seçeneklerini abartarak çok daha fazla zorluk seviyesi
çeşidi koymuşlar. Mesela IRONMAN modunu seçerseniz, oyunda çatışma sırasında
kayıt yapamıyorsunuz. Deneyimli oyuncular bunun ne anlama geldiğini çok iyi
biliyorlar 🙂 Oyunu bilmeyenler için şöyle açıklayayim: Oyunda çatışma anında
tehlikeli bir harekete atılmadan önce oyunu kaydetmek çok önemlidir, değil mi?
Böylece hiç istemediğiniz bir olay karşısında oyunu geri alıp bu sefer daha
dikkatli olursunuz. Bu modda bodoslamadan yolladığınız adamınız gitti mi
gider… Ancak çatışma hiç başlamadan önce yaptığınız bir save-game’i geri
yükleyebilirsiniz. Oyunda bazı çatışmaların zorluğundan dolayı 2-3 gününüzü
alabildiğini söylersem bu modun ne demek olduğu tam olarak anlaşılır sanırım.
Diğer ayarlarda ise oyunda acemi mi, deneyimli mi yoksa usta mı olduğunuzu
belirliyorsunuz, bu ayarlar rakip askerlerin dayanıklılığı, zekası ve
ellerindeki silahların kalitesini etkiliyor, ayrıca oyuna başladığınız an ki
para durumunuzu belirliyor. Önceki oyunda bulunan science-fiction seçeneği
konulmamış. Ancak yine “tons of guns” seçeneği bulunuyor. Bunun anlamı oyunda
standart silahların ötesinde bir silahın bütün modelleriyle ve modifiye edilmiş
halleriyle de karşılaşmak isteyip istemediğinizdir.

Deneyimsiz kullanıcılar için “best-cover” saklanılacak en iyi yer, “weapon-range”
silahın menzilini oyun sırasındaki renkli ifadelerden öğrenebilme özelliği
eklenmiş.

Başlangıç: Zorluk ayarlarını da yaptıktan sonra oyunu başlatıyoruz.
Her adımda bize oyun hakkında bilgi veren yardım ekranları çıkıyor, istersek
bunları sürekli olarak kapatabiliyoruz. Oyunda bir lap-top bilgisayarın
ekranında başlıyoruz. Bu ekrandan internete(!) bağlanıp E-mail okuyabiliyoruz
(gönderme yok :)), en önemlisi A.I.M. sitesine bağlanıp paralı askerlerle ile
görüşüp bütçemize ve savaş planımıza en uygun askerlerle anlaşma yapıyoruz.
Önceki oyunda askerlerle 1 günlük, 1 haftalık ve 2 haftalık süreçlerde anlaşma
yapıp para transferi yapıyorduk. Silahlarımızı yine online(!) sipariş edip
getirtiyorduk, ve bunların masraflarını bize ilk verilen para ve oyun sırasında
ele geçirdiğimiz madenlerden karşılıyorduk. Ancak bu oyunda yeni bir ülkedeyiz
ve terkedilmiş boş bir madenden başka bir şey yok. Bu yüzden bize verilen para
ile kiralayabileceğimiz en iyi takımı kurmak zorundayız. Bu sefer paralı
askerler sizinle görev boyu anlaşma yapıyorlar. Yani parayı bir kere ödüyor ve
görev bitene kadar işten atamıyorsunuz. Ayrıca asker kiralamak için önceden
A.I.M. için çalışan bir adamın kuruluştan ayrılıp oluşturduğu M.E.R.C. de
bulunuyor. Buradan A.I.M.’e kıyasla daha ucuz ve iyi ancak daha “deneyimsiz”
askerler kiralayabiliyoruz. Bu oyunda online silah siparişi yok.

Sitelerden ilk olarak I.M.P.’ye bağlanıp “kendi yaratacağım” adamı
oluşturuyoruz. Bunu yapabilmek için bize e-mail ile yollanan hesap aktifleştirme
kodunu sitenin girişinde yazıyoruz. Bu siteye geldiğimizde karakterimiz için
cinsiyet, ses ve portre seçiyoruz öncelikle. Önceki oyunda bu aşamadan sonra
bize bir anket yapıyorduk ve karakterimiz zevklerimize göre özel yetenekler
kazanıyordu. Bunlar arasında “night-ops” yani gece operasyonlarında uzman, “martial-arts”
dövüş sanatları uzmanı (kadın askerlerde bu özellik yok), “auto-weapons”
otomatik silahlarda uzman, “heavy-weapons” havan topu, LAW (Light Antitank
Weapon) gibi silahlarda uzman vb.. yetenekler kazanıyorduk. Bu oyunda ise anket
yok, istediğimiz yeteneği biz şu olsun bu olsun diye seçiyoruz. En fazla iki
yetenek seçme hakkımız var. Bundan sonra ise stat belirleme kısmına geçiyoruz.
Oyunda askerinizin bütün kaderini burası belirliyor. Ortalama olarak bütün
statlar 55 olarak seçili ve fazladan 15 puanımız var. Bu puanları ekleyerek veya
istediğimiz statı azaltarak daha önemli gördüğümüz bir statı yükseltebiliyoruz.

Statlar: (Anlamları oyundaki bütün elemanlarınız için geçerli)

Health: Sağlık. Askeriniz? ne kadar sağlıklı? Ölmesi içine ne kadar
darbe almalı? Bunu belirler.

Agility: Çeviklik. Ne kadar hızlı koşacağını ve “Stealth” yani
sinsiliğini belirler.

Dextery: El mahareti. Bir şey fırlatırken bunu ne kadar isabetle
yapacağınız bu özelliğe bağlıdır. Bu özellik “Mechanical” ve “Medical” statları
ile de birebir ilişkilidir.

Strenght: Kuvvet. Elemanınızın kuvvetini ve darbeler karşısında
dayanıklılığını belirler, ne kadar yük taşıyabildiği de buna bağlıdır. Ayrıca
fazlası adamınıza “kodumu oturtma” özelliğini ekler. Yani silahınız olmadığında
veya işinizi sessiz halletmek istediğiniz bir anda yumruklarınızın ne kadar iyi
konuşacağını belirler.

Leadership: Liderlik. Adamınızın ne kadar iyi bir
diplomat olduğunu, aynı zamanda emir kulu mu emir veren mi olduğunu belirler.
Adamınızın oyun içindeki karakterlerle ilişkilerinde pasif mi aktif mi olduğunu
belirler. “Karizma” da diyebiliriz… Oyunu kazanmak için gerekli değildir.
Sonuçta diğer elemanlarınız için mutlaka bu özelliğe sahip olan birisi olur. Bu
özelliği minimum yapıp artan puanları daha yararlı yerlere harcamak en
mantıklısıdır.

Wisdom: Zekâ, yani adamınızın anlama ve öğrenme kabiliyeti. Zekası
yüksek olan bir eleman oyun sırasında statlarını daha hızlı yükseltir ve
deneyimlerden daha çok şey öğrenir.

Marksmenship: Nişancılık. Elinde silahı bile tutamayan bir asker bu
oyunda ayak bağından başka hiçbirşey olamaz. Bunun mümkün olduğu kadar yüksek
olması gereklidir. Keskin nişancılık buna bağlıdır.

Mechanical: Mekanik becerisi. Oyunda bozulan silahları delinen kurşun
geçirmez yelekleri ve bilimum alet edevatı tamir edebilmek için bu becerisi
yüksek bir eleman gereklidir. Bunun ortalamanın üstünde bir değerde olması
oyunda çok işinize yarar, silahları modifiye edip, yeni aletler icat
edebilirler. Ayrıca tamirci deyip geçmeyin, mekanikten anlamayan bir asker savaş
sırasında sıkışan silah tetiğini düzeltemez ve keklik gibi avlanır.

Explosives: Adamınızın patlayıcılardan ne kadar iyi anladığını bu stat
belirler. Adamınızın bir dinamit lokumunu “gerçek lokumla” karıştırmaması bu
özelliğe bağlıdır 🙂 Ancak bombalarla sırf bu işle uzman bir adamınızı muhatap
edebileceğinizi unutmayın. Bu özelliği 0 (sıfır) bile yapmak mantıklıdır.

Medical: Adamınızın kendi yaralarını ve diğerlerinin yaralarını
sarabilmesi bu stata bağlıdır. Bu konuda uzman birisi en basit bir ilk yardım
beziyle 5 adamı idare ederken, hiç anlamayan çarçur edip kendi yarasını bile
saramayabilir. Bu özelliği yüksek adamlar da oyunda mevcut bu yüzden yarasını
başka birisine sardırabilir. Bu özelliğe de kendi yarattığınız adamda pek
ihtiyacınız yok. Ama diğer adamlarınızdan birisi mutlaka ama mutlaka ya Doktor
unvanlı olsun ya da en azından medical yeteneği 60’ın üzerinde olsun. Çünkü
aşırı yaralanan adamlarınız kendi kendilerine iyileşemezler. Onlara ciddi bakım
gerektiğinizde aynı zamanda hekim olan bir asker çok gereklidir. Bunu sakın
aklınızdan çıkarmayın.

Experience Level: Sizin tarafınızdan belirlenemeyen ve belli bir
seviyeden başlayıp oyun içinde yükselen “deneyim seviyesi”dir bu stat. Deneyimi
fazla olan bir asker; örneğin bir kapıdan girerken içeride bir düşman olup
olmadığını önceden kestirip, “gafil avlanmaz”, ancak deneyimsiz bir asker paldır
küldür dalıp, delik deşik olabilir. Diğer statları 0 ile 100 arasında değişirken
bu stat 1 ile 9 arasında değişir. Lap-top ekranındaki diğer düğmeler ise
personel durumuzla, ne kadar adam öldürmüşler, kimin özel yeteneği nedir vs…
şekilde bilgileri sunuyor.

ARTIK SAVAŞMAK İSTİYORUM BU KADAR FORMALİTE YETER diye bağırdığınızı duyar
gibiyim. Pekâla, I.M.P.den adamımızı yaptık ve A.I.M. ve M.E.R.C’den
askerlerimizi kiraladıktan sonra lap-top ekranının sol altındaki shut-down
düğmesine basıp oyun ekranına geliyoruz. Bizi Tracona’ya taşıyacak olan
helikopter sadece 6 kişi taşıma kapasiteli bu yüzden en fazla 6 adamla göreve
başlıyoruz. Ancak daha sonra “para bulabilirsek” yeni eleman kiralayabiliyoruz”

Oyun ekranı:
Shut-Down dedikten sonra karşımıza çıkan harita, bir takım sektörlere bölünmüş.
Her sektör sol tarafta ve en üstteki harf ve sayılarla isimlendirilmiş. Sol
tarafta ise personelimizin fotoğrafları statları ve o anki uğraşıları ile ilgili
bilgi veriyor. Buradan çatışma anları dışındaki uğraşılarını belirliyoruz. Sen
hastasın, sen doktorsun, sen tamir yap, sen atış talimi yap vs… gibi.

Giriş animasyonundan sonra helikopterle ilk indiğimiz sektörde bu harita
ekranı oyunun oynanış ekranına geçiyor. Çatışmaları ve askerlerimizin yöre halkı
ile konuşmalarını bu ekranda yapıyoruz. Bu ekranın altında oluşturduğumuz takım
elemanlarının portrelerini görüp, o anki sağlık, enerji ve moral durumlarını
öğrenip, harita ekranı, options vs. ekranlarına ulaşabiliyoruz. Ayrıca her
elemanın envanterine bu menüden ulaşıyoruz. Ekranın üst bölümü ise perspektif
olarak oyun ekranını gösteriyor. Adamlarımızı koşturup, çömeltip,
süründürebiliyoruz. Kime, neye ateş edeceğini, kiminle konuşacağını buradan
belirliyoruz.

Bu oyunda haritadaki bütün sektörleri gezme şansımız yok, sadece konunun
gerektirdiği 15-20 sektörde dolaşabiliyoruz. Sektörler arası geçişi, ya oyun
ekranında adamlarımızı o an bulunduğunuz sektörde gitmek istediğimiz yönde
alanın en sonuna kadar yürütüp, diğer sektöre geçme emri vererek, ya da harita
ekranına çıkıp grubunuza(squad) şu sektörden şu sektöre kadar gidin emri vererek
yapıyorsunuz.

Çatışma anları dışında bütün herşey gerçek zamanlı olarak işliyor. Ancak bu
işleyişi hızlandırmak istediğiniz anlar olduğunda, mesela çatışma olmadığı,
adamlarınızı tamir ve iyileşme ile meşgul tuttuğunuz anlarda, harita ekranına
çıkıp “time-compress” özelliğini kullanıyorsunuz. Böylece oyunda geçirdiğiniz 1
saniyeyi 1 saate kadar sıkıştırabiliyorsunuz.

Yeni bir sektöre geçtiğinizde %99 ihtimalle burada düşman askerler bulunuyor.
Eğer böyle bir sektöre geçerseniz elemanlarınız burada düşman olduğunu söylüyor,
ardından bir menü belirip, sizin askerlerinizin sağlık durumu ve sayısı, ve
düşman sayısıyla ilgili bilgi veriyor. Çatışmaya girmek, askerlerinizi geri
çekmek veya çatışma sonucunu otomatik belirlemek arasında seçim yaptırıyor.
Kesinlikle çatışma sonucunu otomatik belirtmeyin. Oyundaki en güzel nokta olan
gerçekçi çatışmaların hepsini kendiniz yönetin. Çatışmaya girmekten sayıya
bakarak vazgeçmeyin… Onların arasında elit askerler olduğu gibi alelade
askerler de var. Buna karşılık sizin bütün askerleriniz elit (Değil mi yoksa?)

Çatışma başlayacağı zaman çatışmanın olacağı harita kuş bakışı görünüyor ve
elemanlarınızın sektöre hangi noktadan gireceğini belirliyor ve tamam
diyorsunuz. Artık çatışma vakti. Zaten oyunun müziği de size bunu
fazlasıyla belirtecek. Çatışma durumlarında oyun Turn-Based (sıra tabanlı) moda
geçiyor. Yani ilk önce kim kimi gördüyse veya “gafil avladıysa” ilk hamleyi o
taraf yapıyor. İlk hamleyi siz yaptıysanız turn based kurala ve adamınızın
çevikliğine göre sahip olduğu action-point(hareket puanı)leri harcayarak bütün
adamlarınızın hamlelerini tamamlayıp, hamle sırasını bilgisayara veriyorsunuz.
Action-pointler nelere göre harcanıyor? Şöyle ki: Birincil işiniz olan silah
ateşleme, sonra koşma, yürüme, sürünme, sinis olarak koşma, yürüme, sürünme,
çömelme… Daha sonra şarjör değiştirme, yaralarınızı sarma, bir elemandan
diğerine malzeme verme, el bombası fırlatma gibi hareketler action pointlerinizi
harcar. Şimdi biraz bu harcanmanın mantığından bahsedersem sanırım daha iyi
anlayacaksınız. Size geçen hamlenin “gerçek dünyada” sadece birkaç saniye
olduğunu unutmayın. Yani bir asker birkaç saniye içinde ne yapabilir? Silahını
doğrultması, ateşlemesi, bir yöne doğru bakması, kaçması veya siper alması…
Silahını doldurması, bir şeyi fırlatması… Bunlardan ancak birkaçını 3-4 saniye
içinde yapabilirsiniz. Action-pointler maksimum 25’tir ve çok yorulan ve darbe
alan bir asker için negatif değerlere düşebilir. Action point askerinizin o anki
sağlığına da bağlı ve bilgisayar hamlesini yapıp sıra tekrar size geldiğinde
önceki elde askerinizi ne kadar yorduğunuza ve sağlık durumunun el verdiği
maksimum sayıya kadar yenileniyor.

Bu action-ponit konusunda biraz daha durmanın oyunun “GERÇEKÇİĞİ”ni anlatmak
açısından gerekli olduğunu düşünüyorum.

Silahı ateşlemek için, onu doğrultmanız, tetiğe asılmanız ve hedefi vurmanız
için geçen, anda harcayacağınız action-point silahın ağırlığı, askerinizin o
silaha ne kadar “Alışık olduğu”, kullandığınız mermi türü, ve askerinizin
yeteneklerine bağlı olarak değişiyor. Bir asker silahı doğrultmak ve ilk atışı
yapmak için 3 action pointten 12 action pointe, iyice yeteneksizse daha
yükseğine kadar harcayabilir. Ayrıca çevikliğine bağlı olarak, daha az action-point
harcayarak daha uzağa sürünebilir veya koşabilir.

Çatışmanın en önemli olan silahlarınız ve onların cephaneleri var. Bu noktada
silah tutkunları ve meraklıları çoşacaklar. Oyunda sayısız silah ve mühimmat
çeşidi var. Her silahın gerçeğinden oyuna simüle edilmiş menzil ve hasar verme
statları var, menzilleri x10 şeklinde düşünmelisiniz, yani silah için menzili 30
yazıyorsa bu onun 300 metre menzilli olduğunu gösterir, ancak menzil dışındaki
hedefleri de vurma şansınız var, sadece daha az hasar verirsiniz, adamınız
hedefi göremiyorsa hedefi tutturma ve hasar verme ihtimaliniz de ona göre
azalıyor. Hasar gücü ise mesela 32 yazıyorsa bu vurulan kişinin sağlığından
ortalama 32 eksileceğini gösteriyor. Ancak bu hasar kişinin başından, göğsünden
veya bacağından vurulmasına göre değişiyor. Bunlara oyunu oynadıkça
alışıyorsunuz ve hangi silah daha iyi hangisi değil öğreniyorsunuz. Ayrıca
adamlarınızın da bir görebilme menzilleri var. Çatışma alanının bir ucundan
diğer ucunu göremezsiniz. Ayrıca burnunuzun dibindeki kamufle olmuş, çömelmiş
bir adamı da görememe ihtimaliniz var, bu adamınızın deneyimine ve oyun anının
gece, sabah veya akşam olmasına bağlı. Gece görüş gözlüğünüz olmadan gece
görebileceğiniz alan oldukça kısıtlanıyor. Bunun dışında bir askerin ihtiyacı
olabilecek herşey ya mevcut ya da öldürdüğünüz askerlerden veya bir şehire
ulaştığınızda buradaki “satıcılardan” alabiliyorsunuz. Bu oyunda zaten
başlangıçta elinizde olan silahlar oldukça eften püften silahlarken öldürdüğünüz
adamları inceleyerek çok kaliteli silahlar buluyorsunuz. Oyunun başında
cephanenizi tutumlu kullanın ancak, sonraları öldürdüğünüz adamlardan cephane
eksiğinizi rahat rahat karşılayabiliyorsunuz. Hatta bol bol da artıyor, onları
yerde bırakmaya kıyamıyorsunuz.

Diğer bir özellik ise hiçbir neden yokken bir adamınızın silahını diğer bir
elemanınıza doğrultup zorla ateşlemesini emrederseniz, diğer asker sinirlenip o
elemana ateş açabiliyor. İşi abartırsanız sizi terkedebiliyor, veya ölüyor işte.

Şehirlerden birisinde sadece bir tane silah satıcısı var ancak silah, cephane
ve aksesuar envanteri oldukça geniş. Bu adamdan elinizdeki silahlarla,
bulduğunuz silahlarla, kurşun geçirmez yeleklere vs. takas yapıp veya eleman
kiralamadan artan paranız varsa yeni silah, mühimmat vs. alabiliyorsunuz.

Deneyimli kullanıcılara GAZ VERECEK özelliklerden olan yeni silahlardan; kısa
zamanda favorim olan bir tanesinden bahsetmek istiyorum. Bu silah .50 kalibrelik
mermiler kullanıyor. Şarjörü 11 mermi alıyor. Silahın menzili 150 ve hasar gücü
44. Silahın özelliği “anti-material” olması. Yani silah duvarları delebiliyor.
Zaten menzilinin 150 olması, geçekte 1,5 kilometre menzili olduğu anlamına
geliyor. Yani artık sniperlık zevkini düşünün bir!!! Ben kendi oyunumda Lynx
adlı elemanla, (Bilmeyenler için nişancılığı 100 üzerinden 99 olan bir eleman)
Lynx’in çıplak gözle göremediği bir mesafedeki adamı dürbün ve lazerscope
yardımıyla başından vurup, kurşunu adamın başını patlatıp, arkasındanki duvarı
da delerek devam ettiğine şahit oldum, ha söylemeyi unuttum silahın ağırlığı 14
kilo, yani silahı doğrultabilmek için şöyle en azından bi 10 action point
gidiyor, ama doğrulttuktan sonra çok daha az action pointlerle işiniz görüyor.
Zaten bi kere ateşlemek yetiyor. Adamı görebilin yeter, iyi nişancı bir adamla
kafadan tek vuruş, bitiiiii!!! Bu silahtan farklı olarak yepyeni İsrail yapımı
TAR adlı silah var. Bu oyundaki favori silahlarınızdan birisi olarak. Menzili
oldukça iyi, çok seri bir şekilde burst-fire yapıyor. (Oyunda silahlarınız bir
seferde tek atış yapan silahlar veya otomatik olarak 3’ten 6’ya kadar kurşunu
arka arkaya ateşleyen silahlar olabiliyor, tabii bu özelliği kullandırmak
adamınızın yeteneğine göre bağlı olarak daha isabetsiz atışlara neden
olabiliyor, ve daha çok action-point harcıyor.)

Oyunda toplam 10 tane yeni silah bulunuyor. Yeni 10 tane paralı asker
seçeneği var. Ayrıca yolda tanıştığınız kişilerden de takımınıza katılanlar
oluyor.

Teknik Özellikler:

Ses: Tek kelime ile mükemmel. Oyundaki bütün karakterlerin ayrı bir
aktör/aktris tarafından seslendirilmiş konuşmaları var. Hepsi çok yüksek
kaliteli. Bütün silahlar kendi orijinal patlama sesine sahip. Mermilerin,
insanlara, toprağa, ağaçlara, metallere, taşlara saplanma, sekme sesleri tamamen
gerçekçi ve eş zamanlı. Müzikler ise çok az çeşitli ancak oyunun stres durumuna
göre hiç sıkmadan ortama uyuyorlar.

Görüntü: Oyun çözünürlüğü 640×480 olmasına ve buna bir nevi mecbur
olunmasına rağmen oldukça yeterli ve optimum olarak kullanılmış. Bütün askerler
ve doğa ortamı yeteri kadar ayrıntılı. Patlamalar, yıkılmalar, mermilerin havada
ilerleyişi, insanların yaralanmaları, vurulma anındaki tepkileri tamamen gerçeğe
uygun olarak resmedilmiş. Görüntüler o kadar güzel ki bir aksiyon filminden
bekleyebileceğiniz bütün hareketliliği size sağlıyor.

Oynanabilirlik: Oynanabilirliği ise bu oyun serisi için ödül almasında
diğer bir etken, oyunu her yeni açtığınızda haritalar sabit kalsa da,
düşmanların sayısı, yeri, gücü değişiyor. Ayrıca zorluk seviyelerinin
çeşitliliği ile de değişik deneyimler yaşayabiliyorsunuz. Oluşturduğunuz
karakteri ve diğer takım elemanlarını da sayısız şekilde seçme şansınız
bulunuyor. Her elemanın kendine göre kaprisleri ve şartları var. Bazı elemanlar
ırkçı olup mesela Danimarkalı bir askerle aynı ortamda bulunmam diyebiliyor,
bazıları birbirine düşman ve kesinlikle değil aynı takımda aynı görevde bile
olmayı reddedebiliyor. Kimilerinin kapalı yer fobileri var…
Genel: Harika bir strateji oyunu. Serinin tutkunları zaten oyun hakkında
yazılanları okumayı düşünmeden, oyunun çıkış haberi duyulur duyulmaz direkt
raflarda aramaya başlamışlardır. Oyundan habersiz strateji tutkunlarının
kaçırmaması gereken bir oyun. Bu oyunlar hiç ama hiç ilgisi olmayıp da şimdi
ilgisi kabaranlara ise öncelikle Jagged Alliance 2’yi alıp oynayıp sonra bunu
almalarını tavsiye ederim. İlk olarak sonuçta genişleme seti olduğu için diğer
konunun bir devamı, ikinci olarak ise oyundaki konuyu takip edip öğrenip,
oynayıp bitirmeden, kendi haritalarınızı yapıp paylaşmanın hiçbir manası ve
zevki olmaz. JA2’den başlarsanız hem oyunda neyin yeni olduğunu daha iyi kavrar
hem de yenisinden daha çok zevk alırsınız.

Ben kendi adıma eğlence olarak aradığımı bulsam da oyundaki yeni konunun
beklediğimden kısa olmasından dolayı biraz hayal kırıklığına uğradım, her ne
kadar CD daha çok kendi haritalarını yapma üzerine kurulsa da konu biraz daha
uzun tutulabilirdi.. Ne yapalım kısmet JA3’e artık 🙂

Sonuç: Bu oyunu kesinlikle arşivinize katın. (Not: Oyunun sitesinden
en son yamalarını indirmeyi unutmayın, oyunu ilk kurduğunuzda ufak tefek
kusurlarla (bug) geliyor. Ben hiç rastlamadım ama rastlarsanız sorun yaşamamak
için yamaları mutlaka kurun)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu