Just Cause 2
2006 yılında satışa sunulan Just Cause adlı yapım, bitmek bilmeyen aksiyon
sahneleriyle birçok oyun severin gönlünü kazandı. GTA benzeri oynanışı tropik
bir adaya taşıyan yapımcılar, bir hayli uçuk enstantane hazırlayıp,
kullanıcıları yüksek bütçeli bir aksiyon filminin başrol oyuncusu haline
getirdi. Türün müdavimleri tarafından övgüyle anılmasına karşın, bir kısım için
de fazla abartılı bir yapımdı Just Cause. Öyle veya böyle, şu sıralar Avalanche
Studios ofisinde oyunun devamı için yoğun bir çalışma sürüyor. PC, PS3 ve X360
platformları için geliştirilen Just Cause 2, bir aksilik olmazsa Eylül ayında
raflarda yer alacak.
Avalanche 2.0 motoruyla geliştirilen yapım, öncelikle konsol üzerinde
hazırlanıp, sonrasında PC’ye aktarılacak. Dolayısıyla PC kullanıcılarının
özlemini çektiği tarzda yüksek grafik kalitesiyle karşılaşılmayacağı muhtemel.
Ancak bu demek değil ki, görseller mide bulandıracak. Aksine, yapımcılar yeni
oyunda yine tropik bir ada kullanıyor ve adayı oldukça gerçekçi modellemeye
çalışıyor. Ancak Anti-Aliasing’in kullanılmadığı yapımda, görsellerin biraz
tırtıklı olacağı kesin. Ekran görüntülerine baktığımızda, ışık efektleri
konusunda yapımın pek de başarılı olamadığını görüyoruz. Hele ki yansımalar yok
denecek kadar zayıf. Konsolun işlemcisini daha az yormak adına tercih edilen bu
sistem, maalesef grafikler adına olumlu sözler söylememizin de önüne geçiyor.
Dört tarafım deniz efekti
İlkindeki gibi Rico Rodriquez’i yöneteceğimiz oyunda, yolumuz Pasifik’te bir ada
olan Panau’ya düşüyor. Havai ve Yeni Zelanda’ya benzeyen atmosferiye dikkat
çeken bu bölge, Baby Panay adında bir diktatör tarafından yönetiliyor. Bizim
amacımız ise adada karışıklık ve hatta iç savaş çıkarıp, Baby Panay’ı devirmek.
“İlk oyundaki gibi süper ajan olarak Just Cause 2’de de birçok kez aksiyon dolu sahneler yaşayacağız.”
Son derece büyük bir ada olan Panau’nun kıyı şeridiyle iç kesimlerinde farklı
bir atmosfer biz oyuncuları bekliyor. Kıyılarda güneş teni yakarken, iç
kesimlerdeki dağların tepelerinde kar görmek mümkün. Epey geniş bir harita
tasarlayan yapımcı ekip, bu büyük alana bolca ulaşım aracı yerleştirmeyi de
ihmal etmemiş. Birçok cip ve benzeri araçtan tutun da, helikopterlere ve hatta
jete kadar, kullanışlı bir araç yelpazesi Just Cause 2’de bizi bekliyor.
Şeytan doldurur
Yeni yapım ile beraber gelen özelliklerden biri de objelerin ardına
saklanabilmek. Tıpkı Gears of War ya da güncel bir örnek olan Wanted: Weapons of
Fate’de olduğu gibi herhangi bir nesneyi siper olarak kullanabileceğiz. Birkaç
yeni silahın da eklendiği yapımda, lazer kontrollü roketlerden, bomba atara, C4
patlayıcısından, minigun’a kadar bir dizi imha makinesi, Rico’nun inisiyatifine
bırakılmış durumda.
Üzerlerine yüzlerce mermi yağdıracağımız talihsiz düşmanlar da bir takım
geliştirilmelere tabi tutulmuş. Öyle ki yapımcılar, ilk oyunun yapay zekasını
beğenmedikleri için oturup kodları yeniden yazmışlar. Böylelikle ortaya plan
kurabilen, hatta planlarını sıraya koyabilen düşmalar çıkmış. Just Cause’daki
gibi kolay yem olmayacaklarını tahmin etmek güç değil. Zira bir düşman askeri
çevrede avantajına olan bir nesne gördü mü, onu terk etmeden, onun çevresinde
saklanarak savaşacak. Dolayısıyla tropik ormanlarda salına salına yürüme
imkanımız pek olmayacak.
Fizik öğelerini de artıran Avalanche Studios, bu sayede patlamaları ve oluşan
etkilerini daha gerçekçi bir hale getirmeyi amaçlıyor. Büyük bir patlamada,
hasar gören detayların yanı sıra, parçalanan objeler de olacak. Genel olarak
bakıldığında, yılın üçüncü çeyreğinin sonunda satışa sunulması beklenen Just
Cause 2, ilkinin eksik yanlarını tamamlayıp, üzerine biraz daha ekleyerek satışa
sunulacak gibi görünüyor. Yani yeni bir fenomen olmaktan çok uzak, ancak
eğlendirmek için de yeterli gibi…