Just Cause 2
Diktatör yönetim şeklinden bıkmış halk, gizliden gizliye örgütlenmeye başlar.
Tabii ki bir de liderleri vardır, ama esas oğlan uzun yoldan gelmektedir.
Adamımız Rico Rodriguez ile bu kez Panau adasında adalet arıyoruz. İlk Just
Cause’u oynayanlar, ne kadar geniş haritaların olduğunu, ama yapımın pek de
kaliteli olmadığını hatırlayacaklardır. Avalanche stüdyosu, yine olabildiğince
büyük bir dünyayı ayaklarımız altına seriyor. Sermekle de kalmıyor, her şeyi
kendi seçimimize bırakıyor. Uçurumlardan aşağıya yürümeyi bile!
Just Cause 2’nin tam sürümü, 400 kare milden oluşuyor. Demo versiyonunda ise, 35
kare millik alanda taban tepiyoruz. Harita kırpılmamış, ama belirlenen
noktalardan dışarıya çıkarsanız, başarısız oluyorsunuz. Böylelikle tüm haritayı
görmeniz engelleniyor. Helikopterden iner inmez etrafa göz atmakta fayda var.
Zira çok uzak mesafeleri buğulu olsa da kestirebiliyoruz. Peki, ne yapmalıyız?
Tabii ki kaos başlatmalıyız. Ortalığı ateşe vererek, güvenlik güçlerinin
dikkatini çekmeli ve olabildiğince yıkım gerçekleştirerek adam öldürmeliyiz.
Bunlar bize puan olarak geri dönecek ve yeni aşamalara geçmeye hak kazanacağız.
“Patlamaların arasında, günlük sakin yaşantıdan bir kare…”
Savaş envanteri
Çatışmalarda ihtiyacımız olan silah ve mermileri, çevredeki sandıklardan
alıyoruz. Aynı şekilde sağlık paketleri de var. Eğer mermimiz biterse, kısa
süreliğine kendimizi güvene almak için kancamızı kullanıyoruz. (Q tuşuna
basarak). Hepsi bu kadar değil. Bu denli büyük harita demek, hemen hemen her
şeyi yapabilmek anlamına geliyor. Çatışma sırasında veya gezerken araba gasp
edebilir, motosiklet sürebilir, askeri kamyoneti ele geçirerek düşman üzerine
sürebilirsiniz. Yetmedi mi? İsterseniz helikopter de sürebiliyorsunuz. Üstelik
kontrolleri de gayet rahat. Sınırsız olarak hem roket, hem de makineli tüfek
mermisine sahipsiniz. Ölüm kusmak için mouse’un sağ ve sol tuşlarını kullanmanız
yeterli.Demo itibariyle sayısız saçmalıkla da karşılaşmak mümkün, ama çoğu kez
eğlendiğimi söylemeliyim. Öncelikle araç kullanırken motosikletli bir karakteri
ezmek neredeyse mümkün değil. Bayıra doğru sıkıştırmaya çalışırsanız, o da
bayırdan yukarıya gidiyor. Böylelikle yer çekimi kanunu hiçe sayılıyor. Son
sürat hızla kamyon sürerken, düşmanlarınız ön kaputun üzerinde hâlâ size ateş
edebiliyor. Üstelik hiçbir yerden destek almadan. Bu dengeyi nasıl sağlıyor,
anlamak güç. Bu da yetmez diyorsanız, adamımız Rico’nun paraşütü de var. Yüksek
uçurumların kenarından atladığınızda, paraşütünüzü açıp süzülebiliyor ve bu
sırada ateş de edebiliyorsunuz. Kullanmak istemezseniz, koca uçurumu yürüyerek
de inebilirsiniz. Evet, uçurumdan aşağıya normal yolda hareket eder gibi
yürüyebiliyorsunuz.
Just Cause 2’nin orta düzeyde görselleri var. Ne iyi, ne de kötü. Patlama ve
yıkılma efektleri göze hoş geliyor, ancak parçalar hemen ortadan kaybolmasaydı
daha iyi olurdu. Fiziklerden örnek vermişken, yukarıda saydığım bin bir çeşit
garipliği unutmamak gerek. Ek olarak düşman ölüm animasyonlarını da belirteyim.
Karşınızdakine ateş ettiğinizde, anlamsız şekilde abartılı olarak savruluyorlar.
“Ben neyle ateş ettim ki sanki” diye düşünmeniz olası.
“Uçurum veya yol fark etmez. Her yerden yürüyebilirsiniz.”
Fazla güneş, kafaya zarar
Yapay zekâya da ayrı parantez açılması gerekli. Demo boyunca denediğim sayısız
örnekte, karakterlerin kesinlikle zekâ yoksunu olduklarını gördüm. Benzin
bidonları ve benzin istasyonları, yankı getirecek saldırılar için çok önemli. Bu
sebeple büyük bir istasyona doğru hareket ettim, ancak mermim bitti. Bu an,
düşmanları test edebilmek için iyi bir fırsattı. Tankerin arkasına geçtim ve
öylece beklemeye başladım. Yanıma gelen kimse olmadı. Herkes olduğu yere sanki
uhuyla yapışmış gibi ateş etmeye devam eti ve asıl komik olan, patlayacağını
bile bile buna devam ettiler. Ben oradan uzaklaştığımda, onlar hâlâ aynı yere
odaklı hareket etmeye devam ediyordu.
Patlama sesinin verdiği hazla, havaya savrulan cesetleri izlemeye koyuldum ve
Just Cause 2’nin eğlenceli, ama gerçekçilik namına çok gerilerde bir demosunun
olduğuna karar verdim. Umarım bu düşüncelerim, tam sürüm çıkınca değişir.