Kara Ekran #5: Spartacus
Grafik anlamda çok şey vaadeden nadir dizilerden ve son dönemin yıldızlarından birisi kesinlikle Spactacus. Tarihsel dramaları sevmeyen insanların bile bayıla bayıla oturup izleyebileceği oldukça keyifli ve aksiyonlu bir yapım olan Spartacus efsanesi nasıl başlamıştı peki?
Yayınlandığı özel bir kanal olan Starz Spartacus’ten önce şüphesiz çok fazla dikkat çeken işlere sahip değildi. 2010’da yayınlanan ve oldukça tartışmalara gebe olan bu yapım, fazla cüretli sahneleri, 300 Spartalı ayarında aksiyon sekansları ve görsele hitap etmesi sebebiyle hem eleştiri oklarına hem de oldukça fanatik hayranlara sahip oldu.
Tarihsel dramatizasyon denildiği zaman bunu gerçekten çok iyi yapan TV yapımları var, buna şüphe yok. Özellikle Rome, The Tudors ve Borgias gibi yapımlar varken, Spartacus derin bir dramatizasyon olarak öne çıkmıyor. Peki ama bir dramatizasyonun olması gereken en önemli özelliğini barındırmıyorken, tarihin ilk devrimcisi neden bu kadar sevildi dersiniz?
Öncelikle Spartacus’te çoğu dizinin yakalarken komikleştiği fakat Spartacus ekibinin oldukça güzel bir şekilde kullandığı şahane bir görsellik var, bu yönü gerçekten kuvvetli ve sırf bu sebeple kendisini izletiyor. Gerçekten önemli bir faktör ve Spartacus’ün başarısının ardında yatan sebeplerden biri. Öte yandan doğru seçilmiş oyuncular ve işini iyi yapan insanlardan oluşan bir ekip ne çekse izlenir diye düşünüyorum.
Peki ama Spartacus bu fazla “grafik” içerikten bir şey kaybetmiyor mu? Öncelikle içerdiği vahşet ve cinsellik sahneleri yüzünden oldukça eleştirilen yapım, tamamen yetişkinlere yönelik ve bu sebeple izleyici grafiğinden çok fazla şey kaybediyor fakat buna rağmen oldukça başarılı reytingler elde etmeyi başarıyor.
2010’da başlayan ve başarılı bir çıkış yakalayan yapım, ilk sezonun ardından başrol oyuncusu Andy Whitfield’ın ölümü üzerine büyük bir darbe yemişti, bu süreci atlatmak için giriştiği bir mini seri olan “Gods of Arena” ile ilgileri taze tutarak Andy Whitfield’ın yerine gelen yeni oyuncu ile iki sezon daha devam etti.
Bu enteresan bir durum, çoğu yapım başrol oyuncusunu kaybettikten sonra toparlanamaz ve popülerliğini giderek yitirir. Spartacus’ün durumunda böyle bir şey meydana gelmedi. Sezon sezon eksene aldığı farklı oyuncular ve oldukça başarılı kurgusu ile kendi kitlesini yaratıp geçtiğimiz hafta yayın hayatını bitiren yapım, gerçekten dramatizasyonları seven ve tarihsel işleri izlerken keyif alan izleyiciler için çok iyi bir seçim.
Çoğu dizinin artık kullanmadığı bir formatı geri getiren ve her sezona ayrı bir isim veren Spartacus, bu bağlamda konsept ve genel yapı olarak diğer dizilerden ayrılıyor. İlk sezonu ile Spartacus’ün köle hayatı ile arena yaşamını paralel ele alan Blood and Sand, genel eksen hikayesini izleyiciye verirken, Andy Whitfield’ın hastalığı yüzünden geri dönememesiyle çekilen mini seri Gods of the Arena ile hikayenin daha önce çok bilinmeyen kurgusal geçmişini sunuyor.
Gods of the Arena sonrası gelen ve yeni Spartacus’ü bulunduran Vengeance tempoyu arttırırken son sezon War of The Damned gerçekten daha önceki sezonların açtığı hikayeleri oldukça başarılı bir şekilde doldurarak izleyicileri tam anlamıyla tatmin etmeyi başarıyor.
Viva Bianca, John Hannah, Craig Parker, Todd Lasance, Andy Whitfield, Liam McIntyre, Manu Bennet, Dustin Clare ve tabii ki Lucy Lawless ile birlikte muhteşem bir kadroya sahip olan Spartacus, türü sevenler için gerçekten güzel bir seçim.