Makale

Kara Ekran #62: Suits (Köşe Yazısı)

Gerçek dünya, insanların beklediğinden ve istediğinden çok daha acımasız ve bir o kadar da vahşidir. Çizgi roman, film veya animelerin içinde yaşamadığımızdan dolayı, zor durumlar içerisinde bizi kurtaracak bir süper kahraman yoktur. Hayat hiçbir zaman toz pembe değildir. Zor durumlara düşebiliriz, hakkımız yenebilir, ortada hiçbir durum yokken iftira altında kalıp haksız yere suçlanabiliriz. Evet, bu tür durumların altında bırakın süper kahramanları, biz bile kendimizi doğru dürüst koruyamayız. Hangi yasaları kendi lehimize kullanabileceğimiz bile bilmiyorken, hakim karşısında nasıl savunabiliriz masumiyetimizi? Evet, yukarıda da bahsettiğimiz gibi hayat gerçekten acımasızdır ve burada maalesef süper kahramanlara yer yok. Lakin bu durumlardan bizi kurtarabilecek tek bir meslek grubu vardır. O da avukatlık.

İşte kara ekranın bu haftaki konuğu, avukatlık mesleğine farklı bir bakış açısıyla yaklaşan Suits oldu. Suits, Aaron Korsh tarafından gerçekleştirilen ve USA Network kanalında yayımlanan bir avukatlık dizisidir. Suits, 23 Haziran 2011 yılında 12 bölümlük bir sezonla yayın hayatına merhaba demiş, ardından izleyiciler tarafından beğenilince dizinin ikinci sezonu başlamıştır. Toplamda dört sezona sahip olan Suits, an itibariyle devam etmektedir ve içinde bulunduğumuz haftada, dördüncü sezonun altıncı bölümü yayımlanacaktır.

Suits’i başrollerinde; Gabriel Macht, Patrick J. Adams, Rick Hoffman, Meghan Markle, Sarah Rafferty ve Gina Torres yer almaktadır.

Suits, teknik olarak bir adli avukatlık dizisi değil, şirketlerin hukuksal yönlerine ışık tutan, kurumsal avukatlık adıyla tanımlayabileceğimiz bir bölüme ışık tutmaktadır ancak zaman zaman dizi, adli yönlere de kaymaktadır. Gelelim ana karakterleri tanıtmaya,

İlk ana karakterimiz Mike Ross, eğitimini türlü sorunlar ve arkadaş çevresinden ötürü yarıda bırakmaya zorlanmış bir dahidir. Fotografik hafızası bir hayli kuvvetli olduğundan ötürü, bir kere gördüğü hiçbir şeyi unutmayan, tam anlamıyla zeka küpü bir karakterdir. Zekasını örnekleyecek olursak Mike, küçüklüğünde para karşılığı türlü insanların yerine onların sınavlarına girmekte ve geçimini bu yollarla elde ettiği paralardan sağlamaktaydı. Hatta Harvard Üniversitesinin sınavına girmiş, yüksek bir notla kazanmış lakin her davranışın bir sonucu olduğundan dolayı oraya gidememiştir. Mike Ross, dahiliğini hukuk alanında da son damlasına kadar kullanabilmektedir ancak onun insani yönü, davada bitirici darbeyi vurmasına izin vermemektedir.

İkinci ve şahsım adına daha karizma olan ana karakterimiz Harvey Specter ise doğuştan bir dahidir ancak Mike Ross’un aksine onun dahiliği, hukuk alanı içerisindedir. Kendisi New York şehrinin en iyi avukatlarından biridir ve çalıştığı Pearson Hardman’ın kıdemli ortakları arasındadır. Şirket kuralları kendisine bir yardımcı almak zorunda kalır ve sekreteri Donna Paulsen ile “tesadüf” eseri Mike’la karşılaşırlar. Mike’ın üstün bilgisi ve hafızası, Harvey’i oldukça etkiler ancak ortada tek bir sorun vardır. Bir insan Pearson Hardman’da çalışmak  istiyorsa, Harvard Üniversitesi’nden mezun olmak zorundadır ancak Mike, daha liseden bile mezun olmamıştır. Bunun ardından ikili, Mike’ın Harvard mezunu gibi davranmasına izin verir ve böylece Mike, hukuk alemine doğru açılan kapıdan ilk adımını atar.

Suits, evet oldukça hukuki terim ve bilgi içermektedir ancak Boston Legal ile karşılaştırılması büyük bir hata olur. Boston Legal’da davanın derinlerine inip sonuç olarak insanların ahlaki ve siyasi tercihleri sorgulatılırdı ancak bu durum Suits’te bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra Suits’te bulunan diyalogları sevecek, özellikle Mike ve Harvey arasında gerçekleşen ikili konuşmaların hastası olacaksınız.

Serinin ilk sezonunda karakterler arası ilişkilerin sıklığından dolayı biraz sıkılabilirsiniz ancak ikinci sezondan itibaren Mike’ın kişisel sorunlarına nokta konulduğundan dolayı, diziyi bırakmayın ve takip edin. Özellikle insan ilişkileri romantizmden dışarı çıkacak ve iyi ile kötünün ahlaki açıdan ne kadar yakın veya uzak olabileceklerini, iş ahlakının insani ilişkilerden ne kadar farklı olabileceğini gözler önüne sermekte.

Suits’te hastası olacağınız diğer bir konuda kesinlikle dizide bulunan karakterlerin neredeyse hepsinin ayrı birer karizmaya sahip olmaları. Sizlere durumu bir örnekle açıklamak gerekirse Mad Men’i alın, reklamcılık konseptinin yerine hukuk konseptini koyun ve zamanı aşağı yukarı 50 yıl ileri alın. İşte karşınızda Suits.

Suits’in değineceğim son iyi özelliği ise diziyi izlerken karakterlerin gözünüzün önünde gelişmesi ve büyümesi. Hukuk sektöründe her zaman iyi adamı oynayamayacağınız yani yeri geldiğinde kötü adamları da hakim karşısında savunacağınız için dizideki karakterler özellikle de Mike; zaman içinde değişiyor, avukat bile olsa kötü kararları veremiyor. Tabii dördüncü sezonda olan karakteriksek değişiklikleri burada yazmadığımı da belirteyim. Son olarak karakter gelişiminden bahsetmişken serinin diğer bir önemli karakteri olan Louis Litt’ten bahsetmeden geçemeyeceğim. Kendisine birinci sezondan çok fazla kin ve nefret beslemeyin çünkü dördüncü sezonda en çok seveceğiniz karakterler arasına girebilir.

Gelelim Suits’in kötü özelliklerine;
Öncelikle Suits’in özellikle ilk sezonu, kesinlikle serinin en kötü sezonu olabilir. Ana karakterimiz Mike’ın içinde bulunduğu “uyuşturucu” durumu ve duygusal ilişkileri, şahsen beni diziden bir hayli bezdirdi. Bir yanda hukuksal anlamda koca devran dönerken ve yasaların açıklarından faydalanmak için insanlar kafa patlatırken, diğer yandan Mike’ın aşk hayatı ne oldu sorusu cidden benim hiç hoşuma gitmedi. Her ne kadar dördüncü sezonda bile bu durumdan tam anlamıyla soyutlanamasak da, dizinin ilişki durumları bir hayli azaltıldı ve hukuk olayları arttrıldı.

Serinin diğer bir eksikten ziyade kötü tarafına bakacak olursak, özellikle diziyi türkçe altyazısız izleyenler bir hayli zorlanabilir çünkü Suits’te hukuki terimler deyim yerinde ise havada uçuşmakta. Emin olun bölümlerin bazı yerlerini anlayabilmek için o sahneyi pek çok kez tekrardan izlemeniz gerekecek ki eğer çalışan ve zaman anlamında “fakir” bir insansanız bu hiç hoşunuza gitmeyebilir.

Suits, boş vaktiniz varsa kesinlikle izleyebileceğiniz ve vakit geçirebileceğiniz bir dizi. Hatta aramızda anime severler varsa Suits’in plan kurma ve uygulama aşamalarında birazcık “Death Note”a benzediğini bile söyleyebilirim. Oyunculuklar gayet yerinde ve keyifli, dizide kullanılan müzikler herkes için uygun ve güzel olmayabilir ancak klasik tarzda ve biraz da eski kafalı biriyseniz, tam size göre. Dikkat edin, sahte avukatlık başınızı ciddi anlamda belaya sokabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu