Makale

Karanlık Kardeşlik – Bölüm 4

     “Demek Su Kıyısı’nda saklandın, vay canına, benim aklımın ucundan bile geçmezdi.” diyerek güldü Gogron gro-Bolmog. Elrin’nin hikâyesinden oldukça etkilenmişti. Bir yandan iştahla kahvaltısını midesine indirirken bir yandan da sabah tanıştığı genç elfle sohbet ediyordu.


     “Ya sen?” diye merakla sordu Elrin. “Ne zamandır buradasın?”


     “Geçen ay üçüncü yılım bitti.” diye onu cevapladı. “Son bir yıldır da Kardeşlik’in Ayırıcı’larından biriyim.”


     Ayırıcı. Bu onun rütbesi olmalıydı. Elrin, karşısında oturan orku ilgiyle süzdü. Karanlık Kardeşlik de bir orkla karşılaşacağını hiç ummamıştı. Koyu yeşil tonundaki teni, ezilmiş gibi görünen burnuna kadar uzanan iki dişi ve ağır zırhıyla suikastçıdan çok bir savaşçıyı andırıyordu. Yemek yerken sandalyesinin yanına yasladığı dev savaş çekiciyse sessiz bir silah sayılmazdı. Ama onun da belinde kendisininkine çok benzeyen bir bıçak vardı. Elrin tam ona Ayırıcı’nın ne demek olduğunu sormak üzereydi ki Gogron onun düşüncesini okur gibi kafasındaki soruyu cevapladı.


     “Tapınak içindeki en yüksek ikinci seviyedir.” dedi böbürlenerek. Ayırıcı’dan sonraki rütbelerdeyse Kara El’e hizmet vermeye başlarsın. Burada galiba sadece Ocheeva var üst seviye olan. Yanlış hatırlamıyorsam onun rütbesi İnfazcı’ydı. Sense Kardeşlik’e yeni katıldığın için bir Katil’sin.”



      Elrin’in aklına Lucien’nin ona hitap şekli gelmişti. Şimdiye kadar Lucien’nin ona “Katil” diye hitap etmesini işlediği cinayete bağlamıştı.


     “Ben de işlediğim cinayet yüzünden Lucien bana öyle diyor sanmıştım.” dedi Elrin ve ikisi birden gülmeye başladılar. Gogron o kadar şiddetli gülüyordu ki kapının açıldığını ve içeriye önceki gece tanıştığı Argonian’lardan biri olan Teinaava’nın girdiğini fark etmediler bile.


     “Hey Elrin, Vicente seni kabul ediyor. İstersen onu fazla bekletme. Birazdan uyuması gerekiyormuş da.”


     Elrin şaşkınlıkla Teinaava’ya döndü.


     “İyi de daha yeni sabah oldu.”


     “Karanlık Kardeşlik için geceler gündüz, gündüzler gecedir.” dedi Teinaava otoriter bir ses tonuyla ve ekledi. “Gerçi Vicente’nin başka problemleri olduğu da aşikâr.”


***


     Karanlık Kardeşlik’in karargâhı genel olarak kasvetli ve ismi gibi karanlığın hakim olduğu bir yerdi. Vicente Valtieri’nin odası giriş koridorunun alt katındaydı. Elrin kapıyı açıp içeriye girdiğindeyse tapınağın o kadarda karanlık olmadığını düşündü. Çünkü Vicente’nin odasında hiçbir ışık kayağı yoktu. Bir an yanlış odaya geldiğini düşünse de hırıltılı sesi duyduğunda doğru yere geldiğini anladı.

     “Hoş geldin çocuğum.”


     Vicente konuştuktan hemen sonra bir mum boğucu atmosferde titreyerek yanmaya başladı. Bir masanın üzerinde duruyordu. Ama ışığı o kadar zayıftı ki aydınlatabildiği tek şey Elrin’nin oturması gerektiğini anladığı sandalyeydi. Masanın diğer tarafındaki adamsa hala gölgelerle kaplıydı.


     Sandalyeye oturduğunda ışık biraz daha arttı ve karşısında oturan Vicente’nin yüzündeki gölgeleri kaldırdı. Elrin şiddetle yutkundu. Ocheeva ve Teinaava’nın küçük problem derken neyi kastettiklerini anlamıştı. Bembeyaz kırışıklarla dolu bir yüz, kızıl gözbebekleri ve sivri ön dişler… Gece Avcısı… Vicente Valtieri bir vampirdi ve çirkin yüzüne hiç yakışmayan müşfik bir gülümsemeyle Elrin’e bakıyordu.


     “Korkmana gerek yok çocuğum,” dedi sakince. “Lütfen sakinleş.”


     Demesi kolaydı. Lucien Lachance, ikiz Argonian kardeşler, Gogron adlı ork ve şimdide bir vampir. Kardeşlik’te normal birileri yok muydu?


     “Benimle beslenmeyeceksin değil mi?” diye tedirginlikle sordu.


     “Beş İlke’yi okuduysan bunu yapacak kadar aptal olmayacağımı da bilmen gerekir çocuğum. Ben sadece hedeflerden beslenirim.” diye onu cevapladı Vicente.


     “Peki, o zaman,” dedi Elrin sakinleşmeye çalışarak. “Size güveniyorum efendim.”


     “Güzel.” dedi ellerini kavuşturarak. “Nerden başlayalım? Hah, buldum. Öncelikle hedef sisteminden bahsedeyim istersen.” Derin bir nefes aldı ve hırıltılı sesiyle anlatmaya başladı.



     “Karanlık Kardeşlik bildiğin gibi Tanrımız Sithis’e ve Gecenin Annesi’ne bağlı kadim bir topluluktur. Hedefler Gecenin Annesi tarafından belirlenir ve kontratlar halinde üyelere dağıtılır. Her kontrat yanında bir miktar para ödülüyle sunulur.”


    “Ocheeva bana bunlardan bahsetmişti.” dedi Elrin.


    “Öyleyse bilmediğin şeylerden bahsedeyim.” diye onu payladı Vicente. “5 İlke sadece tapınak içindeki yaşamı kapsayan kuralları içermez. Aynı zamanda bu kurallar hedeflerin içinde geçerli. Hedeflerini sorgulamadan öldürmek zorundasın. Ve başarısızlık kabul edilemez.” Elrin’in yüzündeki ifadeyi gördükten sonra da ekledi.  “Tabii başarısız olmayacağına eminim. Lucien’nin Ocheeva’ya söylediğine göre bu işte hiç de fena değilmişsin.”


     “Teşekkür ederim efendim.” dedi Elrin. Karşısındaki kişinin ona duyduğu saygıdan etkilenmişti. “Sizden kontrat kabul etmek için hazırım.”


     “Aşırı istekliyiz galiba?” dedi Vicente yüzünde yine o gülümseme yayılırken. “Şimdi istersen sana bir içki ikram edeyim ve kontratını tartışalım?”


     Elrin tam evet diyecekti ki birden bir vampirin odasında olduğunu ve onun ikram edeceği içkinin pek de damak zevkine hitap etmeyeceğini düşündü.

     “Ne ikram edeceksiniz?” diye sordu şüpheyle. Bunun üzerine Vicente kahkahayı basarak:


     “Sana bir kadeh bal likörü ve kendime de biraz hayat sıvısı.” dedi ve içkileri koymak için odanın içindeki karanlığa karıştı. Elrin onun nereye gittiğini göremediğinden odadaki karanlığın büyülü olduğunu düşünmeye başlamıştı.


     “Al bakalım.” dedi Vicente içi sarı bir sıvıyla dolu kadehi ona uzatarak. Elrin başını hafifçe eğip teşekkür etti ve likörünü aldı. Vicente de yerine oturdu ve içkisinden bir yudum alarak –ki Elrin içinde ne olduğu çok iyi biliyordu- konuşmaya devam etti.


     “Hedefinin adı Baenlin. Bruma’da yaşayan zengin bir bunak. Kardeşlik onun hayatını sonlandırmanı istiyor.”


     “Kendisi Bruma soylularından biri ve Gecenin Annesi’nin dikkatini çekmiş durumda. Bruma Kontesi’ne yazdığı mektupta bizim varlığımızla ilgi satırlar bulunuyor. Kardeşlik’in Bruma’daki alanını daraltma ihtimali olan bu mektuba cevap vermemiz gerekiyor sevgili oğlum.”


      “Eğer Baenlin faaliyetlerine devam ederse şehirde yaşayan kardeşlerimizin hayatları tehlikeye girebilir.”



      “Ama onu öldürürsek bunu bizim yaptığımızı anlamazlar mı?” diye sordu Elrin.


     “Aynen öyle!” diye onu cevapladı Vicente. “Bu yüzden görevinde bazı kısıtlamalar yer alıyor. İlk olarak kesinlikle görülmemelisin. Bruma’ya mallarını satmaya giden tüccarlarla girmelisin.”


     “Peki sonra?”


     “Girerken görülme ihtimaline karşı iki gün bekle. Olav’ın Hanı’nda konakla. Olav ayyaş düzenbazın tekidir. Yabancıları umursayacağını sanmıyorum.” İçkisinden bir yudum daha aldı ve kısa bir sessizliğin ardından konuşmaya devam etti.


     “Baelin’nin evi hanla aynı yol üzerinde bulunuyor. İki gün boyunca ev ve hedefin hakkında bilgi toplaman gerekiyor. Bunu yapman hayati önem taşıyor. Çünkü Baenlin’i öldürürken silah kullanmamalısın. O, trajik bir kaza sonucu ölmeli.”


     Vicente elini cebine götürdü ve küçük bir altın kesesi çıkarıp Elrin’e uzattı.


     “Burada elli altın kadar var. Seni idare edecektir.” dedi ve ekledi. “Ha unutmadan, hedefin bir orman elfi. Umarım senin için bir sorun teşkil etmiyordur.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu