Oyun Ön İncelemeleri

Keepsake

Mistik konulu oyunların, bilhassa da adventure’ların üzerinden çok zaman
geçti. Hatta 90’larda Buldur’s Gate ile bu tarzın canlanışının ardından onun
kadar kaliteli bir yapımla karşılaşmış mıyızdır, şüphe duymak lazım; yalnız
kesin bir şey var ki o da Buldur’s Gate’in buna öncülük yaptığı, kaybolmaya yüz
tutmuş RPG türünü canlandırdığı ve diğer türler kadar adventure’ün de bundan
faydalandığı. Öyle ki, geçen sene Off Studio’nun Five Magical Amulet’i ile
tekrar gündeme gelmeye başlayan bu hazine, önümüzdeki Mart ayı içerisinde
piyasaya sürülmesi beklenen Keepsake ile tepeye tırmanacak gibi. Fakat
yapımcılar bir defa başladılar mı ardını getirmekte de kararlılar; bildiğiniz
üzere Five Magical Amulets’in devamı yapım aşamasında

Sihir ve mistisizm

Keepsake’in Harry Potter’a benzeyen bir havası var. Oyunumuzun konusu, tıpkı
Harry Potter’ın öyküsünde olduğu gibi bir sihir ve büyü okulunda geçiyor; yalnız
burada Hogwartz yok, onun yerine Dragonvale Academy var. Okulumuz ismini ejderha
kaynayan bir vadide kurulu olmasından alıyor. Dragonvale Academy, bundan
yüzyıllarca zaman önce dünyanın en iyi büyücüleri tarafından sihir araştırmaları
merkezi olarak oluşturulmuş; günümüzdeyse genç büyücülerin yetiştirilmesi için
okula dönüştürülmüş. Keepsake’in ana karakteri Lydia ise fakir bir
ailenin kızı olarak karşımıza çıkıyor. Geçimini sağlamak ve ailesine yardımda
bulunabilmek için incik boncuk dizip kasaba pazarında satıyor; böylelikle zaman
içerisinde cana yakın ve becerikli bir yapıya bürünüyor. Bütün bunlar onun
hayatını tamamıyla etkilerken, Lydia’nın aklındaki tek şey Dragonvale
Academy’deki en iyi arkadaşı Celeste’nin yanına giderek sihir öğrenmek.

Lydia’nın bunu istemesindeki nedenler ise olayın apayrı bir boyutunda karsımıza
çıkıyor: yıllar yıllar önce Celeste’nin babası Lydia’yı yanan evlerinden sihir
kullanarak çıkartmayı basarmış. İşte o gün de kahramanımız sihir öğrenmeyi
kafasına koymuş. Masalsı ilerleyen hikayemizde dönüm noktası ise Lydia’nın
Dragonvale Academy’e kabul edilmesi. Fakat okula gitmek apayrı bir dert.
Kahramanımız hazırlıklarını yapıp bavullarını topluyor ve otostop çekerek
geçireceği bir aylık yolculuğuna koyuluyor. Sonunda ise sekiz senedir görmediği
arkadaşının hasretiyle şimdiye kadar karsılaştığı en büyük yapının, Eski
Dünya’nın en çok itibar gösterilen sihir okulu Dragonvale Academy’nin kapısından
içeri giriyor. Giriyor girmesine de enteresan bir gariplikle karşılaşıyor:
okulun içinde kimsecikler yok; ne bir öğrenci, ne de efsanevi ejderhalar. Biz
ise hikayenin kontrolüne tam bu an geçiyoruz. O kadar yol tepip de
hayallerimizdeki sansı yakalamışken geri dönmeyeceğimiz için herkesin nereye
kaybolduğunu bulmamız lazım.

Büyü yapmak isteyen parmak kaldırsın! (ha? ne?)

2005’in sonlarına doğru oyunun Almanca demosu yayınlanmasının ardından
geçtiğimiz günlerde İngilizce olarak da onu karşıladık ve nihayet Keepsake’in,
bu uzun süredir merakla beklenen oyunun neye benzediğini görme imkanı bulduk.
Demoda karşımıza çıkan Zak adındaki kurt, aynı zamanda oyun boyunca da bizimle
beraber. Oyun içerisinde onun bile apayrı bir hikayesi var. Bir zamanlar gökyüzünü inleten bir ejderhayken, Academy’deki haylaz çocuklar tarafından kurda
dönüştürülmüş. Zak oyun boyunca yanımızda olacak, onu Syberia’nın Oscar’ına
benzetebiliriz; fakat yapımcıların söylediklerine göre Zak’in oyundaki rolü çok
daha büyük. Zak her an yanımızda bizimle gezecek ve Lydia ondan yardım istediği
zaman bu isteğimizi geri çevirmeyecek. Fakat kendisi oynanabilir bir karakter
değil, yani oyunun belli bölümlerinde karakter kontrolü ona geçmeyecek; sadece
bize Dragonvale Academy ile ilgili tarihi bilgileri söyleyerek gerektiğinde
bulmacalara yardım edecek. Ayrıca ilerleyişimiz sırasında Lydia’nın göreceği
bazı hayallerde de ona yardımda bulunacak, üstelik bu hayaller sayesinde
hikayenin öncesi de aydınlanmış olacak.

Hikaye boyunca Lydia’nın gitmesi gereken pek çok yer var. Bunların arasında
öğrenci yatakhaneleri, gizemli ve sihirli Elvander Ormanı ve Dragonvale
Academy’nin büyülü koridorları başı çekiyor. Buna göre oyunun farklı
mekanlarında farklı bulmaca türleri ile bir arada olacağız. Bunlar arasında
büyüyle alakalı olanlar da var, olmayanlar da. Academy’nin üst katlarına doğru
çıktıkça sihir araştırma merkezleri ve bu iş için kullanılan büyük
laboratuarlarda hoş bulmacalar bizi bekliyor. Demoda anlaşıldığı kadarıyla
envanterimizi kullandıracak zorlu bulmacalarla uğraşmayacağız; üstelik
yapımcıların sözleri de bu yönde. Karşılaştığımız bir cismi cebimize atıyoruz ve
ilerleyişimiz sırasında o cismi kullanmamızı gerektiren bir durumla yüz yüze
geldiğimizde Lydia otomatikman, sizi herhangi bir şekilde zorlamadan cebinden o
cismi çıkarıp gerektiği gibi kullanacak. Buna göre oyunda sade bir arabirim yer
alıyor. Bulmacalar genel olarak bir mekanizmayı çalıştıran kolları veya
sürgüleri tam orada etkileşime sokarak sonuçlarına göre ilerler cinsten. Bunun
sonucu olarak mantıksızca oluşturulmuş bulmacaları görebileceğimiz ihtimali de
doğmuyor değil; fakat Keepsake dünyasının sihir ve büyü ile yoğrulduğunu
minarenin kılıfı olarak düşünebiliriz. Buna rağmen yapımcılar yine verdikleri
bazı röportajlarda bunu başarıyla atlatacaklarını, bulmacaların hikayenin
anlatımının önüne geçmeyeceğini belirtiyorlar.

2002 senesinde kurulan Kanada/Montreal merkezli Wicked Studios’un ilk oyunu olma
özelliğini de taşıyor aynı zamanda Keepsake ve yapımcılar bu yüzden ellerinden
geldiği kadar iyi şekilde oyuna bütün teknolojik özellikleri eklemeye,
sonuçlarınınsa göze hoş gelir şekilde ayarlanmasına özen gösteriyorlar. Fotoğraf
gerçekliğinde grafikler ve güzel animasyonlar oyunu grafiksel açıdan da, en az
konusu kadar büyülü bir atmosfere sokuyor. Oyunun demosu bu açıdan bizi nelerin
beklediğini gösterme konusunda çok iyi bir örnek. Yıllar öncesinin Syberia’sı
ile doruk noktaya ulasan bu özellik ondan bu yana ilk kez bu kadar etkileyici
kullanılmış diyebiliriz. Demo boyunca ormanın içerisinde ve Dragonvale
Academy’nin içerisinde dolaşabiliyoruz. Gördüklerimiz ise oldukça etkileyici.
Çimenin, akan suyun, az ilerde görünen dağların ve soluk renk dokusunun
uygulanışı tek kelimeyle harika. Fakat bu güzellikler karakter animasyonlarının
bazı uç noktalarında sekteye uğrayınca ister istemez sırıtıyor. Müzikte ise
apayrı bir sihir var. Dinledikçe dinleyesiniz geliyor, bir süre sonra tekrar
etmesi bile insanı o kadar rahatsız etmiyor.

Çalı süpürgesi olmayan giremez!

Ne yalan söyleyeyim Keepsake’in demosu bende büyük bir yıkıma neden oldu; ki
bendim Keepsake’i bir şeye benzetmeyen, sıradan bir oyun olacağını düşünen.
Harika bir atmosfer ve Syberia’dan beri göremediğimiz kadar yoğun bir coşku
oyunun her karesinde bizimle birlikte. Preorder’ı başlayan oyun Mart ayının
ortalarında piyasalarda olacak. Keepsake’in “büyülü” atmosferini kaçırmayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu