Makale

Kickstarter’ı neden bu kadar seviyoruz?

Sizi bilmiyorum ama, gelip de bana “Şu son 5 yılda oyun dünyasının başına gelmiş en güzel şey ne?” deseler cevabım hiç düşünmeden “Kickstarter!” olurdu. Son 5 yılda tonla güzel şey oldu, “Neden özellikle Kickstarter?” diye merak ediyorsunuz, değil mi? Hemen cevaplayayım…

Çünkü Planescape: Torment. 1999 yılında çıkmıştı, birçok kişi gibi ben de çok sonradan oynadım kendisini. Ama bugün bile bana göre gelmiş geçmiş en iyi oyundur. Hatta oyun bile demek istemiyorum, hakaret gibi geliyor çünkü. Karakterlerindeki derinlik, sürükleyici arkaplan hikâyesi, her biri ayrı bir şaheser diyaloglar… Evet, evet, şaheser demek çok daha doğru olacak sanırım. Ama gelin görün ki bugün tutup da kimse Planescape: Torment’i örnek alan, onun güçlü yanlarından beslenen bir oyun yapamaz. Çünkü günümüzde çok az oyuncu oturup da o satırlarca yazıyı okuma zahmetine giriyor. Ve bu yüzden de yayıncı firmalar bu tarz oyunları “vakit ve para kaybı” olarak görüyorlar. Ve işte yine bu yüzden sağda solda “RPG oynamak istiyorum” diyen insanlara “Dragon Age II” tavsiye ediliyor. Eh, kimse o detaylı, muazzam dünyaları hatırlamıyor artık ne de olsa. Hatırlamadıkları için de daha basitleştirilmiş, aksiyon pompalanmış klon oyunlar popüler hale geliyor ve sonuç olarak sektördeki oyunlar gün geçtikçe daha kötü bir noktaya doğru gidiyor.

Çünkü Dreamfall ve The Longest Journey. Birbirinin kopyası aksiyon oyunları piyasada cirit atarken macera türünün en başarılı örneklerinden birinin devamını 8 senedir bekliyor olduğumuzu farkettiniz mi hiç? April Ryan’ın ve Zoë Castillo’nun akıbetini bilmeden geçen 8 seneden bahsediyorum! Ve çok yakın zamana kadar bu bahsettiğim karakterlerin kaderleri sadece serinin hayranları arasında dönen bir takım teorilerden ibaretti.

Çünkü Wasteland. Nükleer savaş sonrasında yokluk içerisinde mücadele verdiğimiz bir oyun tanımını yapınca aklınıza gelen ilk isim Fallout olabilir, ancak ondan önce Wasteland vardı. Fallout’un atası Wasteland’di… WATS yoktu, kendi gözümüzden görmüyorduk belki, ama o piksel piksel dünya yeterince inandırıcıydı, yeterince gerçekti bizim için. Ve hayatta kalmak zordu…

Çünkü daha nicesi… Bu saydıklarımın ve daha fazlasının devamı ya da ruhani takipçilerini 2014 yılı içerisinde oynama şansı bulacağız. Hatta bazılarını çoktan bulduk bile. Bunu tamamen Kickstarter’a borçluyuz. Knights of the Old Republic II gibi bir oyunu Star Wars: Episode III’le kesiştirmek adına kestirip biçtirerek yarım yamalak çıkarttıran yapımcılar varken başka bir Planescape: Torment mümkün olur muydu sizce? Ya da macera türü TellTale’in tek başına çabalarıyla ayakta durmaya çalışırken Double Fine, RedThread Studios gibileri kendi istedikleri, hasret kaldıkları hikâyeleri kısıtlama olmadan hayata geçirmeyi göze alabilirler miydi? Başka bir Broken Sword oyunu daha çıkabilir miydi onca yıl aradan sonra? Çok yüksek ihtimalle hayır. Belki arada bir iki tane cesur girişimci firma böyle bir işe kalkışabilirdi, ancak daha fazlası değil.

Kickstarter bu açıdan özgürlük sağlamasıyla başımıza gelmiş en muhteşem şeylerden biri bence. Yapımcı firmanın vaatleri belli, oyuncunun bekledikleri belli, bunun için ortaya konan bütçe belli. Ha, tabii ki beklenen ürünün beklendiği şekilde ortaya konamama ihtimali her zaman mevcut. Ama yapımcıların sorumluluğu büyük patrona değil de doğrudan son kullanıcıya olduğu zaman genelde ortaya çıkan ürün de daha bir aşkla yoğrulmuş oluyor. Zira Kickstarter söz konusu olunca çoğu noktada son kullanıcının da bir söz söyleme, oyun hakkındaki fikrini yapımcıya ulaştırma şansı oluyor. Kısacası dağıtımcıların soframıza sunduğu oyun hazır paketlenmiş, dondurulmuş bir yemekse, Kickstarter aracılığıyla ortaya çıkan oyun da çok methedilen bir restorana gidip şefe doğrudan “yalnız içinde domates olmasın, sosunu da bol koyun” demeye benziyor bir nevi.

En güzelini en sona sakladım. Kickstarter’ın en güzel yanı ne biliyor musunuz? Obsidian Entertainment’tan Chris Avellone’nin konuyla ilgili bir röportajında söylediği gibi dağıtımcı firmaların artık kendilerine ihtiyaç duyulmadığının farkına varmaya başlaması! İsteyen gidip bir Kickstarter açıp kendi oyununu kendi finanse edebiliyor ne de olsa. Bu yüzden de yeni fikirlere, yapımcıların isteklerine daha bir kulak kesilir oldu bu büyük abiler. Haliyle eskinin güzel oyunları da dönmeye başladı birer birer. Yapımcılar oyuncuların istedikleri oyunları vermek için kolları sıvadılar bir kez daha. Ve işte tam olarak da bu yüzden, 2014’ün oyun sektörüne bambaşka bir umutla bakıyorum. Ve işte tam olarak da bu yüzden, Kickstarter bence son yıllarda oyun dünyasının başına gelmiş en güzel şey!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu