Killzone 3
Bu işi gerçekten çok seviyorum ve bence bu cümle bir insanın hayatında söyleyebileceği en önemli cümlelerden bir tanesidir. Özellikle ülkemizde birçok kişinin istediği işte çalışma imkanının olmadığı gerçeğini düşünürseniz, kendimi bu konuda çok şanslı hissediyorum.
Büyük bir ihtimalle bu ilk paragraftan sonra içinizden “Lanet olsun sana” diyeceksiniz ancak sakın burada hava attığımı zannetmeyin. Her işte olduğu gibi oyun dergisinde yazarlık yapmanın da çok büyük nimetleri olmasının yanında büyük sıkıntıları da mevcut. Özellikle yazdığınız dergi, bir internet dergisi ise bu sıkıntılar katbekat daha artıyor. Ama şimdi bütün bunları boş verelim, çünkü ne siz bunları okumaya ne de ben bunları anlatmak için bu sayfaya geldik. Burada anlatacağım şey işimin nimetlerinden bir tanesi; Killzone 3.
Ne bitti, ne başladı?
Killzone hayranlarının merakla beklediği ve maalesef 28 şubata kadar da beklemeye devam edeceği serinin üçüncü oyununu deneme şansı bana nasip oldu. Peki bu görkemli FPS’nin yeni oyunu beklediğimize değecek mi bir bakalım.
Killzone 3, ikinci oyunun kaldığı yerden devam ediyor. İkinci oyundaki kahramanımız Sev bu oyunda da kontrolümüz altında. Helghast diktatörü Visari’nin ölümünden sonra imparatorluk bir iç kargaşaya giriyor ve farklı politik gruplar birbirleri ile çatışmaya başlıyor. Sev ve silah arkadaşları ise bu çatışmanın tam ortasında kalmış durumdalar.
Guerrilla firması, Kilzone 3’ün hikayesinin ilk iki oyuna göre daha az karamsarlık içereceğini belirtmişti. Sebep olarak da eski oyunlarda hikayenin çok ciddi ve karanlık olmasından dolayı büyük eleştiri almalarını gösteriyordu. Gel gelelim hikayemiz her ne kadar fazla karanlık olmasa da öyle şen şakrak geçen bir hikaye değil kesinlikle. Sonuçta biz bir savaştayız ve bu savaş tüm şiddeti ile devam ediyor. Ortama tam anlamıyla kaos hakim.
Bakışların bana hiç cesaret vermiyor Sev
Zaten oyunun en güzel yeri de bu. Bulunduğunuz gezegen GERÇEKTEN bir kargaşa içerisinde ve bunu size vura vura hissettiriyor. Gezegen sakinleri kendi içerlerinde bölünmüş durumda ve hepsi birbirine düşman. İşte böyle bir durumda Sev ve arkadaşlarının yaşadığı savaşın tüm heyecanını, aksiyonunu, kargaşasını tam anlamıyla hissediyorsunuz.
Her tarafta bir aksiyon mevcut, heyecan hiç bitmiyor. Bir ön cephe muharebesi nasıl olması gerekiyorsa hikayeyi o tempoda yaşıyorsunuz.
Oyundaki ara sinematikler bile temponun seviyesine olumsuz bir etki yaratmıyor. Yalnız sinematiklerde eleştireceğim tek konu altyazı seçeneğinin olmaması. Gerçi bu bize gönderilen inceleme versiyonundan da kaynaklanıyor olabilir. Umarım esas oyunda bu tarz bir eksiklik bulunmaz. Ara sinematiklerde göze rahatsız gelen bir şey daha var ki, karakter modellemelerindeki bazı detaylar. Aslında bazı değil de bir detay desek daha doğru olur. Karakterlerin gözlerindeki bakışlar maalesef oyunun atmosferi kadar gerçekçi değil. Çok donuk bakıyorlar ve kaş hareketleri olmasa hangi duyguyu yaşadıkları suratlarından belli olacak gibi değil.
Oyunun sesleri ise gerçekten üst düzey olmuş. Silah sesleri kulağa doygunluk verecek seviyede. Her silahın farklı sesi detaylı olarak elden geçirilmiş. Oyun içi konuşmalar genel olarak telsiz üzerinden yapıldığı için elbette ortam sesini rahatça bastırıyor, dolayısı ile ses dengesini bu açıdan değerlendirmemiz biraz zor ancak, elinizde bir ağır makineli tüfekle saydırırken elli metre ileride patlayan bombanın sesinin orantısı, uyumu gayet yerinde.
Düşman düşman üstüne
Yapımcı firma her ne kadar hikaye biraz daha hafif olacak dese de düşmanlar kesinlikle öyle değil. Helghast askerleri sanki biraz daha agresifleşmişler gibi. Sanırım ilk iki oyunda (hatta Liberation’ı da sayabiliriz) sürekli öldürülmekten artık bıkmışlar ve en sonunda bu tarz oyunların mantalitesine de isyan bayrağı çekmişler. Elbette bu agresiflikleri oyunun keyfini daha da arttıran bir unsur.
Yapay zeka oyunun gerçekten övülebilecek başka bir yanı. Düşmanlarınız sizin üzerinize belli bir strateji ile geliyorlar ve gruplar asla saçma sapan dağılmıyorlar. Tek başına gelen düşmanlar da yine çevredeki tüm olası koşulları değerlendirerek size saldırıyorlar. Şöyle bir örnek vermem gerekirse normal zorluk seviyesinde oynarken tek bir düşman ile yaklaşık iki buçuk üç dakika uğraştığımı bilirim. Katlı merdivenden yukarı doğru çıkmak istediğimde üst kısımda bir düşman askeri varlığını elindeki pompalıyı bana doğru ateşleyerek belli edince önce geri çekilip gelmesini bekledim, ancak on saniye kadar beklediğimde kimsenin gelmediğini görünce herhalde şansıma vurdum diye düşünüp tekrar merdivene doğru ilerledim. Elbette düşmanı vuramamıştım ve kendisi geldiğimi gördüğü anda pozisyonunu alarak bana saldırmaya başladı.
İnteraktif ortam, güçlü atmosfer yapısı, sürükleyici hikaye, yüksek grafik ve ses kalitesi, yoğun ve hızlı temposu ile Killzone 3 gerçekten hayranlarının beklediğine değecek seviyede bir oyun olmuş. Elbette eksik yanları yok değil. Bunların her ne kadar oynanışa çok büyük etki etmeseler de insanın gözüne takılıyor. Ancak oynadığımız versiyon sadece ön inceleme versiyonu olduğundan bu olumsuzlukları şu anda açıklama gereği duymuyorum. Bu problemler esas oyunda da devam ederse o zaman lafımı sakınmam. Ancak şu an için PlayStation 3 kullanıcılarına biraz daha sabredin diyorum. Nitekim beklediğiniz adrenalin yakında sizlerle olacak.
Önümüzdeki günlerde, detaylı incelemesi ile karşınıza çıkacak olan Killzone 3’ün Türkçe desteği vereceğini de unutmayalım!