Makale

Kimin Nesi: Jim Raynor – Sarah Kerrigan (Makale)

Normalde bugünkü yazı The Elder Scroll’larda gelişi öngörülen, dünyaları yiyip bitiren ejderha Alduin hakkında olacaktı ancak “Kimin Nesi“nin ikinci bölümünün Sevgililer Günü’ne denk gelmesi nedeniyle rotamızı oyun dünyasındaki çiftlerden birine çevirmeyi tercih ettik. Benim kişisel favorilerimden olan Jim Raynor ve Sarah Kerrigan‘ın trajik hikâyesine giriş yapacağız.

(Yazının ilerleyen kısımlarında StarCraft 1, Wings of Liberty ve Heart of the Swarm’a dair spoilerlar bulunmaktadır. Baştan uyaralım!)

Öncelikle Jim’den başlayalım: James Eugene “Jim” Raynor. Konfederasyon ordusunda eski bir Terran askeri olan Raynor, yakın dostu Tychus Findlay’le birlikte kendilerine tuzak kuran bir Konfederasyon albayından intikam alıp orduyu terkettikten sonra bir süre kanun kaçağı hayatı yaşadı ancak gençliğin verdiği güç ve hevesle kanun kaçağı olarak geçirdiği bu yıllar Raynor’ın ebeveynlerinin yakın dostu Myles Hammond’un bir teklifiyle sona erdi. Teklifi değerlendiren Jim, gözden uzak kalmak için Konfederasyonun pek de sevilmediği Mar Sara gezegenine gitti. Burada Lidya Elizabeth adındaki genç bir kadınla tanıştı ve birbirlerine çabucak ısınan iki genç çok geçmeden evlendiler. Oğulları John doğduğunda, Jim ordu kayıtlarının silinmesi karşılığında Hammond’un teklif ettiği mareşallik görevini kabul etti ve Mar Sara’da bir kanun adamı olarak görev yapmaya başladı.

Raynor’un yoluna girer gibi gözüken hayatı, John büyüdükçe tekrar karışmaya başladı: John psişik güçlere sahipti. Tarsonis Sağlık ve Araştırma Enstitüsü 2498 yılında Raynor ailesinin kapısını çalıp John’un eğitilmesi gerektiğini söylediğinde Konfederasyon’la kötü bir geçmişi olan Jim, buna karşı çıktı ancak Liddy, Jim’i bir şekilde ikna etti ve böylece John Konfederasyonun “Ghost” programına katılmak üzere evden ayrıldı. Bundan sadece birkaç ay sonra Enstitüden gelen bir mesaj, Jim ve Liddy’ye oğullarının bir Shuttle kazasında öldüğünü bildirdi. Oğullarının ölümünden kendini suçlayan Liddy, bu ruhsal çöküntüden asla kurtulamadı ve o yılın kışında yakalandığı bir hastalık sonucunda öldü. Karısının ve oğlunun ölümü Jim Raynor’ı derinden etkiledi ve kendini iyice işine adamasına sebep oldu.

StarCraft’ta işlenen Jim Raynor portresinden oldukça farklı olan bu dönem, yine de Raynor’ın bizim tanıdığımız kişi haline gelmesinde büyük bir rol aldı. Lidya gençlik dönemindeki aşkı, karısı ve oğlunun annesi olsa da daha sonrasında Kerrigan’la yaşadıkları, daha yoğun ve daha olgun bir ilişkiye işaret ediyor. Kısacası Lidya’ya da saygısızlık etmek istemesek de, kendisi Jim’in hayatındaki bir boşluk anında karşısına çıkmış, gençlik ateşinin etkisiyle yanıp kısa sürede kül olmuş bir ilişkiydi. Kerrigan’ınki ise sönmeye yüz tuttuğu ve hatta intikam hissiyle buz gibi olduğunda bile en ufak kıvılcımda tekrardan harlamaya hazır, tutkulu bir aşk hikâyesiydi. Gelin bu iki karakterin nasıl bir araya geldiğine bakmadan önce, olayların Kerrigan tarafına da bir göz atalım…

Sarah Louise Kerrigan, aynen Jim’in oğlu John gibi psişik özelliklere sahip bir çocuktu ancak Sarah’ın psişik güçleri normalde görülenin çok daha ötesindeydi ve böyle bir gücün o yaştaki bir çocuk için kontrol edilmesi haliyle imkansızdı. Bu da Sarah’ın çocukluğundaki en büyük travmaya getiriyor bizi: Yani TarKossia’da yanlışlıkla kendi annesinin kafasını kopartarak öldürmesi ve babasının zihnini parçalamasına. Kerrigan’ın psişik güçlerinin seviyesini ortaya koyan bu trajik olay, tabii ki Konfederasyon için çok büyük bir fırsat teşkil ediyordu. Böylece daha çocuk yaştaki Kerrigan da Ghost programına katılmış oldu. Daha 8 yaşındayken Konfederasyon’un yaptığı bütün psişik ölçümlerden en yüksek skorlarla geçen Kerrigan, bu başarısıyla Psişik değerlendirmelere dair bütün listelerin baştan tasarlanmasına sebep oldu.

Kerrigan’ın bu büyük potansiyeli haliyle Konfederasyon için çözülmeyi bekleyen bir bilmeceydi. Kerrigan’ın güçlerini daha detaylı incelemek ve kontrol altına alabilmek için yıllar boyunca üzerinde çeşitli testler yaptılar. Hatta zihinsel olarak hasara uğramış babasını öldürmek için güçlerini kullandırtmaya bile zorladılar. Kerrigan çok uzun süre bütün bunlara direndi. Annesini öldüren bu gücü Konfederasyon için kullanmaktansa hem babasını hem de kendisini gözünü kırpmadan öldüreceğini açıkça belirtti ancak sonuçta Konfederasyon bilim adamları yavaş yavaş da olsa Kerrigan’ın savunmasını kırıp, kafasına girmeyi başardılar ve böylece Kerrigan, Konfederasyonun görüp görebileceği en ölümcül Ghost oldu.

Konfederasyonun düşmanlarını bir bir öldüren Kerrigan’ın başarıyla bitirdiği görevler arasından en bilineni Angus Mengsk suikastidir. İronik bir şekilde Kerrigan’ın bir ölüm makinesi haline gelmesine sebep olan ve duygularını dizginleyen çipi çıkartarak onu serbest bırakan da Angus Mengsk’in hayatta kalan tek oğlu Arcturus Mengsk oldu. Mengsk’in sağ kolu olan ve Sons of Korhal adına çalışmaya başlayan Kerrigan’ın yolu, çok geçmeden Raynor’la kesişecekti…

“Yüzbaşı Raynor, bölgeyi araştırmayı bitirdim, ve -seni domuz!”
“Ne? Daha ağzımı bile açmadım!”
“Olabilir, ama ne düşündüğünü görebiliyorum.”

Kerrigan ve Jim’in tanıştığı sırada cereyan eden bu diyaloglar, ikili arasındaki ateşin fitilinin daha en başından yanmaya başladığının da göstergesi aynı zamanda. Konfederasyondan kaçmaya çalışırken kendini Sons of Korhal’ın kucağına düşmüş bulan Jim, kendini bir anda güzel Ghost’la birlikte görevlere çıkar ve Konfederasyona karşı savaşır buldu. Bunlar zaten ilk StarCraft oyunundan da hatırladığımız sahneler. Oyunda belki görevden göreve koştururken Jim ve Sarah arasındaki ilişkiyi irdelemeye fırsatınız olmamış olabilir ancak çeşitli yan medya ürünleri aslında bu ikilinin birbirlerini ne kadar tamamladığının bolca üzerinde durdu. İkisi de istemedikleri halde kendilerini başkalarının savaşını savaşırken bulmuştu. İkisi de Konfederasyonun elinde büyük acılar çekmişti ve ikisi de karşısındakinin neler kaybetmiş olduğuyla ilgili empati kurabiliyordu.

Birbirini anlayan Jim ve Sarah böylece git gide daha da yakınlaşmaya başladı. Beraber çıktıkları ikinci görev için Orna III gezegeninde bir grup deneği ve bilim adamını kurtaran ikili, görevden sonra beraber bir şeyler içmek için en yakın barın yolunu tuttu. Geçmişlerinden gelen yükün altında dizleri bükülmüş Jim ve Sarah, yıllar sonra ilk defa o gece sırtlarındaki yükten kurtulmayı başardılar. Beraber geçirdikleri gecenin ardından Kerrigan geçmişindeki karanlık anıları Raynor ile paylaştı ve eğer gün gelir de gücü bir kez daha kontrolden çıkacak olursa kendisini durduracağına dair söz verdirtti.

Kısa bir süre sonra hepimizin bildiği o olay gerçekleşti: New Gettysburg. Mengsk’in Kerrigan’ı zerg dolu Tarsonis gezegeninde terketmesinin ardından Raynor Sons of Korhal’dan ayrıldı, Kerrigan ise Kılıçlar Kraliçesi olarak arkasında ölüm ve yıkımı sürükleyerek tekrar ortaya çıktı. Zerg DNA’sıyla tekrardan doğan ve güçleri inanılmaz boyuta ulaşan Kerrigan, bu dönemde Jim’in en büyük düşmanı oldu ve çiftin aşklarının en büyük sınanma noktası da bu oldu. Sevdiği kadının yitip gittiğine inanmak istemeyen Jim, bir süre Kerrigan’a karşı savaştıktan sonra sonunda Kılıçlar Kraliçesinin yalanlardan ördüğü ağın içerisine düştü. Kerrigan’ın Psişik Bölücü bir aygıtı yok etmesine yardım eden Raynor, yakın bir ilişki kurduğu Protoss dostu Fenix’in Kerrigan’ın ihaneti sonucu ölmesiyle ciddi anlamda sarsıldı.

“Fenix sen ona ihanet ettiğin için öldü! Sen tatmin olana kadar daha kaç onurlu kişinin kurban olması gerek? Neye dönüştüğünü görmen için daha kaç kişi ölmek zorunda? Bugün ya da yarın değil belki tatlım; arkamda beni destekleyecek bir ordu olsun olmasın, emin olabileceğin tek bir şey var: Günün birinde seni öldürecek olan kişi benim!”

Kerrigan’dan dostu Fenix’in intikamını alacağına dair yemin eden Raynor, intikamını asla alamadı. İhanetin kalbini dağladığı o anda Kerrigan’dan nefret etse de, Brood War’ın bitiminin ardından geçen yıllarda Raynor’un kalbi bir kez daha buz tutmuştu. Kerrigan’ın 4 yıllık bir sessizliğe bürünmüş olmasının da bunda büyük bir etkisi oldu tabii. Kendini Mar Sara’da anılarla gerçeğin karışmaya başladığı noktada bulan Raynor, eski dostu Tychus Findlay’in ziyaretiyle içine girdiği donuk yaşamdan biraz sıyrıldı. Beraber Xel’Naga kalıntılarının peşine düşen iki eski dost, çok geçmeden Kerrigan’ın dönüşü ve Arcturus Mengsk’in oğlu Valerian’ın Raynor’a sunduğu bir umut ışığıyla yeni bir maceranın içerisine atıldılar. Elinde avucunda kalan az sayıdaki piyonu Kerrigan’ı kurtarmak ve eski haline döndürmek adına oyun tahtasına süren Raynor, verdiği büyük kayıplara rağmen başarıya ulaştı da: Xel’Naga kalıntıları Kerrigan’ın Zerg DNA’sını bedeninden ayrıştırarak onu tekrar insan haline getirdi. Fakat Wings of Liberty’nin sonunda gün batımına doğru Kerrigan’ı kollarında taşıyan Jim için yeni sorunlar yoldaydı: Arcturus Mengsk, Kerrigan’ın gücüne bu sefer kendisi sahip olmak istiyordu ve bu yüzden Jim’i galaksinin sonuna kadar kovalamaya hazırdı.

Büyük bir kumar oynayarak babasına karşı geldiğine güvendiği Valerian kartını öne süren Jim,
Kerrigan’ı Valerian’ın işlettiği tam teşekküllü bir laboratuara götürdü. Bir yandan Kılıçlar
Kraliçesi’nin yaptığı katliamlara olan öfkesi, diğer yandan da Kerrigan’a duyduğu aşk arasında kalan Jim, Kerrigan’ın da benzer bir etik çatışma içerisinde olduğunu gördüğünde hayatının aşkı olan kadına destek olmaya karar verdi.


Buraya kadar okuduğunuz kadarıyla görebileceğiniz üzere Jim Raynor ve Kerrigan’ın ilişkisi, sırtlarına geçmişin yükü binmiş iki insanın imkansızlıklara rağmen birbirleri için yaptığı fedakarlıkların üzerine kurulu aslında. En yakın dostlarından birini öldüren, milyarlarca canlının kanını ellerinde taşıyan birini affetmek kolay olmasa gerek… Ancak Jim Raynor, Orna III’te ettiği yemine bile karşı gelerek Kerrigan’ı kurtarmak için elindeki her şeyi ortaya koydu. Kontrolünde olmadığı katliamlardan dolayı pişmanlık duyan Kerrigan, Mengsk’ten intikam alacağına dair yemin etti ancak Raynor bunları arkasında bırakması gerektiğine dair Kerrigan’ı ikna etti. Tam işler yoluna girecek gibi gözükürken, Arcturus Mengsk bir kez daha sahneye çıktı: Kerrigan’ın tedavi gördüğü tesisi basıp Jim Raynor’ı ele geçiren Mengsk, daha sonrasında asi Raynor’ın nihayet yakalandığını ve idam edildiğini duyurdu. Mutlu bir hayat yaşamak için son şansını da kaybeden Kerrigan, kendini tamamen intikam duygusuna bıraktı. Raynor’ın intikamını almak için en uç noktalara kadar giden Kerrigan, Zerg’ün orijinal gezegenini keşfetti ve bu gezegende tamamen kendi bilincini koruyarak bir kez daha Zerg DNA’sıyla birleşti. Raynor’ın hala hayatta olduğunu öğrenen Kılıçlar Kraliçesi, Mengsk’e karşı savaşını ve diğer her şeyi bir kenara atarak, aynen Raynor’ın kendisi için yaptığı gibi onu kurtarmaya koştu.

Karşısında Sarah Kerrigan’ı değil de Kılıçlar Kraliçesini görmek Raynor için büyük bir şok oldu. Onu kurtarmak için yaptığı onca fedakarlıktan sonra Kerrigan’ın kendi isteğiyle tekrar bu forma dönmüş olduğunu düşünmek bile onun için oldukça acı vericiydi. İnsanlığını bir kenara atarak Kerrigan’ın yapmış olduğu büyük fedakarlığın farkına varamayan Raynor, onu bir kez daha Fenix ve milyarlarca masum insanın ölümünden sorumlu tuttu. Sevdiği adamdan gelen bu tepki, Kerrigan’ı da ciddi anlamda sarstı. Raynor’ın silahını kendi alnına dayayarak Raynor’ın kendisini öldürecek kişi olacağına dair ettiği yemini hatırlattı. Karşısındakinin Kılıçlar Kraliçesinin formuna sahip olmasına rağmen hala Sarah Kerrigan olduğunu farkeden Raynor ise kendinde tetiği çekecek gücü bulamadı. Kendisini sevdiğini söyleyen Kerrigan’a ilişkilerinin bittiğini söyleyen Raynor, hışımla hücresini terketti…

Kılıçlar Kraliçesinin Grotesk bedenin içindeki kişinin Sarah Kerrigan olduğunu anlamış olsa da, onu bu şekilde görmeye katlanamayan Jim, yine de onu Mengsk’in insafına bırakacak değildi tabii ki. Mengsk’le olan hesabını kapatmak için Dominion’un ana kalesi olan Korhal’da ağır bir savunma gücüyle karşılaşan Kerrigan ve güçleri, son anda Raynor ve akıncılarının yetişmesiyle üstünlüğü eline geçirdi. Böylece Terran ve Zerg birlikleri güçlerini birleştirerek Mengsk’in savunmasını kırmayı başardı ancak tabii ki Mengsk savunmasız değildi. Char’da Jim Raynor’ın Kerrigan’ı insana dönüştürmek için kullandığı Xel’Naga kalıntılarını eline geçirmeyi başaran Mengsk, bu sefer bu kalıntıları Kerrigan’ı öldürmek amacıyla kullandı ancak Kerrigan’ın en zor zamanında sırtını kollayan yine Jim Raynor oldu. Mengsk’in saldırısını durduran Jim, baş düşmanının kaderini ne kadar inkar etse de hala sevdiği kadının eline teslim etti…

“Ne kadar acı çekersen çek, mahvettiğin hayatların bedelini ödeyemezsin, Arcturus.”
“Seni bir canavara dönüştürdüm, Kerrigan.”
“Hayır. Sen hepimizi canavara dönüştürdün…”

Ve böylece Kerrigan nihayet aynı zamanda hem Jim Raynor’la ilk kez bir araya gelmesini sağlayan, hem de nihai olarak birlikte olmalarına engel olmuş adamdan intikamını almış oldu. Adaleti sağlamak adına Arcturus’u öldüren Kerrigan’ın ödediği bedel ise Jim Raynor’la birlikte olma şansıydı. Yaptığı fedakarlıklar için Jim’e teşekkür eden ve Korhal’ın yörüngesinde dönmekte olan Zerg’e katılmak için oradan ayrılan Kerrigan’a Jim’in söyleyecek tek bir şeyi vardı:

“Benim için bir zevkti, sevgilim. Her zaman öyleydi…”


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu