Oyun Ön İncelemeleri

King Kong – Demo

Sinema perdesinin dev gorili King Kong, senenin sonunda yenilenmiş haliyle
yeniden insanların beğenisine sunulacak. Yüzüklerin Efendisi üçlemesini sinemaya
uyarlayıp büyük sükse yapan oscar ödüllü yönetmen Peter Jackson imzasını taşıyan
bu ünlü film, yapım aşamasının artık son dönemlerinde.

Hemen her popüler sinema filminin oyununun yapılmasının farz olduğu şu
zamanlarda King Kong’un resmi oyununu da hepiniz gibi bizlerde merakla
bekliyorduk. Yayınlanan ekran görüntülerinden ve sunulan bilgilerden son derece
atmosferik bir yapı oluşturacağı az çok biliniyordu. Piyasaya çıkmasına artık
sayılı zaman kalan oyunun dün yayınlanan resmi demosunu büyük merakla hemen
indirdik.

Lanetli adada üç adam

King Kong’un yaklaşık 290 MB büyüklüğündeki demosu oldukça kısa iki bölümden
oluşuyor. Ulaştığımız ana menüde çalan son derece atmosferik ve etkileyici
müzikle havaya girmemek elde değil. Ayarlar bölümünden oyunu ister 16:9
sinemaskop görüntüde istersek de 4:3 normal ekranda oynayabiliyoruz.

Demo bizlere ilk önce, adaya film çekmek üzere gelmiş ekibin şanssız hikayesini
sunuyor. Milattan önceki yıllara ait canlılara karşı ölüm kalım savaşı veren üç
kişiden Jack isimli karakteri yönetiyoruz. Yanımızda bir yol gösterici bir de
kameraman var. Sağnak yağmur altında, yıkık dökük harabeler arasında kontrolü
ele geçiriyoruz. Peşimizde ne olduğunu henüz bilmesek de arkadaşlarımıza uyup,
hızlıca koşmaya başlıyoruz. Tipik bir FPS görünümlü bu sahnelerde ilk şaşırtıcı
detay gözümüze çarpıyor; King Kong oyununda silahımızı çekip ateş etmek için
öncelikle boşluk (space) tuşuna basmalı ve silahımızı çıkartmalıyız. Boşluk
tuşunu bırakmadan mouse’un sol tuşuna basarak ateş edebiliyoruz. İstersek de sağ
tuşa basıp nişan alma pozisyonuna da geçebiliyoruz.

İki dostumuzu takip edip tahtadan köprü üzerinde duran diğer ekip elemanlarını
görüyoruz. Bizlere kaçmamızı söylüyorlar. Neden diye sormamıza fırsat kalmadan
tehlikenin ne olduğunu hemen alıyoruz. Devasa boyuttaki T-Rex önce köprüyü
yıkıyor, ardından ekip elemanlarını bir bir yutuyor. Yine kaçmaya başlıyoruz.
Sonunda kendimizi bir alanda kapana kısılmış olarak buluyoruz. Diğer iki
arkadaşımız dev kapıyı açıp bizi buradan kurtaracaklarını söylüyorlar, ama
onları yaklaşık 2-3 dakika T-Rex’ten korumamız gerek.

T-Rex ile başbaşa

T-Rex üzerimize doğru, hiç iyi olmayan tavırlarla gelirken neler yapabiliriz
diye düşünüyoruz. Elimizdeki makineli tüfek T-Rex’e kaşıntıdan başka zarar
vermiyor. Bu sırada havada uçan iki adet kuşa dikkatimiz gidiyor. Eğer onları
yere düşürürsek ve T-Rex’in onları yerken vakit geçirmesini sağlarsak,
arkadaşlarımızın kapıyı açmak için ihtiyaç duydukları vakti kazanırız diye
düşünüyoruz. İşte bu kadar! Bir kaç kurşunla yere indirdiğimiz kuşları T-Rex
afiyetle yedi ve arkadaşlarımız kapıyı neredeyse açtı. Ama hâlâ biraz daha vakit
lazım onlara. Yapacak başka bir şey yok. T-Rex’e ateş etmeye başlıyoruz ve
üzerimize doğru koşar adım geliyor. Eğer çevredeki taşların etrafından
dolaşmadan kaçmayı deneseydik kesinlikle yem olmuştuk. Neyseki kapı açıldı ve
son sürat diğer tarafa geçiyoruz. T-Rex’in giremeyeceği büyüklükteki bir
harabeye saklandık. Şimdi dua etme zamanı…



King Kong sahnede

Demonun ikinci bölümü ilkine nazaran çok daha etkileyici çünkü bu sefer King
Kong’u yönetiyoruz. Güzeller güzeli Anna’yı elinde tutan King Kong, az evvel
kurtulmak için dualar ettiğimiz T-Rex ile dövüşecek. Önce sağ tuşa tıklayıp
Anna’yı güvenli bir yere bırakıyoruz. Kızımız çığlıklar arasında kaçarken bizde
başlıyoruz dövüşmeye. Demonun bu dövüş sahnesi gerçekten çok başarılı. Mouse’un
sol tuşu ile vuruş yapıyor, sağ tuşu ile düşmanı kapmaya çalışıyor, boşluk tuşu
ile de sağa sola geçiyoruz. Amacımız T-Rex’e yeterince zarar verip, bitirici
vuruşu yapmak. Eğer T-Rex tarafından kapana kıstırılıp dişlerini boynumuzda
hisseder duruma gelirsek; çok hızlı bir biçimde mouse tuşlarına basıp
kurtulabiliyoruz. Aynı şekilde eğer T-Rex’i alt eder, yere yatırırsak; bitirici
hareketi yapmak için mouse’un tuşlarına seri biçimde basıyor ve yaratığın ağzını
parçalıyoruz. Büyük bir sevinç gösterisi sunan King Kong’u bu sefer daha güçlü
düşmanlar bekliyor.

Anna’nın olduğu yere ulaşmak için önce kapının önüne düşen dev sütunu kenara
çekiyoruz. Kapıyı kırıp, ilerliyoruz. Bu sefer yapmamız gereken birkaç akrobatik
hareket var. Bir iki zıplamanın ardından ulaştığımız platformda az evvelki
T-Rex’in küçükleri ile kapışıyoruz. Sayıları çok olsa da kolayca ölüyorlar. Yine
kırılması gereken bir kapı ve yine yapılması gereken bir kaç akrobatik atlayış.
Sonunda demonun en büyük dövüş sahnesine varıyoruz. İki T-Rex bizi bekliyor.

Tıpkı ilkinde olduğu gibi T-Rex’lere yeterince zarar verip son vuruşu yapmaya
çalışıyoruz, ama bu sefer sayısal üstünlük ellerinde. Bizimde yapabileceğimiz
fazladan bir hareketimiz var; az evvel geldiğimiz çıkıntıya atlayıp oradan
destek alarak zıplayabiliyor ve T-Rex’lere daha fazla zarar verebiliyoruz. Zorlu
dövüşün ardından demo mutlu son ile bitiyor. Tadı damağımızda kalıyor…

Atmosfer bir harika

Çok kısa süren demo’da yaşadığım her şeyi bir bir anlattım. Ancak belirtilmesi
gereken teknik detaylar var. King Kong’un demo’sunda anladığım bir şey varsa o
da oyunun mükemmel bir atmosfer yaşatıyor olduğu. Yağan yağmur, sürekli çakan
şimşek, hiç bitmeyen tempo ve mükemmel müzikler ile birleşen ses efektleri ile
en az sinema filmi kadar atmosferik bir ortam buluyoruz.

Grafiksel açıdan son derece başarılı olan King Kong’da bazı dokular ve çevre
modellemeleri haricinde her şey göze hoş geliyor. Özellikle King Kong’u
yönettiğimiz bölümde animasyonlar bir harika. Sadece dev yaratıkların (T-Rex,
King Kong) çok yakından gösterildiği yerlerde bir kalite düşüklüğü seziliyor ve
bu büyük hayvanların kuyrukları duvarların içinden geçince göze hoş gelmiyor.

Demo’dan anladığımız kadarıyla sistem ihtiyacı konusunda çok fazla sıkıntı
yaşamayacağız. ReadMe dosyasına baktığımızda oyunu oynayabilmek için 1 GHz
işlemcinin, 256 MB RAM’in ve 32 MB’lık ekran kartının yeteceği söyleniyor. Ancak
King Kong’u adam akıllı oynamak için mutlaka 2.5 GHz işlemciye 512 MB RAM’e ve
en az 64 MB’lık DirectX 9.0 destekli bir ekran kartına ihtiyacımız var. İlginç
bir özellik de oyunun DirectX 8.1’de çalışabiliyor olması. Elbette bazı
efektlerden feragat ederek.

Sonuç olarak toparlamamız gerekirse; King Kong bizi atmosferi ile oldukça fazla
etkiledi. Grafikleri, filmle aynı doğrultuda gidecek olan hikâyesi bir yana,
sadece o lanetli adada olma hissi ve düşmeyen temposu bile bu oyunu almaya
yetecek gibi gözüküyor. Artık bize tek bir şey kalıyor; 21 Kasım’ı beklemek…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu