Röportaj

Kızgın Kuşlar’ın Türk yapımcısı; Serdar Soğancı (Röportaj)

Merlin’in Kazanı olarak yepyeni bir röportaj ile tekrar karşınızdayız. Angry Birds’ün geliştiricisi Rovio’da, firma kurulduğu zamandan itibaren Proje Yöneticisi olarak görev alan Serdar Soğancı ile konuştuk.

Röportajda; Angry Birds tarihi ile ilgili gelişmeleri, zamanında oyuna ekleneceği konuşulan Türk martısı ile ilgili olan durumları, Angry Birds serisinin geleceği, hatta başbakanın Rovio ziyaretinde olan konuşmaların Türkiye’deki oyun dünyasını nasıl etkileyeceği ve ‘’bu kuşlar neden bu kadar kızgın’’sorusunun cevabını da bu röportajda bulabilirsiniz.

Ayrıca Türk Oyun Piyasası iOS ve Android üzerinde oldukça büyük bir yol katlederken, sevgili Serdar Soğancı’nın Türk oyuncularına verdiği tavsiyeyi ‘’kesinlikle’’ okumanız gerekiyor.
Sözü daha fazla uzatmadan sizi röportaj ile başbaşa bırakalım.

Merlin’in Kazanı (MK): Merhaba Serdar bey, Angry Birds’ün yaratıcısı Rovio’da görev alan üç Türk’ten birisiniz. Üstelik proje yöneticisiniz. Sizi yine de tanımayanlar vardır. Bize kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz?

Serdar Soğancı (SS): Ankara doğumluyum ve 2000 yılından beri Finlandiya’da yaşıyorum. 2010 senesinden beri de Rovio firmasındayım. Finlandiya’da yazılım mühendisliği üzerine eğitim aldım
Rovio’ya ise mühendis olarak girdim. O dönemde firma küçüktü, benden önce 15 çalışanı vardı.
2011 yılında ise Rovio’nun 4 oyun stüdyosundan birinin başında bulunuyorum. Şu anda yaklaşık 40 kişilik bir ekibim var. Firmanın tamamında yaklaşık 750 çalışanımız var ve bunların yarısına yakını oyun geliştirme üzerine çalışıyor.

MK: Oyun yapımcılığı kariyeriniz nasıl başladı?
SS: Dijital oyunlara küçük yaşlardan itibaren ilgim vardı. Bunu bir kariyer olarak düşünmem ise üniversite yıllarımda başladı. Önce okul projelerini yaparken, küçük oyunlar yapmaya başladım ve zamanla okul dışında da boş vakitlerimi ayırıp kendi demo oyunlarım üzerinde uğraştım. Bu şekilde amatör ve hobi amaçlı olarak 2 seneye yakın kendimi geliştirdim. 2004 yılında kendi demolarımı kullanarak profosyonel şirketlere iş başvuruları yapmaya başladım ve ilk başvurduğum firma olan Helsinki’deki ‘’Sumea Oyun Stüdyosu’’ beni oyun programcısı olarak işe aldı.

MK: Android ve iOS işletim sistemleri tüm piyasayı kapladıktan sonra bu işletim sistemlerinin kuşkusuz olmazsa olmazı Angry Birds serisi oldu. Oldukça başarılı bir oyun olmakla beraber, her yaşa hitap eden bir oyun. Sizce bu başarının sırrı nedir?

SS: Tam olarak formülünü bilmiyorum, ama Angry Birds oyunları kullanıcıların isteklerini ve yorumlarını dikkate alarak en küçük detayına kadar özen gösterilerek hazırlanıyor. İşimizi severek yapıyoruz ama aynı zamanda çalışırken disiplini ve ciddiyeti de koruyoruz. Bizim %100 tatmin olmadığımız bir oyunu veya güncellemeyi kullanıcılara sunmayız. Bunların da mutlaka etkisi olmuştur.

Oyun fizik motorunu etkili kullanıyor. Kuşların, domuzların ve oyundaki diğer objelerin birbirleri ile etkileşimi gerçek fizik mekanik kurallarına göre oluyor. Oyundaki karakterler çizim olarak basit olsa da, akılda kalan ve sevilen ikonlar haline geldi. Oyunun bulmaca yönü de var ve son olarak tabii biraz şans faktörü önemli. Angry Birds öncelikle olarak iPhone cihazlarında parladı ve zamanlama olarak doğru zamanda doğru yerde piyasaya sürüldü.

MK: Angry Birds zamanla Rio, Seasons, Space, Star Wars gibi birçok farklı sürümde piyasada gördük. Hepsini oynadık ve hepsinin ayrı bir tadı ve lezzeti var. Bir proje yöneticisi olarak, bu fikirleri almanız ve projeye sunmanız sizi ne kadar etkiliyor?

SS: Ben şahsen bütün versiyonlarda aktif rol almadım. Oyunun orijinal versiyonunda ve sonrasında Star Wars ve Friends oyunları benim ekibim tarafından yapıldı. Hepsinin kendilerine özel güzel ve öğretici anıları oldu. Hepsinin zaman zaman iş anlamında çok yoğun olduğu, bizleri yoran ve zorlayan dönemleri de oldu ama sonuç olarak yapılan oyunu kullanıcaların beğenmesi tabii ki bizleri memnun ediyor. Rovio müşteri hizmetlerine gelen mesajları, yine Facebook ve Twitter hesaplarına gelen mesajları sürekli takip ediyoruz. Hem olumlu, hem de yapıcı eleştileri memnuniyetle okuyoruz. Bireysel veya grup olarak aldığımız kararlara kullanıcaların tepkisini görmek ve duymak bizim için çok değerli ve oyunları daha da geliştirebilmemiz için çok faydalı.

MK:
Bir aralar Angry Birds için Türk martısı yapılacaktı. Daha sonra aşırı küfürbazlığı yüzünden iptal edilmişti. Bu konuyla ilgili gelişmeler nasıl yaşandı ve bir sonraki oyunlarınızda Türkiye ve Türkler’le alakalı bir yapım görebilir miyiz? Kısaca bize göndermeler…

SS: Bu konuda bir bilgim yok. Eğer zaten argo bir çalışma ise malesef Rovio’nun ilgilenmesi imkansız. Biz çocuklara da hitap eden bir marka yaratıyoruz, bu nedenle mizah seviyesine ve çocuklara kötü örnek olabilecek öğelere çok dikkat etmemiz lazım.

Türkiye ile alakalı çalışmamız, şartlar uygun olursa olabilir. Neden olmasın? Hem Türk kullanıcıların beklentisini karşılayacak, hem de Rovio’nun planlarına uygun bir proje olması lazım.

2012 yılında bir patates cips markası için Türkiye’ye özel bir web (Flash) oyun hazırlamıştık ve ciddi bir kullanıcı sayısına ulaşmıştı. Kampanya bittiği için oyun şu anda aktif değil.


(Türk martısı)

MK: Türk martısına değinmişken aklımdan geçen bir Angry Birds proje fikri var: “Angry Birds: World”. Özellik olarak: İstanbul, New York, Paris, Londra, Hong Kong gibi yerlerde geçen, arkaplanda o şehirlerin simgeleri haline gelen mekanlarda, o şehirlere özel kuş türleri olan Angry Birds projesi. Eğlenceden öte hem eğitici, hem de bilgilendirici olabilir. Sizce böyle bir proje nasıl olurdu?

SS: Angry Birds’ün gelecekteki versiyonları için hem firma içinden, hem de kullanıcılardan gelen bir çok fikir var. Malesef hepsini değerlendirmemiz mümkün değil ama mutlaka yeni oyunlarımız olacak.

MK: Türk oyun piyasasını az çok takip ettiğinizi düşünüyorum. Ülkemiz maalesef sektör olarak diğer ülkelere kıyasla ilerlemiş değil. Dünyayı temsil edecek türden büyük bir AAA oyunu yapacak iş gücü şu anlık yok ama Android ve iOS sistemlerine geliştirilen oyun sayısı oldukça fazla ve bu türde dünyayı temsil eden, kazandıran Türk oyunları var. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

SS: Size katlıyorum, mevcut şartlarda milyonlarca lira yatırım gerektiren AAA oyunlar yerine daha küçük ölçekli ama üst düzey kalitede mobil oyunlar Türkiye sektörü için daha mantıklı.

Küçük ölçekli derken yanlış anlaşılma olmasın; küçükten kastım içerik olarak mütevazi ama kalite olarak her zaman en üst düzey hedef seçilmeli. Mobil oyunlarda ‘’Nitelik’’ her zaman “Nicelikten” önce olmalıdır.

Şu an için kısıtlı iş gücü ve yatırım var ama eğer bunlar doğru projelerde kullanılırsa ben Türkiye’den de popüler oyun çıkabileceğine inanıyorum. Arkadaşlarımıza tavsiyem;

– Kullanıcı kitlenizi global düşünün, sadece Türkiye’de oynanacak diyerek oyun yapmayın.
– Mobil oyun oynayanlar genelde kısa süreli oyun oynuyorlar. Bu nedenle oyunları bir kaç dakika içinde hemen eğlendirecek şekilde dizayn edin.
– Bayan kullanıcıları sakın unutmayın.
– Çok fazla özellik yerine, az ama en ince detayına kadar ayarlanmış ve oyunun amacına uygun özellikler yaratın.
– Kısa vadeli değil, uzun vadeli düşünün.
-Oyunlarınıza kullanıcı aktivitelerini takip edebileceğiniz istatiksel izleyiciler yükleyin, bu sayede kullanıcılar hangi özelliği kullanıyor ve kullanamıyor bunu takip edebilirsiniz. Her sektörde olduğu gibi bu alanda da müşteri her zaman haklıdır. Kullanıcılar yaptığınız bir oyunu veya özelliği beğenmiyorsa ısrar etmeyin.
– Kolaya kaçmayın, hep en üst düzey kaliteyi hedefleyin.

– Mevcut mobil platformlarda ücretsiz olarak yüklenebilen onbinlerce oyun var. Sizin oyununuzu deneyen kullanıcı oyuna devam edip etmeyeceğine ilk birkaç dakika içinde karar vericek. Onları hayal kırıklığına uğratırsanız diğer alternatiflere geçerler ve bir daha sizin oyununuza dönmezler. O ilk birkaç dakikayı çok dikkatli dizayn edin. Üst düzey firmalar ilk 10 dakikada kullanıcının nasıl bir tecrübe yaşıyacağını saniye saniye planlıyorlar.
– Eski yıllarda başarılı olmuş PC oyunlarının benzerlerini mobil ekrana taşımaya çalışmayın. Mobil cihazların kendilerine özgü dizaynı, avantajları ve dezavantajları var. Daha orijinal, mobil cihazlara ve dokunmatik ekranlara uygun dizaynlar yapın.
– Kendiniz inanmadığınız veya beğenmediğiniz bir projeyi başkasına satmaya çalışmayın. Zararın neresinden dönersek kardır mantığıyla eğer bir proje yanlış yönde gidiyorsa ve yaptığınız değişikliklere rağmen hala istenilen seviyede değilse vakit kaybetmeden başka bir oyun deneyin.

En üst düzey firmalarda dahi piyasaya sürdükleri her oyun için 3-4 tane oyun prototipini deneyip çöpe atıyorlar. Her fikir her proje başarılı olacak diye bir beklenti olamaz. Önemli olan ne kadar çabuk yanlıştan döndüğünüz ve doğruyu bulduğunuz zaman ona yeterli özeni göstermeniz.

– En son ama yine de çok önemli olan diğer bir noktada; sektör ücretsiz (FreeToPlay) oyunlara yöneldi. Türk firmaları da en baştan bu mantıkla oyun dizayn etmeliler. Bunu ilk baştan planlamassanız sonradan oyunu bu hale getirmeniz çok zor olur. Açıkcası biz de Rovio olarak mevcut Angry Birds oyunlarını F2P modeline geçirmek istememize rağmen zorlanıyoruz çünkü bunu yapmak için oyunun bazı temel özelliklerini değiştirmemiz lazım ama kullanıcılarmız alıştıkları için bunu yapmak da istemiyoruz. Yeni oyunlarımızın çoğu en baştan F2P olarak dizayn ediliyor.

MK: Az önceki soruma kıyasla: Türkiye’de ilerlemekte olan oyun sektörü var. Free to Play türü olarak oldukça ilerledi. Sobee bazı çalışmalarında Avrupa’dan bile öte yapımlar sundu. Mesela Need for Speed World için EA, JoyGame ile anlaştılar. Crytek’de bu sene içerisinde İstanbul’da ofis açtı ve geliştirdikleri Warface ile Türkiye’den yetenekler arıyor. Sizin Rovio’nun Türkiye’de ofis açma şansı var mı? (Çünkü mobil platformlarda oldukça başarılı bir yatırım olacağına inandığım düzeydeyiz)

SS: Şu anda bu konuda benim net bir bilgim yok. Sadece tahminen konuşabilirim, kısa vadede Rovio’nun bir başka ülkede oyun stüdyosu açacağını zannetmiyorum ama uzun vadede eğer Türkiye bu konuda olumlu bir imaj yaratırsa neden olmasın? Onun dışında kısa vadede Türk firmalarına tavsiyem Rovionun ‘Rovio Stars’ programına göz atmaları.

MK: Severek oynadığınız herhangi bir Türk oyunu var mı? Varsa hangisi? Pozitif ve negatif yönlerini bahseder misiniz?

SS: Türk oyunlarını fırsat buldukça deniyorum. Biraz eski ama iSlash çok severek oynadığım bir oyun. Biraz önce dediğim gibi mobil cihazlar düşünülerek dokunmatik ekrana uygun geliştirilen bir dizayn. Öğrenmesi kolay ama ilerleyen bülümlerde artan bir zorluk derecesi var. Ses efektleri ve genel olarak grafikleri güzel. Olumsuzdan ziyade daha iyi olabilecek kısmı, oyuna karakter ekleyebilirlerdi. Mesela ‘Cut the Rope’ ve ‘Fruit Ninja’ gibi oyunlar da benzer dizayn kullanıyor ama ikiside ikonik karakter yarattılar. iSlash o açıdan eksik kalmıştı.

MK: Geçtiğimiz günlerde Türkiye Cumhuriyet’i Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, sizin firmayı ziyarete gelmişti. Bu görüşme nasıl geçti? Bir de Türk oyun piyasası hakkında ne konuştunuz?

SS: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oyunlar hakkında fazla konuşmadık. Sayın Başbakan ve yanındaki heyeti Rovio’nun okul öncesi eğitim programıyla ilgili sunum aldı. Bu programın Türkiye’de uygulanabilirliği konusunda değerlendirmede bulunacaklar. Genel anlamda olumlu bir görüşmeydi ama bu alan benim kendi uzmanlık alanım olmadığı için fazla yorum yapmam doğru olmaz.

Umarım gerçekleşir. Burada çalışan bir Türk olarak mutlu olurum. Eğer ‘’Kızgın Kuşlar’’ markası Türk eğitim ve öğretimine olumlu katkı yaparsa.

MK: Başbakanın sorusunu bizim de sorasımız var: Bu kuşlar sizce neden bu kadar öfkeli? 🙂

SS: Kuşlar aslında öfkeli değil, kendi adalarında sakin yaşamak istiyorlar. Domuzlar ise aç oldukları için kuşların yumurtalarını çalmaya çalışıyorlar, bu da kuşları kızdırıyor.

MK: Bu yoğunluk içerisinde bize zaman ayırıp, sorularımızı yanıtladığınız için size çok teşekkür ederiz. Son olarak oyun yapımcısı olmak isteyen gençlere tavsiyeleriniz, okurlarımıza söylemek ve iletmek istedikleriniz var mı?

SS: Umarım Türkiye’de bu sektörde çalışan firma sayısı ve dolayısı ile eğitimli oyun geliştirici sayısı artar. Yukarıda bu işle ilgilenen firmalara kendi tavsiyelerimi sundum, bu sektörde çalışmak isteyen genç arkadaşlarımız için ise;

– Sabırlı olun, bu işi öğrenmenin kısa yolu yok. Uzun süreli ve yoğun bir eğitim gerekli.
– Eğitim okulda başlayabilir ama belli bir süre sonra okuldaki eğitim size yetmiyecektir. Bu nedenle kendi kendinize de internet üzerinden araştırma yapmayı öğrenmelisiniz.
– Kolaya kaçmayın, ne yapacaksanız (ne öğrenecekseniz) en iyisini öğrenin. Kolay olanı herkes yapar, herkesin yaptığı işin de değeri ve getirisi düşük olur. Başkalarının yapamayacağı ve sizin olumlu anlamda fark yaratabileceğiniz alanlara yöneltin.
– İlk iş başvurularınızı yapmadan önce mutlaka en azından bir tane demo oyun yapın.
– Özellikle yazılım (programcılık) ile ilgilenen arkadaşlarımız mutlaka Matematik ve Fizik (Mekanik) konularında da bilgili olmalı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu