Oyun İncelemeleri

Knights of Honor

Ne yalan söyleyeyim, tarih derslerini sevmezdim. Hep o klasik genellemeyi
düşünürdüm; daha doğrusu tarih konusunda muhabbet ettiğim herkes benimle aynı
fikirde olurdu; “Geçmişte yaşananlardan bana ne! Ne işime yarayacak bunlar?”
Zaman geçtikçe, bu düşüncenin aslında ne kadar yanlış olduğu apaçık ortaya
çıkıyor. Ben olaya farklı bir noktadan bakmaya başladım. Özellikle tarihte
geçmiş olan savaşların sebeplerini ve sonuçlarını gördükçe, o zamanda bile olsa
ne kadar stratejik düşünüldüğü ve mücadele edildiği ortaya çıkıyordu. En çok
bunlar etkilemişti beni; padişahların stratejik istekleri doğrultusunda
saldırdıkları yerler, ticaret anlaşmaları ya da ittifaklar gibi. Hoşuma giden
tüm bu stratejik öğelerin ve olayların, bir oyun içinde toplanması hoşuma gitti.
Padişahların ve askerlerin o zaman elde etmek ya da yapmak istediği herşeyi
yapabilme imkanına sahip olmak gerçekten etkileyici. Knights Of Honor, bunu
sağlamak için geldi.

Baharat Yolu’na vardım sonunda
Knights Of Honor, Orta Çağ’da kurulmuş olan devletlerin birbirleriyle olan
diplomatik, ticari ya da savaş konusundaki ilişkilerini yansıtan bir strateji
oyunu. Tarihte aşina olduğumuz, aklınıza gelebilecek her devlet, burada yerini
almış; hem de gerçek yerleri, padişahları ve hatta kasabaları ile birlikte.
Tabii, hemen belirtmekte fayda var; Osmanlılar ve Selçuklular da yönetilmek
üzere bizi bekliyorlar. Bazı yönetici isimleri biraz sallama olsa da, yine de
Osmanlılar isminin yanında Türk bayrağını görmek güzel. Knights Of Honor’daki
genel amaç, bir ülkenin yönetimine geçtikten sonra, onun ekonomisi, orduları,
diplomatik ve ticari ilişkileriyle ilgilenmek oluyor. Birkaç başlık saydık ama,
oyun içinde bunlar oldukça ayrıntılı öğeler ile karşımıza çıkıyorlar. Üstelik
hepsinin önemi de birbirine eşit ve doğrudan etki ediyorlar.

Başlangıçta bir profil açıp karakter belirliyoruz. Ardından da, tek kişilik
oynanışı seçip, oynamak istediğimiz zaman dilimini seçiyoruz. Orta Çağ’da
birbirinden farklı zaman dilimleri içerisinde, istediğimizi oynayabiliyoruz.
Tabii, zaman dilimine göre bazı devletler oluyor ya da olmuyor, yenileri
eklenebiliyor. Bir devleti seçtikten sonra, alttaki kutucukta verilen kısa
bilgiler de gerçekten güzel. İstediğimizi seçtikten sonra çok beklemeden tarihi
yolculuğumuza başlıyoruz. Devletimizi üstten görebildiğimiz bir harita şekli
var, sağ altta da mini haritadan faydalanabiliyoruz. Mouse’umuzu ekranın
kenarlarına getirerek harita üzerinde dolaşabiliyoruz. Eğer farkettiyseniz,
devletimizdeki bazı önemli şehirleri de görebiliyoruz. Buralar aynı zamanda
bizim kalelerimiz ya da ana kasabalarımız olma özelliğini taşıyorlar. Önemli
işlerimizi buralara tıklayarak halledeceğiz. Her şehir, birbirinden ayrı
özelliklere ve başlangıçta ayrı binalara sahip. Onları tek tek geliştirme ve
savunma sistemlerini sağlamak bizim elimizde olacak. Ekran ilk başta karışık
gibi gelecektir, maksimum 20-25 dakika sonra alışacaksınız. Yine de ara sıra,
“şu neredeydi?” gibilerinden panikleyebilirsiniz. Birçok komplike stratejiye
göre, Knights Of Honor’ın biraz daha basit bir arayüze sahip olduğunu bile
söyleyebilirim. Ama kesinlikle bu arayüze, Tutorial bölümünü oynamadan alışmaya
kalkmayın, işte o zaman gözünüzü korkutuyor ve daha ilk dakikasına oyunu kapatma
isteğinize karşı koyamıyorsunuz. Tutorial’ı mutlaka oynayın, gerçekten işe
yarayacak.

Şehirlerden ve kalelerden bahsettik. Bu kaleler, şehirlerimizin ve
gerçekleştireceğimiz işlemlerin can damalarını oluşturuyorlar. Şehrimizin
gelişmesi ya da ordu kurabilmemiz için gereken tüm binaları kalelerimizden
oluşturuyoruz. Askeri binalar, ekonomi üzerine kurulan ya da civil binalar gibi.
Ordu kurmak için oluşturabileceğimiz birçok bina var, örneğin okçular ya da
balta kullanan askerler için farklı farklı binalar kurmamız gerekli. Knights Of
Honor’da, ana kaynaklar olarak altın ve yiyeceğin yanında, din ve eğitim
seviyesini oluşturan kitaplar önemli kaynakları oluşturuyorlar. İşçi sayısı da
bir diğer önemli unsur. Binaları yapabilmek için, işçi ve altın gibi kaynaklar
kullanılıyor. Savaş ve halkın mutluluğu konularında da, yiyeceğin önemi
gerçekten büyük.

Halkın inançlarına da önem vermek gerekiyor, bunun için de dini
puanımızın yüksek olması gerekli. Devlet içerisinde basılan kitaplar da bir
kaynak teşkil ediyor ve halkımızın eğitim durumunu simgeliyor. Kaynaklarımızı
arttırma yolunda da çeşitli binalar kurabilmek mümkün. Yapabileceğimiz
binalardan bazıları, zamanla upgrade edilebiliyor ve böylece daha verimli bir
hale gelmiş oluyorlar. Yalnız, binalar oluşturulurken uzun bir süre beklememiz
gerekiyor, eğer binanın hemen tamamlanmasını istiyorsak, yüklü bir miktar altını
gözden çıkartmamız gerekiyor. Daha önce de belirttiğimiz gibi, tüm ordu ve bina
kurma işlemlerini kalelermizden hallediyoruz. Bu yüzden, kalelerimizin
güvenliğini öncelikli olarak sağlamamız gerekiyor. Zaten düşman da boş durmuyor
ve genelde ilk olarak kaleleri kendine hedef seçiyor. Hatta bazen beklemiyor
bile, direk dalıyor.


Saldırın aslanlar, yılmak yok!
Knights Of Honor’ın ana temalarından birisini de, üretip yönetimini
üstleneceğimiz ana üniteler oluşturuyor. Bunlar; casuslar, mimarlar ve tüccar
gibi birimlerin yanında, ordu komutanı olarak nitelendirebileceğimiz ve bu
üniteler içerisinde en önemli rolü oynayanlar; Marshal’lar. Heroes’daki
kahramanlarımıza da benzetebileceğimiz bu karakterler ile, kalelerimizi korumaya
alabiliyor, başka devletlere ya da askerlere saldırabiliyoruz. Nasıl ki bina
yapımı için kalelerimizden faydalanıyorduk, ordumuzun kontrolü için de
Marshal’lardan yararlanacağız. Hatta önemi o kadar büyük ki, bir savaş esnasında
komutanımız ölürse, o zaman savaş direkt olarak kaybedilmiş oluyor. Marshal’lar,
emirlerinde değişik birimler bulundurabiliyorlar. Ayrıca, level atlama
özellikleri de var ve hatta level atladıkları zaman onlara yeni özellikler
ekleyebiliyoruz, bu da gerçekten güzel bir ayrıntı. Mancınık gibi saldırı
araçlarını da kullanabiliyoruz. Asker sınıflarımızın da upgrade edilebildiğini
hatırlatarak, diğer ana ünitelerden bahsedelim; tüccar aldığımız zaman, aramızın
iyi olduğu devletler ile ticaret yapabiliyoruz. Bu ticaret olayı da çok geniş.
Altın ve yiyecek ticaretinin yanında, ülkemizde üretilen birçok ürünü diğer
ülkelere pazarlayabiliyor, ya da bizde olmayan ürünleri, diğer ülkeler ile para
karşılığı anlaşarak ülkemize getirtebiliyoruz. Knights Of Honor, diplomatik
ilişkilerin gerçekten önemli olduğu bir oyun. Başka bir ülkeyle olan diplomatik
ilişkimize göre bazı opsiyonlardan faydalanabiliyor ya da faydalanamıyoruz. Bir
diğer ünite de mimarlar. Onlar sayesinde, binaların üretimi daha da hızlanıyor
ya da çalışan işçi sayısı artıyor. Bu da, binalar için çok beklememek ya da daha
az para harcamak anlamına geliyor. Son olarak casuslardan da bahsedelim,
casusları stratejik bir biçimde kullanabiliyoruz. Düşman olduğumuz bir devlete
gizlice casus sokabiliyor, o ülke ile ilgili dedikoduları ya da gelecekte
uygulamayı planladıklarını öğrenebeiliyor, buna göre önlem alabiliyoruz. Daha
ilginci ise; bu casusu düşman olduğumuz devlet bilmeden asker olarak alabiliyor,
böylece bizim adamımız orada deneyim kazanıyor ya da gelecekte
düzenleyebileceğimiz saldırılara zemin hazırlıyor. Casus da gerçekten önemli bir
ünite.

Diploması üzerinde biraz daha duralım. Barış halinde olduğumuz devletlerle
çeşitli anlaşmalar imzalayabiliyoruz. Ticaret anlaşmaları sayesinde, çeşitli
ürünlerin ya da altın-yiyecek alışverişini yapabiliyoruz. Tabii, tüccar ünitemiz
burada önemli bir rol oynamakta. Eğer bir devletle savaş halindeysek, o zaman da
ateşkes anlaşması imzalayabiliyor, böylece barış sağlayabiliyoruz. Daha ilginç
bir özellik ise kışkırtma ya da ittifak kurmak için yapılabilecek anlaşmalar.
Saldırmayı planladığımız ama desteğe ihtiyacımız olan bir ülke için, aramızın
iyi olduğu bir devletle anlaşarak ikili saldırabiliyoruz. Hatta, bir ülkeyi,
başka birisine karşı kışkırtıp üzerine salabiliyoruz. Diplomasi gerçekten
oldukça detaylı bir şekilde işlenmiş.

Kılıçları kuşanın, okçular hazır!
Savaşlar, gelişip büyüyebilmemiz için tabiiki önemli. Özellikle, diğer
devletlerin kalesini oluşturan şehirleri saldırıp onları ele geçirmek, hem gelir
olarak, hem de gelişim olarak önemli bir olay. Savaşın gelir yanı şöyle;
başarılı olduğumuz bir savaşın sonunda, düşmandan ağır vergiler talep
edebiliyor, ya da belrli bir ücret karşılığında yaşamlarını idame ettirmelerine
izin veriyoruz. Eğer buna izin vermezsek, zaten o ülke toz ollup gidiyor. Kararı
vermek size kalmış, sonra bir ülkeyle birleşip tekrar başınıza musallat olma
ihtimalleri de var. Savaşlara Marshal’larımızla birlikte katılıyoruz. Savaşa
katılma olayı da çok gerçekçi, uzun mesafeli bir yoldan sefere çıkmışsak ya da
bir yeri savunmak üzere yola koyulmuşsak, zaman zaman adamlarımızı
dinlendirmemiz gerekiyor. Bu da, bir yerde durup kamp kurmamızı gerektiriyor.
Bunu yaptığımız zaman, adamlarımız savaşlarda daha verimli oluyor ve moralleri
de yüksek oluyor. Morali yüksek olarak savaşa giren askerin neler yapabileceğini
siz de tahmin edebilirsiniz. Bir kaleye gelip orada bir ordu ile karşılaştığımız
zaman, oyun bize hemen bir pencere açıyor ve ne yapmak istediğimizi soruyor.
İstersek, özel bir savaş ekranının açılmasıyla birlikte, orduyu savaşta kendimiz
yönetebiliyoruz. İstersek de, biz normal ana harita ekranından işimize devam
ederken, ordumuz orada savaşıyor. Bence, ne olur ne olmaz savaşları kendiniz
yönetin. Çünkü verebileceğiniz çeşitli komutlar var ve onları kendi
insiyatifinize göre vermeniz daha sağlıklı olacaktır. Savaş real time olarak
gerçekleşiyor ve herhangi bir zor kontrol içermiyor.

Ülkeler, yönetim şekline göre geçerli olan sistemle yönetiliyor (krallık,
sultanlık gibi). Hatta, devletin şu anda başında olan kişiden sonra, başa kim
geçecek onu da belirleyebiliyoruz, tüm hanedanlık emrimize verilmiş durumda.
Sultanın yanında eşi, hatta birkaç tane de akrabasını dahi görebilmek mümkün.
Her devletin, tarihe göre doğru biçimde yansıtılmış, kendi yönetim şekilleri ve
dinleri bulunuyor. İstersek, ileride başka bir dini ya da yönetim şeklini de
kabul edebiliyoruz. Özellikle, din olarak aynı inanca sahip olduğumuz ülkeler,
bize daha sevgiyle yaklaşıyor. Devletin yönetim kısmında da herşey toz pembe
olmuyor. Zaman zaman arkasına adam toplayan ya da düzeni beğenmeyenler, isyanlar
çıkartabiliyor. Hatta işi ileriye götürüp ordu biçminde saldıranlar da oluyor.
İsyanlar, genelde kışkırtmalar sonucu, ya da topladığımız vergilerin
ağırlığından dolayı çıkıyor. İstersek, hiç vergi de almayabiliyor, ya da zor
durumda kalmışsak iki katı vergi toplayabiliyoruz. Tabii o zaman da halkın
isyanlarıyla karşılaşmamız mümkün oluyor. Bunun için de, yine Marshal’larımızın
başını çektikleri bir orduyu, onların üzerine salmamız gerekiyor.

Knights Of Honor’da müzikler zamana uygun tarzda ve dinlenebilecek kalitedeler.
Ses namına çok fazla birşey bulmuyoruz. Savaş ya da isyanlar olduğu zaman,
onları temsilen çeşitli bağrışma sesleri duyuyoruz, ama müzikler gerçekten
kaliteli. Oyunun kendi özelliğinden olsa da, beni en sıkan kısım, ordunun sefere
giderken ya da binalar yapılırken yavaş olunması. Düşman köyü kılıçtan
geçirirken, bizimkiler hala dağ bayır aşmaya çalışıyrlar. Ya da, bir binaya acil
ihtiyacımız var ama hemen inşaa olmasını sağlayacak paramız yok, o zaman “Ya
sabır!” diyerekten beklemek pek hoş olmuyor.

Geçmiş zamanların adına…
Knights Of Honor, bir strateji oyununun dikkat etmesi gereken tüm öğeleri, tüm
mantıksal biçmi ve gerçekçiliği ile işliyor. Devamlı uğraşacak birşeyleriniz
oluyor, bu yüzden de oyun içerisinde pek boş vaktiniz olmuyor. Bu da dolu dolu
geçirilebilecek saatler anlamına geliyor. Strateji severler, Knights Of Honor’ı
kesin arşivlerinde bulundurmak isteyeceklerdir. Bizce de hiçbir sakıncası yok,
saldırmaya devam…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu