Makale

KOMPLO TEORİSİ #1 – Call of Duty vs Titanfall

Yıllık Call of Duty dozumuzu almamıza bir aydan daha az bir süre kalmışken, yeni oyun Advanced Warfare’in yarattığı tartışmalar ilk çıktığı günden beri bitmek bilmedi. Gerek seriye getirdiği yeni oynanış mekanikleri, gerekse hikâyesi herkes tarafından oldukça farklı şekilde yorumlandı. Birçok kişi yeni oyun mekaniklerinin Titanfall’dan “çakma” olduğu ileri sürdü veya yeni hikâyedeki fütüristlik öğelerin oyunu gerçekçilikten uzaklaştırdığı eleştirisinde bulundu.

Peki, Call of Duty serisinin yeni halkası Advanced Warfare, kendi için de ne kadar orijinal veya gerçeğe ne kadar yakın?


SledgehammerGames’in sahneye çıkışı

Bu yıl itibariyle Call of Duty serisinin yapım sürecini üçlü rotasyona geçirdiğini açıklayan Activision, prodüksiyon döngüsüne yeni bir Stüdyo eklemiş oldu. Aslına bakarsak Advanced Warfare Sledgehammer Games’in ilk Call of Duty oyunu değil.  Stüdyo, sahneye ilk defa bundan 4 sene önce Modern Warfare 3 ‘ün yapımında çıkmıştı. Infinity Ward ve Treyarch tarafından geliştirilen seri 2010 yılında MW3’ün geliştirilme aşamasında bir kriz yaşadı. Infinity Ward’da projeyi üstlenen ekip Activision ile aralarındaki sorundan dolayı stüdyodan ayrılınca oyun çıkışına 1 sene kala öksüz kaldı ve bayrağı Sledgehammer Games üstlenmiş oldu.

Sledgehammer Games’in kurucuları Glen Schofield ve Michael Condrey’nin bir araya gelmeleri 2005 yılında Electronic Arts (EA)’da çalıştıkları döneme rast gelir. Ortaklıkları, sonradan büyük bir seriye dönüşecek olan Dead Space adlı oyunun yapımı ve Visceral Games’in kuruluşuyla devam edecektir.

Oyun büyük bir başarıya imza atar. Gerek yarattığı ambiyans, gerekse korku/hayatta kalma türüne getirdiği bakış açısı ile oyuncuların gönlünde taht kurar. Bu başarıyı ileriye taşımak isteyen ikili EA’den ayrılır ve 2009 yılında kendi stüdyolarını kurarlar. İlk iş olarak Activision’a TPS türünde bir Call of Duty oyunu hazırlama önerisinde bulunurlar. Seriye yeni kan arayışında olan yayımcı firma bu teklifi Sledgehammer’ı bünyesine katma koşulu ile kabul eder ve çalışmalara başlanır.

O sırada Infinity Ward ekibi Modern Warfare üçlemesinin son ayağı MW3 üzerinde çalışmaktadır. Ancak 2010 yılında Activision ile aralarında çıkan anlaşmazlık sonucu kurucu üyeler Vince Zampella ve Jason West’in işine son verilir. İkiliyi 40 kadar IW çalışanı izler ve bunun sonucunda çıkmaza giren yapım aşaması, yayımcı şirketin oyunu Sledgehammer’a devretmesiyle yeni bir yön alır. O sırada kendi oyunlarının demosunu henüz tamamlamış olan stüdyo, TPS türündeki Call of Duty projesini rafa kaldırır ve MW3’ü tamamlama çabasına girer.

Zampella Formülü

Vince Zampella ve ekip arkadaşlarının kovulmalarının nedeni Activision tarafından “sözleşme ihlali ve itaatsizlik” olarak belirtilse de işin özünde stüdyonun Modern Warfare 2 oyunundan gelen telif haklarını tam karşılığını alamamaları ve diğer yayımcı firmalarla oyun ile ilgili görüşmeye gitmeleri olmuştu. West ve Zampella bu olayın ardından boş durmadı ve 2010 yılında kendi stüdyoları Respawn Entertainment’ı kurdular.

Çok geçmeden Titanfall üzerinde çalışmalara başlayan stüdyo,  hızlı ve “çoklu oyuncu”  odaklı bir oyun yapmak istediklerini vurgulasa da oyun son haline varana kadar birçok fikir ve oyun mekaniği denediklerini ileri sürmüştü. Ancak bunlar içinde en çok göze çarpanlar, oyunun daha tasarım aşamasında tasarlarken ortaya çıkan “exo-skeleton” (Dış iskelet) mekanikleri, pilotlara verdikleri insanüstü yetenekler ve içine girilip kontrol edilebilen dev mecha’lar.

İki oyunun da yaklaşık 4 sene önce geliştirilmeye başlandıklarını dikkate alırsak fütüristlik silahlar ve araçlar, dış-iskelet (exo) mekanikleri,  drop-podlar, yüksek hareket kabiliyeti, gizlilik, düşmanları duvar arkasından görüntüleme, yüksek hız ve dayanıklılık gibi taktiksel hareketlerin oyun içinde kullanılmasına hem Titanfall hem de COD: Advanced Warfare’de rastlamak pek tesadüf gibi gelmiyor.

Aralarındaki bu ezeli kıyaslama da olağanüstü benzerlikten çok iki ekibin de aynı sene içerisinde aynı oyunun üzerinde çalışması odak noktasını oluşturuyor. Acaba Sledgehammer Games, Respawn’ın fikirlerinden her iki ekip de henüz Activision’dayken mi etkilenmişti? Yoksa iki ekibin de başka bir esin kaynağı mı vardı?


Dış İskelet Teknolojisi (Exo)

Dış iskelet ve modern askeri teknolojilerin günümüzde de bulunduğu bir gerçek. Film ve oyunlara esin kaynağı olan bu teknolojiler şuan günümüzde aktif ve yaygın olarak kullanılmasa da prototipleri mevcut. Elysium ve Edge of Tomorrow (Yarının Sınırında) filmlerinde de yakından gördüğümüz vücudu saran bu mekanizmalar henüz okadar kapsamlı ve entegre olarakçalışmasalar da günümüz askerleri ve mühendisleri tarafından kullanılabilir durumdalar.

Örneğin Ekse Bionics tarafından geliştirilen ve lisansı Lockheed Martin şirketine satılan H.U.L.C. (Human Universal Load Carrier) adlı dış iskelet sistemi askerlerin belirli bir süreliğine 100 kiloya kadar yük taşıyıp, saatte 20 km hıza kolayca çıkmalarını sağlayabiliyor. Veya yine Lockheed Martin tarafından üretilen Fortis adlı dış iskelet sistemi de saha çalışanlarının performansını katlayabilecek nitelikler getiriyor. REX adlı dış iskelet ise engellilerin tekerlekli sandalyeye muhtaç olmadan dikey düzlemde yürümelerini sağlıyor. Japon şirketi Cyberdyne tarafından üretilen HAL ise vücut hareketlerinizi artırmanın dışında yaşamsal verilerinizi kontrol ederken bir de güçlü bir zırhı bulunuyor.

Ancak tabiî ki de bu sistemler Titanfall’un pilotları veya Advanced Warfare’in “boos-jump” yapabilen operatörleri gibi kullanıcıları belirli yüksekliğe ulaştıramıyor. Günümüzde kullanılan jet-pack’ler taktiksel kullanım için fazla büyük olsa da Arizona State University’de geliştirilen ve insan sırtına entegre edilebilen jet-pack’ler biraz daha Titanfall’daki pilotların kullandıklarını andırıyor. Fakat duvarlarda koşmanız için değil, hızınızı artırmanız için…

Gerçek prototipleri bir kenara bırakırsak aslında iki oyunun da esinlendiği ve bu mekaniklere daha önceden rastladığımız bir oyun var: Crysis! 2007 yılında Crytek tarafından üretilen ünlü FPS serisi, Nano-Suit adında tüm bedeni saran, kullanıcıya süper insan özellikleri bahşeden ve belirli taktiksel özellikler sağlayan dış iskelete sahip askerleri konu alıyordu.

2013 yılında piyasaya çıkan serinin 3. oyunu, tüm bu mekanikleri dâhil ettiği Multiplayer moduyla da ön plana çıkıyordu. Çift zıplama, gizlilik, taktiksel görüş, yüksek hız, maksimum zırh, geleceğin silahları ve hatta oyun esnasında üstüne zıplayıp imha ettiğimiz (veya kontrol ettiğimiz) “Pinger” adında dev mecha’lar! Ne yazık ki Crysis 3’ün bu çoklu oyuncu mekanikleri Titanfall veya COD: Advanced Warfare kadar ses getirmedi veya o kadar uzun süreli olmadı.

PMC’ler (Özel Askeri Şirketler)

COD: Advanced Warfare’in oyun mekanikleri ve dış iskelet sistemi bize aslında her ne kadar yakınsa oyunun hikâyesinin esinlendiği özel askeri şirketlerde bir o kadar günümüzde mevcut durumda. Hatta sadece devletlerin yerine savaşmıyorlar aynı zamanda inşaat ve enerji sektöründe de aktifler, Aynı ATLAS Corporation gibi…

1960’lı yıllarda eski SAS komandosu David Stirling’in öncülüğünü yaptığı Özel Askeri Şirketler günümüzde devletlere “koruma”, askeri eğitimler, çevre güvenliği, güvenlik ve istihbarat danışmanlığı gibi hizmetler sağlıyorlar. Ancak amaç her zaman askeri güvenlik hizmeti olmuyor. Savaşın olduğu ülkelerde büyük güvenlik açıkları olduğu gibi devasa yıkımlar da meydana geliyor. Bu yıkılan ülkeleri baştan inşa etme görevi de tabi ki PMC’lere veya bu şirketlerin üst kuruluşlarına nasip oluyor.

Bu şirketlerden en çok göze çarpan Dünya’nın en büyük enerji şirketlerinden Halliburton ve İnşaat sektöründeki alt kuruluşu KBR… Kosova, Afganistan ve özellikle Irak’ta aldıkları 100lerce milyar dolarlık ihalelerle ön plana çıkan bu şirketler grubu, aynı zamanda özel askeri hizmetler de veriyor. Sadece Irak’taki PMC personel sayısının Amerikan Ordusu’nun personel sayısından fazla olduğunu, ABD hükümetinin bu şirketlere 1. Körfez savaşına harcadığının 3 katı para harcadığını düşünürseniz, işin maddi boyutu inanılmaz ölçüde önem kazanıyor.

İşte Call of Duty Advanced Warfare de tam olarak bu şirketlerden esinlendiği 21. Yüzyılda, dünyanın en güçlü özel askeri şirketi haline gelen Atlas Corporation ve Jack Mitchell’ın hikâyesini konu alıyor. Oyun oynanış açısından klasik bir Call of Duty hissi verse de oyuna kattığı yeni oynanış mekaniklerinin Titanfall’dan ziyade Crysis 3 den esinlenmiş olma ihtimali yüksek. Ayrıca günümüzden 40 yıl sonrasını konu alan bir oyun için teknoloji kullanımı ve güç yönetimi konusunda Sledgehammer Games doğru bir ön görüde bulunuyor olabilir.

2009 yılında Vince Zampella ve Jason West’in Infinity Ward çatısı altındayken diğer yayımcı firmalara sundukları yapım aslında Titanfall’un prototipi miydi? Sledgehammer Games, Modern Warfare 3 serisini tamamladığı gibi Zampella’nın ekibinin başlamak istedikleri projeyi Call of Duty serisinin son oyunu olarak mı geliştirdiler? Titanfall, Advanced Warfare’in dört sene önceki ilk eskizlerinden mi şekillendi? Yoksa her iki oyunun da esin kaynağı farklı mıydı? Bunların hepsi sizin yorumunuza kalmış ancak Call of Duty serisinin 11. Oyunu olan Advanced Warfare, 4 Kasım tarihinde bu soruları cevaplamak için raflarda olacak…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu