Makale

KOMPLO TEORİSİ #4 – Middle-earth: Shadow of Mordor

2003 yılında Kralın Dönüşü filmiyle sona eren Orta Dünya maceramız bizi arkası gelmeyen bir boşluğa sürükledi. 9 yıllık bir sessizlikten sonra yeminini bozan Peter Jackson, Hobbit üçlemesiyle bizi Bilbo’nun, Gandalf’ın ve yurtlarından kovulmuş 9 cesur cücenin macera dolu dünyasına çağırıyordu. Bir de eski dostumuz Gollum’un “kıymetlisini” kaybettiği o talihsiz zamana… Bu uzun bekleyişin ardından fazla uzun süren sahneleri ve eski derinliğini yakalayamamasıyla eleştirilen ilk iki film aslında enteresan bir konuya da değiniyordu: Sauron’un tekrardan güce yükselişine… Hikâyeye bu açıdan bakan başka bir yapım daha vardı ki Orta Dünya’da geçen ve aslında uzun zamandır beklediğimiz, Middle-earth: Shadow of Mordor.

Gondor kolcusu Talion’un ailesinin ve kendi ölümüne karşı intikam ararken gizem perdesini araladığı 2. Çağda, Sauron ve tek yüzüğün hikâyesi bize kara büyücünün gücünü nasıl elde ettiğini de dolaylı yoldan anlatıyor. Hobbit’den sonra ve Yüzüklerin Efendisi’nden önceki olayları anlatan bu Orta Dünya oyunu hikâyesinden çok oyun mekanikleriyle eleştirildi. Assassin’s Creed ve Batman Arkham serisinin birleşimi olarak tanımlanan yapım kod hırsızlığı spekülasyonlarını da beraberinde getirdi. Peki, aslında ne kadar orijinaldi veya bu iddialar doğru muydu? O uzun zamandır beklediğimiz Orta Dünya oyunu bu muydu?

Monolith’de Yeni Dönem

Oyunun yapımcılığını üstlenen Monolith Productions stüdyosu 1994’de kuruldu ve 3 sene sonra o dönemin Doom ve Quake serilerine korkunç ve kasvetli bakış açısı sunan Blood oyunuyla rekabete katıldı. 2004 yılında Warner Bros. Stüdyoları tarafından satın alındığında şirket için yeni bir dönem başladı ve bir yıl sonra piyasaya sürülen, hala aklımıza geldikçe tüylerimizi diken diken eden, F.E.A.R. adlı efsanevi oyunlarını FPS severlerle buluşturdu. (O günlerde Garez filmi ile Half-Life-2’nin bir araya gelmesi olarak nitelendirdiğim, grafikleriyle aklımı alan yapımdı)

O günkü gibi bir daha bizi etkilemeyi başaramayan stüdyo, Hobbit filminin vizyona girmesiyle aynı yıl piyasaya sürdüğü Guardians of Middle-earth adlı MOBA’sıyla bizi önce heyecanlandırıp sonra Orta Dünya konseptli oyunlarla ilgili tekrardan umutsuzluğa sevk etmişti. Derken, 2013 yılına ortaya çıkan ve Tolkien’in yarattığı evrende geçen yeni bir “AAA” oyunu yapacaklarını duyursalar da önceki oyunların üstüne çıkamayacağına emindik. Ta ki Shadow of Mordor’u kendi gözlerimizle görene kadar…

Mordor’da bir Assassin

2014 yılının başında ilk olarak yayınlanan oyun içi görüntülerde parkur mekanikleri ve animasyonları bize “fazlasıyla” tanıdık gelmişti. Talion, aynı Ezio gibi hareket ediyor, onun gibi tırmanıp, halatların üzerinden yürüyor, hatta gizlilik mekaniklerini de aynı Assassin’s Creed serilerindeki gibi kullanıyordu. Bunun yanı sıra düşmanları ve çevredeki taktiksel seçenekleri görüntülemeye yarayan “wrath” adlı görüş modunun “eagle vision” ile benzerliği de dikkatlerden kaçmıyordu. Bu gösterimin ardından gelen yanıt gecikmedi ve eski Ubisoft yapımcısı Charles Randall, Twitter sayfasından paylaştığı gönderilerde oyunda kendisinin Assassin’s Creed 2’de kullandığı kodların ve animasyonların birebir kullanıldığını ileri sürdü.  Ardından suçlamayla ilgili “AC II’nin yapımında 2 sene çalıştım bu kodları gördüğümde anlarım” yorumunu yapmıştı. Peki, bu iddiaların doğruluğu var mıydı?

Oyunun dizayn direktörü Michael de Plater’ın verdiği bir röportajda konuyla ilgili soruları, “Assassin’s Creed çağrışımı bizim bu seride bilinçli olarak aradığımız bir öğe değildi,” şeklinde yanıtlasa da işin ilginç bir kısmı var o da Plater’ın, Monoltih’e geçmeden önce Ubisoft’un bünyesinde kreatif direktör çalışmış olması. Ancak Plater’ın daha önce hiçbir AC oyununda çalışmışlığı yoktu.

AC’deki öğelerin Shadow of Mordor’a adapte edilmesiyle ilgili, “Biz aslında başta bu konuları düşünmedik. Biz sadece üçüncü kişi açık dünya oyunu yapmak istiyorduk. Ve zamanla gizlilik, yakın dövüş ve düşmanları avlama gibi mekanikleri kullanmaya başladığınızda bu tip karşılaştırmalar ortaya çıkmış olabilir,” yanıtını veriyor. Yapımcılar aynı zamanda asıl esin kaynaklarının Rocksteady’nin Batman Arkham serisi olduğunu da dile getiriyor. Hatta Rocksteady dövüş mekaniklerinde bire bir yardımda da bulunmuş.

Asassins’s Creed II ve Shadow of Mordor karşılaştırma videosu:

Bu tartışmalar sırasında Gamespot’da yayınlanan “Shadow of Mordor yıllardır aradığımız Assassin’s Creed Oyunu” başlıklı makale de olaylara farklı farklı bir bakış açısından yaklaşarak oyunun Assassin’s Creed formülünü nasıl geliştirip, indirdiğiniz hedeflerin diğer düşmanları etkilemesi ve sizin stratejinizi değiştirdiğini anlatıyordu. Bu karşılaştırma tartışmalarından ve oyuncuların tepkilerinden esinlenen Monolith, oyunun son sürümünde benzerlikleri olabildiğince törpülemeye çalıştı. Görünen oydu ki dedikodular asılsız çıkmış, yapımcı firma sadece kendisine esin kaynağı olan oyundan fazlasıyla etkilenmişti. Ancak oyunun kalbinde yatan daha önce görmediğimiz bir mekanik vardı.

Yeni bir Yapay Zeka: Nemesis

Oyundaki boss’lara suikastlarla veya alt hiyerarşideki düşmanları tırmanarak ulaşıp alt etmek de benzerliklerin başında geliyor olabilir. Ancak Shadow of Mordor’un bunun için kendine ait bir sistemi var o da Nemesis Sistemi… Sauron’un hizmetkârları Uruk Hai’lerin hiyerarşik sistemine ve kendi aralarındaki mücadeleye çomak soktuğunuz bu yapay zekâ mekaniği başarıyla uygulanmıştı. Düşmanların rütbeleri, güçleri ve nasıl davranacakları onlarla olan etkileşimlerine göre belirliyordunuz. Ölürseniz, güçleniyorlar; öldürürseniz çevresindeki kaptanlara fırsat yaratmış oluyordunuz. Veya isterseniz Orkları birbirine düşürmeniz de mümkün.

Deneyim kazanarak açtığınız aktif ve pasif özellikleriniz ve Nemesis sistemi ile sürekli değişen Orc hiyerarşisi de hikâye modunu bitirdikten sonra sizi uzun süre oyunda tutabilecek bir “end game” sistemi tanımlıyor. Mordor’un çorak ve acımasız topraklarında sınırsız vakit geçirmek size kalmış.

Orta Dünya’ya geri dönüş

Açıkçası Shadow of Mordor, iki oyunun da en güzel yanlarını kendine katarak güzel, hibrit bir oynanış vadediyor. Nemesis sistemi de RPG – Aksiyon tabanlı oyunlarda daha önce görmediğimiz yenilikçi bir yaklaşım sunuyor. Tabii beni oynadığım süre zarfında en çok rahatsız eden Orta-Dünya evrende sadece çorak topraklardan ve yıkık kemerli harabeler içinde geziyor oluşumuz ve ayrıca hikâye ile karakter anlamındaki sığlık oldu. Bana kalırsa Shadow of Mordor yıllardır aradığımız o oyun olmayabilir ama Yüzüklerin Efendisi üçlemesinden sonra Tolkien’in yarattığı evrende oluşturulan en güzel yapım diyebilirim.

Hobbit üçlemesinin son filmine iki aydan az bir süre kaldı ancak Shadow of Mordor, Orta Dünya açlığımızı oldukça bastırmış gibi görünüyor. Peki ya siz Nemesis sistemi ve Assassin’s Creed benzerlikleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Oyun beklediğinize değdi mi? Yoksa önümüzdeki haftalarda çıkacak ağır topların altında unutulup gidecek mi? Yorumlarınızı bekliyorum. Haftaya görüşürüz!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu