Lara Croft and the Guardian of Light
Tomb Raider lakabıyla bilinen güzeller güzeli Lara Croft’un maceralarının geçmişi bayağı uzundur. Her ne kadar eski popülerliğinden uzak olsa da “kült” tanımını sonuna kadar hak eder Tomb Raider serisi. Sıkı bir Tomb Raider hayranı değilim, hatta serinin son oyunlarını da oynamadım açıkçası. Ama yeni yapım Guardian of Light’ın seriye getirdiği yeni bakış açısı tekrardan denememe vesile oldu. Bu arada oyunun isminin de değişmiş olması dikkatinizi çekmiştir. Mezar yağmacısı Lara Croft, artık seriye kendi kimliğiyle devam etme kararı almış.
Yeni bir başlangıç
Lara Croft and the Guardian of Light oyunun sanırım en zayıf yönü hikaye örgüsü ve atmosferi olmuş. Serinin önceki oyunları gibi yine tipik bir mistik mücadelenin içindeyiz. Eski Aztek kalıntılarında geçen oyun adında da belirtildiği gibi Işığın Gardiyanları ve Karanlık Koruyucuları arasında geçiyor. Totec adındaki iyi adam ve Xolotl adlı şeytan arasında diyelim. Daha sonra Totec bu Xolotl denen şeytanı özel bir aynanın içine hapsetmenin yolunu buluyor ve başarıyor da. Neyse gel zaman git zaman istenmeyen bir şekilde bu kötü şeytanımız serbest bırakılıyor ve işe koyuluyor. Tabii karşısında Lara Croft ve ona yardım edecek olan Totec’i buluyor. Oldukça klişe bir hikaye olmuş açıkçası. Bunun yanında diyaloglar ve de yapılmaya çalışılmış espriler de eğlenceli gelmedi. Tabii bir de cut-scene, yani ara video denen olay var ki o da hiç olmamış bu oyunda. Karikatür tarzı resim resim ekrana yansıtılan bu ara sahneler bana basit geldi. Yine de oyunun geneline bakınca hikayedeki eksikliği göz ardı edebiliriz diye düşünüyorum.
Totec dediğim şahısla bir ittifak halindeyiz. Kendisinden aldığımız mızrak sayesinde oyunda örneğin; duvarlara tırmanabiliyoruz, düşmanlara saldırabiliyoruz. Bu sefer Lara Croft üçüncü kişi bakış açısıyla değil de izometrik kamerayla göreceğiz. Tıpkı Diablo, Torchlight gibi oyunlarda olduğu gibi. Bunu oyun çıkmadan aylar önce ilk duyduğumda açıkçası biraz yadırgamıştım. Gerek Tomb Raider oyunları doğasına aykırı olması, gerekse oyunun kontrollerinin zorlaşma ihtimali beni düşündürmüştü, fakat şimdi görüyorum ki oyun bu haliyle gayet güzel olmuş. Hem kontroller açısından kullanıcı dostu hem de gayet akıcı. Koşarken, atlarken, zıplarken ve dövüşürken hiçbir zorluk çekmiyorsunuz. Bunun garantisini verebilirim. Klavyeyle de gayet uyumlu bir şekilde oynanıyor. Mouse yardımıyla yine nişan alıp ateş edebiliyorsunuz. “Point-Click tarzı bir sistem de konabilir miydi?” diyorum, ama çok da gerekli değil bence, hem de aksiyon oyunu olmasından dolayı karışabilirdi kontroller. Zaten istediğimiz gibi değişiklik yapabiliyoruz. Mermilerimiz sınırsız. Bir de yere yapıştırıp, istediğimiz zaman patlatabildiğimiz bombalar var onlar da sınırsız. Ek olarak yapımın Co-Op olarak oynandığını belirtip, bunun çok da güzel olduğunu söyleyeyim. Co-Op modunda diğer oyuncu Totec karakterini yönetiyor.
Mezarımı, derin kazın, dar olsun…
Genel olarak yaptığımız aksiyonlar, hareketler zaten aşina olduğunuz Lara Croft tarzında. Zıplama, kaçma, bol bol mermi yağdırma, tırmanma ve bulmaca çözme. Halatımız yardımıyla karşıdan karşıya geçerken, Totec’in mızraklarını duvara saplayıp destek alarak tırmanabiliyoruz. Kısacası fazla detaya girmeye gerek yok, bilinen hareketler. Bulmacalara gelecek olursak çok zor hazırlanmış şeyler değil, bana basit geldiler açıkçası. Kimisi bunu artı olarak görür, kimisi eksi, orası size kalmış, ama bence bu haliyle iyi. Şahsen bir bulmaca için bir saat dolanıp sinir kat sayımı arttırmak beni mutlu etmiyor. Guardian of Light’da da zaman zaman zorlansanız da bulmacaları çözmek fazla zamanınızı almayacaktır eminim. Zaten oyun ilerleyiş itibariyle lineer bir çizgide gidiyor, fazla serbestlik yok ve açılan yoldan gitmek zorundayız. Tabi bu yolda da çeşit çeşit challenge ve ek görevler bulunuyor. Elmasları toplayıp bölüm sonu puanlarımızı arttırabiliyoruz. Yaptığımız yan görevlere vs. göre de zaten karakterimize yeni özellikler ekleniyor, kısacası bilinen kilit açma olayı. Hem de bu olay bayağı bir detaylı, yeni silahlar, artifactlar derken bayağı bir zamanınızı alacaktır keşfetmek.
Oynanabilirlik için özet geçecek olursak, gerçekten “olmuş” diyebiliriz. Belki hikaye sizi fazla içine çekmeyebilir, ama aksiyon ve platform öğeleri, dozunda bulmacalar bol bol zamanınızı çalacaktır ki nereden baksanız oyun yaklaşık 9-10 saatinizi alacaktır. Sıkılacağınız bir yapım değil Guardian of the Light ve 15 dolar olması (evet yanlış duymadınız) gerçekten takdire şayan. Saçma sapan oyunlar bile bugün yüksek fiyat etiketleriyle satışa sunulurken böyle güzel bir oyunun bu kadar ucuz olması büyük bir artı. Tabii ara ara çıkacak olan DLC’ler de eminim güzel olacaktır.
Teknik Bilimler Akademisi
Gelelim teknik detaylara… Lara Croft and the Guardian of Light’ın dikkat çeken noktalarından biri de grafikler ve ne kadar stabil çalıştığı. Sistemi yormayan, gayet stabil ve kaliteli grafiklere sahip bir yapım. Elbette kaplamalar mükemmel değil, ama ışıklar, mekan detayları ve nesneler çok iyi tasarlanmış. Gerçekten mekanlar çok farklı ve detaylı tasarlanmış ve özen gösterilmiş çizimlerine. Sanırım ne demek istediğimi anlamışsınızdır. Bunun yanında oyunda çoğu nesneyle de etkileşim halindeyiz, kırıyoruz, patlatıyoruz… Sesler konusunda da ortalama bir iş çıkaran oyun malesef seslendirme ve diyaloglarda pek başarılı değil. Kısaca oyunun başlıca eksilerine bakarsak zaten en başta hikaye, daha sonra sesler geliyor. Tabi bazı çökme sorunları, buglar ve cut-scene’ler de cabası diyebilirim. Bunlar dışında kötü diyebileceğimiz noktalar az.
Lara Croft and the Guardian of Light için fazla da söze gerek yok, Lara Croft’u sevin sevmeyin bu oyunu beğeneceksinizdir. Sıkı bir platform-aksiyon oyunu olmuş, çünkü bir de yanına serpiştirilmiş bulmacalarla tadından yenmez halde. Eksileri yok mu? Tabii ki var, ama bence her şeye rağmen denenmesi gereken bir oyun. Özellikle izometrik kamerayla yoluna devam edebilir artık, bir diğer oyunda grafikler de geliştirildiği takdirde çok daha iyi olacaktır. 15 dolara daha iyi bir oyun bulana kadar en iyisi bu arkadaşlar…