Legion Arena, sadece strateji oyunu üretmeye kendini adamış olan İngiliz
Slitherine Software firmasının en yeni oyunlarından biri. Uzunca bir süredir
üzerinde çalışılan Legion Arena bundan yaklaşık yedi ay önce duyuruldu ve
taşıdığı birçok yeni özellik nedeniyle iyi bir oyun olacağının izlenimini
veriyor. Beş ayı aşan beta test sürecinde oyuna sürekli yeni yeni özellikler
ekleyen firma, beta için seçtiği kullanıcılarının sürekli nabzını yokluyor ve
yaptığı güncellemeler ile oyuna son şeklini vermeye çalışıyor. Öyle ki,
Slitherine Software gibi küçük çaplı bir firma için hiç de ucuz olmayan
teknikler kullanılarak yapılan çalışmalar firma için ekstra külfet getiriyor ve
yapımcılar da oyun piyasaya çıktığında bu harcamaların geri dönüşünün yine
kullanıcıların beğenisine bağlı olduğunu bildikleri için atacakları adımları
dikkatle atıyorlar.
Topla askerlerini, gel savaşalım…
Oyun, PC’cilerin en çok sevdiği türlerden biri olan RTS tarzında karşımıza
çıkacak. Eski çağlarda geçen oyunumuzda askerlerimizi toplayabileceğiz ve birçok
yönde onlara eklemelerde bulunabileceğiz. Slitherine Software’den Iain McNeil
ile yaptığımız röportajda da söylediği gibi oyun aslında tam anlamıyla bir RTS
değil. Genel itibariyle karşılıklı iki ordunun savaşmasına dayanıyor oyun; ama,
onların yeteneklerine yapabileceğimiz eklentiler sayesinde RTS ile karışık RPG
oynayacağımız da bir gerçek. Bu karışıma kendisinin koyduğu isim ise
RPS(Role-Playing Strateji).
Görünüşe bakılırsa oyunda alışıldık bir RTS havası da görünmüyor. Legion
Arena’nın beta versiyonunda göründüğü üzere biz sadece asker toplayıp onların
yeteneklerine eklentiler yapıyoruz ve yalnızca savaştırıyoruz. Yani bina kurup
kaynak toplamak gibi işlerle meşgul değiliz. Başladığımızda elimizde bir miktar
şöhret puanı ve altın, üç birim de asker bulunuyor. Scenario şeklinde ilerleyen
bölümlerde zordan kolaya doğru çeşitli bölümlerde savaşıp kazanarak bu
puanlarımızı yükseltiyoruz ve puanlarımız yükseldikçe askerlerimizin
yeteneklerine de eklemelerde bulunarak onları güçlendirebiliyoruz. Bu konuda da
çok geniş bir yelpazede onlarca güç mevcut. Örnek verecek olursak her savaş
sonunda başarılı olan birliklerinize isterseniz farklı taktik organizasyon
düzenleme yeteneğini ekleyebiliyor, isterseniz saldırı puanlarını yükseltiyor,
isterseniz de daha iyi savunma yapabilmeleri için morallerini
yükseltebiliyorsunuz.
Her savaş sonrasında eksilen askerlerinizin sayısını da artırabiliyorsunuz.
Eksilen askerlerin yerine yenilerini sağlayıp sağlıklarını yükseltmek için her
biri başına 5 şöhret puanınız yok oluyor. Eksilen puanların miktarı birimden
birime göre değişim oluşturmuyor. Ordunuza yeni asker almak istediğinizde ise bu
kez işin içine altın miktarı da dahil oluyor ve çoğu kez ordunuzda mevcut olan
askerlerin sağlıklarını yerine getirmek, yeni asker alımından daha önemli
olabiliyor. Birimler ise her bölüme göre farklılıklar içeriyor. Öyle ki, ilk
bölümde elinizdeki en değerli asker topluluğu atlı birlikler iken, oyunun
sonlarına doğru filler ve onların üzerinden ok atan savaşçılarınız da
olabiliyor.Online ortamda R:TW oynayalım…
Sıra geldi oyunun esas can alıcı kısmına: savaşlar. Askerlerinizi topladınız,
dizdiniz, taktiklerinizi geliştirdiniz ve karşınızdaki kana susamış onlarca
zavallıya haddini bildirmeye sıra geldi. Çeşitli kamera oyunlar ile açılan savaş
meydanı çok tanıdık bir oyununki ile benzerlik gösteriyor. O da geçtiğimiz yılın
en iyi stratejilerinden birisi olarak gösterilen Rome: Total War. Nitekim oyun
bir çok kesim tarafından “Online R:TW” olarak tanımlanıyor ve bu da oldukça
yerinde. Birimlerinizin oyun alanına dağılımı, doğa grafikleri ve aksiyonun dozu
gerçekten de R:TW’ı anımsatmaktan öte, onun aynısı denilebilecek düzeyde.
Askerleriniz tıpkı R:TW’de olduğu gibi dizili haldeler ve savaş öncesinde
verdiğiniz taktikleri harfiyen yerine getiriyorlar. Mesela “Hilal Taktiği” ile
verdiğiniz yönlendirme sonucunda kanatlardaki atlı süvariler depar atarak düşman
saflarının arkasına geçiyor ve önden sürdüğünüz piyadeler onlarla uğraşırken
arkadan gelen süvariler kelimenin tam anlamıyla düşmanı bozguna
uğratabiliyorlar. Tabi okçu ve mızraklıları da dikkatten çıkarmamak lazım.
Düşmanın tam kalbine veya başına isabet eden bir ok, onun hayatına son vermeye
yetebiliyor ve animasyonlar ile bu harmanlanınca çok güzel görüntüler ortaya
çıkıyor.
Evet. Oyunun en güzel yanı animasyonlarda gizli. Motion Capture tekniği ile
alınan gerçek hareketler oyun içerisine iyi yansıtılmış ve askerlerin neredeyse
hiçbir hareketi sırıtmıyor. Savaşçıları çok yakından görüntülemenize izin veren
zoom yeteneği ile herhangi birine yaklaştığınızda grafiklerin kalitesini de
yakından görebiliyoruz. Kabul etmek gerekir ki bu oyunda R:TW kadar düzgün
dolgulandırma ve iyi grafik beklememek lazım. Özellikle birimlerinizin yüzleri
biraz bayağı duruyor. Ama bunun oynanışa o kadar da etki edeceğini sanmıyorum,
zira aynı birimdeki birbirinden farklı giyinimli askerlerin varlığı onları tek
düzelikten kurtarıyor. Sesler de askerlere yaklaştıkça artıyor ve arka planda
çalan iyi müzikle birleşince epey heyecanlı oluyor. Yalnız burada dikkat çekici
bir özellik var, o da müziklerin çeşitsiz oluşu. Savaşırken, ana mönüdeyken ve
ordumuza asker yüklerken arka planda çalan müziklerin hiçbiri değişime
uğramıyor. O kadar dikkat çekici olmasa da yapımcıların buna bir çözüm
getirebileceğinden kuşkum yok. Sonuçta elimizdeki versiyon oyunun betası ve full
sürüme kadar bir çok müziğin oyuna dahil edileceğinden eminim.
Savaşalım, savaştıralım!
Legion Arena oynadıkça kendini sevdiren bir oyun. Sunuculara bağlanarak oynanan
Legiona Arena’da kullanıcıların elde ettikleri seviyelere göre sıralamaları ve
birbirleriye savaşma olasılıkları bulunuyor. Ayrıca oyun piyasaya çıktığında
internet üzerinden bedava olarak yüklenebilecek. Kullanıcılar sadece oyun ile
ilgili ekstraları ve çeşitli asker gruplarını açabilmek için ücretlendirilecek.
Gerçekten de oyunun bu özelliği birçok kullanıcıya yarayacağa benziyor. Zaten
firmanın da istediği bu; kendilerine bir fan ortamı oluşturmak. Büyük beklentiye
sahip bu oyunu da beklenen iyi oyunlar arasında değerlendirmek gerekir diye
düşünüyorum.
