Oyun İncelemeleri

Lionheart: Kings’ Crusade

Sonbaharın gelişiyle birlikte istemediğimiz kadar oyun yakında bizlerle olacak, özellikle spor oyunları tarafından bombardımana tutulduğumuz şu dönemde, daha önce ön incelemesini de yapmış olduğum bir oyun olan Lionheart Kings’s Crusade de nihayet piyasaya çıktı. Neocore Games ve Paradox Interactive işbirliğiyle çıkan yapımda konu olarak Aslan Yürekli Richard ve Selahaddin Eyyubi arasındaki destansı mücadele işleniyor. Tarihi bir yapım olan Lionheart Kings’ Crusade, uzun zamandır çıkmasını beklediğim, umutlu olduğum bir oyundu. Özellikle görünüş itibariyle Total War serileriyle kıyaslanan ve kıyaslanacak olan yapımdan beklediğimi alabildim mi? Sorunun cevabı yazının devamında…

Öncelikle başından belirtmekte fayda var, senaryo itibariyle Lionheart, Total War serilerine göre daha kısıtlı serbestlik tanıyan bir yapım. Öte yandan dünya haritası dışında da pek bir benzerlik yok. Lionheart Kings’ Crusade (LKC)’de yer alan RPG unsurlarını da hesaba katarsak bu kıyaslamaları hepten bitirmiş oluruz. Kısaca özet geçeyim, LKC daha kendine özgü bir yapım. Teknik detaylara girmeden önce oynanıştan bahsedeceğim, ama nereden başlasam bilmiyorum. LKC hakkında bilgisi olmayan herkes sanırım hikayenin Aslan Yürekli Richard üzerine endekslendiğini düşünecektir, fakat iki farklı senaryo modu bulunuyor. İlk aşamada oyunun da bize başlangıç önerisi olan Haçlıları dolayısıyla Aslan Yürekli Richard’ı komuta ederken, diğer aşamada Saracen (Sarazen)’leri ve Selahaddin Eyyubi’yi yönetiyoruz. Saracens için net bir kavim tanımı yapamasak da dönemin şartlarına göre Müslüman orduları veya Araplar diyebiliriz. İki tarafın da farklılıkları ve benzerlikleri bulunuyor. Buyrun bir de onları inceleyelim:

Haçlı Orduları (Crusaders):

Haçlılar oyunda diğer Avrupa ülkeleri tarafından da desteklenen taraf. Zaten Üçüncü Haçlı Seferleri de sadece İngilizler tarafından yapılmadığı için oyunda Fransa’dan, Kutsal Roma İmparatorluğu’ndan, Papalık’tan ve Tapınakçılar’dan yardım alabileceğiz, onlarla ittifak yapabileceğiz. 16 bölümden oluşan bu senaryo bölümlerinde, hangi taraf işimize gelirse ondan destek alabileceğiz. Bu ittifaklarla birlikte de şöhret puanları kazanılacak, bu puanlarla da özel üniteler, yetenekler ve ekstra özellikler açılabilecek. Bu ittifak ülkelerin de her birinin farklı özel yönleri bulunuyor. Örneğin, Fransızlar ağır süvarileriyle öne çıkarken, Tapınak Şövalyelerinde ekonomik gelişim ön plana çıkıyor. Papalık yüksek morale ve özel karakterlere sahipken, Kutsal Roma İmparatorluğu da çok güçlü piyadelere hükmediyor. Ayrıca genel olarak haçlı askerleri de ağır zırhlı ve yavaş birimler. Haçlılar daha gerçek dışı bir oyun sunacak çünkü Aslan Yürekli Richard Kudüs’ü asla fethedememişti. Oyun ise bu olanağı veriyor.

Müslüman Orduları (Saracens):

Gelelim Kudüs’ü Richard’a karşı savunacak olan diğer tarafa. Selahaddin Eyyubi’nin önderliğindeki Sarazen’ler kendi topraklarını savunacak olan taraf. Haçlı ordularına göre bu tarafta daha atik, hızlı ve zayıf zırhlı birimler bulunuyor. Sarazen’ler oyunda konum olarak daha dezavantajlı taraf çünkü Haçlılar’ın gerisinden başlıyor. Aynı beş zorluk derecesi bu campaign için de mevcut olmasına rağmen Haçlılar’daki hızlı seçenekler ve basitlik mevcut değil. Dikkat ederseniz zaten oyuna bu taraftan başlamak istediğinizde size otomatik bir uyarı gelecektir. Sarazen tarafında ayrıca campaign boyunca yerel isyancılarla da karşılacaksınız.

Oynanıştan ne haber?

Taraflardan bahsettikten sonra biraz da genel oynanabilirliğe odaklanalım. Kısa bir tarih girişinden sonra oyun dünya haritası üzerinden başlıyoruz. Menüler kullanışlı ve anlaşılır şekilde hazırlanmış. Buralarda belirli bir altın karşılığında yeni birimler üretip onları geliştirebiliyoruz veya kendi kahramanımıza yeni yetenekler, yeni yetenek puanları ekleyebiliyoruz. Ayrıca kahramanımıza yine buralardan çeşitli eşyalar da verebiliyoruz. Tabi her yeteneği de rastgele alamayacaksınız, belirli bir seviye sınırı istiyor herbiri. Tüm bunlar zaten bahsettiğim RPG yönlerinden bazıları. Savaşlarda bu yapılandırmalar çok işinize yarayacaktır. Farklılık olarak ise Haçlılar’da bir ittifak penceremiz varken Sarazen’lerde farklı bir gelişim bölümü var.

Karakter yapılandırmasında dikkatinizi çeken “Moral” kısmı olabilir. Evet gerçekten savaşta en az saldırı ve savunma gücünüz kadar askerlerinizin morali de önemli. Bu moral gerek farklı yetenekler yardımıyla gerek kahramanımızın puanlarıyla şekilleniyor. Savaş esnasında moralin çok düşmesi halinde askeri birimler panikliyor ve savaş alanını terketmeye kadar varabiliyor bu panik. Düşmanınızın moralini azaltmak için siz de büyük okçu birimlerini veya Balista denilen savaş aletlerini kullanabilirsiniz. Bombardımana tutulan düşmanın askerlerinin arkasını dönüp kaçtığını görmek eğlenceli oluyor, ama sakın işleri bitti diye de düşünmeyin. Son darbeyi kaçan düşmana süvarilerinizle vurmanız şart.

Harita savaşları

LKC harita üzerinden oynanıyor demiştim, ama sıra mantığıyla ordunuzu hareket ettirerek ilerlemiyor bu sistem. Görev bölgelerine tıklayıp direkt savaşa başlayabiliyoruz. Başlamadan önce izleyeceğimiz taktik vs. brifing şeklinde size veriliyor zaten. Savaş alanında kuşatma saldırılarında puanımız yettiği kadar Trebuchet, Balista, Tower benzeri aletler alarak kuşatmaları kolaylaştırabilirsiniz. Şehir duvarları zaten oldukça kolay yıkılıyor, dönemin inşaat yapısını bilmiyorum, ama biraz daha zor olabilirdi sanırım.

Her birimin avantaj ve dezavantajları bulunuyor. Dezavantajlar karşı birimler için geçerli. Örneğin; Spearmen (Mızrakçılar), Cavalry (Süvari)’e karşı çok etkili. Tüm yaya birimlerini ezip geçen süvariler bir avuç mızrak karşısında darma duman olabiliyor. Bu kağıt-taş-makas mantığı zaten çoğu strateji oyununda da geçerli. Bu zayıf yönler vesaire de zaten birimlerin pencerelerinde yazılı. Genel olarak oynanabilirlikte noksanlıklar bulunmasına rağmen oyun eğlenceli saatler sunacaktır.

Görsel ve işitsel desteklerle birlikte savaşlar oldukça gerçekçi ve eğlenceli hale geliyor. Orta çağ dönemi, birimleri, binaları da iyi yansıtıldığı için canınızı sıkmıyor. Atların nalları altında ezilen askerler, mancınık atışlarında havaya uçan düşmanları izlemek bile olduça zevkli. Başarılı dünya haritası, kullanıcı dostu olması ve savaş atmosferini iyi yaşatması LKC’ye oynanabilirlik konusunda koca bir artı kazandırıyor. Beklenen tarihinden bir ay kadar önce çıkan LKC’de Campaign modlarının yanında Multiplayer ve Scenario modları da bulunuyor. Multiplayer’da Domination ve Defender vs Attacker adlarında iki farklı seçenek bulunuyor. Getirdiği farklı bir yenilik yok. Senaryo modu da aynı şekilde, bilindik “Skirmish” savaşları. Ordunu, askerlerini seç ve hızlı bir savaş yap. Tüm bunların yanında oyunun savaşlarının aynı firmanın yaptığı King Arthur’a çok benzediğini de hatırlatmakta fayda var.

Teknik açıdan nasıl acaba?

Gelelim yeni nesil bir strateji oyunu olan LKC’nin teknik yönlerine. Grafik yönünden oldukça başarılı bir oyun, fakat göze batan bir takım eksiklikler de bulunuyor. Kuşbakışı haritada oyun zaten muazzam gözüküyor, ama fazla yakınlaşınca bazı şeyler değişiyor. Ölen düşmanların bir süre sonra yok olması, aynı yüzlere, saça sahip askerlerin yan yana görülmesi komik duruyor. Yine askerlerin animasyonları da vasat kalmış, fazla tekrar ediyorlar hareketleri ve çoğu zaman yapmacık gözüküyorlar. Ölümleri, kılıç sallamaları vs. daha gerçekçi olabilirmiş. Tabii tüm bunların yanında çevre detayları, doğa, şehir tasarımları, oldukça başarılı karakter modellemeleri bahsettiğim grafiksel eksikliklerin çok önüne geçiyor. Ayrıca çok çeşitli grafik optimizasyonları da sunuyor. Yüzlerce askerin çarpıştığı devasa savaşlar da görsellik namına önemli bir faktör. Tüm bunlar ses için de aynı şekilde geçerli ve oldukça başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Savaş naraları, atların nal sesleri atmosferi yaşamanıza olanak sağlıyor. Müzikler konusunda da gerçekten iyi bir iş çıkarılmış, savaşın durumuna göre giren müzikler sizi oyunun içine çekiyor.

Lionheart Kings’ Crusade ile ilgili dikkatimi çeken genel detaylar bunlardı. Aslında yazacak çok ayrıntı var, ama hem okuyucuyu sıkmamak için, hem de kalanını sizin keşfetmeniz daha doğru olacağı için uzatmayacağım. NeoCore Games adlı firma da bence bu oyunla beraber King Arthur oyunundan sonra çıtasını biraz daha yükseltmiş oldu. Böyle giderse kendilerini iyi bir yapımcı olarak kanıtlayacaklardır. Özellikle RPG-RTS ortaya karışık yaptıkları oyunlarla da kendilerine özgü bir tarz yaratıyorlar. Neyse, Lionheart “olmuş” denilebilecek bir oyun. Tarihi yönü, görselleri, sesleri ve atmosferiyle bir Total War klonu olmaktan çok çok uzak bir yapım. Strateji oyunlarını seviyorsanız, tarihe de azıcık ucundan meraklıysanız mutlaka denemenizi tavsiye ederim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu