Oyun İncelemeleri

Little Nightmares 2 inceleme

Little Nightmares 2, ilk oyunun başarıyla uyguladığı platform ve korku öğelerini daha da gelişmiş bir biçimde, yepyeni bir karakter ile bizlere sunuyor. Bu geliştirmelerin ne kadar başarılı olduğunu ve oyunu ne kadar ileri taşıdığını birlikte inceleyelim.

Fazla Televizyon İzlemek  Zararlıdır

[reklam=496]

Tıpkı ilk oyunda olduğu gibi, Little Nightmares 2’de sizi garip bir dünyanın içine bırakıyor. Mono isminde, kafasına kağıt torba geçirmiş bir karakteri kontrol ediyoruz. Karakterimizin neden kafasında bir kağıt torba var, tuzaklarla dolu ormana nasıl geldi gibi soruları kendimize sorduğumuz sırada avcının kabinine ulaşıyoruz. Burada ilk oyundan tanıdığımız Six ile karşılaşıyor ve onu kurtardıktan sonra, avcının elinden kurtulmaya çalışıyoruz. 

Ormanda başlayan hikaye kısa bir süre sonra çarpık bir şehir ve şehirde bulunan okul, hastane gibi tesislerde devam ediyor. Her bölümün kendi içinde ufak bir hikayesi ve özel bir kötü yetişkin karakteri bulunuyor. Bu karakterler genellikle yetişkin kişiler ve günlük hayatlarına devam ediyor gibi gözükseler bile sizi gördüklerinde haddinizi bildirmek için üstünüze koşarken korkmadan edemiyorsunuz.

Her yeni bölüm birbirinden farklı tasarlanmış ve hiçbir şekilde tekrar hissiyatı vermiyor. Atmosfer kesinlikle çok başarılı ve düşmanlarımız rutin işleriyle uğraşırken hem etkileyici hemde ürkütücü gözüküyorlar. Etrafta gezinirken “burada ne olmuş da bu hale gelmiş” sorusu aklımızdan bir türlü çıkmıyor. 

Zorbalar ile dolu okuldan, ışığa duyarlı hastalara, girdiğimiz her ortam bize yeni bir tecrübe sunuyor. Hem yetişkinlerin elinden kaçarken hem de şehrin sokaklarında yolumuzu bulmaya çalışırken sürekli olarak içimizde bir korku duygusu yer etmeyi başarıyor. Jumpscare dolu oyunların hiçbir şekilde veremediği korku hissini, hastanede elimizde fener ile karanlıkta kaldığımız bölümlerde iliklerimize kadar hissediyoruz. 

Hikaye konusunda canımı sıkan bazı şeyler, “şunun sebebini öğrenseydik” dediğim kısımlar olsa da, bilinmezlik oyunun ürkütücü atmosferine katkıda bulunuyor. Bu yüzden fazla şikayet edemiyorum. En çok canımı sıkan kısım, oyunun tanıtımlarında dahi Six ile birlikte hareket ettiğimizin duyurulması oldu. Oyun içerisinde kim olduğunu görmek, ilk oyunu oynamış olanlar için güzel bir sürpriz olabilirdi. 

Sonuç olarak Little Nightmares 2 hikaye ve atmosfer açısından harika bir iş çıkarıyor. Başından sonuna “Şimdi ne olacak” heyecanı ile oynadım. Ayrıca küçük bir not düşmek istiyorum. Uzun zamandır düşmanların kaderini belirleyebileceğim bir oyun gelmemişti. Little Nightmares 2 gözünüze sokmasa bile, çoğu zaman ikinci bir seçenek sunuyor. Bunu fark ettikten sonra daha çok keyif almaya başladım. 

Artık Yalnız Değiliz

Little Nightmares 2’nin oynanışı, ilk oyunu oynamış olanların yabancılık çekmeyeceği şekilde hazırlanmış. Mono ile belli yükseklikteki nesnelere tırmanabiliyor, eşyaları yerden alıp sağa sola fırlatabiliyor ve asılı duran nesnelere tutunarak sallanabiliyoruz. Ayrıca oyuna yeni eklenen dövüş sistemi sayesinde, çevrede bulduğumuz silahlar ile kendimizi savunma ya da önümüzdeki engelleri kırıp geçme şansına da sahibiz. Tabi yanımızda gezen Six sayesinde daha yüksek yerlere ulaşma ya da organize bir şekilde bulmaca çözme imkanımız da var. 

Oyundaki bulmacalar çok zor değil. Çoğunu bir ya da iki denemede geçebiliyorsunuz. İlk oyundan da hatırlayacağınız takip bölümleri ise sizi diken üstünde tutmaya yetecek kadar zor ve gergin. Dövüş sistemi ise daha çok hedefi tutturma ve doğru zamanlamaya bağlı bir mini oyun gibi.

Oynanış güzel olmuş dedim ama bazı sıkıntıları dile getirmem gerekiyor. Bulmacalar konusunda bir sıkıntım yok, kendi dikkatsizliğim yüzünden 15 dakika kaybettiğim bulmaca bile oldukça basit bir şekilde çözülebiliyor. Yaşayacağınız en büyük sorun Six’in durması gereken yerde durmaması yüzünden ulaşamadığınız platformlar olabilir, bu da her zaman olan bir durum değil. Düşmanlardan kaçtığımız yerlerde kameranın azizliğine uğradığım durumlar oldu. Önümde duran ve zıplayıp geçebileceğimi bildiğim bir noktayı geçemediğim için defalarca baştan oynamam gereken bölümler oldu. Özellikle okul bölümünde sürekli yaşadığım bir diğer sorun ise, düşmanın beni görmemesi gereken noktalarda bile sürekli olarak yakalanmam oldu. Başlangıçta üstünüze çığlık atarak gelen bir kafa korkutucu olsa da bir süre sonra “hadi kap da baştan başlayayım” demeye başlıyor insan. Checkpoint sistemi ilk oyuna göre daha insaflı olduğu için, yakalanmak çok büyük bir sıkıntı yaratmıyor. 

Oyunun dövüş kısmını çok sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Zaten ufak bir çocuk olan Mono, kendisi ile aynı boya sahip balta, boru ve kepçe gibi silahları rakiplerine karşı savurarak dövüşebiliyor. Bu rakipler de bizimle aynı boyda olmasına rağmen, bizde olmayan çevikliğe sahipler. Özellikle bir noktada iki düşmana karşı mücadele ederken bu durum çok canımı sıktı. Doğru anda doğru noktaya saldırmam gerektiği halde defalarca (kendi yeteneksizliğimden dolayı) başarısız oldum. En sonunda etrafta koşarak Six’in kaçış yolunu açmasını sağladım, hatta son tahtayı beraber çektik. Buna rağmen oyun bölümü bitirmeme izin vermedi. Düşmanları yenene kadar kapıdan çıkamadım, Six ise iki düşman beni kovalarken yere oturup izledi. 

Kameranın bulmacalarda sorun çıkarabildiğini söyledim ama genel olarak ilk oyundakinden çok daha iyi bir kameraya sahibiz. Normal zamanlarda çevreyi istediğimiz gibi incelememizi sağlayan kamera, aksiyon başladığında daha sinematik bir hal alıp, harika sahneler izlememizi sağlıyor. Görsel olarak müthiş bir iş çıkaran oyun, kamera ile bunu desteklemeyi başarıyor. 

Televizyonunuzun Ayarlarıyla Oynayın

Oyun harika gözüküyor. Girdiğiniz her bölge mavi, siyah ve beyazın hakim olduğu yepyeni bir görsel şölen sunuyor. Hastane, okul ya da şehrin sokakları gibi günlük hayatımızın bir parçası olan bölgeler, oyunun ürkütücü atmosferine uygun olarak rahatsız edici ama etkileyici bir şekilde bize sunuluyor. Bazı bölümlerde ekran görüntüsü almak için kumandayı bırakıp öldüğüm anlar bile oldu. Hem ana karakterlerimiz hem de çevredeki diğer kişilerin animasyonları çok güzel gözüküyor. Zorbaların saldırımız ıskaladığımız zaman dil çıkarıp dalga geçmeleri, hastanedeki hastaların ışığa göre verdiği tepkiler, Mono’nun silahı ile birlikte savrulması, yetişkinlerin bizi görmeden önce gerçekleştirdiği rutin işler gibi bir sürü kaliteli animasyon, oyunun görsel yanını güçlendiriyor. 

Görsel olarak oldukça iyi bir iş çıkaran oyun, performans açısından da tatmin edici. Tavsiye edilen sistem gereksinimleri bile oldukça düşük olan oyun, kısa yükleme süreleri ve sorunsuz performansı ile dikkat çekiyor. Oyunu HDD üzerinden oynamama rağmen bölüm geçişlerindeki yüklemeler esnasında iki saniyelik bir yavaşlama dışında hiç sıkıntı yaşamadım. SSD üzerinden oynadığınız takdirde bu sorun bile ortaya çıkmayacaktır. Little Nightmares 2’nin müzikleri, ilk oyunda da çalışan Tobias Lilja tarafından bestelenmiş. Oyun ses ve müziklerin kullanımı konusunda benden tam puan alıyor. İmkanınız varsa oyunu kulaklıkla oynayın, kesinlikle pişman olmazsınız.

Sonuç

Little Nightmares 2, ilk oyunun iyi yaptığı her şeyi alıp, üstüne daha fazlasını koymayı başarmış. Korkuyu ve dehşeti hissetmek için ucuz jumpscare sahnelerine ihtiyaç olmadığını kanıtlayan oyun olmuş. Little Nightmares oynamamış olan oyuncuların bile keyif alabileceği, oynamış olanların ise memnuniyetle karşılayacağı detayları barındıran bir hikayeye sahip. 

Little Nightmares 2’nin ortalama oynanış süresi 6 saat civarında. Oyun içerisindeki gölge frekansları ve toplanacak şapkaları da dahil edersek, oyunu yüzde yüz olarak yaklaşık 8 saatte bitirmek mümkün. Yurtdışında 30 dolara satılan oyunun ülkemizde satış fiyatı Steam’de 149 TL, Playstation tarafına bakarsak bu fiyat biraz daha yüksek olsa da hem PS4 hem de PS5 sürümünü içeriyor. İçerik olarak yurtdışı fiyatının hakkını verse bile, ülkemizdeki fiyatı için kararsızım. Aceleniz yoksa bir indirim bekleyebilirsiniz. Fırsatını bulduğunuzda bu deneyimi tecrübe etmenizi kesinlikle tavsiye ediyorum. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu