Oyun İncelemeleri

Little Nightmares

Günümüzde atmosferi ile korkutabilen oyun sayısı bir hayli az. Özensiz bir biçimde yapılmış sözde korku oyunlarının alışıldık ani ataklar veya popüler kültürdeki adı “jump scare” olan mekanikler ile oyuncuyu korkutmaktan öte, ona kalp krizi geçirtmesi belki de günümüzde korku sektörünü bitiren yegane şey olabilir.

Little Nightmares günümüzdeki bu ana akım korku alışkanlığını değiştirip tıpkı eski korku oyunları gibi, atmosferi ve grotesk doğası ile oyuncuları korkutuyor.


Tarsier Studios tarafından geliştirilmiş olan Little Nightmares’i objektif bir şekilde PlayDead’in Inside veya Limbo’suna benzetebiliriz. Little Nightmares de tıpkı bu iki oyun gibi ne idüğü belirsiz bir şekilde başlıyor. Sarı yağmurluğu ile bir valizin içinde uyanan ve kendini savunacak herhangi bir yetiye sahip olmayan Six adlı ana karakterimiz, tıpkı onu yönlendiren bizler gibi burada olma sebebini bilmemektedir.

Normalde oyunlarda hikayeye ve hikaye anlatımına çok önem veririm. Oyun firmalarının kolaya kaçarak her şeyi sembozilm yolu ile anlatması başta bir oyuncu olarak ve daha sonra da bir eleştirmen olarak cidden canımı sıkar. Bir yapımcı sembolizm kullandığında bunu gerçekten kullanmak istedikleri için, atmosfere bir yararı olduğu için kullandıklarını anlarım. Diğerleri ise, yalnızca tembellikten bunu yapar.

Merak etmeyin, Little Nightmares’de böyle bir tembellik yok. Oyun hikayesini direkt olarak, ara sahnelerle ya da yazıtlarla anlatmıyor belki ancak gördüğünüz mekanlar ve ilerledikçe fark ettiğiniz olay örgüsü, Little Nightmares’in hikayesini ve temanızı yavaş yavaş anlamanızı sağlıyor. Oyunun sonuna kadar, gelişmekte olan ve üst üste binen bir şeyler var. Bunu görebiliyorsunuz.

Hikayesini şimdilik bir kenara bırakırsak, Little Nightmares’in ön plana çıkan önemli bir özelliğine değinmek isterim: Görsel tasarım. Bu açıdan Little Nightmares gerçekten de son zamanlarda gördüğüm en kaliteli yapım olabilir.

Oyun, gerçekten de büyülü ve karanlık bir dünyaya sahip. Yetişkinler tarafından tasarlansa da aslında küçük bir çocuğun gözünden görülen bir dünyada ilerlediğinizi fark edebiliyorsunuz. The Maw adlı bir okyanus tesisinden kaçmaya çalışan Six, aslında sıradan bir çocuğun hayal gücüne sahip. Küçükken siz de, ben de, yeni bir mekana girdiğimizde fazla heyecanlanır, hatta korkardık. Hangimiz dişçilerin içleri kötülükle dolu birer seri katil olduğunu düşünmedi ki? Veya küçükken şu lafı mutlaka duymuşsunuzdur: “Yaramazlık yapma yoksa seni çöpçülere veririm, kaçırır götürürler.” Sırf bu tür laflar yüzünden çöpçülerden yıllarca korktuğumu bilirim.


İşte Six de böylesine sıradan bir çocuk. Etrafında görmekte olduğu şeyler ona o kadar büyük, görkemli ve de korkutucu geliyor ki. Sanki bu çevredeki her şey ona düşmanmış gibi. Her şey onu yakalamak ve karanlık bir deliğe kapatmak istiyor. Belki böyledir veya değildir, onu söylemeyeceğim fakat Six’in hayal gücü kadar çevresinde gerçekleşen olayların da ciddi bir tehlikeye sahip olduğu kaçınılmaz bir gerçek.

Oyunda karşılaşacağınız tehlikeler genellikle aynı tonda. Toplamda 5 farklı bölüm temasına sahip olan oyunun her bölümünü ayrı olarak ele aldığımızda, hepsi farklı bir ana tehlike türüne sahip. Örneğin ilk bölümde sülük sürüleri var. Daha sonra gözleri görmeyen, ama koku alarak ve uzun, deforme olmuş kollarını kullanarak etrafındaki obejeleri kontrol eden ve Six’i yakalamaya çalışan grotesk bir varlık ile karşılaşıyorsunuz. Sonra bir de, anaokulu zamanımdan hatırladığımız, bir garip suratlı aşçı teyzeler. Her bir tehlike Six’i ele geçirmek için uğraşıyor. Six bazen gizlilik öğelerini, çoğu zaman ise hızını ve ufak bedenini kullanarak bu tehlikelerden kaçmalıdır.

Tehlikelerle karşılaşmadığınız sürelerde oyun genellikle sizi deneme-yanılma yönteminin ağırlık bastığı bulmacalarla meşgul ediyor. Zaten bir odadan çıkamadığınızda ya da ileri-geri ilerleyemediğinizde yapmanız gereken özel bir şey olduğunu hemen anlıyorsunuz.

Üst rafta duran anahtara ulaşmalı ve kapının kilidini açmalısınız. Peki üst kata nasıl çıkılacak? Etraftaki objeleri kullanarak, biraz da kafayı çalıştırarak üst rafa çıktınız. Anahtarı aşağı attınız. Şimdi tekrar aşağı inip anahtarı almalı ve kapıyı açmalısınız. “Çok yüsek değil ya, atlayayım” dediniz ve öldünüz. Yükleme süresi, hadi bir daha baştan. Tekrar bir şey koy, onun üstüne çık, anahtarı al, bu kez farklı bir yoldan aşağı inmeye çalış ve oyunun can sıkıcı kontrolleri yüzünden bir kez daha öl, bir kez daha yükleme süresi geçsin…

Little Nightmares’in belki de en büyük problemi bu olabilir. Oyunda eski tarz, deneme-yanılma tarzı bulmacalar bulunuyor. Bunda problem yok. Ama bu bulmacalar oyunun sorunlu kontrolleri ve her öldüğünüzüde karşınıza çıkan sıkıcı yükleme süreleri ile birleşince Little Nightmares gerçekten çekilmez olabiliyor. Oyunu bitirene kadar kaç kere “eeeh yeter, sonra oynarım” deyip çıktığımı hatırlamıyorum. Bir şeyleri yılmadan tekrar tekrar denemeyi seviyor ve yükleme ekranlarını da çok takmıyorsanız bu sizin için bir sorun teşkil etmeyecektir.

Sorunlu kontrol problemi bulmacaların dışında, tehlikeli durumlardan kaçarken de karşınıza çıkıyor. Bir düşmandan hızlıca kaçmanız gerekirken kapı kolunu tutamadığınız, şalteri indiremediğiniz ya da sandalyeyi itemediğiniz sahneler olacak. Öleceksiniz. Bölüm de baştan başlayacak ve bunda gerçekten sizin hiçbir suçunuz olmayacak.

Little Nightmares, bu sorunlu kontrolleri veya yükleme sorunlarını problem haline getirmediğiniz takdirde 2 ila 5 saat arası gerçekten güzel bir deneyim sunmayı başarıyor. Her bir sahnesi birbirinden çok farklı, her bir sahnesi farklı bir hikaye anlatan oyunda çok korkacağınız, gerileceğiniz ve klostrofobi hissi yüzünden daralacağınız yerler göreceksiniz. Bazen etrafınızı sülükler saracak, bazen grotesk bir yaratıktan kaçarken kapana kısılacaksınız ve bazen de özgürlük ışığının yolunu takip ederken yanlışlıkla çakmağınızı söndürüp, ince merdivenden aşağı düşeceksiniz.

Sonuç olarak, Little Nightmares, bazı can sıkıcı problemlere sahip olsa da genel anlamda güzel bir yapım. 2-5 saat arası sürüyor olması ve hem PC hem de konsolda uygun bir fiyata satılması da ayrı bir güzellik. Eğer atmosfer odaklı korku oyunlarını ve grotesk, garip tasarımlardan hoşlanıyorsanız Little Nightmares mutlaka denemeniz gereken bir yapım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu