Lost Planet 3 – (Ön İnceleme)
Şimdi konu buzlu aksiyon oyunları olduğu zaman sizi bilmem ama benim aklıma iki oyun geliyor. Dead Space ve Lost Planet. İkisinin de terkedilmiş bol uzaylı mekanlarda geçiyor oluşu ise ne kadar tesadüf bilemiyorum fakat Capcom bu sefer Dead Space’ten bir tık önde bir şeyler yapmış gibi geliyor.
Lost Planet 3, Lost Planet 1 ve 2’nin öncesinde geçiyor. Yabancı diyarlarda “Prequel” denilen türden bir öykü, yani olayların başında geçenleri anlatıyor. Orijinal oyunla arasında pek çok bağ var ve serinin sıkı takipçisiyseniz bu gerçekten oynarken kendisini hissettiriyor. Akrid olsun, NEVEC olsun, “Oha demek bu böyleymiş” anlarını sıkça yaşıyorsunuz.
Lost Planet 3 esasen Jim Peyton’ın hikayesi. Çoğu yerde “Sakallı Nicholas Cage” olarak geçen Peyton, işinde gücünde, eli cebinde gözü maaşında, E.D.N II’ye ekmeğini kardan çıkartmak için gelmiş bir kolonist. Dünya üzerinde yaşanan enerji krizini E.D.N’de buldukları yeni bir madde ile kapatabileceklerini düşünen kolonistler, buraya akın edip hem para kazanmak hem de dünyalarını kurtarmak gibi hayırlı bir işe bulaşmaya çalışmaktadır. Tabii ki hiçbir zaman böyle hikayeler düzgün gitmez, özellikle uzay, buz ve zavallı kolonistler varsa, yaratıklar ve envai çeşit uzaylılar da vardır, buna halk arasında “Carpenter formülü” diyoruz.
Jim ile ilgili şunu söyleyebilirim, aslında bunu ben değil oyunun yapımcıları söylemiş “Jim oraya çalışmaya giden bir adam, mekanın ekolojisini, coğrafyasını veya ekosistemini umursamıyor, sadece işlerini yapıp, ailesinin yanına paralı bir şekilde dönmek istiyor. Tabii ki bu bir video oyunu olduğu için işler beklediği gibi gitmiyor ve kendisini bir takım gizemlerin arasında buluyor. Bu yolculuğu oyuncuların seveceğini düşünüyoruz.”
Yani artık iyice anladığınız üzere Jim Peyton düz bir adam, Jim Peyton tam bir memur. Bu kafa yapısında ki bir karakteri ise buzlarla dolu bir gezegende nasıl büyük gizemlere sokacağız orasını Lost Planet 3’te göreceğiz tabii ki, fakat ben sizden önce birazını görmüş olabilirim, oyunun ön inceleme sürümünü oynamaya fırsatım oldu ve şunu söyleyebilirim ki, Lost Planet 3, Lost Planet 2’nin eksiklerini kapatmak için geliyor.
Daha önce de bu konuyla ilgili yazmıştım fakat ilk Lost Planet gayet güzel bir oyundu, hikaye ve aksiyon odağı gerçekten şahane bir şekilde ayarlanmıştı, Lost Planet 2 ise hikaye ve denge konusunda gerçekten geri kalıyordu ve bizleri üzmüştü, şimdi ise sene 2013, Capcom kendisini affettirebilecek mi dersiniz?
Bana affettirecek gibi geliyor, özellikle yavaş ve yedire yedire ilerleyen bir girişten sonra aksiyonun dozunda kullanıldığı ve hikayenin ilginçleştiği Lost Planet 3, dünyasıyla, grafikleriyle ve atmosferiyle büyük umut vadetmekte. Bu atmosferin sağlanması için Capcom gerçekten çok çaba sarfetmişe benziyor, bütün çevre ve karakterler ciddi anlamda detaylı, içleri dolu olduğu hissediliyor ve bence bu başarılması önemli bir his, özellikle böylesine bir oyundan bahsediyorsak.
Oyun gerçekten eski Lost Planet’a göre çok daha farklı hissettiriyor, yer yer tanıdık nüanslarla karşılaşsak bile, özellikle robot mekanikleri gerçekten yapımın atmosferini zenginleştirmiş. Bu değişimi beğenirsiniz veya beğenmezsiniz bu biraz kişisel bir konu fakat artık önümüzde daha batılı bir oyun var. Bölüm merkezleri, holografik menüler falan derken Dead Space’ten de bazı esintiler mevcut.
Benim ilgimi çeken şey oyunun grafikleri oldu, gerçekten gördüğüm en sağlam grafiklerden biri Lost Planet 3’te olabilir, özellikle PlayStation 3 için konuşuyorum. Işık oyunlarının gerçekçiliği mi dersiniz, karakterlerin mimikleri mi, Lost Planet 3 bana kendisini sevdirmeyi başardı.
30 Ağustos’ta Avrupa için çıkacak Lost Planet 3, PC, Xbox 360 ve PS3 platformlarına geliyor.