Mafia 2
Empire Bay’de güneşli bir gün. Her şey yolunda. Camdan dışarı baktığım kadarıyla bunu söyleyebilirim. Gazetecilerin çığlıkları yükseliyor yine kaldırımlarda. Yaşlı Joe amcanın arabası yine su kaynatmış belli ki. Telaşlı bir balık sürüsünü andırırcasına hareket eden insan kalabalığı ise, benim de bir iş bulmam gerektiğini hatırlatan en güzel detay oldu, derken telefon çaldı ve yola koyuldum.
Mafia 2, 1950’li yıllarda Vito Scaletta ve üyesi olduğu suç ailesinin maceralarını ekranlarımıza taşıyacak. Kurgusal olarak tasarlanan Empire Bay’de geçen yapım, 10 kare millik alan ve birçok görev sunuyor. Tam sürüm oyunun çıkmasına çok az bir süre kala, deneme amaçlı olarak indirilmeye sunulan demo, eminiz ki Mafia II’yi merak eden milyonlar tarafından ediniliyordur.
Ben de demoyu saatlerce oynadıktan sonra, ilk izlenim ve görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Demo, 10 dakikalık oynanış limitine sahip. Ayrıca haritanın bazı bölgelerine yerleştirilen kırmızı çizgiler sayesinde ufak bir alana hapsedildiğimizi anlıyoruz. Zira demo için koca haritanın tamamının verilmesi düşünülemezdi zaten. 10 dakikalık süre boyunca etrafta boş boş gezebilir, nabız yoklayabilir, başınızı belaya sokabilir, araç sürerek hız yapabilir ya da deniz kenarına giderek Empire Bay’ın muhteşem manzarasını, suya yansıyan güzelliğini izleyebilirsiniz.
İlk bakış için bir de görev yapabiliyoruz. Vito’ya gelen bir telefon sonrasında adamımızı haritada belirlenen noktaya ulaştırmalıyız (Tab tuşunu basarak harita üzerindeki mekânları ve görev noktasını görebilirsiniz). Evden çıkar çıkmaz sağ taraftaki garajımıza göz atmakta fayda var. Burada birçok farklı modelden araba bizi bekliyor. Hemen birine atlıyoruz ve buluşma yerindeyiz. Kısa süren bir diyaloğun ardından düşmanlarımızın yaklaştığını haber alıyoruz ve önce MG 42, ardından da envai çeşit hafif silahla ölüm üretmeye başlıyoruz.
Mafia II’de Gears of War ve birçok oyundan aşina olduğumuz siper alma ve nişan sistemi kullanılıyor. Saldırı altında kaldığımızda bir objenin ardına geçip saklanabiliyoruz ve buradan uygun anı kollayarak ateş açabiliyoruz. Tabii ki saklandığımız yerler güvenli değil, mermi darbelerine bağlı olarak hasar alıyorlar. Dımdızlak ortada kalabilirsiniz, dikkat edin.
Görev hakkında pek detay vermeyeceğim, ancak hem aksiyon, hem de sinematik yönlerden çok başarılı bulduğumu söylemeliyim. Değişen, hareket göre tepki veren kamera açıları, patlamalar ve sesler mükemmel. Ara videolar da tamamlayıcı serum görevi görüyor.
Avcı olalım derken, bir anda av konumuna düşebiliyor, en ufak açığımızda cezayı ödüyor ve ölmemek için kaçmaya başlıyoruz. “Tam da kıvama geldik, bundan sonrası çocuk oyuncağıdır” derken, demo sona eriyor ve ağızlara parmaklar dolusu bal çalan tanıtım videosuyla Mafia II gösterimi sona eriyor. İşin aslını böyle özetleyeyim.
Serbest olarak gezebildiğimizi söylemiştim. Şimdi de sırada şehri keşfetmek var. Kısıtlı süre sebebiyle demoyu muhtemelen en az 6-7 kez oynayacaksınızdır. Dolayısıyla her oynayışınızda farklı bir bölgeye gider ve gözlemler yaparsanız, tam sürüm öncesi Mafia II hakkında önemli ölçüde deneyim elde edebilirsiniz. Peki bu kadar hızlı hareket edip, tüm bölgeleri nasıl tanıyacağız? Arabalar sayesinde tabii ki. Kimi hantal, kimi büyük, kimi çok hızlı, kimisi ise hurdaya çıkmak için devletten izin kâğıdı bekliyor.
Mafia II’deki sürüş dinamikleri gayet iyi. Özellikle tek bir sürüş tipine bağlı kalınmaması, her farklı arabada farklı sürüş tecrübelerinin edinilmesini sağlıyor. Fakat şunu da belirtmeliyim ki GTA IV’deki sürüş dinamikleri tek kelimeyle mükemmeldi. Sadece patinaj çekip, tümsekli bir yola geldiğinizde arabanın arkasını yola vurarak sektirmenin bile ayrı bir keyfi var. Demo itibariyle Mafia II’de bu denli detay bulunmuyor, ama zaten arada zaman farkı var. Belli ki o araçların da en iyisi bu kadarmış.
Bir diğer bahsedeceğim konu ise, zıplamayla alakalı. Bizim Vito varya, işte o zıplayamıyor. Hızlı koşuyor, engellerden tırmanıp öteki tarafa adım atabiliyor ama düz yolda bir karışlık bile zıplayamıyor. Neyse ki yumruk ve tekmelerimiz gayet de yerinde. Biri size kötü söz mü söyledi? Başlayın kavgaya ve bitirici vuruşu yapana kadar da bırakmayın. Yalnız şunları da unutmayın, bu kavgadan çevre halkı hoşnut olmuyor ve polisleri çağırıyor. Siz ne mi yapmalısınız? Polisleri tenhaya çekip, azıcık rüşvet vermelisiniz. Evet, bunu da yapabiliyoruz. Gerisi sizin ikna kabiliyetinize kalmış.
2K Czech, oyunun görselleriyle fazlasıyla ilgilenmiş. Karakter, mekân ve çevre tasarımları çok çok iyi. Özellikle ana karakterlerimizin yüz çizimleri çok başarılı olmuş. Işık-gölge efektleriyle süslenen ortamlar, tamamen yaşayan dünya kıvamında. Abartısız söyleyebilirim ki, çoğu kez bazı yerlerde durup etrafı izledim. Etkilendim, hatta bazı sokakların neredeyse gerçekle bire bir olarak tasarlandığını gördüm. Bir kaç ufak hata ve önemsiz sorunların da üstesinden gelindiği takdirde, görsel yönden de kusursuz bir oyun bekliyor bizi. Tabii ki Nvidia kart sahipleri için fizik efektleri ve 3D özelliğini de unutmayalım.
Sonuç olarak Mafia II’nin demosu, büyük gün için bekleyenlerini heyecanlandırmaya yetiyor. Şimdi gelin, size demoda karşılaşılan bazı sahnelerden biraz bahsedeyim.
Bu, bizim Niyazi amca. İyi adamdır, ama hâlâ alaturkadır. Kaç kere yenileyelim arabanı dedik, ama dinlemedi. Her sabah kaputu açıp motor üzerine uğraşmayı çok sever. Siz yanına gidip E tuşuna basar ve kaputu kapatırsanız, size aldırış etmez. Elleri içeride çalışmaya devam eder. Gelip de “niye kapattın yahu” diye de sormaz.
Güzel bir Empire Bay manzarası. Oyunda çoğu kez bu köprüyü kullanacak ve kimi zaman düşmanlarınızı takip etmeyi bırakıp, kimi zaman da polisten kaçmayı unutup bu manzaraya dalacaksınız, eminim. Yalnız, dikkat edin; köprünün çok yüksek bariyerleri yok, suya doğru süzülebilirsiniz.
İşte polislerle heyecanlı ve bir o kadar da ilginç bir takip sahnesi. Soldaki araçta yer alan memur bey, biraz daha gayret etse bizim arabaya bile binebilecekti. Bunu düşünerekten direksiyonu polis aracına doğru kırdım ve polis bey bizim arabaya bodoslama girdi. Ama sorun yoktu, o ateş etmeye araba içinde de devam ediyordu.
Denemelerim sonucunda şunları gördüm: Yaya olarak suya düşemiyoruz, ama araba kullanırken düşüyor ve ölüyoruz. Peki, diğer insanlar da mı düşmüyor diye merak ettim ve resmin en ucundaki bayanı kovalamaya başladım. En sona gelince de dövmeye kalktım ve başaramadım. Bir baktım ki suya düşüp ortadan kaybolmuş.
Görevleri bir kenara bırakır ve etrafı keşfe çıkarsanız birçok unsur göreceksiniz. Onlardan bir tanesi de ayakkabı boyacıları. Evden çıkmış, şöyle parkta biraz gezip temiz hava alayım demiştim. O duyduğum ses beni benden aldı: “Boyacıııı”. Bir de baktım ki boyacı abimiz tezgâhı kurmuş, müşteri bekliyor. Hemen gittim ve “hemen gıcır yap abicim” dedim.
Neyse ki Empire Bay’daki benzin fiyatları, ülkemize nazaran çok daha ucuz. Böylelikle ister iş, ister gezi maksatlı olsun, şehir içi ve şehir dışı seyahatlerde gönül rahatlığıyla direksiyon sallayabiliyor, ayrıca litre başına kazandığım para puanlarla da cips, kek veya kola alabiliyorum. Aklımı seveyim, aklımı!
Demoyu hangi sistemlerde oynadık:
İlk PC:
AMD Phenom II X3 720 İşlemci – 2 GB RAM – Ati Radeon 4850 – Windows 7 32 Bit
Tüm ayarlar en yüksek değerde, ortalama 30 fps alındı (PhsyX desteği kapalı).
İkinci PC:
AMD Phenom 9600 Quad Core 2.3 GHZ – 2 GB RAM – Nvidia Ge Force GTX 285 – Windows 7 64 Bit
PhsyX yüksek değerdeyken 7-8 FPS, orta değerdeyken 11 FPS, kapalıyken de 30 fps civarında.
Üçüncü PC:
AMD Phenom 9750 Quad Core 2.40 GHZ – 2 GB RAM – Ati Radeon 4850 – Windows 7 32 Bit
Tüm ayarlar en yüksek değerde, ortalama 30 fps alındı (PhsyX desteği kapalı).
Playstation 3:
Demonun PS3 versiyonunun PC’ye nazaran görsel yönden düşük olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle fizikler ve AA eksikliği fazlasıyla göze çarpıyor. “Şöyle bir çevreye göz atayım, ne var ne yok diye bakayım” dediğinizde, karşınızda kare kare tasarımlar, kırılgan köşeli objeler görebiliyorsunuz. Eğer PC’niz iyiyse, PS3’te bu oyun oynanmaz.