Oyun İncelemeleri

Magic The Gathering: Duels Of The Planeswalkers 2012

95 yılında Nişantaşı Reasürans Çarşısı’nda masaüstü FRP hayatına başlamış birisi olarak o zamanlar nelere bulaşacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Daha öncesinden sadece birkaç yerde nasıl bir şey olduğunu duyduğum bu eşsiz dünyada uzun zamandır şöyle ya da böyle içinde sayılırım. Elbette artık o zamanlar ki kadar aktif bir masa üstü oyunculuğum yok maalesef ancak zaman oluyor da o günleri yad etmiyor değilim.


Bu anılardan bir tanesi de orada kah yaz sıcağında kah kış soğuğunda dışarıda oynadığımız Magic oyunlarıydı. Onlarca insan bir araya gelip bir masa etrafında toplanıp ikili maçlar yaprak eğlenceli vakit geçirirdik. İlkokul çağından beri kart oyunları ile farklı farklı konseptlerde tanışmış olsam da bilmeyenler için söyleyeyim Magic The Gathering bu zaman kadar oynadığınız hiçbir kart oyununa benzemez.


Bende full as var panpa


Matematik profesörü Richard Garfield tarafından üretilen bu oyun 1993 yılında şu sıralar neredeyse tüm FRP ürünlerinin sahibi olan Wizards of Coast tarafından dağıtılmaya başladı. Demin de dediğim gibi her ne kadar uzun süre önceleri kart oyunları mevcut olsa da (oyun kağıtlarıyla oynanan pişti, poker,vs. gibi şeylerden bahsetmiyorum) toplanabilir kart oyunlarının babası olan Magic kısa zaman içinde oldukça geniş bir kitleye yayıldı.



Şimdi yeni çıkan oyunumuzu anlatmadan önce size biraz kart oyunun kendisinden bahsedeyim. Magic The Gathering aslında büyücülerin kendi aralarında yaptıkları savaşlardır. Tek bir cümle ile özetlemek gerekirse Magic the Gathering bir nevi Heroes of Might and Magic’in değişik bir versiyonu diyebiliriz.
Elinizdeki destelerde sizlerin mana’ları, büyüleri, büyülü eşyaları ve yaratıklarıdır. Sıra bazlı bu oyunda iki büyücü karşı karşıya gelir ve ellerindeki desteler ile birbirlerini yok etmeye çalışırlar. Magic The Gathering’de beş çeşit büyü var; beyaz, mavi, siyah, kırmızı ve yeşil. Beyaz düzeni, eşitliği ve sakinliği temsil ederken mavi aklı, zekayı, mantığı ve illüzyonu temsil eder. Siyah gücü, hırsı, açgözlülüğü, ölümü temsil eder. Kırmızı özgürlük, kaos, tutku, yaratıcılık, öfke gibi duyguların rengi iken yeşil ise hayatın, içgüdülerin, doğanın, gerçekçiliğin büyülerini sizlere sunar.

Bunlara ek olarak çok renkli ve renksiz kartlar da mevcuttur. Çok renkli kartlar “Legend” kartları iken destenizdeki en güçlü kartlar olmakla beraber bazı kısıtlamaları da mevcuttur.  Renksiz kartlar ise genelde oyunda mana yerine geçen “Land” kartları veya büyülü özel nesneler olan “Artifact” kartlarıdır.

İşte büyücüler bu renkler ve alternatif kartlardan oluşturdukları desteleri ile kapışarak en iyi olmaya çalışırlar. İsteyen sadece tek bir rengi seçebileceği gibi isteyen iki veya üç rengi birden destesinde tutabilir. Renk konusunda her ne kadar sınır olmasa da genellikle kimse elinde 3’ten fazla renk bulundurmaz. Ne de olsa “Nerede çokluk, orda bir gariplik” kuralı burası için de geçerlidir.
Bu kartlar genellikle oyun mağazalarında, oyuncakçılarda veya çizgi roman dükkanlarında satılırlar ve aldığınız her bir desteden farklı renkte kartlar çıkar. Bu tamamen şansınıza kalmış bir durumdur. Ancak en başında bir “Başlangıç seti” alarak da destenizin temelini oluşturabilirsiniz. Ancak desteniz oluşturmak için en temel yol her zaman için takas yöntemidir.


Bu papaz kaçtı gibi bir şey mi?


Magic The Gathering hakkında bu temel açıklamayı yaptıktan sonra oyunumuza geri dönelim. Magic The Gathering: Duels of the Planeswalkers 2012 (MGDP 2012) klasik Magic The Gathering masaüstü kart oyununu bilgisayar ortamına taşıyan onuncu oyun. 2009 yılında çıkan Magic: The Gathering – Duels of the Planeswalkers’ın devamı. Yine Stainelss Games tarafından çıkartılan bu oyun ilk oyundaki başarının üzerine bir hayli umutla beklenir olmuştu. Ve açıkçası beklendiğine de değmiş.



Oyunun temelinde MG’nin standart kuralları mevcut. Her oyuncunun kendi belirlediği bir destesi var ve bu destelerle birbirlerine karşı savaşıyorlar. Oyunda üç farklı hikaye modu bulunuyor; genel hikaye, challange campaing ve yeni gelen Archenemy modunun bulunduğu üçüncü bir hikaye modu. Her bir modda on bir adet görev mevcut. Elbette görev dediklerimiz maçlar oluyor. Bunlara ek olarak ilk oyundaki gibi ikinci oyunda da bulmacalar ve daha önceden başlamış ve sonlarına gelinmiş bir oyunda son hamleyi yapmanızın istendiği ufak maçlar mevcut. Ancak ilk oyunun aksine ikinci oyunda bunlar kendi başına bölümler yerine senaryolardaki yan görevler olmuş.


İlk başladığınızda sizi pastel renklerin hakim olduğu bir giriş videosu karşılıyor ve burada ikinci oyunun hikayesini öğreniyoruz. Buna göre Gidian adlı bir büyü ölmek üzereyken bize hayat hikayesini anlatıyor. Zamanla kendisi gibi boyutlar arasında geçiş yapan Planeswalker’larla karşılaşan Gidian yenemediği tek rakibine karşılık düşmanlarından bir ittifak doğurur ve son savaşını yapmaya hazırlanır.


Oyunun ana özelliklerine bakacak olursak ilk bölümü oynayanların da fark edeceği gibi grafiklerde bir yenilenme söz konusu olmuş Gerek büyü efektlerinde gerekse detaylandırılmalara özenli davranılmış ayrıca oyundaki müzikler ve sesler de oldukça yerinde. Her ne kadar bu tarz oyunlarda grafikler çok aranmasa da ses ve özellikle de müzik çok ön plandadır. Nitekim bir yerden sonra sizi bayan veya baş ağrısı yapan müzikler ve uyumsuz sesler zaten görsel açıdan bir şey sunmaya doğası gereği pek müsait olmayan oyunların öldürücü darbesi olur.

Bu adamı bir türlü yenemiyorum yahu


Yeni oyunla gelen bir özellik de Archenemy modu. Bu modda siz ve iki müttefikiniz (bunlar dilerseniz arkadaşlarınız dilerseniz yapay zeka olabilir) çok güçlü baş düşmanınızı yenmek için birlikte mücadele vermek zorunda kalıyorsunuz. Her ne kadar üçe bir biraz avantajlı gözükse de Archenemy’nin özel destesi bu avantajı yok ediyor. Ayrıca her yıl yenileri eklenen Magic kartlarının güncellenmiş bir şekilde yansıtıldığı oyun, mağazalarda görebileceğiniz tüm kartları içerisinde barındırıyor.


Oynanışa bakacak olursak MGDP esasında o kadar basite alınacak bir oyun olmamış. Zaten en başında oyun sizlere ne kadar Magic oynadığınızı soruyor ve cevabınıza göre bir zorluk derecesi belirliyor. Kaldı ki orta seviyede bile oyun bazen bir hayli zorlaşabiliyor. Dediğim gibi her hikaye modunda 11 tane rakibiniz ayrıca bunlara ek olarak da opsiyonel olarak yaptığınız tek hamlelik maçlarınız mevcut.
Oyunun gerek yazı halinde gerekse oynanış biçiminde öğretme modu mevcut ve burada oyun hakkında hiçbir şey bilmeyen birisi bile kısa zaman içerisinde oyunun temelini öğrenebilir. Zaten kısa zaman sonra da neler yapacağınız az çok kestiriyorsunuz. Kaldı ki tutorial bölümünden sonra bile oyun içerisinde size ipuçları veriliyor.


Ancak işte oyundaki eksilerden bir tanesi de bizim için burada başlıyor. Şöyle ki Magic oyunlarında oynadığınız pek çok kartın kendine has özellikleri bulunmakta. Bu gerek büyü gerek yaratık olsun bazı avantajları ve/veya dezavantajları var. Bütün bu avantaj/dezavantaj olayı da kartın üzerinde yazıyor. Dolayısı ile bir kartı oynarken ne işe yarayacağını anlamak için kartın üzerindeki açıklamayı okumanız gerekiyor ve elbette bu açıklamaların hepsi İngilizce. Dolayısı ile oyunu rahatça oynayabilmek için iyi bir İngilizce bilmek şart. Ama bunu iyi yönünde bakacak olursak size İngilizce öğrenmekte oldukça yarar sağlayacaktır.


Rakiplerinizi yendikçe yeni desteler açabiliyor ve yeni rakiplerinize karşı daha güçlü destelerle savaşabiliyorsunuz.



Ayrıca oyundaki campaing’leri bitirdikten sonra custom maçlar yapabilir veya arkadaşınıza karşı oynayabileceğiniz gibi co-op modunda da oynayabileceksiniz. Ancak nedendir bilinmez co-op modu maalesef sadece online olarak oynanabiliyor. Sıra tabanlı bir oyun için neden bu tarz bir şey düşünülmüş bilinmez.


Son olarak oyundaki yapay zekadan bahsetmek gerekirse, sizi hayal kırklığına uğratmayacak derece bir yapay zeka var. Sizi oldukça zorluyor ve her yeni maçta farklı destelerle oynamaya zorluyor. Elbette işin içinde kart faktörü olunca olay biraz şans kısmına kaysa da yine de elinizdeki kartları en iyi şekilde kullanmak sizlere kaldığı için iyi bir taktik zekası da bazen umutsuz gibi gözüken durumları atlatmanızı sağlıyor.


The conclusion


Evet, Magic: The Gathering – Duels of the Planeswalkers 2012 çok kısıtlı bir kitleye hitap eden ve öğrenmesi gerek dil açısından gerekse doğası gereği biraz karışık olduğundan dolayı zorlu bir oyun ancak bir kez alıştınız mı ciddi anlamda gerek yapay zekaya karşı gerekse arkadaşlarınıza karşı zevkli oyunlar oynayabileceğimiz bir oyun yine de büyücülerin gizemli güçlerini kullanarak yaptığı bu savaşa bir şans verin derim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu