Oyun İncelemeleri

Martin Mystere: Operation Dorian Day

1982 yılında Zagor’un çizeri Alfredo Castelli tarafından yaratılan Martin Mystere dedektif olarak bilinse de, aslen bir arkeologdur. Ancak bildiğimiz ciddi tavrından ödün vermeyen dedektiflerin aksine, oldukça espirili, komik birisidir Martin. Türkiye’de de belli bir kitleye sahip olan dedektifimizin, GMX Media tarafından maceralarını konu alan oyunu, kısa bir süre önce piyasaya sürüldü. Pek de iddialı bir yapım olmayan oyunumuz nasılmış, gelin hep birlikte bakalım.



Sıcak!



Tek Cd olarak oyunseverlere sunulan oyun, sisteminizde 520mb gibi oldukça az yer kaplıyor. Oyuna girdiğimizde bizi karşılayan arayüz bir hayli basit. Bu menülere ve arayüzler biraz daha gösterişli hazırlanabilirmiş kanımca. Neyse bunları geçtik, new game’e tıklayıp oyunumuza başladık.



Martin, gördüğü kabustan telefonun çalmasıyla kurtulur. Arayan arkadaşı Travis’tir. Bir cinayet vakası için kendisini aradığını ve olay yerine gelmesi gerektiğini söyler. Öldürülen kişi ünlü bir bilim adamıdır ve cinayet ardında kanıt bırakılmadan gerçekleşmişdir. Bunun üzerine Martin hemen orda olacağını söyler ve telefonu kapatır. Buraya kadar oldukça ciddi bir şekilde ilerleyen senaryoya bakmayın, aslında oyun espirilerle dolu, eğlenceli bir advanture oyunu.



Üstündekileri değiştirip, bir an önce olay yerinde olacağını söyleyen Martin’in başına gelen aksilikler, daha oyunun başından bizi buluyor. Gardrobunun kilitli olduğunu ve anahtarın ortalıklarda olmadığını gören Martin, dolabın üzerine bırakılan notu görür. Sevgili nişanlısı(!), Martin’in dışarıya çıkıp kendi başına gezmemesinden emin olmak için gardrobun anahtarlarını almıştır. Sadece bununla kalmayıp, Martin’in bakımda olan arabasının yerinin, telefon numarasının bulunduğu kağıdın bir parçasını yırtıp, bir yemek tarifi yazmak için kullanmıştır. Olay yerine ulaşması için arabasına ve giysilerine ulaşması lazımdır.



Eriyorum!



Oyunumuz tipik bir point&click macera oyunu, tıpkı Runaway gibi. Her zamanki gibi bir inventory’ye sahipsiniz. Gezeceğiniz onlarca mekandan toplayacağınız kanıtları, mektupları, ilginç eşyaları kafanızı çok da zorlamayacak bulmacalarda kullanacaksınız. Daha oyunun sonlarına gelmesem de, orman, çöl, tapınak gibi farklı mekanlara oyun boyunca uğrayacağınızı söyleyebilirim. Bu arada unutmadan, evinizde bulacağınız New York haritasıyla, daha önce gezdiğiniz yerlere haritada çıkan ikonlarına tıklayarak hemen gidebiliyorsunuz.



Oyun görsel yönden iddialı değil. Render’lanmış arkaplan grafikleri yanında sıradan karakter modellemeleri göze batabiliyor. Ancak yine de birkaç yıl öncesinin grafiklerini hatırlatması sorun değil, kimsenin Myst türevi grafikler beklediğini zannetmiyorum. Ayrıca bu şekilde emektar bilgisayarlar bile, oyunu rahatça çalıştırabiliyor.



Sonuç olarak benim gibi tatile çıkamayan ve bilgisayar başında mahsur kalan biriyseniz ve kafanızı çok fazla zorlamayacak, eğlencelik bir macera oyunu arıyorsanız, Martin Mystere’e bir şans verebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu