Max Payne
1. BAŞLARKEN..
Rehberine ihtiyaç duyulacak kadar zor bir oyun olmasa da, son günlerde pek çok “bilmemnerde takıldım” maili geliyor.. Durum böyle olunca, ben de oturdum rehberini hazırladım. İlk bölüm, oyunda kullanacağınız silahlarla ilgili. İkinci bölüm, oynanışla ilgili tavsiyeleri içeriyor. Üçüncü bölüm görevlerin çözümünden oluşuyor. Dördüncü bölüm ise hileler ile “easter egg”lerden bahsediyor. Hileler kısmına özellikle bakın, benim yana yakıla aradığım “bullet time kum saatini iptal etme” yöntemlerini sizler için buldum 🙂 Uzatmadan, başlayalım..
2. SİLAHLAR
Lead Pipe. Açıkçası böyle bir silahımın olduğunu oyunu bitirmek üzereyken tesadüfen fark ettim. Kısaca, ufak bir metal boru. Hiçbir işe yaramadığını ayrıca söylemeye gerek var mı?
Baseball Bat. Beyzbol sopası. Aslında kullanması zevkli ama elbette düşmanlara karşı son derece etkisiz. Üstelik elinize oyunun ortalarında geçiyor, ki o sıralarda Baretta bile yetersiz kalıyor.. Boşverin.
Baretta/Dual Baretta. Oyunun başında elinize geçen ilk silahınız. Tek Baretta, oyunun başlarında (en azından shotgun’ı ele geçirene kadar) işe yarıyor, özellikle kafaya nişan alırsanız. Ama üçüncü bölümden itibaren tamamen kullanışsız kalıyor. Çift Baretta ise size “John Woo” ruhunu yaşatmaya en elverişli silah, ama o bile yeterli değil.. 18 kurşunluk bir kapasitesi var, eğer düşmanlar sayıca azsa ve diğer silahlarınızın mermisi bitmek üzereyse kullanın, bunun dışında boşverin gitsin.
Deset Eagle. Gayet güçlü bir silah, özellikle oyunun başlarında. Ama ben pek kullanmadım. Sebebi şarjör kapasitesinin sınırlı olması ve tekrar doldurmanın uzun sürmesi. Genel olarak, yavaş ama yakın mesafede etkili bir silah. Yine, az sayıda düşman varsa ve diğer silahlarınızın mermisi bitmek üzereyse kullanın. Uzak mesafelerde hemen hiçbir işe yaramadığını da unutmayın.
Pump-Action Shotgun. Uzun bir süre boyunca bunu kullanacaksınız. Hem mermisi bol bulunuyor, hem de yakın mesafede çok güçlü. Tekrar ateş etmek için gereken süre çok uzun ama, tabiri caizse kodu mu oturtuyor. Üstelik milimetrik nişan hesapları yapmak zorunda da değilsiniz. Ingram ve Colt Commando’yu bulana kadar en sık kullanacağınız silah bu olacak, bu yüzden ona alışın.
Sawed-off Shotgun. Namlusu kesilmiş çifte. Açıkçası yakın mesafede en güçlü silah bu, hatta diyebilirim ki karşısında kimse duramıyor. Ama sadece iki mermilik kapasitesi var, uzak mesafelerde tamamen kullanışsız ve tekrar doldurması çok uzun sürüyor. Ancak “şov” için mükemmel.. Sadece iki üç düşman varsa, bullet time’a girin ve bu silahın keyfini çıkarın.. Bunun dışında, kullanmasanız da olur.
Jackhammer. Oyunun sonlarına doğru elinize geçecek. Çok daha hızlı ateş edebilen shotgun olarak tarif edebiliriz. Bir kez elinize geçtikten sonra durmayın kullanın, ama hem mermisi çok az bulunuyor hem de elinize o kadar geç geçiyor ki, o zamana kadar daha iyi silahlar buluyorsunuz.
Ingram/Dual Ingram. İşte! Hem görsellik açısından, hem de etki açısından en mükemmel silah.. Düşmanları hızlı bir şekilde yok etmek için en iyi silah, hem yakın hem de uzak mesafelerde etkili, üstelik kullanması çok zevkli.. Daha ne istersiniz ki? Evet, daha az mermi harcamasını.. Ingram mermileri adeta yiyor ve bir şarjörün boşalması çok kısa sürüyor.. Bullet time ve Ingram, mükemmel bir kombo oluşturuyor. Mermisi bitene kadar kullanın, bulduğunuzda da kaçırmayın, daha ne diyeyim?..
Colt Commando. M16’ya benzeyen, hatta büyük ihtimalle o olan tam otomatik tüfek. En güçlü silahlardan biri, biraz yavaş ateş ediyor ama bir şarjörle üç dört düşmanı götürebildiğinden, önemli değil.. Nişan alırken biraz özen göstermek gerekiyor yoksa mermilerin yarısı havaya gidiyor. Tek kusuru, oyunun sonlarına doğru çıkması. Yukarıda da söylemiştim, Ingram ve Colt Commando çıktıktan sonra bunların mermisi bitene kadar başka silah kullanmak istemeyeceksiniz.
M79. El bombası atan silah. Mermisi çok az bulunuyor ve tekrar doldurması dehşet uzun sürüyor, ama kalabalık düşmanlara karşı en etkili silah bu. Sadece çok yakınınıza ateş etmeyin yeter.. Bunu kullanan bir düşmanla karşılarsanız, menzil dışında kalın.
Molotov Cocktail. Evet, molotof kokteyli. Çok az bulunuyor, fakat kullanması çok zevkli. Doğru nişanlarsanız, sürüyle düşmanı tek bir molotof kokteyliyle canlı canlı kızartabilirsiniz. Ancak doğru nişan almak biraz zor. Hedefe ulaşması zaman alıyor ve bu esnada düşman yer değiştirmiş olabiliyor. Kapalı ve dar mekanlarda, kalabalık düşmanlara karşı kullanın.
Grenade. Bu da el bombası ama elinizle atıyorsunuz. M79 için söylediklerim bunun için de geçerli, yani sayıca azlar ama kalabalık düşmanlara karşı etkililer, ancak bunun menzili elinizle attığınız için daha kısa. Açık alanlarda kullanın ki kendi attığınız el bombasından etkilenmeyin.
Sniper Rifle. Bakın bunu kullanması çok zevkli işte! Ateş ettiğinizde, kamera mermiyi takip etmeye başlıyor ve tek seferde düşmanları yere indiriyor.. Mümkünse ateş etmeden önce C tuşuyla çökmeye çalışın, böylece silah çok fazla sallanmıyor. Görülecek mesafedelerse, bütün düşmanları uzaktan tek tek yere indirebilirsiniz..3. OYNANIŞ TAVSİYELERİ
– Hareket edin. Asla sabit durmayın, yoksa çok kolay bir hedef olursunuz. Ateş ederken sürekli sağa sola koşturun ve bir yandan da kurşunları engelleyecek bir şeyin arkasına geçmeye gayret edin. Sağa/sola ve ileri/geri yuvarlanmaya alışın. Burada bahsettiğim bullet time değil, yön tuşlarıyla zıplama tuşuna bir arada basarsanız, “roll” denilen yuvarlanma hareketini yapıyorsunuz. Kurşunlardan kurtulmak için en az bullet time kadar etkilidir.
– Bir gözünüz mermi miktarında olsun. Bazı silahları doldurmak gerçekten uzun sürüyor, merminiz bitmek üzereyken geri çekilip doldurma işini güvenli bir yerde yapın.
– Bullet time’ı verimli kullanın. Eğer bullet time zamanını iptal eden bir mod kullanmıyorsanız tabii.. Boss’larla veya gerçekten kalabalık düşmanlarla karşılaşmadığınız sürece, bullet time’ı kullanmayın. Evet, gerçekten güzel bir efekt veriyor ama çok gerekli olduğu zamanlarda bir de bakmışsınız kum saati bomboş.. Tavsiyemi dinlerseniz, oyunu bir kez normal modda bitirdikten sonra, bullet time süresini tamamen kaldıran bir mod kullanarak (hileler bölümünde ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz) tekrar bitirin. Çok daha zevkli oluyor!
– Etrafınızı araştırın. Dolap, çekmece gibi şeylerin önüne gidip “use” tuşuna basın, içlerinden mermi, silah gibi gayet kullanışlı şeyler çıkabiliyor.. Max’in kafasının üstünden bir ünlem işareti çıkmışsa, etkileşime geçebileceğiniz bir nesnenin yakınlarındasınız demektir, o nesneyi bulun. Bazen hikayeyi daha ilerleten bir ara sahne görüyorsunuz, bazen de önemli bir eşya elde ediyorsunuz..
– Painkiller’ları verimli kullanın. Çok sık elinize geçmeyecekler, sadece gerçekten ihtiyacınız varsa kullanın. En ufak bir zararda bile kullanırsanız, ciddi rakiplerle karşılaştığınızda yana yakıla painkiller ararsınız. Unutmayın, Max bir süre sonra kendi kendine de iyileşiyor. Gerekirse Max’in kendi kendine iyileşmesini bekleyin ve painkiller’dan tasarruf edin.
– Oyunda çok fazla bulmaca yok, var olanların çözümünü de aşağıda verdim zaten, ama çözümü kendiniz bulmak istiyorsanız etrafınıza dikkatlice göz atın. Bulmacaların çözümüyle ilgili ipuçları, etrafta duruyor zaten.. Duvardaki yazılar, etrafınızdaki patlatılabilir/kırılabilir eşyalar, sizin onları kullanmanızı bekliyor.
– Çok zorlanıyorsanız, hile yapmaktan çekinmeyin. Max Payne hile yapıldığında zevksiz hale gelen oyunlardan biri değil, hatta bazen hileyle daha keyifli hale geliyor. Bu sizin oyununuz, hile yapmak istiyorsanız yapın. Hileler bölümüne bir göz atmanız yeterli..4. ÇÖZÜM
Part 1, Prologue: The American Dream
Başlangıçta gördüğümüz demo, oyunun sonundan alınma.. Kahramanımız elinde kocaman bir silahla bir gökdelenin tepesinde duruyor. Bir şeyler olmuş ama ne? Max birden “üç yıl öncesini” hatırlamaya başlıyor.. NYPD’de çalışan sivil bir dedektif. DEA’dan (Uyuşturucuyla Mücadele Bürosu) teklif geliyor ama karısı ve kızı yüzünden reddediyor. Bir akşam eve geldiğinde, kapının açık ve eşyaların dağılmış olduğunu görüyor.. İşte bu anda, Max’in kontrolü size geçiyor.
İlerleyin. Sol tarafınızdaki duvarda, tuhaf bir sembol var, önüne gidip use tuşuna (default olarak “e” tuşu) basarsanız, bunun tuhaf bir “V” simgesi olduğunu görürsünüz. İlerlemeye devam edin ve çalan telefonun yanına gidip açın. Tuhaf bir görüşme.. Aldırmayın. Buradaki giysi dolabını açarsanız, bir adet shotgun sahibi olursunuz. Ancak bunu ikinci bölüme götüremiyorsunuz, bu bölümde ise gereksiz. Yani alsanız da olur, almasanız da. (Bu arada belirteyim, çözüm boyunca “dolapları açıp kontrol edin” demeyeceğim, bunu siz yapacaksınız. Dolapların içinden silah, mermi, painkiller gibi gayet faydalı nesneler çıkıyor, her dolabı -aslında etkileşime geçebildiğiniz her şeyi- kontrol etmeyi unutmayın.) Merdivenlerden üst kata çıkıp banyoya girin. Karınızın çığlıklarını duyuyorsunuz ama kapı açılmıyor. Banyodan çıkıp sol tarafınızdaki kapıya yönelin. Kapı birden açılacak ve silahlı biri çıkacak, onu ve peşinden gelenleri öldürün. Odaya girdiğinizde, kızınızın öldürülmüş olduğunu görüyorsunuz. Yan odaya girin. Buradaki kötü adamı da öldürün, o da ne, karınız da ölmüş. Artık “yemininizi bozma” vaktidir..
Part 1, Chapter 1: Roscoe Street Station
Başta giren demoda, Max’in bu olaydan sonra DEA’ya geçtiğini öğreniyoruz. O akşam karısını ve kızını öldüren serseriler, Valkyr isimli bir uyuşturucu almışlar. Max tam üç sene boyunca kılık değiştirerek yer altı dünyasında yaşamış, Valkyr’i piyasaya sürenleri bulabilmek için.. Onun gerçek kimliğini ise sadece Alex isimli bir arkadaşı ve B. isimli bir DEA ajanı biliyor. Max, Alex’le buluşmak için metro istasyonuna gelmiş. Ama ortalıkta kimse yok..
Sol tarafınızdaki kapıdan girin. (Zaten kilitli olmayan tek kapı bu.) Yerde bir metro polisinin cesedi yatıyor.. Buradaki dolaplardan cephane, silah vs.’i toplayın ve geri dönün. O ne, iki kötü adam burada sizi bekliyor. İşlerini bitirin ve buradaki merdivenlerden yukarı çıkın. Bundan sonra, tekrar bir metro durağına gelinceye kadar ilerleyin ve yolda karşılaştığınız herkesi öldürün.. Durağa geldiğinizde, sola dönün (burada shotgun’lı bir serseri sizi bekliyor, dikkat!) ve üzerinde “Subway Control Room” yazan bir kapı bulana dek ilerleyin. Maalesef şu an için kilitli.. Bu kapının sol tarafındaki tahta perdelerle örtülü kapıdan geçip aşağı inin. Başka bir durağa geleceksiniz. Sağ ve sol tarafta sizi bekleyen kötü adamlar var, dikkat edin. Özellikle soldakini göremiyorsunuz ve shotgun ile beyninizi uçuruyor.. Sola dönüp ilk kapıdan girin, içerideki kötü adamı metro görevlisini öldürmesine fırsat vermeden gebertin. Bundan sonra, görevliye yukarıdaki kilitli kapıya kadar eşlik etmeniz gerekiyor. Kapının önüne geldiğinizde, görevli sizin için kapıyı açacak ve anında nalları dikecek. İçeri girin, yarım ay şeklinde bir masanın olduğu odaya gelene dek ilerleyin ve içerideki herşeyi öldürün. Burada iki tane kapı var, sağdakinden girip üstünde sarı bir tuş olan panelin yanına gidin ve tuşa basın. Tekrar görevliyi kurtardığınız yere dönün. Burada sarı bir vagon var. Vagona girin ve içerideki tekerleğin önünde use tuşunu kullanın, kısa bir demo girecek. Demo bittiğinde vagondan inin ve ilerlemeye başlayın. Kısa bir süre sonra, sol taraftan kötü adamlar çıkacak. İyi nişancıysanız buradaki tüplerin tepesini vurmaya çalışın, havaya uçup işi sizin yerinize bitirebilirler. Kötü adamları öldürdükten sonra, buradaki merdivenden yukarı çıkın ve işte bölüm sonu..Part 1, Chapter 2: Live From The Crime Scene
Metro istasyonunun kapanmış bir kısmına girdiniz. İki tane kötü adam görene dek ilerleyin, işlerini bitirin, buradaki kapıdan girip aşağı inmeye başlayın. Her dönemeçte silahlı biriyle karşılaşıyorsunuz, hatırlatırım. Eninde sonunda lağım gibi birşeyin içine gireceksiniz, sağ tarafta üç tane kötü adam görene dek dümdüz ilerleyin. Kötü adamların işini bitirin ve buradaki merdivenden yukarı çıkın. Bir patlama duyacaksınız, o da neydi öyle? Yukarı doğru ilerlemeye devam edin. İki tane kötü adama rastlayacaksınız. İşlerini bitirin, buradaki siyah kapıyı ise unutmayın, az sonra buraya geri döneceksiniz. Buradaki merdivenden aşağı inmeye başlayın, yolda karşılaştıklarınızı öldürün. Duvarda bir delik görene dek aşağı inin. Delikten içeri girin, hmm, burası bir bankanın kasası! Bir soygunun ortasına düştünüz.. Burada dört tane sıkı rakiple karşılaşacaksınız, bol bol bullet-time ve en güçlü silahınızı kullanın. Dördünü de öldürdükten sonra buradaki kapıyı açın, içeri girip biraz daha kötü adam öldürün ve ortadaki bilgisayarın önüne gidip bir kez use tuşuna basın. Sağ tarafınızda bir kapı açılacak. Oraya girmeden önce çalan telefonu cevaplayıp NYPD’le dalga geçin. Açılan kapıdan girin, masanın üzerinde hırsızların çalmak istedikleri şey var: Aesir Corp. hisse senetleri. Tekrar bilgisayarın önğne dönün ve use tuşuna basın, bu sefer solda bir kapı açılacak. Bu kapıdan girdiğinizde masanın üstünde detonatörlerin durduğunu göreceksiniz, bunları alın. Son bir kez bilgisayarın önğne dönüp use tuşuna basın, sonra da yukarıda unutmayın dediğim siyah kapının yanına dönün. Kapının yanında use tuşunu kullanın, hey, havaya uçtu.. Arkadaşınız Alex’i ve onun ölümünü gösteren kısa bir demo girecek. Demodan sonra, ortama bir miktar kötü adam daldığını göreceksiniz. Onları öldürün ve buradaki merdivenlerden yukarı çıkın. Dört beş kötü adamın olduğu bir odaya gelene dek yukarı çıkmaya devam edin, kötü adamları öldürün ve buradaki küçük kontrol kulübesine girip içerideki kolu yukarı kaldırın. Şimdi merdivenlerden yukarı çıkmaya devam edin, açık havaya ulaştığınızda bir sonraki bölüm yüklenmeye başlayacak..
Part 1, Chapter 3: Playing It Bogart
Demoda görüyoruz ki, Max polis olduğumu hala kimse bilmiyordur zannıyla Punchinello’ya ait bir otele gidiyor ama maalesef bir polis olduğu açığa çıkmış.. Nitekim karşılama komitesi bunu gösteriyor. Demo biter bitmez iki serseriyle kapışmaya başlıyorsunuz, oldukça zorlular. Sürekli bir şeylerin arkasında kalmaya özen gösterin, daima kafaya nişan alın ve işlerini bitirin. Onları öldürdüğünüzde, masanın üstündeki mektubu okuyun. Mektupta Rico Muerte isimli birinden söz ediliyor, mafya işlerinde önemli bir yeri var ve bu otelde kalıyormuş.. Oda numarası da 313. Her neyse.. İçeriye birkaç kişi daha girecek, onları da öldürdükten sonra açık kapıdan geçin ve merdivenlerden aşağı inin. Geldiğiniz odada, kırmızı bir ışıkla aydınlanan bir pencere arayın. Pencereyi kırın, çatıya çıkın ve sola sapıp arkasından sesler gelen bir kapıya gelene dek ilerleyin. Kapıyı açmanıza bile gerek yok, kapıdaki ufak delikten içerideki herkesi temizleyin, yapabiliyorsanız tüplerin tepesine nişan alın da ortalık biraz şenlensin.. İçeri girin ve buradaki kapıdan geçip aşağı inin. O katın başka bir kısmına geçtiniz.. İlerleyin, solda tv izleyen kötü adamı öldürün. Ateş etmeye başlar başlamaz içeri üç kişi daha girecek, onlara da merhaba deyip üstünde “exit” yazan kapıdan geçin. Sürpriz, birkaç kişi de burada sizi bekliyor.. Burada da üstünde “exit” yazan bir kapı var. Kapının üstündeki kilide ateş edip ilerleyin. Bundan sonra yapacağınız tek şey, duvardaki “fire exit” oklarının gösterdiği yöne doğru ilerlemek ve karşınıza çıkanları öldürmek. Tekrar “exit” yazan bir kapıya geleceksiniz. Fakat bu sefer bu kapı kilitli.. Önemli değil, bu kapının hemen yanındaki kapıdan girin ve ilerleyin. Daire şeklinde ufak bir alana geleceksiniz ve bir sürü kızgın adam sizi bekliyor olacak.. Hepsini öldürün ve burasını unutmayın, birazdan geri döneceksiniz.
Muerte’nin 313 numaralı odası, hemen yan tarafta. Kapıyı açar açmaz geri çekilin, çünkü zeki çocuk kilide bir shotgun bağlamış, kapı açıldığında ateş ediyor. İçeride masanın üstünde bir mektup var. Bu mektupta ne yazdığına ilişkin notlarımı kaybetmişim, o yüzden bilgi veremiyorum. Diyelim ki “Nassın, iyi misin, halamgiller nasıl?” yazıyor.. Odadan çıkar çıkmaz sağa sapın, kırık bir kapının önüne geleceksiniz. Ateş ederek kapıyı kırın, içeri girdiğinizde pencerelere ateş edin, pervaza çıkıp kan izlerini takip ettiğinizde başka bir pencerenin önüne geleceksiniz. O pencereyi de kırıp içeri girin, sürpriz! Bu oyundaki easter egg’lerden biri.. Yerdeki cesedin kalbine bir kazık saplanmış ve adamcağız ölmeden önce son gücüyle katilin ismini yazmış: Buffy. Gülen yok mu? Buffy The Vampire Slayer’ı izleyen tek ben miyim? Neyse.. Bu odadaki faydalı eşyaları topladıktan sonra, yukarıda unutmayın dediğim yere dönün. Bu sefer önceden açılmayan bir kapı açılacak ve içeriden iki kötü adam çıkacak. İşlerini bitirin ve içerideki kazana bir kez ateş edin. Zemini delip bir kat aşağı düşecek, peşinden siz de atlayın. Burada da öldürmeniz gereken sürüyle adam var.. Temizliği bitirdikten sonra, üstünde “216” yazan kapıyı arayıp bulun ve içeri girin. Sehpanın üstündeki günlüğü okursanız, burasının “Havalı Dawn”a ait ve şantaj için kullanılan bir oda olduğunu anlamışsınızdır. Dawn’ın mesleğini yazmıyorum, anlayan anladı.. Kapıdan girer girmez sağınızda kalan dolabın önüne gidip use tuşunu kullanın, aaa, burası gizli bir bölmeymiş. İçeride bir kamera ve bir kapı var. Kapıdan geçip ilerleyin. Sola sapın, önünde üç serserinin beklediği bir asansöre ulaşacaksınız. Adamları öldürün, asansöre binin ve bölüm sonu..Part 1, Chapter 4: The Blood Veins Of New York
Bir alt kata indiniz. Tam olarak söylemek gerekirse, çamaşırhaneye.. Soldaki adamları öldürün ve üstünde yeşil bir lamba olan kapıdan geçin. Girer girmez tam önünüzdeki tüplerin tepesine ateş edin ve geri çekilin, içeri giren kötü adamları sizin yerinize halletsinler. Burada da üstünde yeşil bir lamba olan bir kapı var. Kapının önündeki kutuları ateş ederek kırın ve ilerleyin. Kazan dairesi gibi bir yere geldiniz. Beyzbol sopasını burada elde diyorsunuz ama dediğim gibi, bir işe yaramıyor. Buradaki metal merdivenlerden çıkın ve mutfağa girin. Birkaç kötü adam daha.. İşlerini bitirdikten sonra buradaki merdivenlerden yukarı çıkın. Hemen soldaki kapıdan seslerin geldiğini duyacaksınız. İçeri girip herkesi öldürün. Buradaki sehpalardan birinin üstünde bir anahtar (bar key) var. Onu alın ve odadan çıkın. Sola sapıp üstünde “Bar” yazılı olan kapıyı bulana dek ilerleyin. İçeri girin..
İşte güzel bir demo. Yarıda kalması kadar kötü bir şey yoktur.. Her neyse. Muerte burada, tam da iş üstündeymiş. Siz onunla yeterince ilgilenemeden kaçıyor, siz de içeri giren diğer kötü adamları öldürün ve Muerte’nin peşine düşün. İngram kullanıyor. Mümkünse yakın mesafeden kafasını nişan alarak Desert Eagle kullanın da çabuk ölsün. Öldükten sonra, Ingram’a kavuşacaksınız. İlerleyin. Karşınıza çıkanları öldürün, burada kafesle çevrelenmiş bir oda ve içinde de üstünde “exit” yazan bir düğme var, burayı unutmayın. Buradaki merdivenlerden yukarı çıkın ve “Club” yazan kapıdan içeri girin. Tuvalete hiç girmeden dümdüz ilerleyin, iki kötü adamı öldürün ve buradaki kapılardan geçip çatıya çıkın. Sol tarafınızda kalan camlara ateş edin, aşağı atlayın ve giren müzikle beraber kendinizi güzel bir kapışmaya hazırlayın.. Çatışma bittiğinide, az önce unutmayın dediğim kafesli odanın yanında olduğunuzu göreceksiniz. Gidip exit düğmesine basın, az önce “çatıştınız” odaya geri dönün ve buradaki çift kanatlı kapıdan geçip dışarı çıkın.. Bölüm sonu.
Part 1, Chapter 5: Let The Gun Do The Talking
Punchinello’nun bir düşmanı varmış, Rus mafyası. Punchinello’ya ait bir arabaya bomba koyuyor ve hızla kaçıyorlar, bu sırada bir tır kaza yapıyor. Güzel de yanıyor vesselam!
İlerleyin. Üstünde “Pawnbroker” yazan dükkanın kapısı açık ve içeride bir iki kötü adam var, Ingram’a mermi bulmak istiyorsanız uğrayın. Telefon kulübelerini görene kadar dümdüz ilerleyin, kulübelerin hemen solunda aşağı inen merdivenler var. Merdivenlerden inin, kapıdan geçin, içeridekileri gebertin ve ilerlemeye devam edin. Bir patlama geriye dönmenizi imkansız kılacak, üstelik buradaki tek kapı da kilitli. Tüpleri gördünüz mü? Tepesine ateş edin, bir tanesi fırlayarak kilitli kapıyı kıracak. Bu sırada kapı ve tüp arasında durmayın! İçeri girin, biraz daha katliam yapın. Çalan bir telefonun yanına gelene dek ilerleyin, katliam yapmayı sürdürün. Telefonu açtığınızda, gizemli birinden ufak bir destek alacaksınız. Devam edin. Daire şeklinde bir alana çıkacaksınız, ortalık kötü adam kaynıyor. Hepsini öldürün. Buraya girer girmez sağınızda kalan kapının kilidini kırın, içeri girin, buradaki rafın üzerinden bir anahtar (staircase key) alın. Odadan çıkar çıkmaz hafif solunuzda kalan kapıdan geçin ve merdivenlerden yukarı çıkmaya başlayın. Her katta kötü adamlar var.. En üst kata kadar çıkın, bir patlama daha fazla ilerlemenizi imkansız kılacak. Siz de sağa sapın, çatlağın üstünden atlayın ve açık olan tek kapıdan içeri girin. Herkesi öldürün, bu odadaki camları kırık pencereden dışarı çıkın ve işte bitti..
Part 1, Chapter 6: Fear Gives Man Wings
Bölüme bir yangın merdiveninin tepesinde başlıyorsunuz. Aşağıya, sokağa kadar inin. Burada açık tek bir kapı var, o kapıdan girin ve demo girene dek ilerleyin. Demoda gösterilen kapının yerini unutmayın. Tekrar sokağa çıkın. Burada da açık tek bir kapı var, buradan girin ve üç kat yukarı çıkın. Her katta çeşitli çap ve ebatta kötü adam ile karşılaşacaksınız.. En tepedeki kapıdan girdiğinizde, kısa bir demo girecek. Karşınızdaki adamı sakın öldürmeyin! Onunla beraber az önce yerini unutmayın dediğim kapının önüne gidin, sizin için kapıyı açtıracak. (Parolaya dikkat ettiniz mi?) Kapı açılır açılmaz çatışmaya hazır olun. İçeri girin ve sola sapıp bir asansörün önüne gelene dek ilerleyin. Asansöre binin ve bir kat yukarı çıkın. Asansörden indiğinizde, bir odaya gelene dek ilerleyin (zaten gidebileceğiniz tek bir yön var) ve içeri girin. Pulp Fiction tadında bir karşılaşmaya hazır olun, tuvalette bir adam var ve çıkar çıkmaz onu vurun.. Bu odadaki pencereyi kırarak çatıya çıkın. Sağ tarafınızda diğer binaya kadar ulaşan borular var, boruların üstüne atlayın ve diğer binaya ulaşın. (Eğer önce sol tarafa gider ve buradaki pencerelerden birini kırarsanız, içinde Soldier Of Fortune II posterlerinin ve bir sürü silahın olduğu bir odaya girebiliyormuşsunuz. Denemedim, fan sitelerinden birinde okudum. Bu da böyle bir easter egg..) Pencereyi kırarak içeri girin, herkesi öldürün ve İngilizceniz iyiyse, tv’deki şovu sonuna dek dinleyin.. Buradaki pencereden de çıkın ve tekrar boruları kullanarak karşı ki binaya geçin ve kapıdan içeri girin.
Bir patlama duyana kadar ilerleyin. Bundan sonra gidebileceğiniz tek bir yön var, iki kötü adam görene dek ilerleyin. Mermi harcamayın, biraz bekleyin. Bombayı etkisiz hale getirmek için hangi teli kesmeli, onu tartışıyorlar.. (“Filmlerde hep kırmızıyı keserler!”) Maalesef bomba patlıyor ve duvar çatlıyor. Gidip kapıya dokunun, çatlak duvar yıkılacak (ve sadece kapı ayakta kalacak!). İlerleyin, yıkık bir duvar parçasının önüne geleceksiniz. Üst taraftan gelen üç kötü adamı halledin, yıkık duvarı kullanarak bir üst kata çıkın ve ilk kapıdan geçerek ilerlemeye devam edin. Arkasından sesler gelen bir kapının yanına geleceksiniz. İçeri girmeden önce save yapın, şarjörünüzü doldurun ve dalın odaya.. Punchinello “ailesinin” önemli bir üyesi olan Gognitti içeride, ama siz girer girmez kaçıyor ve geride üç adamı kalıyor. Bullet-time’ı sonuna kadar kullanarak üçünü de öldürün, yoksa tek bir atışta işiniz bitiyor. Adamları öldürünce masanın üstündeki mektubu okuyup Jack Lupino hakkında biraz daha bilgi sahibi olabilirsiniz.. Bundan sonra Gognitti’yi takip etmeniz gerekiyor. Buradaki kapıdan geçip pencereden atlayın, nereye gitmeniz gerektiği size kısa demolar halinde gösterilecek. Gognitti’yi bir çatıya kadar takip ediyorsunuz ama gelen bir trenin üstüne atlayıp kaçıyor. Sonraki trenin üstüne de siz atlayın, bölüm sonu..Part 1, Chapter 7: Police Brutality
Matrix tarzı giriş demosundan sonra, solunuzda kalan boruların üstüne atlayarak karşı binaya geçin. İleriden gelen iki maymunu öldürün, sonra da sağa sapıp bir kapının önüne gelene kadar devam edin. İçeri girin, Gognitti’nin üç serseriyi üstünüze gönderişini gösteren kısa bir demo girecek. Molotof kokteyliniz varsa kullanmanın tam sırası.. Üçünü de hallettikten sonra merdivenlerden en alt kata inin, buradaki kapıdan geçin ve dışarı çıkın. Bir parmaklık göreceksiniz, arkasında da size saldıran birkaç kötü adam daha.. Hepsinin işini bitirdikten sonra, buradaki kapıdan da geçip devam edin. Gognitti’nin bir asansöre binişini gösteren kısa bir demo girecek. Peşinden gidin, etraftaki kötü adamları öldürün ve asansörü aşağı çağıran düğmeye basarak, geldiğinde içine girin. (Buradaki kamyonun arkasında malzemeler bulabilirsiniz.) Bir üste çıkın, buradakileri de öldürün. Kan izlerini takip edin. Bir sürü reklam panosunun yanına geleceksiniz. Yolda karşınıza çıkan herşeyi öldürerek, panoların yan tarafından ilerlemeye başlayın, ta ki yerde cam bir çatı görene kadar.. Camı kırın ve aşağı atlayın, herkesi öldürün. Buradaki kapıdan da geçip yukarı çıkın, yine çatıdasınız. Sol taraftaki yangın merdivenine atlayın, bir alt kata inip buradaki kapıdan içeri girin. Bir otel odasındasınız.. Dışarı çıkın, aman dikkat bir sürü kötü adam var ortalıkta. Başka bir kapı görene dek ilerlemeye devam edin, kapıdan geçin ve bir kez daha çatıya çıktınız. Kısa bir demo girecek, Gognetti’yi sonunda kıstırdınız. Aşağı inmeden, bulunduğunuz yerden önce adamlarını, sonra da aşağı inerek Gognetti’yi öldürün. Bölüm sonu..
Part 1, Chapter 8: RagnaRock
Jack Lupino’nun RagnaRock isimli bir gece klubünde olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz, bu sebeple biz de oradayız.. Sağınızdaki (üstünde “Tickets” yazan) kulübeye girin, buradaki şalteri indirin, arkanızdaki duvar açılacak ve bir merdiven ortaya çıkacak. Yukarı çıkıp buradaki iki kişiyi öldürün. İlerleyin, dans pisti gibi bir yere geleceksiniz. Buradakileri öldürün ve açığa çıkmamaya çalışın, tepenizde molotof kokteyli atıp duran biri var. Pistin arkasındaki kapılardan geçin ve ilerlemeye devam edin, tekrar pist gibi bir yere geleceksiniz. Buradakilerin de işini bitirin, sonra da “Bar” yazan okun gösterdiği kapıdan geçip devam edin. Tuhaf ama, bir sürü kitap olduğu için kütüphaneye benzettiğim bir yere geleceksiniz. Buradaki kafesle kapatılmış kapıyı, yanındaki düğmeye basarak açın ve merdivenlerden yukarı çıkın. Bir balkona çıktınız, az önceki dans pistinin üst katı. Karşıdan size ateş edenleri öldürün veya öldürmeyin, fark etmiyor. Karşınızdaki kapıdan da geçtikten sonra, sinema salonu gibi bir sürü koltuğun olduğu bir yere geleceksiniz. Buradaki diğer kapıdan da geçin ve merdivenlerden yukarı çıkın. Açık olan kapıdan içeri girin, buradakileri öldürün ve fıçıların arkasında kalan yola girip ilerlemeye devam edin. Merdivenlere geldiğinizde, en üste gelene kadar çıkın. Çatıdasınız.. Tam karşınızda ince yarık gibi bir pencere var, buradan girin ve kirişlerin üstünden tam solunuzda kalan kapıya kadar yürüyün. Bir kez daha çatı.. Çatının kenarına gelene dek sola doğru ilerleyin. Tam karşınızda açık bir kapı var. Yine kirişlerin üstünden geçerek bu kapıya ulaşın ve merdivenlerden aşağı inin. Kafesle kapatılmış bir kapıya geldiğinizde, yan tarafındaki düğmeye basarak onu açın, karşınıza çıkanları öldürün ve merdivenlerden aşağı inin. Burada bir bateri ve gitarlar var.. Tam karşıdaki merdivenlerden bir üste çıkın, buradaki kontrolleri kullanarak baterinin arkasında kalan platformu yukarı kaldırın ve açılan yerden geçerek karşınıza kim çıkarsa öldürün. Sol tarafınızda, üstte biraz daha karmaşık kontroller var. 1 ve 4 numaralı tuşlara basın, aşağı inin ve yolunuz açıldığına göre ilerleyin. Çarpışarak buradaki merdivenlerden yukarı, en üst kata kadar çıkın. Kalasların üstünden atlayıp zıplayıp en sondaki kapıya ulaşın, bölüm bitti..Part 1, Chapter 9: An Empire Of Evil
Lupino’nun “ana karargahında”sınız. Ortalık ceset dolu zaten.. Lupino fazla Lovecraft okuduğundan kayışı kopartmış biri, kısaca manyak da diyebilirsiniz. Anlatacak çok şey yok, merdivenlerden yukarı çıkın, yan tarafındaki düğmeyi kullanarak en sondaki kapıyı açın, içeri girin ve işte geldiniz, Part 1’in son savaşı. Sağ ve sol tarafınızdaki üstü kapalı yerlerden mümkün olduğunca çıkmayın, yoksa bir üst kattan gelen mermiler ve molotof kokteylleri, canınızı çok yakıyor.. Ayrıca buralarda mermi ve painkiller bulabilirsiniz. Önce Lupino’nun sadık askerleriyle uğraşacaksınız, yeterince öldürdüğünüzde ise odadaki perde açılacak ve Lupino ortaya çıkacak. İlk fark edeceğiniz şey, Lupino’nun Murat’a ne kadar benzediği olacak. Yok, bunu bitek ben fark ettim.. Yani bilmeyenler için söylüyorum, hık demiş burnundan düşmüş, bitek dövmesi eksik. Önce iki adamını öldürün, sonra da Lupino üstünde yoğunlaşın. Sawed-off shotgun kullanıyor, yani menzil dışında kalın ve işini uzaktan bitirin. Onu öldürdüğünüzde, Mona Sax isimli “femme-fatale” bir hatunun gelişini gösteren bir demo girecek, yalnız neresi çok güzel ben çözemedim. Resmen eşi dostu oynatmışlar demolarda, Max bile üflesen uçacak bir tip, insaf.. Bu arada, bölüm bitti.
Part 2, Prologue: A Cold Day In Hell
Max Mona Sax’ın verdiği içkiyle kendinden geçiyor ve kabus görmeye başlıyor.. Böylece oyunun en sıkıcı bölümü başlamış oluyor. Bulunduğunuz odadan çıkın ve koridora girin. Kamera açısı değişecek, tuhaflaşacak.. Yapmanız gereken şey, evinizin oturma odasını bulmak. Oynadığınızda anlayacaksınız, sağa dön, sola sap şeklinde bir çözüm vermek olanaksız, bu yüzden sadece yeterince dolandığınızda, eninde sonunda oturma odasına geleceğinizi söylemekle yetiniyorum. Merdivenlerden bir üst kata çıkın ve çocuk odasına girin. Buradaki koridora girdiğinizde, simsiyah bir yere çıkıyorsunuz, zeminde kırmızı, ip gibi izler var. Bu izlerin üstünden ayrılmadan (ayrılırsanız düşüp ölüyorsunuz) sol tarafta kalan kapıya ulaşmanız gerekiyor. Ulaştığınızda, başka bir odaya gelene dek ilerleyin. Kısa bir demo girecek, bittiğinde biraz daha ilerleyin. Bir demo daha ve işte bitti..
Part 2, Chapter 1: The Baseball Bat
Frankie’yle tanışın, kafanızla beyzbol oynayan adam.
Demo bittiğinde, ayazda kalmış bekçi şeysi gibi dımdızlak olduğunuzu fark ediyorsunuz, çünkü dandirik bir beybol sopasından başka bir şeyiniz yok. Önce kazanın arkasındaki dolabın kilidini kırın ve içeriden çıkan iki painkiller’ı alın. Yine kazanın arkasında kalan kapıdan çıkın ve kötü adamlardan birinin dikkatini çekin. Hemen geri kaçın ve kapının girişinde bekleyin. İçeri ancak tek tek girebilirler, bu esnada beybol sopasıyla işlerini bitirebilirsiniz. Hemen hiç kurşun yemeden, bu taktiği kullanarak altı kişi öldürdüm, hem de beybol sopasıyla! Her neyse.. Bir asansör bulana dek koridorlarda dolanın. Asansöre binip aşağı inin, açık havaya çıkacaksınız. Ortalıkta dolanan kötü adamları öldürün (eh artık silahınız var) ve caddeye çıkın. Her iki yön de yanan polis arabalarıyla kapanmış, “Otel” tabelasını görene dek sola doğru ilerleyin. Açık kapıdan içeri girin, burasını hatırladınız mı? Üstünde “Lounge” yazan kapıdan girin, içeridekileri öldürün ve üstünde “Bar” yazan kapıya doğru ilerleyin.. Kafanızla beyzbol oynayan adam, içeride. Quicksave yapın, oldukça zorlu bir savaş olacak.
Frankie’nin yanında dört adamı var, biri bar tezgahının arkasında, diğerleri ise açıkta. İçeri girmeden, açık kapıdan ateş etmeye çalışın, özellikle tezgahın arkasındaki vurun. Sayıyı ne kadar azaltırsanız kardır.. Sonunda, Frankie’yle teketek kalacaksınız. Her zamanki kurallar geçerli, güçlü bir silah kullan, kafasına ateş et. Öldüğünde, bölüm bitecek.Part 2, Chapter 4: Put Out My Flames With Gasoline
Bu oldukça zor ve size bol bol load yaptıracak bir bölüm. Neler olacağını anlatayım: hareket eder etmez bir patlama olacak ve her taraf alev alacak, doğru yolu bulmak için çok az bir süreniz var.. Bulamazsanız yanıp ölüyorsunuz. Endişelenmeyin, tek bir sıyrık almadan kurtulmak mümkün.
Hareket etmeden önce, options’a girip brightness’ı biraz yükseltin çünkü ortalık çok karanlık. Daha sonra normal seviyesine getirirsiniz. Şimdi.. Tam önünüzdeki bar tezgahını görüyor olmalısınız. Onun sağ tarafında bir kapı var. O kapıya ulaşmamız lazım fakat dümdüz giderek değil.. Sağ tarafa dönün ve yürümeye başlayın. Bir patlama olacak ve alevler odayı doldurmaya başlayacak. Hızlıca sola dönüp o kapıya doğru koşun, içeri girin, alevler sizi takip ediyor, sakın durm