Medal of Honor: Frontline
D-DAY, 6 Haziran 1944
Makineli tüfekler, keskin nişancılar, havan topları, mayınlar ve el bombaları…
Bir kahramanı karşılayabilecek en tehlikeli şeyler olsa gerek!
İlk iki oyunu oynayanlar bilirler, Underground’da ki kahramanımız Manon’du.
Frontline’daki esas oğlan ise yine ilk oyunun da baş kahramanı olan Jimm
Patterson. Yine 2.Dünya Savaşı’nı bize fazlasıyla yaşatan oyunda (Ki oyunun
girişindeki ünlü Normandiya çıkarmasını görünce sizde buna katılacaksınız) Jimmy
ile birlikte çeşitli sabotaj planları, düşman üslerine kılık değiştirerek sızma
ve gizli bilgiler edinme vs. gibi görevleri üstlenerek Nazi’lerin arasına
karışıyoruz. Tek kişilik ve görev tabanlı bir oynanış sunan oyunda ki görev
yerlerimiz arasında ise Fransa ve Hollanda gibi Avrupa ülkeleri bulunuyor.
Eski oyunları bilenlere Frontline hiç de yabancı gelmeyecek, çünkü oyun
stilinden görevlere kadar çok büyük benzerlikler var. Fakat Frontline, PS2’nin
geniş olanakları sayesinde önceki oyunlara göre çok daha geniş bölüm tasarımları
sunuyor. Yani yeni oyun alanları çok daha detaylı ve geniş bir biçimde
tasarlanmış. Her zaman olduğu gibi yine görevlerimiz bize 2.Dünya Savaşı’ndan
alınan gerçek görüntülerle birlikte bir belgesel havasındaymışçasına
anlatılıyor.
Gelişen teknolojiyle birlikte grafikler de eskiye nazaran çok çok önde ve bu
görsellik gerçekten göz kamaştırıyor. Düşmanların vuruldukları noktaya göre
tepki vermeleri bir yana dursun geliştirilmiş karakter animasyonları ve
modellemeleri gerçekten çok iyi. Tüm bunlar oyunun genelde iyi olan yapay zeka
seviyesi ile birlikte eğlenceli bir 2.Dünya Savaşı konulu oyun çıkarmış. Düşman
askerlerde zaman zaman yapay zeka aksasada ve nadiren düşmanı ‘kafası’ gibi
ölümcül bir noktadan vurduğunuz da sanki hiç vurulmamışçasına hareket
edebilmeleri gibi (bu olay uzun karakter animasyonlarının olduğu noktalarda
olabiliyor sadece) bir takım küçük sorunlar olsa da bunlar oyunun etkileyici
atmosferi arasında büyük oranda önemsenmeyebiliyor.
Her yerde olmasada çevre dekor ve birimlere ateş ederek kırıp parçalama gibi
etkileşimlere girebilmeniz de oyunun artı yönlerinden bir tanesi. Bunların
yanında ateş ve patlama efektleri de güzel bir biçimde oyuna aktarılmış. Yalnız
çevre ve arka plan detayların bazı yoğun olduğu belli noktalarda oyunun
grafiksel akıcılığı oyunu etkilemeyecek şekilde azalabiliyor. Ama bu problem
edilecek bir nokta değil, çünkü bunun oyunun oynanış ve temposuna hemen hiçbir
etkisi olmuyor. Sadece çok dikkat edildiğinde bu durum birazda olsa göze
batıyor.
İlk görevimiz sağ kalmak olacak. Fakat bu, Normandiya’nın tehlikeli
sahillerinde, ağır ateş altında pek de kolay olmayacak. Ayrıca Naziler’in istila
ettiği Avrupa’ya adımımızı atmamızla birlikte tehlike limiti biraz daha
yükselecek. Adımlarımıza dikkat etmemiz ve yaşamamız gerekecek, çünkü emrimiz bu
asker!
Oyunun geliştirilen kontrol sistemi kullanışlı bir biçimde Analog çubuklara
aktarılarak oynanabilirlikte iyi bir verim alınmış-her ne kadar bazı ince ayar
gerektiren noktalara nişan almak bazen biraz zor olsada… Eski oyunlarda
bulunan ve pek de iyi olmayan Multiplayer modu ise Frontline’da bulunmuyor. Yani
bu oyunda tamamen tek oyunculu mod üzerine yoğunlaşılmış ve sonuçta ortaya
oynanması kolay ve aynı derecede eğlenceli bir oyun çıkmış yine.
Medal of Honor serilerinin her zaman için en iyi tarafını oluşturan ses
efektleri ve müzikler de yine mükemmel denebilecek bir kalitede hazırlanmışlar.
Çeşitli silah ve patlama efektlerinin kalitesini eğer iyi bir ses sisteminiz
varsa sanki yanı başınızdaymış gibi hissedeceksiniz. Naziler’in Almanca
konuşmaları ve en güzeli oyundaki opera/orkestra müzikleri inanılmaz derecede
etkileyiciler. Credits bölümündeki görüntüler bu müziklerin hazırlanışının ne
kadar profesyonelce olduğunu gösteriyor zaten…
Sonuç olarak Frontline, Medal of Honor serilerinin başarısını PS2
çıkarmasında da devam ettiriyor ve senenin en iyi oyunlarından biri olmayı
fazlasıyla hakediyor…
Savaşın gönüllüsü olarak 2.Dünya Savaşı’nın en dramatik sahneleri ile
karşı karşıyayız. En önemli görevlerimizden birisi de “Alman savaş makinelerini
yok ederek dünyaya gereken emniyeti sağlamak”. En büyük zafer bizim için bu
olacaktır.
Dwight D. Einsenhower
6 Haziran 1944