Oyun İncelemeleri

Men of Valor

İsim size tanıdık geliyor değil mi? En azından bir çağrışım meydana getirdiği gerçek. Haklısınız, söyleniş olarak neredeyse hepimizin bildiği bir oyuna benziyor: Medal of Honor: Allied Assault. Onur madalyası almamızı sağlayan Medal of Honor yapımcıları, bu sefer de size cesaret madalyası vermek için kolları sıvamış durumda.

Her ne kadar yapımcılar ortak olsa da bu oyunun, Medal of Honor’ın konusunuyla aynı olan tek noktası savaş içeriği. MOV ile kendinimizi 1965 yılında Vietnam’da mücadele eden ve hayatta kalmaya çalışan Dean Shepard isimli bir asker olarak göreceğiz. Vietnam konusu pek çok oyunda özellikle FPS türünde işlendi. Artık kabak tadı vermeye başlayan bu konuyu özgün kılmak için yapımcıların pek çok vaadi mevcut. Bunlardan en önemlisi oyun esnasında askerlerin içinde bulunduğu ruh hallerini ve de o bölgenin halkı olan Vietkongluların da yaşadıklarını görecek olmamız. 

Savaşları Ordular Değil, Devletler Başlatır*

Şahsen, bu tarz oyunlarda derinlik ve işleniş açısından pek çok yönün aksadığı kanaatindeyim. Özellikle FPS türünde sözüm ona kahraman amerikan askerlerinin gözünden amacı belli olmayan bir savaşa sorgusuzca girmenin beni fazlaca heyecanlandırdığını söyleyemeyeceğim. Yapımcılar bu tür önyargıların farkında olarak oyun atmosferine özellikle uğraştıklarını belirliyorlar. Bakalım bu atmosferi nasıl sağlıyorlar?

Tek kişilik görevlere başladığımız zaman öncelikle kısa süreli bir eğitime tabi oluyoruz. Burada sürünme, eğilme ve silah kullanma gibi genel hareketlerle acemiliğimizi tamamlıyoruz. İlk başta dikkatimi çeken şey yürüme esnasında pek çok oyundaki gibi dümdüz ilerlemediğimiz ve bunun yerine asker yürüyüşü şeklinde tempolu adımlarla daha gerçekçi bir şekilde hareket etmemizdi. Bu arada kampta karşılaştığınız adamlar sizin takım arkadaşlarınız olarak oyun boyunca size yardımcı olacaklar. Yaralanana yardım etme, adam geride bırakmama, koruma ateşi gibi görev dağılımlarını bu arkadaşlarımızla gerçekleştireceğiz. Her biri ayrı karakterde işlenen bu adamlar atmosferin ilk parçasını oluşturmakta. 

Bir diğer önemli özellik ise oyunun pek çok yerinde giren demolarla epik bir anlatımın sağlanıyor olması. Oyun motoruyla hazırlanan bu demolar sıcak savaşlar öncesi sizi gergin ortama doğru gittikçe hazırlıyor. Bu demoların yerine bazen de ünlü devlet adamları veya askerlerin sözleri yer alıyor. Örnek olarak *“Savaşları Ordular Değil, Devletler Başlatır”sözü ise General William Westmorelands’e ait bence oldukça önemli bir ifade. Görevler arasında sıkça gördüğümüz şey ise kahramanımızın ailesine mektup yazması. Her şeyin mutlu olarak başladığı mektuplar kayıplar ve sorunlarla birlikte askerin ruh halini gözler önüne sermeye çalışıyor. 

Atmosferi tamamlayan ve kendini belli ettiren en çarpıcı öğeler şüphesiz ses ve müzikler. Her ne kadar 5+1 veya Eax desteği görünmese de oyun sesleri kolonların dağılımına göre oldukça iyi paylaştırılıyor. Ara ara üstümüzden geçen helikopterler, diğer askerlerin konuşmaları ve radyolardan gelen müzikler gerçekten o dönemi çok iyi yansıtıyor. Hatta çalan şarkılar arasında o dönemin hitlerinin sahibi James Brown ve The Mamas and Papas grubu da mevcut.

Ses ve müziklerin grafiklerin önünü geçtiğini söyleyebilirim. Grafikler her ne kadar kötü olmasa da yeni nesil FPS’ler ile çıtanın iyice yükseldiği bir gerçek. Genel olarak dış mekanlarda geçen oyun aslında çizimlerde fena iş çıkarmıyor. Örneğin oyunun vazgeçilmez unsuru olan çimen, ağaç, gökyüzü, su birikintileri ve kayalar iyi tasarlanmışlar. Silahların kurşunlarının etkisiyle ağaç ve zeminlerde oluşan parçalanmalar da iyi tasarlanmış. Ancak oyunun motoru bunların ötesinde çok fazla içerik sağlamıyor. Bu arada oyun motorunu kontrol etmenin belki de en iyi yolu gördüğünüz kola kutuları ve masalara gidip bunları itmek. Hiçbir hareket olmaması tebessümünüzü biraz azaltacaktır. Yine de oyunun çatışma ağırlıklı olduğunu düşünürsek bu tür detaylara çok ihtiyaç olmadığını düşünebilirsiniz. Fakat bu tarz eklerin artık birer lüks olmaktan çıkıp, haklı beklentiler olduğunu söyleyebiliriz. Yine motor ile bağdaştırabileceğimiz en büyük hata düşman zekası. Düşmanlar gerçekten çok kötü hareket ediyorlar. Hiçbir önlem almamış olmanıza rağmen bir düşman önünüzden geçip gidebiliyor. Ya da tam önünüzde durum çok uzaktaki birine ateş etmeye çalışıyor olabilir. Bazen tam üstümdeki bir kayadaki askerin neden bana ateş etmeyi düşünmediğini bir türlü anlayamadım. 

Yaralarınızı Sarın, Adamınızı Geride Bırakmayın

Oynanış açısından birkaç yenilik olduğunu söylemeden geçemeyiz. Öncelikle yaralandığınız zaman iyileşmek için artık bir süre beklemeniz gerekiyor. Savaş esnasında yaralandığınızda sol alt köşede kanamanız gözüküyor. Bunun üzerine önceden bulduğunuz sağlık paketlerini F tuşu yardımıyla devreye sokuyorsunuz. Ancak tuşa basar basmaz sağlığımız aniden düzelmiyor. Kısa da olsa dereceli olarak belli bir sürenin geçmesi gerekmekte. Ayrıca iyileşme süresi, koşmayıp ve sabit durduğunuz takdirde oldukça kısalıyor. Bu bakımdan uygun zamanlama için sizin karar vermeniz gerekmekte. Bir diğer değişik nokta ise ormanın çeşitli yerlerine dağılmış olan bubi tuzakları. İki nokta arasına gerilmiş olan yaydan siz veya adamınız geçerse ciddi bir yara alıyor. Bunu için ormanda biraz daha dikkatli gezmeli ve bubi tuzaklarının yayını keserek iptal etmelisiniz. Yaşamını kaybeden takım arkadaşlarınız veya düşmanların vücudlarının yanına gidip boşluk tuşuyla arama yapabiliyorsunuz. Yine belli bir sürenin geçmesini bekledikten sonra sağlık, silah, cephane gibi malzemeleri toplayabilirsiniz. Hava saldırılarını kullanmanız da oldukça krıtik oluyor. Bunun için kırmızı duman yayan fişeğinizi düşman hedefine doğru atmanız gerekiyor. Hava saldırısından yara almamak içinse güvenli bir bölgeye kaçmanız gerekmekte. 

Neden Bu Savaşın İçindeyiz Acaba?

Artıları ve eksileriyle genel olarak vasat bir oyun olan MOV belki de en büyük eksiği vaad ettiği derinliği yerine getiremiyor olması. Vietkong’luları sürekli olarak pusu kuran insanlar olarak görürken, acaba yönettiğimiz kahraman ve onun temsil ettiği ülkenin orada ne işinin olduğu sorusu yanıtsız kalıyor. Sürekli olarak sivil halk ve kamuflaj halindeki Vietkongluları vurmak belki bir hayal ürünü olsaydı fazla sesimiz çıkmazdı. Ancak tüm bunların yaşandığını bilerek böyle bir tarihe dayanan oyunu oynamak pek fazla tatmin edici olmayabilir. Dolayısıyla yazının başında ifade ettiğim Vietkonglular açısından savaş ise biraz taraflı bir anlatıma kurban gitmişe benziyor. 

Koşulsuz olarak FPS tutkunu olanlar “dört cd’lik bu dev eseri” oynayabilirler. Ayrıca sistem ihtiyaçlarının Far Cry, Doom3 kadar yüksek olmaması oyunun bir diğer tercih sebebi olabilir. Yine de beklentileri yüksek olan kullanıcılar için can sıkıcı olabilecek noktalar pek az değil.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu