Makale

Minecraft: Sonsuz bir fantezi

Ofiste bir süredir MineCraft’a deliler gibi sardırmış durumdayız. Olacak gibi değil, her öğle molasında MineCraft oynuyoruz, sonra yine eve gidip MineCraft oynamaya devam ediyoruz. Üstelik, Londra Belediyesi ile kan davası çıkartacak kadar geniş projelerin peşindeyiz.
Bunun ne ara böyle olduğunu kestirmek güç, ben oynuyordum, Serim ve Yiğitcan oynuyordu, sonra birden bire ofiste herkes oynamaya başladı, başı ve sonu yok, sadece oynuyoruz, hem de çılgınlar gibi.

MineCraft’ın bu kadar bağımlılık yapıcı olmasının ardında birden çok sebep var sanırım. Mesela benim kişisel olarak oynamamın sebebi, MineCraft dünyasının benim için bir nevi terapi görevi görmesi. Yaptığım yapıları izlerken, yağmurdan korunurken, canavarlar dışarıda fink atarken, ben kalemde güvenli bir şekilde yaşıyorum ve bu durumdan inanılmaz keyif alıyorum. İnsanoğlunun en basit içgüdüsüne bu şekilde hitap eden çok az oyun var.

MineCraft, kendi içerisinde yaşayan bir oyun, yaptığınız şeylerin ertesi gün tekrardan sizin karşınıza çıkacağı, asla kazanamayacağınız, bu sebeple kazanmanın birinci planda olmadığı bir tecrübe. Bu yönden Mojang’ı takdir etmek gerekiyor, MineCraft, video oyunu tarihinde gerçek bir kırılma noktası çünkü.

Elinde kazma kürek, kendi yapılarını yapmaya çalışan, ortaya eserler çıkartan milyonlarca insan ve bu insanlar her seferinde daha çok ileriye gitmeye çalışıyor. İnsanlığın genel yapısıyla o kadar iç içe bir konsept ki bu, bu sebeple MineCraft’ın sonsuz olduğunu söyleyebilirim.

Mojang’ın tasarım felsefesinde büyük ihtimalle bu kadar mitolojik bir oyun yaratmak yoktu şüphesiz ama sandbox dediğimiz şey biraz öyle.

Oyuncuların tamamen kendi hikayelerini, tarihlerini ve bunlara bağlı olarak efsanelerini yarattığı bir oyun türü olmasından mütevellit, nasıl bir evrim geçireceği belli olmuyor işte, bu her zaman iyi olmadığı gibi, MineCraft gibi muhteşem sonuçlar da verebiliyor.

Mesela Second Life, sandbox denildiği zaman, sandbox krallığının tanrısıdır. Fakat seneler boyunca evrimleşen yapısına baktığımız zaman, çok rezil rüsva bir hal aldığını söyleyebiliriz. İnsanlar oyunda kendilerine verilen özgürlüğü istismar etmeye başladığında gerçekten çok garip şeyler olabiliyor.

MineCraft’ın burada şansı, format olarak daha stilize olduğu için, hem yapısal olarak hem de görsel olarak bu sandbox cehennemi rezilliğini yaşamıyor, sunucudan sunucuya değişse bile, oyuncuların davranışları ve bu davranışlara uyumlu hareketleri kendisini belli ediyor, bu sebeple de kaderi kesinlikle başka sandbox yapımlara benzemeyecek diyebilirim.

Bir başka kısım ise, kurallarının çok basit olması ve dünyasına her insanı hemen dahil edebiliyor oluşu. Eşya yapmak için ağaç kesmeniz lazım, eşya yaptıktan sonra maden kazmanız lazım, madende çalışmak için meşale yapmanız lazım gibi bir öncelik sırası ile birden bire MineCraft oynuyor olduğunuz için, geriye kalan her şey teferruat oluyor diyebilirim.

Bunun dışında, aylık bir ücret ödemiyorsunuz, sıkıldığınız zaman istediğiniz kadar bırakıp sonra tekrar dönebiliyorsunuz, oyun sizin üzerinizde böyle bir baskı oluşturmadığı için, MineCraft çok ama çok uzun yıllar oynanabilen ve asla kendini tekrar etmeyen bir serüven halini alıyor.

Evet, biz büyük ihtimalle ofiste daha bunu uzun zaman oynayacağız, bir de MineCraft programına başlıyoruz zaten, Mojang’ın baş yapıtının bizim nezdimizde daha uzun yıllar yeri olacak gibi görünüyor, bundan emin olabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu