Mirror’s Edge
EA’nin düşüşü
Electronic Arts bu yıl büyük bir eleştiri yumağı altında kaldı. Son zamanlardaki yapımlarıyla bekleneni veremeyen köklü firma, krizden etkilenmiş ve yakın zamanda büyük bir işten çıkarma operasyonu yapmıştı. Adlarıyla unutulmayan yapımlar bekleneni verememiş ve mali açıdan zarar edilmişti. Şükür ki EA altında çalışan seçkin bir iki yapımcı firma EA’nin ismin kurtarır nitelikle projeler yapabiliyor. Bu yapımcılardan biri de herkesin bildiği DICE (Digital Illusions CE) firması. İsveç asıllı firma olan DICE geçmişte Battlefield gibi bir yapıma imza atmış ve oyuncuların gözdesi haline gelmişti. Mirror’s Edge, Unreal 3 motoruyla geliştirildi ve PhysX desteği içeriyor. Daha önce denenmemiş bir türü bize sunan yapım birçok oyundan alıntılar içerse de, farklı bir oynanabilirlik sunuyor. Oyunun büyük bir bölümü çatılarda, arka kapılarda kaçamakla geçiyor.
Kâğıt uçak
Yapımı açtığımızda hoş bir ana menü temasıyla karşılaşıyoruz. Grafik ayarlarımızı sistemimiz iyi ise gönül rahatlığıyla üst seviyelere çekebiliriz, çünkü optimizasyon gayet iyi seviyede. Her ne kadar bazı sistemlerde donmalar, Frame rate düşüşleri yaşansa da, 1.01 yamasıyla sorunların büyük bir bölümü düzeltilmiş. Modlara göz attığımızda Story ve Race göze çarpıyor. Multiplayer maalesef bulunmuyor. Story modda senaryoyu oynuyorken, Race modda kendimiz bölüm seçip zamana karşı yarışıyoruz. Race modun pek eğlenceli olmadığını söylemeden edemeyeceğim. Senaryoya girdiğimiz zaman, işe koyulmadan önce tuşların ne işe yaradığını, hangi hareket kabiliyetlerine sahip olduğumuzu sarışın bir güzel, bize örneklerini göstererek anlatıyor. Böylece tuşlara alışmakta ve yeteneklerimizi anlama konusunda sıkıntı yaşamıyoruz. Daha sonra görevlere koyuluyoruz. Yapımda oynanabilirliğin genelde koşuşturma içinde geçtiğini söylemek gerek. Yani bir dövme, biçme durumundan ziyade işiniz kaçmak. Düşmanlarınızı alt edebilecek yeteneklere sahipsiniz, fakat ne kadar az bulaşırsanız sizin için o kadar faydalı.
Yalan cinayet çatılara sürükler
Yapımın konusu hani o aksiyonu yaşatacak, o hikâyeye bu kadar düşmanı taşıyacak cinsten değil, ama kötü de değil. Yönlendirdiğimiz karakter Faith’in kız kardeşi yapmadığı bir cinayetin üzerine atılması gibi bir olayla baş başadır ve Faith’ten yardım bekler. Amacımız da bu cinayeti temize çıkarmak ve Faith’in kardeşinin yapmadığını ispatlamak. Oyunda aksiyon hep üst seviyede seyrediyor.Bir şeyleri ispatlama peşindesiniz ve bu ispatlayacağınız şey önemli bir hadise olduğu için sizin ölümünüzü isteyen güçlü birileri var. Sürekli birilerinden kaçıyorsunuz, koşuşturuyorsunuz gerektiği zaman aksiyona dâhil oluyorsunuz. Düşmanınız güçlü olduğu için sizi zora sokacak yollara başvuruyor. Rakiplerinizi hafife alamıyorsunuz. Karşınıza polisler, SWAT ekibi hatta bazen savaş helikopterleri çıkabiliyor. Hızlı olmalısınız ve olabildiğine beladan uzak kalmalısınız. Sizi zora sokacak her türlü etkileşimi DICE düşünmüş ve gerekeni yapmış. Sonuçta Mirror’s Edge’de aceleci bir oynanabilirlik varken, durup da ne tarafa gideceğinize karar verecek vaktiniz olmayacak. Bu nedenle yapımcılar gideceğiniz yönü belirleyen hoş ayrıntılara yer vermiş. Hareket yönünüzde olan cisimler kırmızı renkle kaplanıyor ve böylece yolunuzu tayin edebiliyorsunuz. Hareket kabiliyetinizin de, ne düzeyde olabileceğini bildiğiniz için gideceğiniz yönde yapabileceklerinizi kolayca tahmin edebiliyorsunuz. Böylece adrenalin hep üst seviyede seyrediyor. Sürekli koşuyorsunuz durmuyorsunuz, düşünmeye vaktiniz olmuyor. Zaten olması gerekende bu değil mi?
Teknik bilgiler
En başta dile getirdiğimiz gibi görsellik konusunda DICE elinden geleni yapmış. Bu kalitedeki görsele olabildiğine iyi bir optimizasyon uygulamış. Grafiklere göz attığımızda parlak renkler canlı kaplamalar göze batıyor. Bu konuda birçok oyuncu şikayette bulunabilir. Fakat beni hiç rahatsız etmedi. Bence istenen grafiklerin bu tonlarda olmasıydı. Yapımcılar grafik detayları konusunda yeterince cüretkar davrandılar. Yansıma ve gölge detaylarında ufak eksiklikler olsada kaplama kalitesi ve ışıklandırma efektleriyle grafikler göz dolduruyor.
DICE yalnızca grafik detaylarıyla kalmamış, aksiyonu üst seviyeye getirecek birçok efekti yapıma entegre etmiş. Bunların dışında physx desteğinin de bulunması artı bir özellik. Seslere baktığımızda müziklerin yerinde ve yapıma uygun seçildiğini söylemek gerek. Efektlerin çok kaliteli olduğunu ve ses konusunda hiçbir eksikliğin bulunmadığını söylemeye çekinmiyorum. Ara videolarda yapımın çizgisine uygun şekilde seçilmiş; çizgi roman tarzı kullanılmış.
DICE’den de bu beklenirdi
Her ne kadar Mirror’s Edge birçok oyundan alıntılar içerse de (Prince of Persia, Portal), piyasada özgün denebilecek nitelikte olmuş. Eksiklik diyebileceğim kısımları seçerken gerçekten güçlük çektim. Her şeyiyle hoş ve sürükleyici olmuş. Devamının çıkması dileğiyle…Manivelaların üstünde A,B,C kodları var. Manivelaları B, A, C sırasıyla çevirin. Hapishane kapısına geri dönün. Toluca nehri güç ünitesi görünüşe göre güneş enerjisiyle çalışıyor. Hoş bir gelişme değil. Silent Hill’e güneş pek doğmaz. Kazan dairesine doğru gidin. Uzaktan silahlarla iki kez avladığınız dev ile sokaklarda karşılaşacaksınız. İşini bitirdikten sonra geri dönün. Janus heykeline gidin. “12 the Old” boşluğuna turkuaz taşını koyun. Moon Garden artık açıldı. Ayaklı dumanın işini bitirin ve M14 silahını kapın. Hapishaneye geri dönün. Bahçedeki hurda kamyonda baltanızı geliştirin. Adı Pulaski Baltası. İşe yarar görünüyor. Geçidi bulun ve sol taraftaki girişten yan kapıyı kullanarak geçin.
Prison
Save yapın. Kolu çekerek kilitli kapıyı açın. Tahtalarla çivilenmiş kapıyı parçalayarak ilk yardım çantasını alın. Çevreye göz atın ve camı parçalayın. Böylece odanın girişine ulaşacaksınız. Mahkumun notunu okuyun. Kapılar boyunca gidin. Cephane ve hapishane haritasını bulacaksınız. Arkanızdaki notu okuyun. Yanınızdaki kapıyı açın ve merdivenlerden tırmanın. Karşı tarafa zıplayın. Monitörleri inceleyin. B Bloğu açan kolu çekin. Tarikat üyeleri ile yüzleşin. B5’de bir mektup var. Merdivenlere açılan kapının kolunu çekin. B2’deki mektubu da okuyun. Kapılan boyunca ilerleyin ve kolu çekin. Devimiz gene karşımızda. Şimdi dikkat. Wheeler burada ölebilir, onu kurtarın.
Wheeler’ı izleyin. Delikten geçin ve yukarıdaki gardiyan odasına ulaşın. Çizimi alın. Wheeler sizi izleyecek. Sonunda adam hiçbir şey olmamış gibi işine dönecek. Yuh diyorum.
Şimdi A Hücresine doğru zıplayın. A6’da sağlık iksiri var. Kapılardan geçin. Elektrikli kapı açılmayacak. Geri dönün. Wheeler size kumanda paneli sayesinde yardım ediyor. Duş bölümüne doğru ilerleyin. Needler’lar geliyor. Güç odasına ilerleyin. Save yapın. Açık kapıdan içeri girin. Yukarıda save yapın. Sıkışmış kapıya kadar ilerleyin. Wheeler dönüyor. Merdivenlere dönün, Wheeler sizin için kapıyı açacak. A Blokta Broken Keypad’i bulacaksınız. Hücre 11’den 10’a doğru süzülün ve kabloyu ele geçirin. Yukarıya yönelin. Keypad çalışmıyor. İki tane daha kablo bulmalıyız. A20 hücresinde bir kablo var. Kapılardan geçin ve son kabloyu laçka elektrik ünitesinden alın. Gardiyanların odasına dönün ve bulmaca ile yüzleşin. Oteldeki kabloları nasıl hallettiysek bunları da öyle halledeceğiz.
Kablo 1(beyaz), Bağlantı 2’ye
Kablo 2(yeşil), Bağlantı 3’e
Kablo 3(sarı), Bağlantı 5’e
Kablo 4 (mavi), Bağlantı 4’e
Kablo 5(kırmızı), Bağlantı 1’e
Elektrik geri geldi. Kolu çekin. A15 hücresini açın. Zıplayın ve serumu alın. İki düğmeye de basın. A12 hücresi açılacak. Notu okuyun. Şifre 110391. Kodu klavyeye girin.