Oyun İncelemeleri

Mount & Blade: With Fire & Sword

İlk Mount & Blade oyununu oynayan var mı, bilmiyorum ama ben iyi hatırlıyorum. 2008 yılında çıktığında bir arkadaşımın önerisiyle tanıştığım Mount & Blade, hep özlemini çektiğim tarzda bir yapımdı. Kalradya bozkırlarında atımızı sürüyor, saflarımıza kattığımız yoldaşlarla gerçek bir güç mücadelesi veriyorduk. Her ne kadar hikaye ve grafik yönünden epey zayıf kalsa da, muhteşem oynanabilirliğiyle devam edeceği, hatta bir seri halini alacağı belliydi Mount & Blade’in.

Türk eli değmiş

Türk yapımcı Armağan Yavuz önderliğindeki Taleworlds’ün yapması ise cabasıydı ki daha sonraları bir Türkçe yama da gelmişti. Gel zaman, git zaman geçtiğimiz yıl da devam oyunu Warband bizlerle olmuştu. Grafikler her ne kadar hala çağın teknolojisinden uzak olsa da epey geliştirilmişti. Yeni karakterler ve daha başarılı bir senaryo vardı artık önümüzde. Tüm başarılı yönler korunmuş ve birçok eksik de kapatılmıştı. Bir de orijinal diller arasında Türkçe de olunca tadından yenmez bir hal almıştı. Sonuç mu? Yüzbinlerce orijinal kopyasının satışı, yüksek  inceleme puanları ve sadık bir oyuncu kitlesi…

Yeni oyun Mount & Blade: With Fire and Sword duyurulduğunda da, ne yalan söyleyeyim, epey heyecanlandım. Zira kılıç, kalkan ve yayların arasına artık tüfek de dahil oluyordu.

Türkçe mi?

Öncelikle şunu hatırlatmakta fayda var; Mount&Blade With Fire and Sword’u şu anda sadece internet üzerinden alıp oynayabiliyorsunuz, bu nedenle de şu anlık Türkçe dil desteği bulunmuyor. Önümüzdeki günlerde kutulu olarak satışa sunulduğunda alıp tamamen Türkçe olarak oynayabilirsiniz veya şimdi alıp, ilerleyen günlerde yayınlanacak olan Türkçe yamayı da yükleyebilirsiniz.

Bu kısayı hatırlatmayı yaptıktan sonra dönelim yeni oyunumuza ve senaryosuna. Kalradya’nın fantastik havasından biraz uzaklaşan yeni yapım, 17. yy Avrupa’sında geçiyor. Beş ırkın, Kazaklar, Polonyalılar, Ruslar, İsveçliler ve Kırımlılar çevresinde gelişen olaylar aslında ilk oyundan oynanış mekanikleri itibariyle pek de farklı değil. Yine açık dünya bir oynanışla karşı karşıyayız, yine istersek herhangi bir ırkın yanına olabiliyoruz veya “tek tabanca” şekilde kendi krallığımızı kurmak yolunda adımlar atıyoruz.

Bildiğiniz gibi Mount & Blade serisi zaten mükemmel bir açık dünya oynanışa ve serbestliğe sahipti. Bu yönü yeni oyunda da korunuyor. Kısacası, görevler ve senaryo üzerinden ilerlemek veya kafanıza göre takılmak sizin ellerinizde. Böylelikle oyun ömrü hatrı sayılır bir şekilde uzuyor ve saatlerinizi çalıyor.

Ne gibi değişikliler var

Genel oyun mekanikleri Warband’le neredeyse aynı diyebilirim. Elbette ufak tefek farklılıklar var, örneğin; artık ele geçirdiğimiz şehirlere kuracağımız askeri binalarla asker üretimi yapabiliyoruz. Hatırlarsanız, önceki oyunda bir şehiri ele geçirdiğimizde üzerimizdeki askerleri oraya koruma amaçlı bırakıyorduk ve askersiz kalıyorduk. Köy köy, şehir şehir gezerek asker toplamak da zaman kaybına hatta esir düşmeye yol açıyordu. Ayrıca artık şehirler haricinde direkt paralı asker alabileceğimiz başka bölgeler de bulunuyor. Bu da oynanabilirliğe büyük katkı sağlıyor ve köylü eğitmekle uğraşmıyorsunuz. Ayrıca artık kale kuşatmalarında da çok farklı yöntemler izliyoruz. Eskisinden farklı olarak alternatif yollarımız var.

Yeni yapımda, adından da anlaşılacağı gibi en büyük yenilik ateşli silahlar. Tüfek, tabanca, el bombası gibi ateşli silahlar bulunuyor, ama yeni icat edildikleri bir dönem olduğu için hepsi de son derece ağır kalıyor. Tüfek kullanarak düşmanınızı tek atışta öldürebilmenize rağmen nişan almak ve yeniden doldurmak hayattan bezdiriyor. Öyle ki hareket ettiğinizde dahi karakteriniz tüfeği doldurmayı bırakıyor ve baştan başlıyor. Tüm bunlar belki oyuna gerçekçilik katsın diye konulmuş şeyler ama ben sevmedim açıkçası. Eski usüllerle, kılıçla dövüşmek bence çok daha zevkli. Ekstra bir artısı, yararı da olmuyor hem tüfeğin. Özellikle Warband oynamış olanlar zaten tüfeği pek sevemeyecektir.

Başka neler var?

With Fire and Sword’da senaryo yanında custom battle ve multiplayer seçenekleri de bulunuyor. Burada yüzlerce birimin bir araya geldiği devasa savaşlar yapabilirsiniz. Yeni eklenen haritalar da gayet güzel olmuş ayrıca. Senaryonun yanında multiplayer da mükemmel bir alternatif. Oynanabilirlik olarak toparlarsak, başta da dediğim gibi bir önceki oyunun bütün artı yönleri korunarak yeni bir şeyler çıkarılmış ortaya. Hala sizi saatlerce başında tutabiliyor, hala bağımlılık yapıyor. Hem aksiyon, hem strateji, hem de rol yapma öğeleri çok iyi harmanlanmış.

Teknik olarak da diyeceklerim kısıtlı, zira Warband’in grafik motoru kullanılıyor, birkaç rötuş yapılmış sadece üzerine. Işıklandırma efektleri hariç genel olarak vasat diyebilirim görseller. Ragdoll fizik efektleri biraz kurtarıyor diyeceğim, ama karakter tasarımları, animasyonlar fazla basit kaçıyor takvimler 2012’ye doğru ilerlerken. Bunun haricinde optimizasyon da biraz sıkıntılı, zaman zaman FPS düşüşleri yaşadım. Sıradaki Mount & Blade’den en büyük beklentim de yeni bir grafik motoru olacak. Zaten doğru düzgün seslendirme bulunmayan oyunda diğer ses ve müzikler başarılı. Yine de, Warband’den alınma  müzikler yerine ağırlıklı olarak yenileri konulabilirdi.

Sadede gelmek

Sonuç olarak, With Fire and Sword pek de yenilik getirmemesine rağmen serinin önceki oyunlarını beğenenlerin severek oynayacağı bir yapım. Türkçe yama ve yayınlanacak diğer patch’lerle birlikte eminim daha da iyi olacaktır ki zaten TaleWorlds’ün bu konuda ne kadar duyarlı olduğunu biliyoruz. Hem Warband oynayanlara hem de diğer aksiyon-RPG seven oyunculara gönül rahatlığıyla tavsiye ediyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu