Oyun İncelemeleri

MX vs. ATV Alive

THQ tarafından hazırlanan ve MX vs ATV serisinin son oyunu olan MX vs ATV Alive, adından da gayet net anlaşılabileceği gibi bir motokros ve ATV yarış oyunudur. Hatta ikisinin kombine olabildiği ve aynı anda yarışabildiği yegane oyundur dersek yanlış olmaz. Serinin bugüne kadarki oyunları hep vasat, vasatın altı, vasata yakın gibi sıfatlarla anılarak geçiştirilmiş olsa da THQ serinin firmaya getirisinden oldukça memnun olsa gerek ki beşinci oyunu piyasaya sürmeyi seçmiş. Acaba iyi bir seçim olmuş mu?


We automate the sequence and speed for my getaway


MX vs ATV’yi incelemeden önce, son oynadığım motokros oyunu Motocross Madness’tı bunu belirtmem gerekiyor. Zira o dönemden beri hem ilgimi çekebilecek bir motokros oyunuyla karşılaşmadığımdan hem de bu yarış türüne olan ilgim azaldığından elimi eteğimi çekmişken, ofise gelen MX vs ATV’yi deneme fırsatını tepmek istemedim.



Oyuna girdiğinizde sizi herhalde dünyadaki bütün oyunlar arasında en kalabalık seçeneğe sahip olan bir ana menü karşılıyor. Bu ana menüde, Single Player, Xbox Live Multiplayer, Local Multiplayer, MotoClub Depot, Options gibi ana seçeneklerin yanında, kontrolörünüzün sol analog çubuğunu bir kez sağa ittiğinizde açılacak, sürücü ve araç seçenekleri menüsü de bulunuyor. Buradan “Motor mu yoksa ATV mi? Ne renk olacak? Ben ne giyeceğim?” gibi sorularınıza yanıt bulabilirsiniz.


Take it to the edge, there’s nowhere to hide


Seçimleri yapıp hangi modda oyunu oynayacağınızı da belirledikten sonra oyunun komple bir kariyer modu olduğunu anlayacaksınız. Zira hangi moda girerseniz girin, yaptığınız her yarış ve yarışlarda kazandığınız puanlar size deneyim puanı olarak geri dönecek. Bu deneyim puanlarını da karakterinize yeni kıyafetler almak, yeni araçlar açmak ve onların farklı modifikasyonları (renk, reklam, yeni parçalar) ile haşır neşir olmak amacıyla kullanıyorsunuz. Her yarış size deneyim puanı kazandırıyor ve bu sayede karakterinizin de seviyesi artmaya başlıyor. Seviyeniz arttıkça yeni hareketler, yeni özel kıyafetleri giyebilmek gibi özellikleriniz oluyor.


Yani sonuç olarak hangi moda girdiğiniz tamamıyla keyfinize bağlı bir durum normal olarak. Fakat diğer oyunlardan ayrılmasına yol açan da tam olarak bu özellik işte. İsterseniz gidin çoklu oyunculu seçeneklere dalın, ister aynı evde iki kişi oynayın, isterseniz de tek başınıza yapay zekaya karşı durmaya çalışın, tercih sizin.

Çoklu oyunculu modlarda yine aynı şekilde üç farklı yarış tipi mevcut. Local Multiplayer seçeneğinde ekran ikiye bölünüyor ve bir arkadaşınızla oyunu oynuyorsunuz. Bu mod kesinlikle tek kişilik modlardan kat kat daha zevkli onu söylemem gerekiyor çünkü yanınızda kanlı canlı birine karşı yarışıp hırslanmak, sürekli aynı şeyleri yapan ve sadece siz yetişebilin diye hata yapan yapay zekaya karşı oynamaktan çok daha eğlenceli olacaktır.


Yarışlara girdiğinizde üç farklı tip yarış olduğunu göreceksiniz. Bunlardan ilki daha çok “Endurance” yani dayanıklılık yarışlarına benzeyen ve uzun süren çok turlu yarışlar. Gerçi tur sayısını azaltarak yarışların daha kısa sürmesini sağlayabiliyorsunuz. İkinci mod, kısa parkurlardan oluşan kısa yarışlardan oluşuyor. Oyunun üçüncü ve son modu ise, Free Ride yani çölde tek başınıza oradan oraya zıplayıp atlayacağınız ve hem kontrollere alışmanızı sağlayacak hem de oyunun sürüş dinamiklerini çözmenize yol açacak olan mod.


And call up the boys, let’s go for a joyride


Belki de tek güzel modu olan serbest sürüş modundayken, uçsuz bucaksız (çok da abartmayalım o kadar da büyük değil çünkü) çöllerde kafanıza göre takılacak, kum tepelerinden uçacak ve türlü türlü hareketler yapmayı deneyeceksiniz. Bu sayede de eğer daha önce oynamadıysanız rahatlıkla oyunun bütün dinamiklerine alışacak ve sanki kırk yıllık motokrosçular gibi aracınıza hakim olduğunuzu göreceksiniz. Oyunun diğer modlarını bir süre denedikten ve gerçekten çok sıkıldıktan hemen sonra keşfettiğim bu mod beni oyunun başında bir süre tutmayı başardı açıkçası. Tabi ne kadar uzun soluklu olur orası tartışılır.



Grafikler ve sesler idare eder denilecek düzeyde. Sesler grafiklere oranla daha başarılı duruyor öncelikle bunu söylemem gerek. Motorların ve ATV’lerin sesleri gerçeğe çok yakınlar. Gerçi motokros motorlarının sesleri bana hep sivrisinek vızıltısı gibi gelse de, seslerin gerçekçiliği bizden puan almaya yetiyor.


Grafikleri ise Anti-Aliasing’den hiç nasiplenmemiş olsa gerek ki, bütün oyun boyunca köşeli köşeli insanlar, motorlar, nesneler görüyoruz. Ayrıca serbest dolaştığınız “Free Ride” modunda aracınızı durdurduğunuzda, sürücünün ayaklarının bileklerine kadar yerin içine geçtiğini gördüğünüzde biraz şaşırabilirsiniz. Ben bu durumu “Zemin kum ya, ondan ayakları gömülüyor oğlum” sözleriyle kendimi avutarak ekarte etsem de durumun böyle olmadığı aşikar.


Let’s go for a joyride


Eh son cümlemden sonra aklıma şu tabir geldi. Deveye sormuşlar, “Boynun neden eğri?” deve de cevap vermiş: “Nerem doğru ki?” İşte halk arasında sıklıkla kullanılan bu tabir MX vs ATV Alive için çok yerinde bir tabir olmuş. Grafikleri kötü derken diğer neresi iyi diye kendime sorduğumda tek verebildiğim cevap “Free Ride” modu. E hal böyle olunca da ortaya yine serinin standartlarını hiç bozmayan ve vasata yakın bir oyun çıkmış oluyor. THQ yine iyi niyetiyle bir şeyleri denemiş ama elde edilen sonuç pek de olmuş denemez.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu