Ne olacak bu davanın sonu?
Bu yılın başında oyun severler bomba gibi bir haberle sarsıldı. Microsoft, oyun alanında büyüme planlarını satın almalar ile ilerletiyordu. Geçtiğimiz yıl Bethesda’nın bağlı olduğu Zenimax’i satın alan firma, bu sefer de oyun dünyasının en büyük firmalarından biri olan Activision-Blizzard’ı satın almıştı. Serbest ekonomiyi düşündüğümüzde bunda en ufak bir yanlış nokta da görünmüyordu. Ancak açıklamanın ardından yaşananlar, Microsoft’un Activision-Blizzard’ı satın almasından daha büyük boyutlara ulaştı.
Baştan belirteyim ki biraz uzunca bir makale olacak. Umarım sonuna kadar okumaya dayanabilir ve değerli fikirlerinizi bizlerle paylaşırsınız.
Her şey Microsoft’un Activision Blizzard’ı satın almasıyla mı başladı sanıyorsunuz?
Ben ne hukukçuyum ne de bir firmanın temsilcisi. Sadece oyuncu gözü ile neler olduğunu yorumlayabilirim ve bu yazıda da onu yapmaya çalışacağım. Bu yazacaklarım benim düşüncelerimdir. Tamamen yanlış ya da eksik de olabilir ancak gitgide karışan bir durum var ortada ve bir gazeteci olarak da düşüncelerimi ve gördüklerimi yazmak istiyorum. Tüm bunların yanında benden çok daha farklı bakış açılarına sahip arkadaşlarımız olacaktır elbette. Ancak günün sonunda bu davaların sektörümüze zarar verdiği gün gibi aşikar. Gelelim bunların sebeplerine…
Microsoft’un en büyük sorunu son on yılda dişe dokunur bir şekilde oyun sektörünü göz ardı etmesiydi. Bu alanda sadece konsol çıkarıp, onu düzgün içerikler ile besleyemeyince XBox One serisinde de istediğini bulamadı. Oyun kütüphanesi boş bir cihazın başarılı olması da mümkün değildi. Eski yıllarda olsak belki birkaç oyun ile koskoca nesli idare edebilirlerdi. Ancak dünya öylesine büyük bir tüketim çılgınlığına girdi ki Microsoft’un buna verebilecek bir cevabı yoktu. Konsolun geleceği tehlike altındaydı ve bir şekilde bunun önüne geçmek zorundaydı.
Hali ile kütüphaneyi büyütmeyeleri lazımdı. Bunun en kolay ve hızlı yolu satın almalardan geçmekteydi. Microsoft da bu yolu kullanmaya karar verdi. Ama önce bunu kılıfına oturtmalıydı. Öncelikle firmanın oyun alanındaki itibarının sadece XBox konsolundan ibaret olmadığını ortaya koymalıydılar. XBox Live adı ile hem PC’de hem de XBox’da olduklarının vurgusunu yapmaya başladılar. Aslında bu yeni bir hizmet değildi. XBox 360’dan beri var olan bir hizmetti ancak içeriği geliştirilip tekrar gündeme oturtulmuştu. Ben dahil bir çoğumuz XBox Live’ı kullanmaya başladık.
Ardından ikinci adıma geçildi. PC kullanıcılarının da XBox platformuna bağlılık kazanabilmesi için, biz oyuncuların en çok sevdiği, ücretsiz oyunlar gibi bir çok hediye dağıtmaya ve sevgi kazanmaya başladı. Tüm bunlar pazarlama stratejisidir ve kesinlikle bu noktada da firmayı destekliyorum.
Microsoft bu adımları atarken, Sony’nin ve Nintendo’nun en büyük saygı ve sevgiyi topladığı nokta olan özel içerikler konusunda hiçbir adım atmıyordu. Halbuki en önemli özelliliği yazılım olan firmanın böylesine bir amatörlük yapması akıl alır gibi değil. Ancak kişisel düşünceme göre Microsoft bu noktada bayloz gibi rakiplerinin tepesine inip, sektörde bir anda hakimiyet kurmak gibi bir plan içine girdi. Satın alma sonrasında ekindeki gücün ona yeteceğini de düşünmüş olabilir. Ancak bu süreçte durmayıp özel oyunlar ile platformunu beslemeye çalışsaydı, bu davaların da bu kadar uzamayacağını düşünüyorum.
Diğer taraftan Sony kısmı da çok önemli hamleler yaptı. Öncelikle bu durumu ön görüp konsol özel oyunlarını teker teker PC’ye getirmeye başladı. Bence bunun altındaki sebep bir gelir elde etmekten öte, Microsoft’a “Bakın siz de kendi konsolunuza özel oyunlar yapıyorsunuz” deme fırsatı tanımamak olabilir. Zira Microsoft’un Activision-Blizzard’ı satın almasının karşısında en çok karşı tavır sergileyen de Sony oldu. Ancak bu noktada geriye dönüp “Konsola Özel” kavramının da Sony ile ortaya çıktığını da düşünmemiz lazım. Elbette öncesinde Nintendo’nun yapımları da vardı. Ancak Nintendo’nun şimdilik bu davada çekingen göründüğünden ötürü o noktayı pek deşmeyeceğim.
Şunu kesinlikle söylemem lazım ki Sony’nin konsol özel oyunları PC’ye getiriyor olması konsolun fanatiklerini çok derinden etkiledi. Sonuçta konsol piyasası futbol takımı desteklemeye döndü. Yıllarca Sony ve Microsoft arasındaki çekişme de bunu körükledi. En sonunda konsol oyuncuları kendi içlerinde “Xboç’çı” ve “PlayStation’cı” diye bölündüler. PlayStation fanlarının en büyük silahı firma tarafından ellerinden alınında kendilerini aldatılmış, boş yere para harcatılmış olarak gördüler. Tüm bunları düşününce Sony’nin kendi özel oyunlarını PC’ye getiriyor olması bu davalarda kendi savlarını destekleyebilmek için alınmış çok stratejik bir karar olduğunu gösteriyor bana.
Satın alma için 68.7 Milyar dolarlık bir rakam üzerinden anlaşıldığında bu haber oyun dünyasına bomba gibi düştü. Elindeki markalar ile Activision-Blizzard inanılmaz büyük bir teklifle el değiştiriyordu. İnsanların aklına ilk takılan soru “Call of Duty diğer konsollara gelecek mi?” olmuştu. Call of Duty buz dağının sadece görünen kısmıydı. Yıl boyunca sadece tek bir oyun oynayan kitle çok küçük olmasa da yine de göz ardı edilebilecek bir büyüklükte. Ancak Activision-Blizzard’ın elindeki tüm markaları ve bunların diğer konsol platformlarına gelmeyeceğini düşününce Sony’nin oyun sektöründen bir anda silinmesine sebep olmasa da çok büyük bir zarar almasına sebep olacağı aşikar.
Her ne kadar Microsoft anlaşmaya gidebilmek için Sony’e on yıl boyunca çıkacak Call of Duty oyunlarını PlayStation konsolu için de geliştirileceğini söylese de bu sektör için çok kısa bir tarih. Süre insan hayatı için uzun olsa da firmalar için öyle değil. Günümüz ekonomisinde planlar 10, 20 hatta 50 yıllık olarak yapılıyor. Sony ya da Nintendo gibi bir firmanın bunun karşısında durabilmesi için çok daha fazla kaynağı bunun karşısına koyması gerekecek.
Geldiğimiz noktada işler her iki firma için de çığrından çıkmış gibi görünüyor. Zira bugün ABD Federal Ticaret Komisyonu, anlaşmanın “Microsoft’un Xbox oyun konsollarına ve hızla büyüyen abonelik içeriğine ve bulut oyun işine yönelik rakiplerini baskı altına almasını sağlayacağını” söyleyerek, planlanan 68,7 milyar dolarlık Activision Blizzard satın alması nedeniyle Microsoft’a dava açıyor. FTC’nin Rekabet Bürosu direktörü Holly Vedova, “Microsoft, oyun rakiplerinden içerik saklayabileceğini ve saklayacağını zaten gösterdi” diyerek davanın sebebine açıklama getiriyor. “Bugün, Microsoft’un önde gelen bağımsız bir oyun stüdyosunun kontrolünü ele geçirmesini ve onu çok sayıda dinamik ve hızlı büyüyen oyun pazarındaki rekabete zarar vermek için kullanmasını engellemeye çalışıyoruz” diye ekliyor.
Kısacası şu an arı kovanına çomak sokulmuş durumda. Bizler de dışarı çıkan arıların çomağın sahibini mi yoksa yanındaki yoldaşlarını mı sokacağını görmeyi bekliyoruz. Ancak görünen bir gerçek var ki o da bu gelişmelerin sektörde açmış olduğu yarık. Sony bundan sonra kitlesinin güvenini ne kadar yeniden kazanmayı istese de bizlerin aklında hep bir “Acaba?” sorusu olacak. Satın alma onaylanmazsa Microsoft tarafında açılacak yarık çok daha büyük. Zira kütüphanesini doldurabilmek için çok daha büyük yatırımlar yapması gerekecek. Kısa vadede biz oyuncular kaybetmiş gibi görünsek de ilerleyen yıllarda faydamıza bile olabilir. Her iki firmanın rekabeyi kaliteyi artırabilir ve yeni birçok başlığın da duyurulması ile sonuçlanabilir.
Elbette biraz Pollyanna gibi bir sonuçla bağlamış olabilir ama gönül bunun olmasını her zaman istiyor. Sonuçta Remake ve Resmastered oyunlardan sıkılmış biri olarak bu davanın kazananı biz oyuncular olmasını gönülden diliyorum.