Need for Speed Most Hurda
Aslında hikayenin geçmişi o kadar eski ki bundan tam 2 yıl öncesine
dayanıyor. 2 yıl boyunca aynı yoldan sürekli işe gidip gelirken hiç görememişim.
Lüks arabaların arasına sıkışmış, kuytu bir köşede bekleyen Türk yapımı Murat
131’i görebilmem, ta ki araba almaya niyetlendiğim gün oldu. Meğer o araba tam 6
yıldır oradaymış.
Gördüğüm zaman hayretler içerisinde, hurdalığa gitmeden bugüne kadar nasıl orada
öylece kaldığını merak ettim. Sahibinin onu, çıkan kanunlar karşında neden
satmadığına bir anlam veremedim.
İlk başta arabayı istemek için sahibini bulmaya çalıştım. Sahibi çok samimi
olduğum bir arkadaşımın amcası çıktı.
Arkadaşım ile bir akşam üzeri bey amcamdan görücü usulü ile arabayı istemeye
gittik.
-Bizim oğlanı biliyorsunuz eli yüzü düzgün, kötü bir alışkınlığı yoktur
arabanızı istiyoruz, dedik. Zaten araba hurda, birde akraba bağlarımız var,
ücret vermeden alırız düşüncesindeydik. Bu arada kahveler geldi.
Bey amcam kahvesini yudumlarken aynen şunları söyledi:
-Ne giydiğim İspanyol paça pantolon, ne dinlediğim Ferdi Tayfur, ne de arabamın
rengi, sadece Hacı Murat’ım.
Anladım ki bey amcam için arabanın manevi değeri çok büyükmüş.
Amcacığım:
-Arabayı bize ver biz bakalım, bakımını yapalım, çok güzel bir araba olsun.
Sonra da birlikte bineriz, dedim.
Bey amcam biraz duygusal bir tavırla
-Maalesef evlatlarım! Benimle birlikte oda yaşlanacak, onun genç olmasını
hazmedemem, dedi.Konuşmalarımız sırasında televizyon açıktı. Tam o sırada bir banka reklamı girdi
araya. (Bankadan yuvarlak, kare, üçgen şeklinde parçacıklar uçuşuyor ve her
düştüğü yerde değişiklik gösteriyor) Hemen reklam ile cevabı bağdaştırarak;
-Bey amca bu reklamın gerçek olmasını mı bekliyorsun, dedim
Amcam sert bir tavırla ve burada espiriyi sadece ben yapabilirim tavrıyla hafif
de kızgın;
-Yok benimle birlikte ölecek, dedi. Ayağa kalkıp saygı duruşunda bulunmak
istedim ama sadece yutkunarak küçük bir sessizliğe büründüm.
Amca devam etti;
-Gençliğimde o arabayı almak için çok emek vererek çalıştım. Araba ile
geçirdiğim günler, dinlediğim müzikler benim için çok değerli, siz bunu
anlamayansınız, dedi
Bir tane daha arabası olduğunu ve Murat 131’in yanında duran Ford Focus’un da
kendisine ait olduğunu söyledi. O zaman ki bulunduğumuz durumu anlatmak
gerekirse “Apışıp kaldık” diye demek istiyorum. Anladık ki bey amcam arabayı
bize vermeyecek
-Yavaş yavaş kalkalım, dedim.
Sonra aşağı arabanın yanına gittik, bir kaç tane resim çektirdik. Orada hurda
bir vaziyette duran sadece bir araba değilmiş meğerse, onun da kahve gibi kırk
yıllık hatırı varmış…
Birazda arabamızı tanıyalım…
Jantlar, 1970 yapımı bir çok araba inceleyen editörün o zaman ki birinci sınıf
olarak nitelendirdikleri jantlar. Yıllar sadece lastiklerin havasını indirmiş,
hiçbir yerinde ezilme ya da çürüme yok. Renk bakımından birazcık topraksı ve
çamursu gözükse de yılların tozu üzerinde duruyor. Yıkanınca gerçek rengi ortaya
çıkacaktır. Bagaj hacmi şu an itibariyle sıfır, çünkü kapağı açılmıyor. Motor
gücü bakımından değerlendirmek gerekirse o zamanlar en gözde motora sahipmiş.
İnceleme sırasında çalıştırma şansımız olmadı. Bıraktığı izleri Yeşilçam’ın
filmlerin de görebilirsiniz…