Need for Speed: Undercover
Yıl 1994, o zamanlar hazırlanan bir oyununun, bunca sene araba yarışı piyasasında hatırı sayılır yere sahip olacağını çoğumuz düşünemezdik. İlk oyunun ardından 1997 senesiyle birlikte Need for Speed her yıl karşımıza yepyeni tarzlarda çıktı. Bazen diğer oyuncuların kurduğu bir dünyada, bazen yeraltı ve yasadışı sokak yarışlarında, bazen de resmi ve tamamen yasal yollardan yarıştık. Sene geldi polislerden nefret ettik, sene geldi polis olduk yarışçıların peşine düştük. 2008 yılında ise bize polis olmak ve gizli mafya bağlantılarını ortaya çıkartmak nasip oldu. Videolar bu sefer daha çok film tarzında hazırlanmış. Polisle tek bağlantımız Chase Linh adlı karakter. Karaktere can veren ise Görevimiz Tehlike 3 ve Zor Ölüm 4 filmlerinden aşına olduğumu aktris ve manken Maggie Q. Son yıllarda NFS serisi de James Bond filmleri gibi kızlarıyla konuşulmaya başladı. Serinin bu on ikinci yapımında da gelenek sürdürülmüş.
Uçsuz bucaksız koskocaman şehir
Oyunda serinin diğer yapımlarına göre inanılmaz büyük bir harita hazırlanmış. Bırakın gezip keşfetmeyi GPS menüsünden komple bakmak bile zor. Fakat bu büyük şehir maalesef çok ölü hazırlanmış. Etrafta doğru dürüst gezinen otomobil görmek bile zor. En fazla trafiği otobanlara çıktığınızda görüyorsunuz. Arabaları bir köşeye koyun, sokaklarda insanlar bile yok. Ayrıca NFS oyunlarında neden hala daha gece gündüz döngüsü koyulmaz anlamak mümkün değil. Bir oyunda sadece gece olur diğerinde sadece gündüz. Bu seferde sadece gündüzü seçmişler. Yapımcılar yarış türlerinde de ufak eklemeler yapmışlar. Drag yerine otobanda teke tek yarışlar koyulmuş. Bazılarının çok sevdiği Drift yarışları da oyundan kaldırılmış. Sadece polislerden kaçtığınız ve şehre belirli bir miktarda maddi zarar vermeye çalıştığımız, şehirde birbirinizi yakalayıp geçmeye çalıştığınız modlar var.
Şimdiye kadar NFS oyunları pek zorlu olmamıştı. Serinin bu sürümünde de aynı şekilde kalmış. Oyun özellikle araba yarışı sevenlere çok kolay gelecektir. Zorluk seviyesi için herhangi bir ayar koyulmamış olması büyük eksiklik. Yarışları kazandıkça hem para hem saygınlık elde ediyorsunuz. Pro Street ile yapılan yarışı domine etme faktörü yine kullanılmış. Belirli sürelerden az yarışı bitirebilirseniz domine etmiş oluyor ve daha çok kazanç elde ediyorsunuz. Fakat zaten oyun sizi pek zorlamadığından neredeyse bütün yarışları domine ediyorsunuz. Böylelikle hem aracını modifiye etmek hem de yeni araçlar almak çok kolay oluyor. Ayrıca her domine ettiğiniz yarıştan sonra sürücülük yeteneklerinizi geliştiriyorsunuz. Fakat bu menüde size herhangi bir kontrol verilmemiş. Oyun sizi rastgele geliştiriyor.
Audi, BMW, Lamborghini, Nissan, Toyota gibi dünyaca meşhur firmaların bulunduğu tam 55 adet araba var. Modifiye seçenekleri yine oldukça bol tutulmuş, ayrıca her parça için istediğiniz gibi değişiklik yapabilmek de, oyunu kişiselleştirmeyi kolaylaştırıyor. Ama menüler pek kullanışlı olmamış. Birazda yarışlardan söz edeyim. Zaten oyun genel olarak kolay hazırlandığı için yapay zeka sizi hiç zorlamıyor. Nitronuz kullandıktan az bir süre sonra tekrar doluyor, anlık oyunu yavaşlatma da aynı şekilde. Öyle ki, eğer iyi bir yarış oyuncusu iseniz kaza yapmanız neredeyse hiçbir şeyi değiştirmiyor. İki üç viraj sonra hemen önünüzdekilere yetişiyorsunuz. Birde yarışlar için ortalıkla gezinmek yerine sadece bir tuşa basarak başlamak maalesef oyunun eski tadını ve heyecanını kaybettirmiş.
Nerede o eski NFS’ler
Ben en çok NFS: Underground 2’nin şehrinde keyif almıştım. Renkli, canlı ve hareketliydi. Tek eksiği sadece gece olmasıydı. Ara sıra yağmur bile yağıyordu. Bence şöyle bir geçmişe bakıldığında, Undercover özellikle kendi istediğiniz gibi turlama tarzında yapılan en kötü şehir ve çevre grafiğine sahip. Ağaçlar neredeyse 2 boyutlu, çimenlikler ve yeşillikler keza öyle, binalar özensiz, şehrin genel havası çok sıkıcı ve renksiz. Her baktığınız yere gri tonlar hakim. Üstelik bu cansızlığın üzerine birde yavaşlamalar var. Biraz hızlanıp sağlı sollu virajlara girdiğinizde hemen gözle görülür yavaşlamaları fark ediyorsunuz. Etraf zaten basitken, araçların modellemeleri eskilere nazaran bu kadar yüzeyselken bu yavaşlamalara açıklama getirmek çok zor. İşin trajikomik yanı ise oyunda kullanılan grafik motorunun yepyeni oluşu. Eğer yapımcılar devam için aynı motoru kullanacaklarsa iyileştirme babında oldukça işleri var demektir. Fizik ve hasar motoru ise görsellik ile neredeyse yarışacak vaziyette. Yüksek yerlerden atladığınızda araç resmen kedi gibi dümdüz düşüyor ve yola yapışıyor. Hiçbir amortisör görüntüsü ya da fiziği söz konusu değil. Hasar ise etraftaki araçlar için devamlı, sizin aracınız için ise sadece yarış sırasında geçerli. Aslında pek hasar var denilemez, o konu üzerinde de çok yüzeysel çalışılmış. Zaten o anki yarış bittiği anda aracınız eski gıcır görüntüsüne geri dönüyor.
Yarışlar sırasında özellikle Pro Street’te yakalanan hız hissi tamamen ortadan kalkmış. Belirli bir hızdan sonra tek dikkate değer görsellik ekranın etrafında oluşan rüzgar o kadar. Görsellik olarak hoşuma giden tek ayrıntı yarışlara başlamadan önce izlediğimiz ufak aksiyonlar ve duman efekti. Müzikler ise her zaman olduğu gibi EA’nın en usta olduğu kısım. Hemen her oyunlarında insanı atmosfere sokan şarkılar keşfeden yapımcılar yine başarılı olmuşlar. Tek başınıza oyun sizi ne kadar götürür tartışılır, fakat Live desteği gayet tatmin edici olmuş. Özellikle hırsız polis modu oldukça keyifli. Bir taraf hırsız olup belirtilen yerden parayı alıp kasaya götürmeye çalışırken, öteki taraf polis olup onları sıkıştırıp parayı geri almaya çalışıyor. Arkadaşlarınızla birlikle uzun süre eğlenebileceğiniz bir mod olmuş.
Sonunda
Need for Speed yıllardır araba yarışları liginde söz sahibiydi. Ama son yıllarda başlanan yeni tarz ve yenilik arayışlarından çok yara aldı. Özellikle serinin hayranları farklı yapımlara yöneldiler. Yapımcılar da bunu görmüş olacaklar ki, Undercover ile eski başarılı tarzı yakalamaya çalışmışlar. Bir yandan polislerle haşır neşir olmak, kaçmak, öte yandan sokak yarışları ile para kazanıp aracınızı geliştirmeyi bir araya getirmişler. Tabii ki bunları yapmak için de bazı güzellikleri kırpmışlar. Her şeyden önce şehirde istediğiniz gibi tur atamamak, yarışlara bir tuşla direk girmek oyunun o heyecanını alıp götürmüş. Grafiklerin bu denli gerilemiş olması da cabası. En çok serinin hayranlarının tatmin olacağı, genel için çok eksikleri olan bir yapım olmuş.