Neverdead
Zamanında Soldier of Fortune oynamak için evimdeki bilgisayar yetmediğinden yakınlarda oturan ilkokul arkadaşıma giderdim. Soldier of Fortune’u da ilk orada görmüştüm. O dönemde oyunlardaki düşmanlarınızın bacağına, kafasına pompalı tüfekle 2 milimetre yakından ateş etseniz bile, adamımızın kafasında kan izi olup yere düşerdi. Ancak Soldier of Fortune’la birlikte kafasında kan izini bırakın, kafasından en küçük bir molekül bile kalmaz, bacağı 2 metre geriye uçabiliyordu. Bu her ne kadar oldukça vahşi görünse de, biz oyuncular için oldukça eğlenceliydi.
Neverdead bu parçalara ayrılma olayını alıp bir kademe ileri götürüyor. Nasıl mı? Birazdan anlayacaksınız. Öncelikle kahramanımız olan Bryce Boltzman’dan bahsedelim. Bryce, 500 yıl önce dünyaya gelmiş bir adam. Bazı doğaüstü olaylardan sonra kendisi ölümsüz bir iblis avcısına dönüşmüş. Ancak Bryce bildiğimiz ölümsüzlerden değil. Kendisi parça pincik olsa bile yaşayabiliyor, hatta kolunu bacağını kaybetse bile yenisini çıkarabiliyor. Eh hal böyle olunca, 500 yıldan sonra hayattan bıkmış olması normal. Kafasını koparıp basket topu gibi savurup skor yapan kaç adam tanıyorsunuz? Emin olun 500 yıl boyunca oranız buranız kopsa da yaşamaya devam ederseniz, biraz olsun işin geyiğini de yaparsınız. İşte Bryce böyle ilginç bir anti-kahraman.
Bryce’a daha oyunun başında tanışacağınız Arcadia Maximille eşlik ediyor. Ölümlü olan Arcadia, Bryce’ın maço tavırlarının yanındaki sevimli çıtı pıtı kızımız olarak kalıyor. Ancak Arcadia bu haline rağmen yetenekli bir savaşçı. Oyunda bu kızımızı bol bol görmemize rağmen, kendisiyle ilgili detaylı herhangi bir bilgi alamıyoruz.
Paramparççeeaağğ!
Neverdead’i ilginç kılan, yukarda da anlattığımız gibi kahramanımızın kollarının, bacaklarının hatta kafasının kopmasına rağmen canlı kalabiliyor olması. Dahası uzuvlarını kaybetse bile onu kontrol ederek düşmanlara karşı savaşmasını sağlayabilmemiz. Bryce’ın kafası gövdesinden ayrılsa bile yuvarlanarak yaşamaya devam ediyoruz. Oyunda bazı yerlere gidebilmek için kafamızı koparmamız bile gerekiyor. Bu açıdan geliştirici Rebellion, çok ilginç bir fikir ortaya atmış diyebiliriz. Bazen Bryce’ın geçemeyeceği kadar küçük deliklerden, kafamızı atıp diğer tarafta uzuvlarımızı tekrar çıkararak geçmesini sağlayabiliyoruz. Farklı bir fikir ve oldukça eğlenceli.
Genel olarak sağ ve sol elimizdeki tabanca, otomatik tüfek ve benzeri silahları kullanıyoruz. Bunlar da yetmiyorsa kılıcımızı çıkararak düşmanlarımıza saldırıyoruz. Kollarınızdan herhangi birini kaybetmeniz durumunda o eldeki silahı kullanamıyorsunuz. Ancak kılıcınızı tek kolla da etkili bir şekilde kullanmak mümkün.
Bryce abimiz çeşitli şekillerde parçalara ayrılabiliyor. Yaratıklar sizin uzuvlarınızı tek tek koparabiliyor. Uzuvlarınızı tekrak birleştirmek için üzerinde gelip yerde bir takla atmanız yeterli oluyor. Bunun dışında etraftaki tüpler patladığında genellikle kafanız kopuyor ve vücudunuzu bulup tekrar birleştirmeniz gerekiyor. Tüpler dışında etrafta özellikle parçalanmanızın gerektirdiği durumlarda ise elektrik panelleri hizmetinizde bulunuyor.
Bu akşam ölürüm beni kimse tutamaz
Neverdead’in isminden de anlaşıldığı gibi karakterimiz ölmüyor. Ancak bu oyunda kaybetmek de var. Etrafta bulunan küçük ve top şeklindeki yaratıklar, kopan uzuvlarınızı alıp kaçabiliyorlar. Ancak yakaladıkları uzvunuz kafanızsa, sonsuza dek sizi içlerine alıp sindiriyorlar. Bu durumda ekranda kafamızı görüyoruz ve aşağıdaki barda imleçlerin üstüste geldiği anda X tuşuna basmanız gerekiyor ki kurtulabilesiniz. Kurtulamazsanız oyun bitiyor. Ayrıca yaratıklara kafanızı da yedirmemelisiniz. Durum böyle olunca durmadan parçalanıp vücudunuzu bulmanız gerekiyor. Bu da ölmediğiniz bir oyunda nasıl zorluk yaratıldığını gösteriyor.
Savaştığımız mekanlar genelde farklı gözükseler de genellikle yapısal anlamda aynılar. Kılıcı kullanırken etraftaki çoğu objeyi ve duvarları kırıp dökebilmek mümkün. Örneğin bir duvarıp kırıp dökerken bu durum düşmana da zarar verebiliyor.
Ölmek yok, dönmek de yok
Neverdead dışardan bakıldığında çok ilginç bir fikri iyi hayata geçirmiş oyun gibi görünüyor. Ancak hiç de öyle değil. Bölümler ve dövüşler bir yerden sonra sıkıcı bir hal almaya başlıyor. Durmadan gelen yaratıklara karşı pek fazla ateşli silah kullanmıyorsunuz çünkü yeterince güçlü değiller. Bunun yerine her düşmana kılıçla dalmak en mantıklısı. Etrafı da kılıçla yıkabilip düşmana artı bir hasar verebildiğiniz için de kılıç kullanmak akla en yatkın olanı. Kılıcı kullanmak için R1 tuşuna basılı tutup sağ analog çubuğu hareket ettirmeniz yetiyor. Kontrol açısından güzel olsa da bir yerden sonra hep aynı şeyi yaptığınızı farkediyorsunuz.
Oyunda etraftaki kırmızı ve “et” olduğunu sandığım şeyleri ve bazı heykelleri toplayarak tecrübe puanı toplayabiliyorsunuz. Tecrübe puanları ise sizin ateşli silahlarınızın veya kılıcınızın gücünü arttırmaya, kafanızın koptuğunda daha hızlı yuvarlanması ve benzeri ekstraları satın alıp kullanabilmeniz izin veriyor. Size verilen slot’lara aldığınız bu yetenekleri koyabiliyorsunuz. Ancak her yetenek farklı bir slot sayısı kadar yer kaplıyor. Hal böyle olunca da aldığınız yetenekler arasında seçim yapmanız gerekiyor. Güzel gözükse de, aslında oynanışa pek de etki etmeyen ekstralar olduğu için kafanızda herhangi bir strateji belirlemeye uğraşmıyorsunuz. Yani slot sınırı bir nevi oyunun eğlence katsayısını düşürüyor. Ancak zamanı yavaşlatma ve kolunuzu patlayıcı gibi kullanma gibi eğlenceli özellikler de yok değil.
Birbirimizi patlatalım?
Neverdead’de çoklu oyuncu modu da mevcut. İster arkadaşınıza karşı, isterseniz de birlikte oynayabiliyorsunuz. Birebir oyunlar kısa olmasına rağmen co-op modu eğlenceli görünüyor. Ancak bir yerden sonra tek kişilik mod gibi o da sıkıcı olmaktan kurtulamıyor.
Teknik açıdan pek farklı bir özelliği yok. Unreal motoruyla geliştirilen Neverdead, fizik motoruyla bizden artı puan almayı başarıyor. Ancak animasyon konusunda o kadar da iyi olduğunu söyleyemeyiz. Seslendirmeler güzel kotarılmış. Özellikle Bryce’ın yaptığı espriler ve Arcadia’nın anlamsız konuşmaları eğlendirici olabiliyor.
Tüm bunlara rağmen Neverdead, güzel bir fikrin kötü işlenmiş hali olmaktan kurtulamıyor. Keşke hikaye biraz daha derin ve güzel işlense, karakterlerle oyuncu arasında bir bağ kurulsaymış. Denemekte fayda var, ama büyük ihtimalle sıkılacaksınız.