Neverwinter: Curse of Icewind Dale
Biraz rahatlamak istiyorum. Uzun zamandır bir şeyler karalamadığımın farkındayım. Bu sebeple önce zihnimi boşaltıp ardından da Neverwinter: Curse of Icewind Dale’I anlatmaya başlayacağım. Hele bir G’NR başlasın (gerçi sonrasında Heart of Courage dinlemenin çok daha etkili olacağını fark ettim), biraz beynim uçmaya başlasın, ardından da ofistekilerin soruları ya da benim ofisle bağlantım kesilsin de sizlere bilgileri aktarayım. Ama en baştan söyleyeyim, benden “şurada şu özellik var, burada bu var” gibilerinden bir yazı beklemeyin, olmayacak zira. Elbette eklentide yeni fraksiyonlar, madenler, sınıflar vs var. Ancak amacım bunlardan çok deneyimlerimi aktarmak. Zira oynayınca bunları zaten göreceksiniz. Ayrıca incelememizde 2-3 gün içinde yayında olacak.
Her işin başı RPG
Bugünün popüler oyunlarının birçoğunun temelinde RPG öğeleri bulunur. WoW’dan tutun, LoL’e, Baldur’s Gate’den Final Fantasy’e kadar. Örnekleri çoğaltmak o kadar kolay ki RPG’nin oyunlarımızı ne kadar etkilediğinin kanıtı. Ancak bu oyunlar içinde bazıları beni derinden etkilemiştir. Icewind Dale de bunlardan biridir. Muhtemelen karlı ortamları çok daha fazla sevdiğim için olabilir. Bu arada elbette adından da anlaşılacağı gibi, buzların içinde bir yapım ile karşı karşıyayız.
Neverwinter’a eklenti olarak gelen Curse of Icewind Dale’i dün deneyimleme şansı buldum. Açık konuşmak gerekirse F2P oyunları deneme ya da oynama taraftarı hiçbir zaman olmadım. Ancak birazdan yazdıklarımı okuyunca, NW: COID’e bir şans verilmesi gerektiğine siz de inanabilirsiniz.
Unutumuş Diyarlar içinde yer alan ve R. A. Salvatore’nin ölümsüzleşen Icewind Dale üçlemesini konu alan Curse of Icewind Dale, üç ana bölgeden oluşuyor. Cear-Konig, Cüce Vadisi ve Icewind Geçidi. Cear-Konig şehrimiz. Burada görevleri alıp, çeşitli tüccarlardan alışveriş yapabiliyoruz. Diğer ikisi ise savaş alanları. (Bu arada Kaiser Chief’in Na Na Na isimli parçası başladı. Acaba bu daha mı etkili?) Şu ana kadar standart oyunlardan pek bir fark ortaya koymayan NW: COID bu noktadan sonra, baş başa kaldığımızda asıl farkını ortaya koymaya başladı. Ürünü test etmemiz için kurulmuş olan sistemlerin başına üçerli gruplar halinde oturduk ki PVP yapabilelim. Bir yanımda Sinan Akkol, karşımda Fırat Akyıldız birbirimize pis pis bakıyoruz. Daha başlamadan havaya girmişiz bile. Bu arada Twitter’dan takip ediyorsanız (@merlininkazani) orada da yazmıştım, firma PVP’ye bu yeni eklenti ile çok önem verdiğini gösteriyor. Her ne kadar PVE olarak oynayanların oranı %80 de olsa, Perfect World diğer kısmı kesinlikle memnun etmek istiyor. Bu sebeple yeni madenimiz Kara Buz’u ön planda tutmuş. PVP Arena’larında bu madeni bulmanız daha kolay ve daha kısa sürede çıkartabiliyorsunuz. Bu maden sayesinde ise yeni zırhlar yapabilirsiniz.
Nereye baksam WoW görüyorum
Neyse dönelim deneyimlemeye. Oyuna girdikten çok kısa süre bir şey fark ettim -ki benim için asıl önemli olan bu idi- nerede ise öğrenmeye hiç ihtiyacım yoktu. Sanki birileri benim yerime oynuyormuş gibi çok hızlı bir şekilde alışmış, hatta ekrandaki göstergelere bakmadan aracıma binip, saldırıp, maden toplayabiliyordum. Bunu WOW zamanımdan beri başka bir oyunda görebildiğimi sanmıyorum. İşin özü hazırlık süreci nerede ise hiç geçirmedim. Grup toparlanmayı beklerken, hiç düşünmeden karşıda bekleyen moblara daldım. Elbette diğerleri peşimden geldi. Tek başıma pek kolay olmadığını sonrasında bol miktarda fark ettiğimde 5-6 defa ölmüştüm bile. Seviyemiz yüksek olsa bile öyle kolay değil her önüne dalmak. Neyse ki grup ruhu ortaya çıkmış hemen ardımdan onlar da dalmışlardı. Yaratıkları alıp, lootlarımızı topladıktan sonra hadi biraz da PVP için karşı tarafa girişelim dedik. PVP alanına doğru yola çıktık. Hızlı yol alabilmek için araçlarımıza bindik. Ancak hoşuma giden neydi biliyor musunuz? Mount’un gelmesi için beklemenize gerek yok. Çat diye geliyor ve anında yol almaya başlayabiliyorsunuz. Benimki mekanik bir araç idi. Sinan ise kurta biniyordu. Gözlemlediğimiz kadarı ile arada hız farkı var. “Nihahoyt” diyerek yoluma devam ettim. PVP alanına vardığımda ise bir an aklıma Wintergrasp günlerim aklıma geldi. Millet birbirine dalar, ben deli gibi madem kasardım. Çok farklı olmadı. Ben yine madenlere daldım. O kadar sürede ne işime yarayacaksa artık. Ancak bundan keyif aldım yine de.
Koyun can, kasap et derdinde
Biraz da PVP yapalım dedim. Şimdi ismini hatırlayamasam da bir köprünün üzerinde buluştuk. Ama o da ne? Bir anda köprüden aşağı düşenler. Elbette herkes gülüşmeye başladı. Oyunun dinamikleri PVP için oldukça uygun hale getirilmiş. Ancak dikkatimi çeken husus, çarpışma sırasında kimi mobların hiç alakası yokmuş gibi ortamda dolaşması oldu. Dikkatinizi dağıtmasa da kimi zaman sorgulamanıza sebep oluyor. “Ben orada can derdinde savaşıyorum, sen niye ortada öyle aval aval takılıyorsun?” dedim.
Sonuç olarak ilk izlenimlerin oldukça olumlu oldu. Elbette bu oyundan keyif alabilmek için para yatırmanız gerçeğini değiştirmiyor. Ancak çok fazla olmasa da çok uygun bir fiyat ile karakter gelişminizi hızlandırıp savaşlara dâhil olabiliyorsunuz. Bence Neverwinter: Curse of Icewind Dale denemeye değer bir genişleme olmuş.