Tam Çözüm

Neverwinter Nights: Shadows Of Undrentide

2002 yılının klasiklerinden Neverwinter Nights’ı (yazının geri kalanında NwN olarak geçecektir) oynamayan kalmamıştır herhalde…Rpgseverlerin çıkar çıkmaz üzerine atladıklarına eminim (bkz. ben). Doğal olarak oyun belli bir kesimi tatmin ederken (ve oyun basının genelinde çok iyi notlar alırken) belli bir kesim tarafından da “light” olmakla suçlanmıştı. Bu konudaki fikriniz her ne olursa olsun işte bir sene sonra infinity engine’i yerinden söküp raflara kaldıran ve en azından bize 3 boyutlu bir rpg oynama tadı veren NwN’ın ilk expansion pack’i burda.

Öncelikle oyunun biraz kısa olduğunu söylemekte yarar var ki fazla bir şey umulmasın, sonradan hayalkırıklığı olmasın. Sanırım yine de bu bunaltıcı yaz günlerinde hiç yoktan iyidir. Oyunumuzu yüklediğimiz zaman, orjinal NwN’ın içeriğine bazı eklemeler yapılmış bulunuyoruz. Her şeyden önce yeni bir “modül”; yani yeni bir bölüm ekleniyor. Shadows of Undrentide’ın (SoU olarak geçecektir) konusunu oluşturan bu bölümün NwN’ın orjinal öyküsüyle hiç âlâkası yok, bambaşka bir konuyu (yani sorunu) çözmeye çalışacağız bu sefer…Eklenen konuyla birlikte 5 yeni prestij sınıfı, 16 yeni yaratık, 3 yeni arazi çeşidi, yeni silahlar/eşyalar, 30 küsür yeni feat ve 50 küsür yeni büyü de geliyor.

Oyunun çözümünü NwN dünyasıyla âşina olduğunuzu varsayarak yapacağım; yani orjinal oyunda yer alan özellikleri açıklayarak yer doldurmayacağım. Zaten karakter yaratma bölümü de son derece sade ve pratik hazırlanmış, SoU’dan bahsetmek onu da anlamaya yeterli olacaktır.

Orjinal oyunda en fazla çıkabileceğiniz seviye 20’ydi, ne yazık ki bu ek paket de o çıtayı yükseltmiyor; ki bu biraz hayalkırıklığı yaratacaktır sanırım. NwN’taki karakteriniz oldukça ilerlemişse (örn. benim lvl 20 wizard’ım) oyuna onu transfer ederek başlamak, oyunun yapım mantığına ters düştüğü için karşılaştığınız düşmanlar size çerez gibi gelecektir ve ilk başta bunu yapmayı deneyen biri olarak oyundan hiç zevk alamadığımı belirtmeliyim. Yeni bir karakter yaratmak en akıllıca seçenek. Hatta NwN’ı hiç oynamamışsanız, şimdi oynamanın tam zamanı; çok kârlı çıkmış olacaksınız; çünkü SoU’nun bütün yenilikleri (konu hariç) NwN’ta aynen yer aldı siz ek paketi yüklediğinizde. Böylece bu ek paketten sonra oyunun kendisinin de oynayabilirsiniz. Gelelim yeni eklenen prestij sınıflarına…

Prestij Sınıfları

Şimdilik 5 sınıf eklenmiş durumda; ancak firma bu sınıflara ilerleyen günlerde eklemeler yapacağını duyurdu. Bu sınıflar Arcane Archer, Assassin, Blackguard, Shadowdancer ve Harper Scout. Bu sınıfları oyunun başlangıcında karakter yaratırken seçemiyorsunuz; ancak oyunda seviye atlarken bu sınıfları oynamaya hak kazanabiliyorsunuz, eğer özellikleriniz yeterli/uygunsa. Mesela sonradan bir “Blackguard”a dönüşebilmeniz için kesinlike kötü tarafta yer almış olmanız gerek. Bunun yanında “Hide” becerinizin en az 5 olması, temel saldırı artınızın (base attack bonus) en az 6 olması ve “Cleave” feat’ine sahip olmanız gerek. Her prestij sınıfının böyle minimum gereksinimleri ve olmazsa-olmaz tarzında beklentileri var; o yüzden karakterinizi yaratırken sonradan dönüşmek istediğiniz prestij sınıfının özelliklerini göz önünde bulundurarak yaratın. Prestij sınıflarının gereksinimlerini ve şartlarını karakter yaratma bölümünde özetlenmiş bir şekilde bulacaksınız. Her prestij sınıfının seviyesi arttıkça sahip olduğu, oldukça göz kamaştırıcı özellikleri var (hem görsel hem güç anlamında). Son bir nokta olarak, bu prestij sınıfları da “multi-class” kategorisi altında ve en fazla kendi sınıfınıza ek olarak 2 tane alabiliyorsunuz. Örneğin Fighter/Blackguard olabiliyorsunuz.

NwN’ı başlatıyoruz ve “Expansion Pack” seçeneğini seçtikten sonra, karakter yaratma bölümüne geliyoruz. Ben burda, daha sonra bir blackguard olmayı amaçladığımdan, “evil” bir wizard seçiyorum. Blackguard’ın özelliklerini hatırlarsak, en az 5 hide becerisi istiyordu ve saldırı artınızın en az 6 olmasının yanında, “Cleave” feat’ini istiyordu. Daha erken amacıma ulaşabilmek için, “Packages” bölümünde oyunun bana verdiği hazır rakamları reddederek “Configure Packages” bölümünden Hide becerimi 2 yapıyorum (şimdilik maksimum bu olabiliyor) ve strength’imi 15 yapıyorum ki bonus olarak ordan temel saldırı artıma +2 gelsin. Cleave feat’ini hiçbir sınıf birinci seviyede alamıyor, o yüzden ben de onu mecburen oyunun ilerleyen dakikalarında alabileceğim. İsmimi “Banshee” koyuyorum ve oyuna başlıyorum…

Bölüm: 1

…Banshee gözlerini, Master Drogan’ın kendisine ayırmış olduğu küçük odada açtı. Nedense bugün içinde garip bir his vardı. Sanki hayatı birden değişecek, Drogan’ın akademisindeki günleri beklenmedik bir sürprizle değişecekti…Önemli eşyalarını koyduğu sandığa ilerledi ve içinden biraz para, bir “focus crystal”, bir yüzük, bir “crystal of concentration”, birkaç tane “cure light wounds potion” ve günlüğünü aldı. “mystara’s hand” adındaki bu yüzüğü tehlike zamanlarında kullanması gerektiğini biliyordu; çünkü yüzük onu doğrudan Drogan’ın yanına ışınlama kudretine sahipti. Yüzüğü kullandığı her seferde bir “focus crystal” tüketiyordu. “crystal of concentration” ise kullandığı zaman konsantre gücünü arttırıyordu; böylece savaş anlarında bile daha kolay büyü yapabiliyordu.
Günlüğüne arkadaşları hakkında yazdıklarına göz gezdirdi…Xanos bir half-orc sorcerer’dı ve agresif tavırları yüzünden pek sevilmiyordu. Dorna bir dwarf rogue’du ve Xanos ile Mischa’nın arasını açmaya bayılıyordu. Mischa ise tamamen dinine imanına bağlı bir Paladin’di; dünyayı siyah ve beyaz görüyordu.

Kapıdan çıktığında bu üç arkadaşıyla karşılaştı. Herzamanki gibi tartışan bu üçlüye vereceği cevaplar hiçbir şeyi değiştirmeyecekti; o yüzden istediği gibi konuştu. Usta Drogan’ın, Banshee’yi diğer öğrencilerinin üstünde tuttuğu bir gerçekti ve bunu herkes biliyordu. “Neden buralarda hiç heyecanlı şeyler olmuyor ?” diye yakınırlarken, Drogan’ın bulunduğu odadan gelen kavga ve bağrışma sesleriyle irkiliyorlar ve diğer üç öğrenci hemen “mystara’s hand” yüzüklerini kullanarak Drogan’ın yanına ışınlanıyorlar. Banshee biraz kalıp ortalığı “kolaçan etmeye” karar veriyor. Hemen arkasındaki kapının Drogan’ın özel odasına gittiğini biliyor; o yüzden açılamayacağını bilerek en soldaki odaya giriyor.

Mischa’nın odasındaki, yani en soldaki odadaki, sandıkta uyduruk bir kılıç görüyor ve almaya tenezzül bile etmiyor; ancak kılıcın yanındaki birkaç “bless” iksirini alıyor. Hemen yandaki odaya geçiyor, Xanos’un odasına. Büyücü olduğu için tuzak kurmuş sandığın üstüne, bir “slow” büyüsü. Bunu fark edemeyen Banshee tuzağı yiyip etkinin geçmesini bekliyor…(şaşkın oyuncu örneği). Neyse ki kısa sürede etki geçiyor; ama bu sefer de kilitle karşılaşıyor. Daha önceden biraz “open lock” becerisi olduğu için, bu kilit ona zor gelmiyor ve içinden birkaç büyü ile bir “aid” iksiri ve bir “wand of acid” buluyor…Hemen Xanos’un odasının karşısındaki odaya geçiyor; ancak burdaki Droga’nın sandığını açamıyor; çünkü bunun için yeterli becerisi yok (Ama sandığı kırarsa içinden bir “minor sonic trap” ve bir “thieves’ tools +1” çıkacağını biliyor, zahmet etmiyor). Bu odadan çıkıp en sağdaki odaya giriyor ve burda esrarengiz bir sandık daha buluyor. Zahmetsiz bir şekilde açtığı sandıkta birkaç büyü ile gereksiz eşyalar buluyor. Koridorun sonunu takip edip iki basamak iniyor ve Drogan’ın bulunduğu odaya geliyor… Yüzüğünü kullanıp (mystara’s hand) ışınlansaydı da aynı yere gitmiş olacaktı zaten.

Burda Drogan’ı kan içinde yere devrilmiş ve çevresi koboldlarla sarılmışken görüyor. Daha önce ışınlanan arkadaşlarının da yardımıyla hepsini karanlıklara gönderiyor. Birdenbire ortaya çıkan Ayala isimli bir hatun, Drogan’ın zehirlendiğini anlıyor ve büyü gücünü kullanarak onu iyileştirmeye çalışıyor; ancak nafile. Büyüsüne karşı koyacak kudrette bir zehirin o acınası koboldların eline nasıl geçmiş olabileceğini düşünüyor. Adının Ayala Windspear olduğunu ve hem kendisinin hem de Drogan’ın “Harpers” adı verilen gizli bir örgüte dahil olduğunu öğreniyoruz. Kendilerine “Harper” adını veren bu grubun üyeleri nerde olursa olsun karşılaştıkları kötülüklerle savaşmaya and içmiş bir grup. (Oyunda bir Harper Scout sınıfı var, dikkatinizi çekerim). Meğer Drogan’ın himâyesinde, Harper cemiyetinin ona teslim etmiş olduğu dört kuvvetli “artifact” varmış. Drogan, Hilltop adı verilen bu uzak yerde yaşadığı için onun himâyesinde bu artifact’lere de bir şey olmayacağını sanmışlar; ama nasıl olduysa birileri bu sırrı keşfetmiş ve Drogan’ın peşine düşmüş. Anlayacağımız üzere, Koboldlar da bu şahsın ya da şahısların eseri…
Bu artifact’ler: Bir maske (mask), bir mumyalanmış el (mummified hand), bir ejderha dişi (dragon’s tooth) ve bir kule heykeli (tower statue). Ayala, bu objelerin her biri hakkında bildiklerini anlatıyor ve o anlatırken biz de bunları günlüğümüze not ediyoruz.

Mummified hand: Belpheron adlı bir lich’in eli; o yokedildikten sonra geriye kalan son parça. Belpheron’un gücünün bir kısmının hâlâ bu elde olduğu söyleniyor.
Mask: God of Thieves ya da Lord of Shadows da denilen kötücül Tanrı’ya bağlı bir rahibin maskesi olduğu biliniyor; ancak ne işe yaradığı bilinmiyor – kötü bir şeye yaradığı kesin olsa da.
Dragon’s Tooth: Bu dişin ise Hephaestagon adındaki bir ejderhadan kaldığı biliniyor.
Tower Statue: Bu heykelcik hakkında bilinen tek şey ise bir çöl gömütünde bulunmuş olması ve yokedici, kudretli bir enerji yayması…bu da Harper’ların onu korumaya almasına yeterli olmuş tabii ki.
Konuşmanın sonunda Ayala, Banshee’ye bir Harper olmak isteyip istemeyeceğini sordu. Banshee öyle bir şey düşünmüyordu; yine de evet dedi. “Evil” olduğu için Ayala biraz şaşırdı; ama “Hadi bakalım göreceğiz” deyip onu artifactlerin peşine yolladı.

Focus crystal bulunduğu takdirde ışınlama yüzüğü kullanılabilir ve Ayala’nın yanına; yani Drogan’ın yanına, bir portal açacaktır. Aynı portal’dan yeniden ışınlanılan yere dönülebilir. Tabii bu işlemler için focus crystal kullanmak gerekiyor ve Ayala’nın dediğine göre Drogan’ın laboratuarında bu kristallerinden yapmanın bir formülü yazıyormuş. Ayrıca Drogan için yapabileceği bir şey olup olmadığını sorunca, Ayala kasabadaki herbalist’ten üç şifalı malzeme getirmesini söylüyor: tressym tongue, charcoal ve helmthorn berries. Banshee, macera sırasında ona eşlik etmeleri için Dorna veya Xanos’u seçebilir. Dorna bir rogue ve sonuçta bir büyücüden daha becerikli yakın savaş konusunda. Banshee’nin yanına iyi bir dost olur diye (kısacası o önde savaşır, Banshee de arkada güvenli bir noktadan büyü atar diye…) Dorna’da karar kılıyor.

NwN’dan farklı olarak bu sefer partnerimizin eşyalarını inceleyebiliyor ve değiştirebiliyoruz. Ayrıca büyü gücü varsa, büyülerini kullanmasını da söyleyebiliyoruz – bu eklemeler gerçekten iyi olmuş.

Mischa yerleri silerken, Banshee ve Dorna etrafı araştırmaya başladı. Şömineyi cepheye aldığımızda sağındaki oda Dorgan’ın laboratuvarına açılıyordu, oraya gittiler. Burda Riisi adlı bir faerie dragon ile karşılaştılar; yani Drogan’ın şirin minik bekçisiyle. Koboldlar her nasıl olduysa girişteki koruma alanını üzerine sihirli bir toz dökerek geçmişlerdi. Riisi, Banshee ve arkadaşının insan kılığında kobold olmalarından korktuğu için onlara üç bilmece sordu, Banshee tabii ki üstün zekâsıyla bu soruların hepsini bildi (cevaplar: yes – I will be hanged – six). Bilmeceleri doğru bilmenin mükâfatı olarak Banshee’ye Drogan’ın odasının anahtarını veriyor; hani yukarı katta daha önce açamadığımız kapı. Israr etse de bariyeri geçmenin sırrını söylemiyor ve Banshee yukarı kata çıkıp Drogan’ın odasına giriyor. Soldaki odada focus crystal yapmasına yardımcı olacak alet edevâtı buluyor; artık malzeme elverdiği sürece bu kristallerden yapabilir. Odadan ayrıca silah, zırh ve çeşitli iyileştirme malzemeleri de topladıktan sonra artık bu evin kasvetinden sıkılmış bir hâlde kendini dışarıya atıyor…işte kar da yağmış, mis gibi olmuş her yer. Ama o da ne ?

Hilltop – west

Evden çıkar çıkmaz bir kobold’un saldırısına uğrayan Banshee, onları da kolayca haklıyor (köpeklerin de yardımıyla). Evin arka kısmındaki fareleri de haklamayı vatanına borç bilerek onları da yokediyor ve yürümeye devam edince bir sonraki durağa varıyor:
Ahır. Bu yapının önündeki izlere bakıyor ve içerde koboldlar olduğunu anlıyor hemen – doğru içeri. Burda exp niyetine yenecek iki kobold ve ölü bir inekten başka bir şey yok.

Patikadan devam ediyor ve kapıları geçince sağdaki ilk binaya giriyor. burda da sadece fakir bir sandık var. Patikadan devam ettiğinde yarısı kara gömülü küçük bir bina görüyor, orda da dişe dokunur bir şey bulamıyor. Patikayı takip ediyor ve bir başka benzer kabine rastlıyor ve hayrettir ki bu kabinde Thomas adlı biri var. Thomas işe yarar bir bilgi söylemediği gibi “ya paranı ya canını” tehditlerini de yutmuyor. Patikanın bir sonraki binası, haritadan da gördüğü gibi “The Smithy”; yani silah/zırh bulabileceği bir yer. Smithy’de Fiona’dan ihtiyacı olan şeyleri satın alıp, fazlasını satıyor.

Smith’den sonraki durak, hemen sağdaki “Herbalist”. İşte Drogan’ın zehirini iyileştirmek için bulacağı malzemelerin burda olacağını söylemişti Ayala. İçeriye giriyor ve bunun o kadar kolay olmayacağını anlıyor. Tressym tongue ve charcoal’u hemen alıyor Farghan’dan; helmthorn berries’i ise tavern’da duran Mara’dan temin edebileceğini söylüyor Farghan. Banshee, Farghan’ın sattıklarına bakınca focus crystal yapmasını sağlayacak malzemeleri burdan temin edebileceğiniz görüyor.

Bir sonraki durak Tavern, büyükçe olan yapı. İçeri girer girmez bir terslik olduğunu anlıyor Banshee ve kenarda duran yaşlı amca da bunu doğruluyor. Mekân sahibi Lodar ile konuştuğu zaman koboldların askerlerden kaçalım derken kendilerini mutfağa kapattıklarını (mutfakta biri mi var ?), Mara’yı esir aldıklarını ve mutfağın girişine bir barikat kurduklarını öğreniyor Banshee.

Barikatın hemen arkasındaki kobold lideri Hurc ile konuşuyor Banshee ve birkaç iknâ denemesi arasından (karakterinize göre seçenekler çıkıyor) büyücü olduğu için bir “charm person” yapıyor ve kobodları dışarı çıkmaları için iknâ ediyor. “Evil” olduğu için de hiçbirinin gözyaşına bakmadan öldürülmelerine izin veriyor. Mara ile konuşup görevi sonlandıracak helmthorn berries’i de mutfaktaki küçük tencereden alıyor ve hemen Drogan’ın evine dönüp, malzemeleri Ayala’ya veriyor. Burda a cure for Drogan adlı görevi tamamlamış oluyor ve yüklü miktarda exp alıyor.

Tavern’a dönüp valiyle konuşmaya çalışan Banshee, onun konuşamayacak kadar sarhoş olduğunu görünce yanındaki Haniah ile konuşmaya başlıyor. Haniah biraz dertli (ne sürpriz ama…). Piper adlı bir kişinin kendini kâhin ilân ettiğini ve ortalıkta dolaşıp felâket haberleri yaydığını anlatıyor. İşin kötü tarafı insanlar bu adama inanmaya başlamış ve kargaşa almış başını gidiyor…Piper’ın hain dedikodularına son vereceğine söz veren Banshee, Haniah’nın yanından ayrılıyor. Aynı odada Gifford ile konuştuğunda onun da erzak sattığını öğreniyor biraz eşyalarına bakınıyor.
Diğer odada ise içlerinde hafif eşyalar bulunduran dört sandık daha var. Bunları da yağmalayan Banshee, Tavern’ı terk ediyor.

Kasabanın tam da çıkış noktasında Piper denilen yaşlı adamı ve küçük cemaatini görüyor, onunla birkaç laf etmeye karar veriyor. İknâ yeteneğini kullanarak onu Hilltop kasabasını terk etmesi yönünde kandırıyor ve sevinçle Haniah’ya koşup bu sorunu da hallettiğini bildirip, yüklü bir iktir exp daha alıyor, ufak bir para ödülüyle.
Bu bölgede yapacaklarını bitirmiş olarak, bir sonraki bölgeye geçiyor…

Hilltop – East

İlk olarak devrilmiş birkaç karavanın yanında duruyor ve Torias adlı halfling ile konuşuyor. İşe yaramaz az bir bilginin yanısıra Torias’ın da erzak sattığını ve bu erzakların biraz daha “elaltı” niteliğinde olduğunu öğreniyor. Ayrıca karavanın soyulduğunu ve soygunu yapan koboldların kuzeydeki bir çiftliğe doğru kaçtıklarını da not ediyor. Hemen arkasında yaralılarla ilgilenen Katriana ile konuşunca, Daschnaya adlı falcılarının kartlarının da çalındığını söylüyor ve bu kartları getirirse Banshee’yi güzelce ödüllendireceğini de belirtiyor. Yeni bir görev aşkıyla yanan Banshee, ordan ayrılıp yoluna devam ediyor.
Anında Szaren adlı gözünü güç ve para hırsı bürümüş bir red wizard of thay ile karşılaşıyor. Szaren, Banshee’den valiyle konuşmasını ve valinin onun bu kasabada iş yapmasına izin vermesini istiyor; ancak Thay büyücülerinin küçük numaralarını çok iyi bilen Banshee bu oyuna gelmeyeceğini söylerek hem büyücüyü kovuyor hem de güzel bir experience alıyor. Tabii bunun tam tersi bir hareketle gidip valiyle konuşup büyücünün istediğini de yerine getirebilirdi, o zaman 100 altın alırdı fazladan; ama her şeyin para demek olmadığını çok iyi biliyor tabii.

Biraz daha ilerlediğinde ona doğru koşan genç bir hanımın yardım çığlıklarıyla irkiliyor. Evlerini basan koboldlardan onları kurtarmasını istiyor bu genç hanım; Banshee hemen evden içeri dalıyor…Evdeki iki koboldu mefta ettiğinde ne yazık ki hanımın asil ruhlu kocasının öldüğünü görüyor ve o hışımla yukarı fırlıyor. Tam beklediği gibi kundaktaki bebeğe dadanmış bir başka kobold…Kobold, bebek karşılığında ondan bir elmas istiyor; ama büyücü olmanını getirdiği avantajla bir “charm person” daha yapıp bebeği alıyor Banshee ve dışarda bekleyen hanıma götürüp görevi tamamlamış oluyor. Burdan geriye dönüp bölgeye girdiği yere gidiyor; yukarıya doğru giden tümseği çıkıyor ve kuzeye doğru ilerlemeye başlıyor. Yıkık binanın döküntüleri arasında birkaç eşya buluyor (çöpçü aysel gürel modeli) ve çiftliğe giriyor. Odanın ortasındaki kobold izlerinden mahzende saklandıklarını anlıyor ve oraya dalıp tek bir kobold görünce şaşırıyor. Aslında diğer ikisi kutuların içinde saklanıyorlar; bunu da hissediyor tabii ki. Hepsinin işinin bitirdiğinde barikat arkasından ok atan kobold’un gövdesinden Daschnaya’nın kartlarını buluyor ve Katriana’ya geri götürüyor. Katriana da karşılık olarak Daschnaya’nın vagonunun anahtarını veriyor; Daschnaya bedava bir tarot okuması yapacakmış Banshee’ye…hadi bakalım. Anahtarı kullanarak Katriana’nın hemen arkasındaki vagona giriyor. Daschnaya, yaptığı okumada Banshee’nin aradığı o değerli şeylerden birinin doğuya doğru bir kasabada, zayıf ve zavallı bir adamın elinde olduğunu söylüyor. Onu elde etmek için Banshee’nin adama yardım etmesi gerektiğini de belirtiyor.
Bu bölgedeki görevleri de bitiren Banshee diğer bölgeye devam ediyor…

Hilltop – Foothills

Bölgede biraz ilerleyen Banshee sola doğru kıvrılan minik bir geçide giriyor ve yaralı bir ayıyla karşılaşıyor. Druid olup da hayvanlarla konuşma yetisi olmadığı için ayıya yardım etmesi mümkün değil, ana patikaya geri dönüp yola devam ediyor. Patikanın kenarına kamp kurmuş Ferran ile konuşuyor ve ondan hemen yakındaki elven crypt ve önünde olan savaş hakkında bilgi alıyor. Ardından civardaki en ilginç nokta olan Elven Crypt’e yöneliyor ve cesetlerin üzerinden atlayarak içeri giriyor.

Elven Crypt

Böyle kapalı bir mezarda nasıl olmuş da bu bitkiler böyle boylanmış poslanmış, elf işi olsa gerek diye düşünerek odadaki milyon yarasanın arasından sıyrılıyor ve bir sonraki odaya geçiyor. Birsürü cardonun zavallı bir kobold’u ısırıklara boğuşunu zevkle izliyor ve sonrasında tüm fareleri de kobold’un arkasından haklıyor. Odanın ortasındaki sütünu okuyup biraz elf tarihi öğreniyor. Sağ tarafa gittiğinde ordaki kapının kilitli olduğunu görüyor ve sol taraftakini denemeye karar veriyor – açık. Biraz ilerlediğinde ışıldayan bir heykel görüyor ve oturup tüm imânıyla dua ettiğinde, dua etmenin iyi bir şey olduğu oyun tarafından bir kez daha kanıtlanıyor. Bu odadan da çıkıp sütunun karşısındaki kapıdan aşağı kata iniyor ve…

yine barikat kurmuş o iki okçu koboldu da haklıyor. Hemen soldaki odaya girdiğinde Nilmador’un ruhu ile karşılaşıyor. Mezarın asil elf savaşçılarından olan Nilmador, bir yan odada amip gibi üreyen dev örümcekleri ve bıraktıkları yumurtaları temizlemesini istiyor Banshee’den. Bu odada Banshee bir de Nilmador’un bedeninin yattığı sarcophagus’u görüyor ve eğer kurcalayıp açar, içindeki eşyalara el atarsa Nilmador’un ona saldıracağını biliyor. Böylece doğru yan odaya geçiyor.

Burda 6-7 tane dev örümceği hakladıktan sonra en son odanın sağ bölümünde minik örümcek yumurtaları buluyor ve tek topukla eziveriyor. Çıkmadan bir de örümceklerin kozalarına göz atıyor ve içlerindeki eşyaları da cebe indirip hemen Nilmador’a dönüyor. Nilmador ona Crypt’ın içinde saklanan koboldları rahatça altetmek için onların bilmediği bir sırrı söylüyor Banshee’ye. Koboldların bulunduğu odanın orda bir gizli geçit olduğunu ve geçidin ardında, Koboldların bulunduğu odadaki zehirli gaz tuzağını aktive edecek şeyi bulacağını söylüyor. Bir de Crypt’te büyülü bir obje olduğunu, bu objeyi almanın eskiden elf savaşçılarına bir test olarak sunulduğunu söylüyor ve bir anahtar veriyor.

Ana koridora geri dönen Banshee biraz ilerlediği zaman iki iskeletin önünden kaçan bir kobolda rastlıyor. Kaçmasın diye önce koboldu öldürüyor, ardından da iskeletleri. İskeletleri öldürmekle zaman harcasaydı koboldun kaçacağını biliyordu. Sağ ve soldaki kemik yığınlarından birkaç eşya almasıyla birlikte “mezarda kemikleri sızlayan” elflerin ruhları birkaç iskelet daha gönderiyor buna ceza olarak.

Koridorun sonunda sağ veya sola gitme opsiyonuyla karşılaşan Banshee, sola dönüyor ve kapıyı açınca yine çıldırmış birkaç fareyle karşılaşıp işlerini bitiriyor. Hemen sağındaki kapıyı açıp içeri girdiğinde bir başka ruhla karşılaşıyor. Bu ruhun pek değer verdiği kılıcını mezarından hırsızın biri çalmış; Banshee’den aile mirâsı olan bu kılıcı bulup geri getirmesini istiyor, karşılığında ödül vereceğini belirterek. Banshee bu odadan da çıkıp koridora dönüyor ve ilerlemeye devam ediyor. Soldaki kemiklerin olduğu bölümden işine yarar bir şey bulduğu zaman alırsa kemiklerin sahibiyle dövüşeceğini biliyor; eşya buna değerse öyle de yapıyor zaten.

Bir sonraki odanın (yine sağdaki) kapısının kilitli olduğunu görünce becerilerini kullanarak kilidi açıyor ve içerdeki mezarı da yağmayalınca, bir başka ruhla daha savaşıyor. Mezardan değerli bir şey çıkmıyor; ama aldığı exp güzel. Bir sonraki odada da yine bir mezar bulunca aynı şeyi yapıyor ve bu sefer daha iyice eşyaların yanında güzel de exp almış oluyor mezarın sahibini öldürünce. Koridorun sol bölümünü bitirmiş olarak burdan çıkıyor ve daha önce girmediğ sağ kapıyı açıyor.

Bu odaya girer girmez sütunların arkasına saklanmış 4 okçu koboldun saldırısına uğruyor ve işlerini bitiriyor (canı düşük karakterler burda dikkat, yanınızda partner varsa onu önden gönderin; yoksa aniden ölebilirsiniz – bkz. ben). Devam ettiğinde bir başka koridora geliyor, yine bir öncekinin mantığıyla kurulmuş. Kapıdan girdiğinde sol tarafında küçük bölmeler, sağ tarafında odalar var. Sağdaki ilk odaya girdiğinde birkaç fareden sonra, odanın sonunda bir iskelet görüyor yerde yatan. Çevresindeki tuzağı hemen fark ediyor, yanına partner olarak da Dorna’yı almış olduğundan Dorna zaten otomatik olarak gidip tuzağı etkisizleştiriyor. Bu iskeletin üstünden ruhun bizden istediği ancient sword’u buluyor ve odaya son bir göz atıp işine yarayan eşyaları aldıktan sonra ruhun yanına dönüyor. Kılıcına kavuşan ruh az bir exp ve ödül olarak da sandığındaki eşyalardan birini sunuyor. Dişine göre bir şey seçen Banshee ordan ayrılıp işine geri dönüyor. Kılıcı bulduğu odadan devam edince bir başka odaya geliyor. İşte burası da Koboldların saklandığı oda. Koboldları yenmenin birkaç farklı yolu var. En zararsız ve biraz daha diplomatik bir çözüm olarak Banshee tamamen iknâ yeteneğini birkaç defa kullanıyor ve Kobold lideri Urko ile konuşuyor. (save etseniz iyi olacak) Biraz zor da olsa sonunda Koboldların çalmış olduğu objelerden mummified hand’i geri vermeleri için onları kandırıyor ve yüklü bir exp alarak bu sorunu çözüyor.

Bu odaya girmeden koridorun sonuna kadar devam edebilir ve orda biraz beklediğinde gizli geçidi keşfedebilirdi. Bu geçidin açıldığı odada Nilmador’un bahsettiği o tuzağı aktive edebilir ve sandıktan kendisini (ve partnerini) koruyacak gaz maskesini alıp, koboldlara öyle gidebilirdi. Odadan girdiğinde koboldların hepsi zehirli gaz yüzünden felç olduklarından işlerini kolayca bitirebilir ve mummified hand’i yine alabilirdi. Ya da üçüncü bir yol olarak eğer kendine güveniyorsa odaya doğrudan dalar ve hepsini haklayabilirdi ki bu çok zor olurdu; çünkü sayıları amatör bir karakter için hayli fazla. Diplomatik yollardan bu sorunu hallederse Deekin adlı koboldun tower statue’yu alarak kaçtığını öğreniyor.

Koridora geri çıkıp geldiği yolu takip ederek yeniden üst kata çıkıyor ve burda sütunun sağ tarafında kalan, daha önce açamamış olduğu kapıyı Nilmador’un anahtarıyla açıp bahsedilen elf testiyle karşılaşıyor. Test çok basit. Teste başlamadan önce kırmızı noktaların yerini iyi ezberliyor ve hemen önündeki kırmızı noktaların oluşturduğu patikadan yürüyünce güvenli bir şekilde cloak’a ulaşıyor. Yerdeki kan göletinde bir önceki talihsizin yazdığı nota göre geldiği patikadan geri dönemeyeceğini anlıyor ve kan göletinin hemen yanındaki kırmızı noktalı küçük patikadan (cloak’u aldıktan sonra kayboluyor; ama nasıl olsa ezberlemişti) test kareleri dışına çıkıp, kenardan çıkışa ulaşıyor.

Mummified hand’i hemen Ayala’ya götürürse (yüzüğünü kullanarak ışınlanabilir) objenin diğer artifact’lerin yerini işaret etme kudretinin olduğunu söylüyor Ayala; böylece Banshee diğer artifact’leri bulana kadar onu yanında taşımaya karar veriyor. Ayala’dan onu geri ışınlamasını istiyor ve yoluna devam ediyor. (Not: Ayala’ya “Daha bir şey bulmadım” diye yalan söyleyebilir, bu durumda kötü tarafa biraz daha kaymış olacaktır)

Patikadan aşağı inip yolun ikiye ayrıldığı bölümde Hand’in gücünü kullandığında güzel efektler eşliğinde aradığı diğer artifact’in yönünü az çok tespit ediyor. Sağa doğru patikayı takip edip Blumberg’in önüne geldiğinde saldıran gnoll’u haklıyor ve hand’i bir kez daha kullanmasıyla artifact’lerden birinin Blumberg’de olduğunu kesin olarak tespit etmiş oluyor. Blumberg’e hemen gitmeyip bölgeyi biraz daha araştırmaya karar veriyor ve levhanın olduğu yerden dümdüz devam edince High Pass’e varıyor. Burdaki birkaç koboldu hemen öldürüyor (dikkat zehirli okları var – ben yakından denedim). Sol tarafa doğru devam ettiğinde bir ayıyla karşılaşıp onu da yokediyor; sonrasında iki kurt ve işte bir mağara.

Rumgut’s Cave

Rumgut kendine bir eş bulmuş anlaşılan; Banshee bu zavallı kızı hemen kurtarmaya karar veriyor. Bunu da yapmanın birkaç yolu var. En kolay yolu Rumgut’a adının anlamını sormak ve onu bir rom içme yarışmasına davet etmek. Üç kere içtiğinde hâlâ yıkılmamışsa Banshee, yenmiş sayılıyor ve Rumgut uykuya dalıyor. İçme sırasında içiyormuş gibi yapmayı becerebilirse bu sınavı kolayca atlatabilir.
Bir başka yol kafes arkasındaki tutsak ile konuşup, kadının Rumgut’un yemeğine uyuşturucu katmasında. Bu yolu deneyen kişinin “move silently” becerisinin yüksek olması gerek; çok sık kullanacak çünkü.
En sağlama yol da Rumgut’u öldürmek tabii ki; ama magic missile’ler kullanarak bir deve saldırmanın iyi bir fikir olmayacağını bilen Banshee, birinci yolu seçti; iki kere içiyor numarası yaptı, üçüncüyü de gerçekten içti.
Sonuç olarak devin yatağının ucundaki debris’ten anahtarı aldı ve kafesi açıp kadını kurtardı. Becka adındaki bu şirin dwarf, yaptığı işin karşılığında ödüllendirilecek olan Banshee’nin doğudaki çiftliğe bir uğramasını tembih etti ve gitti.
Banshee yoluna devam ederek koboldları öldürdüğü yerden geldi ve minik bir tümsekten çıkarak sağa devam edince tam da High Pass’e giden yolun önünde bahsedilen Deekin ile karşılaştı. Nihayet koboldları yöneten şahsın bir şahıs değil de, Tymofarrar adında bir ejderha olduğunu öğrendi. Deekin, gnolların saldırısına uğradığında panikleyip tower statue’yu bir taşa düşürdüğünü ve heykelin kırıldığını söylüyor. Efendisinin ona çok kızacağını bildiğinden Banshee’den gidip Tymorfarrar ile konuşmasını ve Deekin’i affettirmesini istiyor, kendisi de bu sırada Blumberg kasabasında saklanacakmış.
Banshee bu noktada falcı kadının dediklerini hatırlıyor ve yardım önerisini reddetmemeye karar veriyor. Koboldların mağaraların kat kat altında yaşayan o dev ve açgözlü sürüngenle konuşacak ve Deekin’i affettirecek…
Bölgeyi terk etmeden önce yokuştan tekrar aşağı inip Nathan ile konuşuyor ve kızını kurtardığı için ödülünü alıp, Nether’e doğru yola çıkıyor…

Nether Mountains

Bu minik bölgede Banshee’nin dikkatini çekecek sadece iki nokta var: Cave Entrance ve Kobold Cave. Büyük amacının Kobold Cave’de olduğunu bildiği için diğer mağarayı denemeye karar veriyor.

Cave Entrance

Burası bir ork mağarası. Birkaç orc ve liderleriyle dövüşüp fena olmayan bir yayın yanında, birkaç de eşya buluyor.

Kobold Cave

Girer girmez iki koboldun saldırısından sonra partnerinin yardımıyla yerdeki iki büyük tuzağı etkisiz hâle getiriyor ve ilerlemeye devam ediyor. Geldiği odada sağ tarafta kalan iki kapı da aynı odaya açılıyor – birkaç kobold ve biraz eşya. Soldaki kapıları deniyor. Aynı şekilde soldaki kapılar da bir başka benzer odaya ve birkaç kobolda açılıyor. Onları da haklayıp eşyalarını aldıktan sonra ana odadan ileri doğru devam edip, partnerinin yardımıyla bir tuzağı daha etkisiz hâle getiriyor. İlerde bir balista ve önünde balistayı aktive eden bir nokta var; bu tuzağı da etkisiz hâle getirerek iki sandığın ortasından geçiyor; ancak ilerdeki koboldları öldüreyim derken “grease” tuzağını fark etmiyor ve sıkıntılı anlar yaşanıyor. Nihayetinde bu koboldları da hakladıktan sonra devam ediyor ve yine bir balista tuzağıyla karşılaşıyor. Bu tuzağı da etkisiz hâle getiriyor, birkaç kobold daha ve nihâyet başka büyük bir oda.

Bu odanın ortasındaki devasa okların da gayet bariz bir şekilde işaret ettiği yöne; yani odanın ortasında dört parmaklıkla çevrilmiş sandığa gidip onu açmamak lâzım tabii ki; yoksa parmaklıklar bahtsız (ve salak) kişinin üstüne kapanıp, onu çevredeki koboldların hedef tahtası hâline getiriyor. Böyle acılı bir yol yerine Banshee etrafı dolaşıp koboldları tek tek haklamaya karar veriyor. Hemen ilk sağdaki odanın kapısının açamıyor; ama partneri üstün “open lock” becerisi ile hemen bu işi de çözüyor ve kapının arkasındaki büyücü kobold ile arkadaşlarını yokediyorlar birlikte. Burdan karşıya devam ederek sol taraftaki ilk odayı denemeye karar veriyor. Burda da partnerinin yardımıyla kapıyı açıyor ve içerdeki koboldları öldürüyor. Bu şekilde iki oda daha var; tamamen aynı mantıkla hazırlanmış. Bu büyük odadan çıkabilmek ve sonrasındaki diğer 3 büyük kapıyı da açabilmek için bu dört odadaki kollardan yararalanacak. Banshee odalardaki ve kapıların önündeki levhalara dikkat ediyor ve X levhasının X kapısının açacağını, Y nin de Y’yi açacağı tahmin ederek (çok zor bir bilmece ama…), açılmayan kapıların önüne gidip levhaya bakıyor, ardından odalara geri dönüp aynı levhanın resmini taşıyan odadaki kolu çekiyor. Böylece koboldların yerleştikleri alana geliyor ve başlangıçtaki bekçiler hariç, burdaki zavallı koboldlar savaşmıyorlar bile – sadece kaçışıyorlar ordan oraya.

Girişi arkasına alan Banshee’nin sağında ve solunda erzak odaları var; yalnız soldaki odanın kapısı zor bir tuzakla süslenmiş – etkisiz hâle getiremediği için mecburen yedi. Bu odadan da çıkıp aşağıya doğru devam eden kahramanımız, bir kurt sürüsüyle karşılaşıp hepsinin hakkından geldi. Sağ ve sol taraflardaki odaları araştırınca dişe dokunur bir şey olmadığını gördü.

“To Master” yazan tünele değil de onun yanındakine girince hücrelerle ve hücreleri koruyan bekçilerle karşılaştı. Gardiyanı öldürünce (Kobold Warden) ondan bir anahtar aldı ve en sondaki minik hücreyi açınca Klumph denilen mahkûm ile konuştu. Klumph ondan koboldların liderini öldürüp değneğini ona getirmesini söyledi Banshee’ye; böylece Klumph lider olacaktı ve diğer koboldlara “To Master” yazan tünelin girişindeki büyük kayayı kaldırmaları için emredecekti – Banshee’nin de istediği buydu tabii ki. Hücrelere girmeden önce tüneli aşağıya doğru izlerse kendisini liderin karşısında bulacaktı; hemen yola koyuldu.

Tünelde biraz aşağı ilerlediğinde büyük kapıları açıp liderle yüzleşmeden önce soldaki odaya girdi ve burda bir kobold adept, bir kobold shaman ve bir winter wolf öldürdü. Bulduğu güzel büyülü eşyaları da cebine atarak büyük kapılara doğru gitti.
Liderle karşılaştığı zaman her zamanki gibi diplomatik yollarla işini halleden Banshee, iknâ yeteneğini kullanarak (birkaç kere load etmek zorunda kalabilirsiniz), Klumph ve lider arasında anlaşma sağladı ve Klumph’ın çok istediği sopasına kavuşmasını sağladı. “To Master” yazan tünele girdi ve Klumph ile konuşup tüneli kapayan kafanın kaldırılmasını sağladı. İçeri girdi…İşte şimdi ejderhaya bir adım daha yakındı.

Dragon Caves

Girdiği odadaki iki kobold ice hound’u da hakladı ve kapıyı açtı. Kapının hemen girişindeki tuzağı bozdu ve onu karşılamaya gelen kobold ice hound’ları ortadan kaldırdı. Girişin hemen sağındaki kapıyı açtı ve burda da birkaç gereksiz erzak olan odaya bekçilik etmeyi kendine görev bilen bir kobold ice hound daha avladı. Bir sonraki oda ve ondan sonraki de aynı şekilde kobold ice hound/erzak olarak tutuluyordu belli ki. Bu üç küçük odayı da tamamladıktan sonra devam etti yoluna.

Bir sürü öküzün ejderhaya yem niyetine çitler arkasında tutulduğu bir yere geldi. Belli ki ejderhaya varan bir köprünün önünde de Klonk “the freezer” adında bir kobold duruyordu. Biraz zorlansa da bu engeli de aştı ve Klonk’un güzel silahlarına kavuştu. Çitin önünde, “Dikkat, kapıyı açarsanız depebilirler” tarzında bir levha olduğundan kapıyı açması gerektiğini hemen anladı Banshee ve öyle de yaptı.
İyi ki de öyle yaptığını anladı; çünkü özgür kalan öküzler hemen köprünün üstünden koşup beklemekte olan kobold ordusuna daldılar ve ortalığı dağıttılar. Bunu fırsat bilen Banshee hemen dikkati dağılmış koboldları kolayca avladı.

Büyük kapıların önünde dikildiğinde içerden gelen kokudan hemen bir ejderhanın inine yakın olduğunu anladı. Kapıları açtı…ve işte karşısındaydı büyük beyaz ejderha. Ejderha ile bir anlaşmaya varmak zorunda kaldı. Anlaşılan ejderhanın isteğini yerine getirmeden Banshee’nin herhangi bir istekte bulunması sözkonusu değildi. Ejderhanın istediği ise J’Nah adındaki büyücünün öldürülmesiydi; bunun için Banshee’ye bir toz verdi ve bu tozu büyücünün üzerinde kullanmasının onu zayıf kılacağını söyledi. Ayrıca aradığı diğer artifact mask’ın da ejderhada olduğunu bir yere not etti Banshee. Odayı terk etmeden önce ejderhanın masasına bakıp günlüğünü aldı (günlük tutan bir ejderha…). Tymofarrar’ın verdiği anahtarı square shaped box’ta kullanarak mağaranın dışına ışınlandı. Foothills bölgesinde en güneye doğru indi, Elven Crypt’in arkasındaki patikayı izleyerek High Forest bölgesine geçti; çünkü büyücü ve gnoll hizmetçileri ordaydılar…

High Forest

Bölgeyi kabaca araştırınca 5 mağara girişi ve bir ev buldu; ayrıca düşman olarak kamp kurmuş birkaç bandit’e ve birkaç tane de kurta rastladı. Gnoll Cave zaten asıl amacının onu götürdüğü yerdi; o yüzden önce biraz başka yerlere bakmak isteyerek small manor home’un kapısını açtı ve bir hermit ile karşılaştı. Bu aksi hermitin büyülü eşyalar sattığını; ayrıca evinde büyülü eşyaları şarj edecek bir alet de bulundurduğunu öğrenip bunları da not etti.
Small manor home’un altındaki mağara girişinden başlamaya karar verdi.

Cave Entrance 4

Burası bir bandit mağarasıydı, okçulardan başlayarak hepsini öldürdü. Okçunun hemen arkasındaki yüklü tuzakları dikkatle etkisiz hâle getirdi ve biraz daha ilerleyince iki okçunun eşlik ettiği Bandit Chief ile karşılaştı. Zorlu bir mücadeleden sonra hepsini yere serdi ve liderin eşyalarını aldı. Sandıklardan birinde eski bir mezarı açtığı sanılan bir de anahtar buldu ve dışarı çıktı.
Gnoll Cave’in hemen altındaki mağaraya girmeye karar verdi.

Cave Entrance 3

Mağaranın girişinde aniden 7-8 tane yavru beyaz ejderhanın (wyrmling white dragon) saldırısına uğradı. Hepsini hallettikten sonra ilerlemeye devam edince wyrmling red dragon’larla karşılaştı ki bunlar çok daha zordu beyazlara göre. 3 tanesinin ardından hazineleri karıştırma fırsatı bulunca bir dragon egg ve birkaç tane de sıradan eşya bulup çıktı (ejderha yumurtasının eli kadar olması hiç garip gelmedi tabii…).
Haritasına bakınca ortada iki tane Cave Entrance gördü ve soldakine girmeye karar verdi.

Cave Entrance 2 ve 1

Bir Bugbear mağarası. Yine oldukça zor bir mücadeleden sonra yolun gerisini kapatan kutuları kırıp ilerledi Banshee. Devam edince metal bir kapı buldu ve bandit’lerin mağarasından aldığı silver key’nin de tam olarak buraya uyduğunu keşfetti. Dedikleri gibi içerde gerçekten bir tabut vardı…ama yalnız değildi. Etrafındaki kemik yığınlarından canlanan 5 skeleton warrior’ın yanısıra bir de mumya dolanıyordu odada. Tabuta çok yaklaşmadan mumyayı uzaktan gerideki odaya çekti ve orda tek başına hakladı. Sonra azar azar ilerledi ve 5 iskeletin birden canlanmasını önledi, teker teker öldürdü onları da. Tabutu açtı ve tuzaksız yalansız güzel bir büyülü eşya aldı.
Mağaraya devam edince kurtların ve bir worg’un saldırısına uğrayan bir ayının mücadelesine tanık oldu; hiçbir tarafı tutmadı ve hepsini öldürdü. Yanıbaşındaki girişten High Forest’a geri çıktı.
Artık bölgede yapılacak her şeyi tamamladığından hermit’e son bir kez uğrayıp gereksinimlerini karşıladı ve Gnoll Cave’e doğru yola çıktı.

Gnoll Caves

Girişte uyuklayan gnoll’un hemen işini bitirdi gongu çalmasına izin vermeden. İlerleyince bir kapı ve iki yöne ayrılan bir yolla karşılaştı. Kapıyı açmak şimdilik mümkün olmadığı için sağa doğru hareket etmeye karar verdi.
Burdaki okçu Banshee’yi görünce hemen yan odadaki gongu çaldığı için odadaki tüm askerler saldırdı; ancak son derece güçsüz olduklarından kısa zamanda işleri bitti. Gnolların çıktığı odadan birkaç eşya bularak yoluna devam etti. Yine bir erzak bölmesi geçtikten sonra başına bir başka gong konulmuş bir tünele daha geldi. Bu tünelde ilerlerken sağdaki odada kalan 2 gnoll’un da işini bitirdi ve sol kısımdaki tek bölme olan kafesin önünde bekleyen bir gnoll grubunu daha yoketti. Yanıbaşındaki kutudan kafesin anahtarını buldu.

Kafeste Glendir adında half-orc bir tutsak vardı. Önce yalan söylemeye çalıştı; ama Banshee, Hilltop’ın bir baronu olmadığını biliyordu. Böylece onun Fiona’nın erkek kardeşi olduğu ortaya çıktı. Glendir mağaranın çıkışını bulmakta yardım istedi; Banshee yardımı tabii ki reddetti evil olduğu için (kabul etseydi 100 exp alacak ve 3 puan daha Good’a yaklaşacaktı).

Burdan devam ettiğinde köprüden önce bir kapıyla daha karşılaştı; bu kapının arkasında beastmaster ve kafeslere hapsettiği hayvanları vardı. Beastmaster’dan bir lightning büyüsüyle kurtulduktan sonra üzerinden horn’unu aldı ve bu hornu çalarak hayvanlarla dost oldu. Sonra kafesleri açtı. Beastmaster’ın bulunduğu odanın hemen altında bir kapı daha vardı; sağa doğru, ordan girince bir goblin wizard ve hayvanı worg vardı. İkisinin de işlerini bitirdi ve oldukça iyi eşyalarla ordan ayrıldı. Hayvan kafeslerinin hemen solundaki kapı bildik yöntemlerle açılamayacağı için köprüye geri dönüp devam etti. Burda büyük bir kapının önünde bekçilik eden bir grup gnoll’u daha öldürdü ve kapıları açmadan önce tam karşılarından aşağıya indiğinde tutsak olarak alınmış insanların tutulduğu büyük bir kafese geldi. Partnerinin yardımıyla bu kapının kilidini açtı ve tutsakları özgür bırakmak için önde duran kadınla konuşmaya başladı. Onlara artık özgür olduklarını ve gidebileceklerini söyledi, bir miktar exp alarak koridorun yukarısına, büyük kapıların önüne yeniden çıktı. (Özgür kılmanın yanısıra tutsaklara para yardımı da yapsaydı yine birkaç puan daha Good tarafına geçecekti – ama o hâlâ blackguard olmak istediği için bunu yapmadı)

Büyük kapıları açıp yeni bölgeye geçmeden önce dümdüz gidip bu bölgeyi bitirmeye karar verdi. Sağdaki ilk kapıyı açınca küçük bir tünelin ardından sol ve sağda birer kapı buldu. Soldan girdiğinde Warden’ı öldürdü ve anahtarını aldı. Anahtarı kullanarak koboldların hücresini açtı, biraz sorguya çektikten sonra Hilltop’ta yaptıklarının cezası olarak öldürebildiği kadarını öldürdü, gerisi kaçtı. Sağdaki kapı açılamayacağı için ana koridora geri döndü ve devam etti. Birkaç gnoll daha öldürüp eşyalarını aldıktan sonra artık büyük kapıları açmaya hazırdı. Kapıların ardında nihayet gnoll chief Gishnak ile karşılaştı. J’nah’ın yeraltındaki harabelerde devamlı kazı yaptığından ve tüm yönetimi ele geçirmesinden şikâyetçi olan Gishnak, kahramanımız ile bir anlaşmaya varıyor ve J’nah’la savaşırken Banshee’ye yardım etmeye söz veriyor. Bunun karşılığında da artık kahramanımızın kesinlikle hiçbir gnoll’e dokunmaması, sandıkları açıp hazinelerini almaması ve köleleriyle olan meselelere karışmamasını istiyor, Banshee de kabul ediyor. Bir sonraki odada kuyudaki ipi kullanarak aşağı iniyor…

Underground Ruins

Yerdeki goblin cesedinden aldığı nota göre kol hangi renkte yanıyorsa, aynı renkteki yol güvenli yol. Dört renk yanan kapı var; ayrıca şimdilik açılmayan büyük bir kapı ve içinde magical pool bulunan küçük bir bölme.

Kapı-kol bilmecesi

Bu bölümün mantığı göründüğünden daha basit aslında. Odanın ortasında dört küçük sütun ve bir kol var; ayrıca çıkış olarak dört tane de parlayan kapı var. Kol her çekildiğinde bir renk yanıyor kolun üstünde ve o renge ait olan kapı açılıyor. Yapılması gereken tek şey açılan kapıdan girmek ve o renge ait patikada yürümek. Mesela mavi kapıdan girildiği anda mavi bir fireball-benzeri şey fırlayıp yolu sizden önce çizecek. Sizin yapmanız gereken tek şey onun çizdiği çizginin üstünde yürümek ve onun durduğu yerde durmak. Onun durduğu yere ulaştığınızda tekrar bir yol çizecek ve onu takip ederek sizi götüreceği odaya kadar yürümek. Bu dört kapının da sonunda birer oda ve her birinin içinde kendi rengine göre bir elemental var: water, fire, earth ve air elemental. Her birini öldürdüğünüz zaman ana odadaki küçük sütunlardan birisi yanacak ve bilmeceyi tamamladığınızı anlayacaksınız. Dört renge de hâkim olduğunuzda ana kapı açılacak ve ilerleyebileceksiniz.

Bu odalara giderken hepsinde farklı olmak üzere birer küçük oda bulacaksınız. Mesela mavi rengi; yani su elementinin yolunda ilerlerken fountain of wisdom’a denk geleceksiniz. Yanlış büyüyü yaparsanız, fountain’ı yok edersiniz; üzerinde doğru büyüyü yaparsanız ise bir token alacaksınız. Bu örneğin çözümü flare adlı cantrip. Dört elementten de token alabilirsiniz, doğru büyüleri bulabilirseniz. Daha sonra bu token’ları ana kapıya girmeden önce magical pool’da kullanırsanız, büyülü bir eşya alacaksınız ödül olarak. Fazla uğraşmayın derim ben; aldığınız şeye çok değmiyor çünkü. Tek kullanımlık bir elemental summoning eşyası alıyorsunuz. Örneğin water token’ı için, water elemental summon eden bir bowl.

Bu bilmecenin basitliğine gülen Banshee hiç oyalanmadan ana kapılardan içeri girdi.

Ancient Hall

İlk karşılaştığı şey zaten J’nah ve adamları oldu. Diyalog esnasında ejderhanın onun da düşmanı olduğunu, eğer isterse J’nah için ejderhayı öldürebileceğini söyleyerek yalan söyledi Banshee; böylece J’nah ona ejderhayı öldürmenin sırrını söyleyerek phylactery of ice’ı verdi. Dediğine göre bunu kullandığı zaman Banshee bir frost giant’a dönüşecek ve tymofarrar’ın hakkından kolayca gelecekti. Bir kez daha J’nah ile konuşan Banshee bu sefer doğruyu açıklayarak, onu öldürmeye geldiğini söyledi. Nasıl olsa hem ejderhayı öldürmenin hem J’nah’ı öldürmenin yolunu bulmuş ve bunu sağlayacak eşyaları almış olduğundan, ejderhanın ona verdiği tozu J’nah’ın üstüne attı ve zayıf düşmesini sağladı. Gnoll lideri ile daha önce anlaşma yapmış olduğundan (diplomasinin faydaları) 4 tane de Gnoll liutenant yardıma geldi ve kısa sürede J’nah’ın işini bitirdiler.
Böylece dragon’s tooth’a da kavuştu Banshee. Mekânı terk etmeden önce J’nah’ın odalarına girip eşyalarını ve büyülerini aldı, daha sonra kütüphanesindeki ışığa herhangi bir büyü yaparak Gnoll caves’in dışına ışınlandı.
Şimdi sıra ejderhadaydı. Doğru Foothills’e, ordan da Nether mountains’a koştu ve Kobold cave’e tekrar girdi. Ejderhanın inine geldi ve onunla konuşmaya başladı.
Ejderha ondan beklenen hainliği yaparak Banshee’yi öldüreceğini söyledi; ama Banshee önce “insight” şıkkını kullanarak “Ben zaten senin böyle yapacağını biliyordum” dedi, ardından da ikna yeteneğiyle (persuade ya da bluff) ejderhayı bu fikrinden vazgeçirip üstüne iyi de bir exp aldıktan sonra konuşma şıklarından “break the phylactery of ice”ı seçti ve anında bir frost giant’a dönüşerek ejderhanın da hakkından geldi.
Böylece mask’a da kavuşmuş oldu. Şimdi yapması gereken son şey Blumberg kasabasına gidip orda saklanan ve ejderhanın ölüm haberini heyecanla bekleyen Deekin’i bulmaktı.
Banshee de öyle yaptı zaten.

Blumberg

Bu bölgeye girer girmez kan revan içinde kendine doğru gelen yaşlı bir adam gördü. Ne yazık ki adam daha doğru dürüst konuşamadan gnoll okçularının hedefi oldu ve Banshee ikisini de avladı.
Biraz devam edince yıkık dökük kasabanın içinde bir gnoll shaman’ın eşlik ettiği bir grup gnoll’u daha avladı. Gnollerden bir tanesi tek sağlam kalmış minik binaya saldırıp “çık dışarı aptal kobold !” şeklinde kapıyı tırmalıyordu. Onu da hallettikten sonra minik binaya girdiler ve tabii ki içerde Deekin ile karşılaştılar.
Tymofarrar’ın öldüğüne bir türlü inandıramayınca Banshee, ejderhanın kafasını gösterdi ve Deekin hemen tower statue’yu bağışladı. Böylece bütün artifactler toplanmış oldu. Bölgeyi terk etmeden önce Blumberg’i bir kez daha dolaştı ve son kalan gnoll’leri de temizledikten sonra yüzüğünü kullanarak Ayala’nın yanına, mutlu haberi vermeye ışınlandı…
Ayala’nın yanına döndüğünde Drogan’ı ayağa kalkmış durumda buldu ve hemen artifact’leri teslim etti. (Bu noktada sadece tower statue verilip, gerisi saklanabilir – bence öyle yapın) Tower statue’nun içinden çıkan kristali çok ilginç bulan Drogan onun analiz edilmesini istedi. Bunu en iyi yapabilecek tek kişi de Anauroch Desert’taki dostu Garrick olduğundan bir karavanla Banshee’nin oraya gitmesini ve bu işi üstlenmesini istedi.
İtiraz hakkı vardı tabii ki; ama çölü görmeye de niyetliydi. Kabul etti.

Anauroch Desert

Karavan nihâyet durduğu zaman herkes tetikte bekliyor; çünkü falcı yine kötü kehânetlerde bulunmuş. Tam da bunları konuşurken Katriana ile, birden ortalık karışıveriyor ve Banshee’nin birlikte seyahat ettiği karavan stinger’ların saldırısına uğruyor. Savaş bitip karışıklık dindiğinde karavanı hedefine ulaştıracak klavuzun kaybolduğu fark ediliyor. Zidan olmadan yola devam etmeyi akıl almayacağından, Banshee kendini Zidan’ı bulmakla görevlendirilmiş olarak buluyor.
Haritayı biraz dolaştığı zaman bu küçük çöl bölgesinde üç delik keşfediyor; herhangi birinden aramaya başlayabilir. Kuzeydoğudaki deliğin önünde bazı izler bulduğu için ordan inmeye karar veriyor.

Underground Tunnel

İndiği zaman görüyor ki diğer delikler de aynı yere çıkıyormuş. Takip ettiği tünel onu geniş bir odaya getiriyor ve burda birkaç stinger ile daha savaşıyor. Haritasına bakarak tünellerin daha da derine inen kısmına gidiyor…

Stinger Caves

Biraz ilerlediğinde geniş bir odanın karşısında olduğunu görüyor; fakat girişinde bir de tuzak kurulmuş. Tuzağı hemen etkisi hâle getiriyor; ancak bu sefer de tam karşıdan iki stinger okçu habire ok atmaya başlıyorlar; ikisini de susturmaya giderken odanın ortasında yerden 4 tane de savaşçı stinger çıkıyor; biraz zorlu bir mücadeleden sonra hepsini yenmeyi başarıyor ve ilerlemeye devam ediyor. Girdiği ince yolun ayrımına gelmeden bir tuzak daha keşfediyor ve hemen onu da etkisiz hâle getiriyor. Sağa ya da yukarı doğru devam edebilir; yukarıya gitmeyi seçiyor. Yol geniş bir odaya açılırken birkaç tane daha stinger saldırıyor ve işleri bitiriliyor. Odadaki sandıklardan birkaç gereksiz eşya bulup yol ayrımına geri dönüyor ve bu sefer sağdan gidiyor. Yol hemen tekrar ileri ve sağa olmak üzere ikiye ayrılıyor; sağa dönüp ilerlemeye başlıyor; burasının da geniş bir odaya açıldığını görüyor. Bir önceki odanın mantığıyla hazırlanmış bu odadan da birkaç eşya bulup yol ayrımına geri dönüp ilerlemeye devam ediyor.
Geldiği mekânda yine bir grup stinger ile dövüşüp karşısındaki büyük kapılardan girmektense sola sapıp dar bir tünele giriyor.
Haritanın ortasındaki büyük odaya girdiğinde bir oyun-içi demoyla kapıların kapandığını görüyor. Sadece bu olsa neyse. Küçük bir bölmeden dev bir manticore çıkıyor ve zorlu bir savaşın ardından yere seriliyor.
Haritadaki diğer önemli nokta aşağı katlara inen girişin yanındaki küçük hazine odası. Bu odada etkisiz hâle getirmesi çok zor tuzaklar; ama bir o kadar da değerli eşyalar bulunuyor, göze alanlar çok kârlı çıkacaklardır.
Bu bölgeyi de bitiren banshee girişten aşağı katlara inecekken odada bir stinger officer ve askerleriyle karşılaşıyor; biraz zorlu bir savaştan sonra officer’ın silahını da kapıyor ve aşağı iniyor…

Stinger Caves – Temple

Burası oldukça küçük bir bölge; çünkü adından da anlaşılacağı üzere bir tapınak. Tapınağa açılan büyük kapıların önünde iki tane stinger officer bekliyor; onları halleden Banshee kapıları açıyor.
Bu odada Stinger High Priest, birsürü ghoul ve birkaç stinger ile savaşmak zorunda kalan Banshee nihâyet onları da yenmeyi beceriyor ve altar’ı yok ederek Zidan’ı tutsaklıktan kurtarıyor. Zidan’ın hemen arkasındaki portal’a girmeden önce sandıklardan birsürü de para topluyor ve ışınlanmak üzere portal’a giriyor…
Zidan’ı karavan bölgesine geri götürüp Katriana ile konuşunca sonunda karavan hareket etmeye başlıyor yeniden.

Oasis of the Green Palm

Bu sefer de karavanı çeken öküzler su stoğunu bitirdikleri için (artık konu mu bulamadılar nedir…) bir yerde durup su depolamak zorunda kalıyor karavan. Ancak bu bölgenin yerlileri geçmişteki küçük bir yanlış anlaşılma yüzünden hâlâ karavanın, Oasis’in sularını kullanmasına izin vermiyor. Tabii ki bu olayı çözmek de tek bir kişiye düşüyor…
Haritasını inceleyip, gidilebilecek tek yön olan batıya doğru giden Banshee, dar bir geçidin ardından açıklığa çıktığında zombie’lerle savaşan bir grup Bedine (çöl insanları) görüyor ve hemen onlara yardım ediyor. Savaş sonrasında grubun lideri öne çıkıp Banshee ile konuşmaya başlıyor. İsmi Ali ibn-musud olan bu adam Kel-Garas adlı çok eski bir düşmanın yeniden hortladığını, tüm su kaynaklarını ele geçirip yerlilerin tapınağını ve yerleşim yerlerini yıktığını anlatıyor. Kısacası su almak için bu düşmandan kurtulmak gerekecek. Söylenilene göre Kel-Garas ölüm sonrasındaki büyük güce ulaştığında ruhu bir Rod içine hapsoldu ve bu onun tek zayıf yönüydü. Bunun için Kel-Garas’ın önce fizik bedenini yok edip, ardınan Rod’u Lathander’ın tapınağına götürmek lâzım; Undeath’ten hiçbir şeyden nefret etmediği kadar nefret eden Tanrı Lathander, Rod’u yok edecek güce (ve tabii ki isteğe) sahip. Yüzyıllar önce Kel-Garas ile ilk defa savaşan (ve yenilen) büyük savaşçı Al-Rashad’ın mezarında undead yaratıklara karşı kullandığı güçlü bir silah var; bu silah Kel-Garas ile yüzleşmeye gitmeden önce alınırsa çok yardımcı olacaktır, bunu da not eden Banshee önce silahı aramaya gitmeye karar veriyor. Böylece yeni bir sorumluluk almış olarak yola koyuluyor.
Her zamanki gibi önce bölgeyi taradığında birsürü zombi’yle dövüşmek zorunda kalıyor; ama doğuda en son gelmesi gereken yer olan tapınağı buluyor, batıda Al-Rashad’ın mezarını ve kuzeydeki geçidin de Kel-Garas’ın mezarına götürdüğünü keşfediyor.
Böylece önce şu meşhur silahı almak üzere Al-Rashad’ın mezarına uğramaya karar veriyor.

Catacomb of Al-Rashad

Önce rune pillar’ı okuyan ve sonrasında sarcophagus’u açmaya çalışan Banshee, guardian statue’ların saldırısına uğruyor ve dördünü de yendikten sonra bir başka engelle karşılaşıyor. Rune stone’ları kullanarak bu bilmeceyi çözmesi lâzım; ancak rune stone’lar çok ağır olduğundan tek seferde iki tane taşıya taşıya çözebilir; toplam 7 tane var. Yapması gerken tek şey yerdeki kutuların içinde bir X oluşturmak. Önce köşelere koyuyor taşları. Sonra X’in içini oluşturmaya başlıyor ve taşları çapraz koyarken bir tanesi eksik kalıyor 7 adet oldukları için; ama yine de sarcophagus açılıyor ve içinden Desert’s Fury’yi alıyor. Artık Kel-Garas için hazır.

Tomb of Kel-Garas

İlk odanın hemen sonrasında diğerine bağlanan koridorda iki guardian statue ve ikisinin ortasında da büyük bir tuzak var. Bu tuzak çok yakın ve etkisiz hâle de getiremediği için çareyi heykelleri yok etmekte buluyor Banshee. Böylece tuzak da ortadan kalkıyor. Devam edip bir sonraki odaya girebilir; ancak bu çok zorlu bir mücadele olur çünkü köprüde hayli zarar verebilen bir tuzak ve odanın kenarlarına sıralanmış 8 kadar skeleton archer var. Bu kadar imkânsız olamaz diyerek başka bir yol aramaya başlayan Banshee, biraz önce yokettiği guardian statue’ların arkasındaki minik tünellere bakıyor ve ikisinde de birer “secret door” buluyor. bu kapılar doğrudan skeleton archer’ların yanına açılıyor; dolayısıyla hem tuzaktan kurtulmuş oluyor hem de tüm yaratıkları kolayca avlıyor. Bu büyük odanın kuzeyindeki girişinde yine iki guardian statue var; her iki yanında da birer kapı. Doğudaki kapının önündeki headstone’u “lore” becerisiyle çeviriyor ve bu mezarı sonsuza kadar koruyacak dört rahipten bahsedildiğini görüyor: Zephid, Amadus, Isiraal ve Que-mish. Batıdaki kapı ise küçük bir odaya ve bir zombie lord ile birkaç zombie’ye açılıyor. Bunlar temizlendiğinde zombie lord’dan güzel büyülü eşyalar alınıyor.

Doğudaki kapının açıldığı küçük odada dört sarcophagus var, dördü de tuzaklı. Her birini açtığında bir mummy ile dövüşmek zorunda kalıyor (bunlar bahsedilen rahipler herhalde) ve her tabuttan oldukça iyi büyülü eşyalar alarak ana odaya, iki guardian statue’nun önüne gidiyor. Bir önceki gibi bunların da arasında aynı tuzaktan var ve aynı şekilde etkisiz hâle getirildikten sonra yola devam ediliyor. Bir sonraki odada dört minotaur heykeli var ve odanın ortasına gelir gelmez bir tuzak aktive edip ortalığı sineklerle dolduruyorlar; hemen kapının girişine kaçıp orda bekliyor Banshee. Denese de bu heykellere zarar veremiyor. Tuzağın etkisi geçtikten sonra odadan tam çıkacakken Kel-Garas beliriyor ve yaptığı büyüyle hayli zarar verip kayboluyor. Bir sonraki odada birsürü fireball’un çarpıştığı bir koridor var. Tam nasıl geçeceğini düşnürken hemen yanında bir secret door daha beliriyor ve kestirmeden açılan bu geçitte birsürü zayıf skeleton ve archer ile dövüştükten sonra koridoru tamamen atlatmış olarak bir sonraki odaya geliyor.

Burda da birsürü zayıf skeleton’dan sonra Kel-Garas bir kez daha beliriyor ve Banshee ona iyice zarar verdiğinde yine kayboluyor. Böylece bir sonraki odaya ilerliyor. Dar geçidin açıldığı odada güçlü bir skeleton blackguard ve birkaç skeleton warrior ile savaşıldıktan sonra blackguard’ın harika eşyalarına kavuşuyor Banshee. Bu odanın tam kuzeyinde duvardaki garip sis fark eden kahramanımız biraz beklediğinde burda bir secret door daha keşfediyor ve minik hazine odasına girip, sandıkları yağmalıyor (tuzaklarını bozduktan sonra tabii). Doğudaki kapıyı açınca merdivenlerin aşağıya indiğini görüp onları takip ediyor.

Inner Catacombs

Biraz ilerleyince statue of jergal’ın hemen yanında duran bir spectre saldırıya geçiyor ve yokedildikten sonra statue of jergal incelendiğinde kafasında parlayan bir bölge fark ediliyor. bu parlak yer incelendiğinde statue canlanıyor ve biraz zorlu bir savaştan sonra altediliyor. Hemen ilerisinde bir altar of jergal görüyor ve çevresindeki birkaç spectre ile savaşılıyor. Altar of Jergal’da samimiyetle dua ediyor Banshee ve 5 puan evil’a doğru kaymanın yanısıra da tamamen iyileşiyor. Hemen karşıda yine altından sis çıkan bir duvar görüyor ve biraz karşısında beklediğinde burda da bir secret door buluyor. Bu secret door, Kel-Garas’a doğru açılıyor; o yüzden buraya en son gelmeye karar veriyor.

Odanın doğusunda ve batısında birer kapı var, doğudakinden başlayarak araştırmaya başlıyor. Yine artık bildik bir statue ikilisi ve aralarındaki tuzak numarasını atlarak devam edince bir oda dolusu okçu heykel ve ortalarında geniş bir yol görüyor. Neler olacağını fark edip tuzakları da keşfedince, heykellerin arkasından yürüyerek kapıya ulaşıyor; böylece tuzağı aktive etmemiş oluyor. Geçidin sonunda, bir önceki secret door’un kestirme yoldan götüreceği yere geliyor; yani Kel-Garas’ın mezarına. “Keşke secret door’u kullansaydım, daha kısa bir yol olurdu” diyor ve bunu not ediyor. Kel-Garas fazla zor değil aslında; birkaç fireball ve lightning büyüsüyle yere yıkılıp oyunun şimdiye kadarki en yüksek xp’sini veriyor. Hemen cesedinden Rod of Blight alınıyor ve arkadaki sarcophagus ile yanındaki iki sandık talan ediliyor. Mezar çöküyor ve Banshee kendini dışarda, Ali’yle konuşurken buluyor. Ali, Rod’u hemen tapınağa götürmesini istiyor Banshee’den, o da öyle yapıyor.

Temple of the Morninglord

Tam altar’a yaklaşıp Rod’u yokedecekken Kel-Garas bir kez daha ortaya çıkıyor ve konuşmak istiyor. Diyalog başlatıp başlatmaması önemli değil, bu kötü varlık her şekilde Banshee’yi öldürmeye çalışacak. Eğer konuşursa ve Banshee elindeki tower statue’yu gösterirse, Kel-Garas onu daha yakından incelemek isteyecek. Tabii bu durumda Banshee’nin asla vermemesi gerek statue’yu; ama sonuçta onun çok kudretli bir artifact olduğunu anlayacak ve savaş başlayacak.
Bu çok zor bir savaş ve Kel-Garas yok edildiğinde tekrar tekrar diriliyor. Bunun için savaş başlar başlamaz Banshee hiç durmayıp altar’a koşuyor ve Rod of Blight’ı koyduğunda hem Kel-Garas hem de tüm skeleton warrior’lar yok oluyor, Rod of Blight da sadece cleric’lerin kullanabileceği çok güçlü bir eşya olan Rod of Dawn’a dönüşüyor.
Ali’yle konuşunca karavanın su stoğunu özgürce yenileyebileceğini söylüyor ve Banshee karavana dönmeden önce altar’ın yanındaki urn’lerin içindekileri de alarak gidiyor.
Karavana dönüyor ve yola devam ediyorlar.

Ao Encampment

Çölde Garrick’in kazı yaptığı yere gidebilmek için bir guide’a ihtiyacı olduğunu öğrenen Banshee, Ao yerleşimine giriyor. Girerken kapıdaki guard ona çok yaralanmış bir büyücünün tapınakta iyileştirilmeye çalışıldığını söylüyor. Biraz konuşunca bu büyücünün Garrick olduğunu öğreniyor. Anlaşılan kötü bir şey olmuş ve Garrick tek başına bu yerleşim birine kadar yarı ölü bir hâlde gelmek zorunda kalmış.

Tapınağa doğru gitmeden önce Musharak adlı hobgoblin satıcıdan biraz erzak tamamlıyor. Musharak bir de ona görev veriyor: Ao’ların kutsal diye gördükleri harika bir şarap varmış ve bunu satışa çıkarırsa zengin olabilecek olan Musharak’a bu izni bir türlü vermiyorlarmış. Minister ile konuşmasını rica ediyor Banshee’den bu izni çıkarmak için; karşılığında 2000 altın vermeye söz veriyor. Bunu da ayrı bir görev olarak aklında tutan Banshee etrafı biraz incelediğinde haritanın en güneyinde çölün içine doğru bir yol, kuzeyinde Valley of Winds’e doğru bir yol ve ortasında tapınak olduğunu buluyor. Herhangi bir yöne gitmeden önce tapınağa girip hem Minister hem de en önemlisi Garrick ile konuşmaya karar veriyor.

Garrick yerinden kalkamayacak kadar hasta olduğu için önce onu iyileştiriyor, sonrasında konuştuğunda Garrick ve ekibinin Valley of Winds’de bir portal keşfettiğini, bu portal’da çok güçlü bir varlığın (bir kadın) çıkıp ordusuyla Garrick’in tüm ekibini talan ettiğini ve nerdeyse onu da öldürmeyi de başardığını söylüyor. Kristalin bir mythallar olduğunu söyleyen Garrick, onun çok kuvvetli bir obje olduğunu, kırılırsa büyük bir yıkıma sebep olabileceğini açıklıyor. Banshee’den Valley of Winds’e gitmesini ve portal’ın sırrını çözmesini istiyor. Kendisi de bu arada Drogan ile bağlantıya geçmeye çalışıp, ondan yardım isteyecek.

Minister ile konuşmaya başlıyor ve Ao’ya inananlardan olmak istediğini söyleyince bir teste tâbi tutuluyor. Testin cevabını “Life” olarak veren Banshee’yi herkes Ao’nun enkarne olmuş hâli olduğunu zannedip ona tapmaya başlıyor ve böylece Banshee yerde çömelmiş üç kişiden hediye alabiliyor onlarla konuştuğunda. En sağdaki kişiden başlıyor; çünkü o diğer ikisinden önce ilgi görmediğinde hediye vermeyi reddediyor. Minister ile tekrar konuşan Banshee bu sefer de Musharak’ın satmak istediği wine sorununa değiniyor ve Minister, eğer Musharak Ao’nun dinini izlemeye kabul ederse, şarabı satmasına izin vereceğini söylüyor. Banshee, Musharak’a geri dönüyor ve ona olayı anlatınca çok sinirlenen hobgobline, “İnandığını söylersin; ama inanmak zorunda değilsin…” dediğinde bu hile Musharak’ın çok hoşuna gidiyor ve kabul ediyor, Banshee de 2000 altını cebe indiriyor. Sonra Minister’a geri dönüp Musharak’s idol’ı veriyor ve bu görevi de tamamlayıp iyi de bir exp almış oluyor. Güneydeki çöle giriş mümkün olmadığından ve bu bölgedeki işi de bitmiş olduğundan doğrudan kuzeydeki Valley of Winds’e gidiyor.

Valley of Winds

Burda içinden büyülü eşya bulunabilecek birkaç kutudan ve ölü işçilerden başka bir şey yok. “Down to Excavated Ruins”dan aşağı iniyor…

Excavated Ruins

Bu harabelerde önceki diğer yerlere göre çok daha iyi eşyalar bulabiliyor. Hemen batısında kalan odaya girdiğinde bir zincir buluyor, bunu çektiğinde başına taşlar düşüyor ve bir daha denememeye karar veriyor. Kapılardan girerken de sık sık tavanlardan taşlar düşebiliyor; bu yüzden canını hep maksimumda tutmaya karar veriyor. Yine heykellere ve ortalarında büyük tuzak alanlarına rastlıyor. Bunlara dikkat ederek devam. Bu bölümde karşılaşılan yaratık Slaad cinsleri oluyor genellikle; blue, red, green ve gray olmak üzere. red slaad’lar nispeten en kolay olanları; ama onlar bile zorluyor. blue slaad’lar daha da zor, green daha da ve gray en zoru olanı; zaten ondan tek bir tane var.

Banshee, odaların hepsini teker teker araştırıyor; çünkü bu minik odalarda güzel eşyalara rastlanabiliyor. Haritanın ortasına geldiğinde, formian myrmarch’larla dövüşen slaad’lara rastlıyor ve her iki tarafı da yok ediyor. Bu büyük odanın ortasında, formian hive’a giden bir çukur var; ilerisinde ise aradığı büyücünün portal’ı durmakta. Henüz ileri odaya bağlanan iki kapıyı açmıyor; önce haritayı dolaşmaya karar veriyor. Formian hive’a girmeden hemen soldaki kapıyı açıyor ve orda biraz beklediğinde bir secret door buluyor. Henüz bu secret door’u da kullanmıyor; çünkü götürdüğü yerde 5 kadar basilisk var, önce biraz önlem alması gerek. Koridordan devam ettiğinde bir sonraki odada bir shield guardian’ı birkaç slaad ile dövüşürken buluyor ve slaad’ları öldürmesine yardım ediyor.

Bu shield guardian, kendince master’ını koruyor ve onun önünde durmuş. Ancak master’ının öldüğünün farkında değil; master’ı arkasında iskelet hâlinde yatıyor. Banshee herhangi bir şekilde master’ın üstünü aramak istediğinde shield guardian saldırıya geçiyor. Bunu yapmadan önce bölümü iyice araştırıyor ve başedemediği zaman yaratıkları shield guardian’ın odasına çekiyor ve guardian’ın onları temizlemesini izliyor. Her yaratığı hallettikten sonra master’ı üstünü incelediği anda guardian saldırıyor ve guardian’dan özellikle “cold” tipi zarar veren büyüleri ve büyülü silahlarıyla kurtuluyor. Master’ın üzerinden güçlü eşyalar yanısıra “potion of stone to flesh” çıkıyor. Artık basilisklerle dövüşmeye hazır.

Secret door’dan girip basiliskleri ortadan kaldırıyor ve bir sonraki odada garip bir makine buluyor. Çevredeki sütunları okuduğu zaman bu makinenin eşya yapmakta kullanıldığını anlıyor. İstenilen eşyaya göre hangi malzemelerin gerektiği sütunlarda yazıyor. Ayrıca “stone to flesh” iksiri, yan odadaki sphinx’in üzerinde kullanılırsa sphinx canlanıyor ve hem Portal hall hem de strange machine hakkında gereken bilgileri Banshee’ye veriyor. Tabii önce 3 bilmece cevaplamasını istiyor. Bu bilmecelerin cevapları Fire, Pride ve Ten males – six females.

Formian Hive

Buraya girince önce birkaç formian warrior’ın saldırısına uğrayıp onları hallediyor; sonra devam edince worker’ları öldürüyor ki bunlar çok kolay. Bir süre bu şekilde worker’ları ve bazen de warrior’ları öldürmeye devam ederek ilerliyor; bu sırada beyninin içinde bir ses sürekli onunla konuşmaya çalışıyor. Yuvanın ortalarına doğru geldiğinde, ses artık durmasını, formian’ların saldırmayacağını söylüyor, Banshee de Formian Queen’in olduğu odaya gidiyor, haritanın tam ortasında. Queen bir anlaşma yapmak istiyor; tek istediği Banshee’nin artık onlara zarar vermemesi, onlar da karşılığında ona bir kristal verecekler ve bu formian crystal sayesinde Banshee istediği zaman onun yardımına koşacaklar, örneğin büyük bir savaş esnasında. Son savaşının zorlu olacağını tahmin eden Banshee bu öneriyi kabul edip kristali alıyor. Queen’in hemen yanındaki çıkış onu ruins’e geri götürür; ancak çıktığı oda farklı olur ve bir minagon ile bir slaad ile zorlu bir dövüş yapmak zorunda kalır. Bunun yerine geldiği yerden geri dönüyor ve artık portal odasına geçiyor.

Portal Hall

İki kapıyı açıyor ve büyücü kadının portal’a atlamasına tanık oluyor, ardından portal kapanıyor. Gray slaad ve birkaç slaad ile zorlu bir mücadeleden sonra birden Drogan beliriyor ve Garrick’in büyüsünün işe yaradığı anlaşılıyor. Drogan ile konuşma sırasında, düşmanın Heurodis adında güçlü bir büyücü olduğu anlaşılıyor. Heurodis, portal’ları kullanarak güçlü artifact’lere ulaşmaya çalışıyor ve durdurulması lâzım. Bunun için önce içine kaçtığı portal’ın yeniden aktive edilmesi gerek; Banshee hemen işe koyuluyor. Odanın ucundaki crystall ball’a baktığı zaman, bir oda görüyor; belki de portal’ın aktive edilmesini sağlayacak oda budur diye düşünüyor.

Portal bilmecesi

Basit bir bilmece. Crystal ball’a baktığınız zaman aktive etmeniz gereken sütunun hangisi olduğunu görüyorsunuz. Ancak hepsi birbirine benzediği için önce gidip sütunların önüne çeşitli eşyalar koyun. Sonra crytal ball’a baktığınızda hangi odayı gördüyseniz, o odadaki sütuna basın. Her sütun aktive edişinizde ana odadaki sütunlardan biri yanacak ve böylece 6 sütunu da tamamladığınız zaman portal yeniden açılacak.

Banshee ve Drogan arasında geçen acıklı konuşmadan sonra portal’a atlıyor kahramanımız ve ışınlanıyor.

Netherese Ruin

Burda Asabi warrior’ları kolayca hallettikten sonra haritanın en kuzeyindeki tapınağa geliyor ve burda nihâyet Heurodis ile karşılaşıyor. Heurodis sonunda gerçek kimliğini açıklıyor ve…

Asabi Camp

Ashtara’nın kendisinden istediklerini yapmak zorunda çünkü büyülü bir köle tasması giyiyor Banshee. Ashtara kendisinden odalardaki 10 shield guardian’ı öldürmesini istiyor; ancak ondan sonra özgürlük meselesini tartışabileceğini belirtiyor. Bunun üzerine Banshee hemen işe koyuluyor. Daha önceki shield guardian’ın master’ından aldığı “potion of stone to flesh” ile Xanos’u yeniden ete çeviriyor ve birlikte shield guardian’ları aramaya başlıyorlar.

Bu bölgedeki diğer bir önemli nokta haritanın ortasındaki yapı. Burası Temple of the Winds. Doğudaki golem odasında buraya ait bir kitap buluyor Banshee: Temple of the Wind – rites and rituals. Bu kitap, 3 kürenin bulunup temple’ın içindeki ark’a yerleştirildiğinde seal’ın ortadan kaldırılabileceğini söylüyor. Bu üç kürenin adları: Dark Wind, Dead Wind ve Wise Wind. Bölgedeki üç shield guardian’ı da öldüren Banshee, East Fragment girişini kullanarak diğer bölgeye geçiyor; öldürmesi gereken 7 tane daha shield guardian var. Alttaki girişi kullanıyor.

East Fragment

Bu odada öncelikle sword spider’lar ve wraith spider’lar ile dövüşen Banshee, bir sonraki odada bir başka shield guardian’la daha karşılaşıp onu da yok ediyor. Bu bölümdeki diğer önemli yapı Great Library. Bütün golemler yokedilip tasma çıkarıldıktan sonra buraya girilebilir ancak. O yüzden golem avına devam.

North Fragment

Burası en önemli bölüm; çünkü golemleri sinek gibi avlamaya yarayan yüzük burda saklı. Burdaki stone golem ile konuşunca, master’ının shield guardian’ları yapan kişi olduğunu öğreniyoruz. Guardian’ları tamir etmek zorunda kaldığı zamanlarda yüzüğünü kullanıp onları etkisi hâle getirirmiş. Master’ını çok seven golem, yüzüğünü de onunla birlikte minik odasına gömmüş. Gidip sarcophagus açıyor ve golem-maker’s ring’i alıyor Banshee. Bundan sonra bu yüzüğün gücünü guardian’lar üzerinde kullandığında hepsi felç oluyorlar ve sinek gibi avlanıyorlar. Ayrıca bu bölümde Crypt Tower var. Oraya da daha sonra gelinecek.

West Fragment

Burdaki guardian’lar da avlanıyor. Onların yanısıra birsürü de beetle ve spider türü var tabii ki. Ayrıca bir diğer önemli nokta Arcanists’ Tower; oraya da daha sonra gelinecek.

Bu üç fragment’taki toplam 10 golemi öldüren Banshee, özgürlüğüne kavuşmak için Ashtara’nın yanına dönüyor. Ashtara onu tam olarak serbest bırakmıyor; yani tasmasını çıkarmıyor, ama şimdi istediği gibi dolaşabileceğini söylüyor. Böylece artık daha önce giremediği o üç binaya girebilir.

The Great Library (east fragment)

Hemen bir ancient dust mephit ile karşılaşılıyor ve kolayca hakkından geliniyor. İlerledikçe bu bölgeyi dust elemental’ların ve ancient dust mephit’lerin işgâl etmiş olduğu anlaşılıyor. Hepsi öldürülüp en son büyük odaya gelindiğinde iki büyük kitap ve aralarında bir sütun görülüyor. Banshee gidip the beggar’s love adlı kitabı okuyor ve…
William adında bir adam, sevgilisi Jendra’nın monastery’de tutulduğunu, başına korkunç bir şey gelmiş olmasından korktuğunu sayıklıyor devamlı. Banshee biraz daha devam edip monastery’ya giriyor ve hemen kendisini karşılamaya gelen iki unholy priestess ile dövüşüp onları öldürüyor. Bir sonraki odada cidden zor bir karşılaşma onu bekliyor: grand matron, bir devil, unholy crusader’lar ve unholy priestess’lar. Onları da başarıyla yendikten sonra grand matron’ın üzerinde bir pen buluyor ve küçük odanın kapısını açarak on the nature of hell adlı kitabı okumaya başlıyor…

and in the depths of hell, he was…

Geldiği ilk noktada Karsus the Archwizard adlı birinin birsürü succubus ve bir hell hound ile dövüştüğünü görüp hemen yardıma gidiyor. Konuşma sırasında Karsus’tan “inkwell”i alıyor ve sonra yoluna devam ediyor. Bölümü bitirmek için Karsus’un itirafını yazdığı kitabı okuyor ve great library’ye geri ışınlanıyor. Burda isterse the beggar’s love kitabının sonunu yeniden yazabilir ve exp alabilir.
Boş kitaba baktığı zaman hikâyesini yazmaya başlıyor; istediği başlangıcı yazabilir. Banshee “in a darkened wood…” diye başlıyor ve doğrudan bir ormana ışınlanarak The Wise Wind ile dövüşmeye başlıyor. Missile büyülerini kullanıyor ve en az 4. seviye büyüleriyle zarar verebiliyor. Çok zor bir mücadeleden sonra onu alt ediyor ve küresini alıyor.
Burdan diğer küreyi almak üzere north fragment’a gidiyor.

Crypt Tower

1st floor

Burda alabildiğine tuzak dolu her yer; sadece beyaz çizgilerden gidilebiliyor. Parlayan tüm sandıklarda büyülü eşyalar var; hepsine bakıyor Banshee. Ayrıca yukarı çıkan merdivenlerin solundaki sandıkta da crypt key’yi buluyor ve ikinci kata çıkıyor…

2nd floor

Yerde saçılmış birsürü büyülü eşyayı görünce sevinçten gözleri doluyor kahramanımızın; fakat hepsinin paslanmış ve çürümüş olduğunu görünce o gözyaşları, acı gözyaşlarına dönüşüyorlar. Burning man’lerin yarattığı firewall’lara “basmamaya” çalışarak odanın ortasında, iki kafanın arasındaki kolu çekiyor ve üçüncü kata çıkan basamakları tırmanıyor…

3rd floor

Ana odada oluşup yokolan duvarlar ve labirentimsi bir harita var. Skeleton archer’lar, skeleton warrior’lar ve skeleton chieftan’lardan sonra bir de brittle bone golem bekliyor odanın sonunda. Ateş büyüleriyle kolayca yenilebiliyor. Ana odadaki bütün yaratıkları temizledikten sonra Banshee nihayet biraz dinlenebiliyor. Sağ ve sol duvarlarda birsürü kapı dizilmiş olduğunu görüp, soldaki kapılardan herhangi birini deneyerek başlamaya karar veriyor.
Küçük odaların hepsi birkaç eşya içeriyor; birkaç tanesinden pek de fena olmayan büyülü eşyalar çıkıyor. Eşyaların dışında skeleton chieftan’lar ya da warrior’lar; hatta ghoul lord’lar ve vampire warrior’lar da oluşabiliyor sarcophagus’lara dokunulduğunda.
En sağ alt köşedeki odada amacını unutmuş bir skeleton chieftain var; dünyaya hapsolmuş ve ne yapması gerektiğini hatırlayamıyor. Onunla konuşurken en son şıkkı, yâni dövüşme şıkkını seçince ölmesi gerektiğini hatırlıyor ve kısa bir savaştan sonra bu isteğine de kavuşuyor.
Banshee burayı da bitirip son kata çıkıyor.

Hall of the Dead Wind

Dead Wind odanın ortasında çevresinde yeşil bir koruma çemberiyle beklemekte. Banshee yanına yaklaşır yaklaşmaz birsürü wind zombie yaratıyor ve nasıl saldırırsa saldırsın Banshee’nin ataklarından etkilenmiyor. Ona zarar verebilmenin tek yolu beklemek ve yeşil koruma çemberi kendi kendine kaybolduğunda saldırmak; ancak bu şekilde zarar görüyor. Kısa bir süre sonra koruma çemberini yeniden oluşturuyor yeni zombilerle birlikte ve bir beklemeden daha sonra yine savunmasız kalınca yediği darbelerle hemen ölüyor. Burda Banshee’yi aslında daha çok zorlayan yaratık Greater Wind Zombie. Dead Wind’i öldürdükten sonra önce onun işini bitirip, diğer zombilerle daha sonra ilgileniyor. Bu görevi de tamamlamış olarak son noktaya doğru yola çıkıyor.

Arcanists’ Tower

1st floor

İlk dikkatini çeken şey kafes içinde bir fire elemental ve görünüşe göre onun bekçiliğini yapma amacıyla önüne uzanmış (fakat uyuyakalmış) bir dagget filth. Bu farenin inanılmaz komik cevaplarına şaşıran Banshee, bir yandan gülerken bir yandan da kulenin tarihi hakkında önemli şeyler öğreniyor. Bekçiliğini yaptığı zannedilen fire elemental’ı oraya shadovar adlı grubun gölge varlıklarına karşı korunmak için koymuş meğerse; hatta adına da fireshorts demiş. Kulenin high arcanist’i ile rakip hâline gelecek kadar iyi bir öğrenci kendine başka bir şehir kuracak kadar kudretliymiş ve nasıl olduysa kendi şehrini, üyeleriyle birlikte, plane of shadows’a geçirmeyi başarmış. Şimdi mythallar’ın gücü yeniden aktive edildiği için fırsat bu fırsat diyerek kulenin büyülerini yağmalıyorlarmış; Dark Wind dahil.
Bu küçük sayılacak odada kütüphanelerden ve yerdeki kemiklerden başka bir şey olmadığını gören Banshee, onlardan da kayda değer eşyalar bulamayınca doğrudan ikinci kata çıkıyor ve…

2nd floor

Hemen Dagget’ın bahsettiği shadovar savaşçılarının archer’ları ve warrior’ları ile karşılaşıyor. Bu katta savaştan başka hiçbir şey yok; zaten oldukça küçük bir mekân. Shadovar savaşçılarını öldürdükçe, bir portal’dan yenileri geliyor. Bu shadow portal’ı kullanmanın tek yolu bir shadow gem bulmak. Öldürülen herhangi bir shadovar savaşçısından bir shadow gem alıyor Banshee ve yeinden gelen shadovar’ı da öldürdükten sonra portal yeniden açılıyor. Hemen o sırada o da portal’a atlıyor ve…

Plane of Shadow

Bu küçük mekânda birkaç shadovar ile savaştıktan sonra (bir shadovar mage, healer ve warrior) sağında ve solunda birer shadow portal daha olduğunu görüp, bunlarla yolculuk etmesi gerekeceğini anlıyor.
Sağındaki portal küçük bir odaya açılıyor ve buraya boşuna geldiğini anlıyor; incelenebilecek tek şey bir kutu ve ondan da bir şey çıkmıyor.
Çıktığı portal’a geri dönüp bu sefer soldakine gidiyor. Shadow portal’ları her kullanışında bir shadow gem gideceğini bildiği için arada bir öldürdüğü shadovar’lardan mümkün olduğunca fazla gem topluyor.
Geldiği yerde tek bir portal var, ona girmeden önce çıkan shadovar’ı öldürüp bir gem daha alıyor ve portal’a atlıyor. Burda karşılaştığı shadovar grubunu da temizleyip önündeki tek portal’a atlıyor. Devam edip iki lamba benzeri şeyin arasından geçtiğinde bir portal daha açılıyor, oraya giriyor. Burdaki mekândan tekrar bir portal, daha sonra ordan tekrar bir portal’a daha girdiğinde plane of shadow’da üç ayrı portal’ın olduğu yere geliyor. Yukardaki portal’ın önünde kalabalık bir shadovar grubu var, onları derhal yokediyor.
Sağ ve soldaki portal’lar önemli yerlere gitmiyorlar; kalabalık shadovar grubunun da gayet belli etmiş olduğu gibi asıl gidilmesi gereken yer yukardaki portal.
Yukardaki portal’dan girince merdivenlerin üzerinde bir yapı ve çevresinde bir başka shadovar grubuyla karşılaşan Banshee, onları öldürdükten sonra yapıya giriyor.

High Arcanist’s Chambers

Burda Dark Wind’in shadovar’lar tarafından çalındığına şahit olan Banshee hemen peşlerine düşüyor. Burda yapması gerken tek şey önce shadovar gruplarını temizlemek, ondan sonra küçük odaya girip tuzaklı sandığı (tuzağı etkisiz hâle getirdikten sonra) açmak ve içindeki portable door’u almak. Bu eşyanın özelliğini kullanıp herhangi bir yerde bir boyut kapısı açabilir ve açtıktan sonra girdiğinde doğrudan shadow lich’in mekânına gidiyor.

Lair of the Shadow Lich

Fazlasıyla kalabalık shadovar grubunu eledikten sonra shadow lich tek başına kaldığında beklenmeyecek bir kolaylıkta ölüyor ve Dark Wind’i elegeçirmenin yanısıra, şimdiye kadar bulduğu en iyi büyülü eşyayı alıyor Banshee. Geldiği portal’dan geri dönüp, yıldırımlarla örtülü kapıdan giriyor ve west fragment’a geri geliyor.

West fragment

Burdan hemem temple of the three winds’e gidiyor ve ark of the three winds’in içine almış olduğu üç Wind’i de yerleştiriyor. Seal’de açılan geçitten giriyor.

Temple of the Winds – 1st floor

Burda dört zincir ve dört kapı olduğunu görüyor, hangisini çektiği fark etmiyor; çünkü dördü de aynı yere gidiyor ve dördünde de bir battle horror’u çevrelemiş medusa handmaiden’lar var. Hepsinden kurtulduktan sonra alanları birbirine bağlayan köprülerdeki sandıkları açıyor ve muhteşem büyülü eşyalar alıyor hepsinde. Daha sonra alanların her birinde birer tane bulunan temple door’lardan birine girir. Hepsi 2nd floor’a açılıyorlar; ama açıldıkları yer farklı sadece.

2nd floor

Kapının açıldığı yerde; yani haritanın ortasında dev bir yaratık var ve anında alev alıyor üzerinde durduğu taşlar; o yüzden hemen yerini değiştiriyor ve haritayı incelemeye başlıyor. Bu haritanın dört köşesinde dört kol ve onları koruyan birsürü wisp ve spectre var; başka düşman yok. Dört kol da çekildiğinde üçünkü kata giden kapılar açılıyor. Her kolun başında oluşan bol sayıda wisp’lerin magic missile büyüsünün varyasyonlarına ve kaba kuvvete oldukça dayanıksız olduğunu buldu ve onları kolayca avladı.

Chamber of the Mythallar

İşte nihâyet son nokta ve Heurodis. Heurodis ile kısa bir konuşmadan sonra hemen savaş başlıyor ve Banshee önce etraftaki mythallar’ları yok ediyor. Çok kolay parçalanıyorlar ve onlar parçalandıkça Heurodis zayıf düşüyor. Hepsi parçalandığında Heurodis de kolayca yok ediliyor ve…Son. Dünyanın büyük çoğunluğu bilmeyecek; ama kahramanımız bir kez daha herkesi kurtarmış oluyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu