Makale

Nuh: Büyük Tufan’ı izledik (Makale)

VE YARADAN BUYURDU…

Bugüne kadar komedi ve animasyon versiyonlarını izlediğimiz Nuh’un hikayesi neden bu kez gerçekçi bir şekilde karşımıza çıktı. Soru sürekli yinelenirken cevabı filmin yönetmeni ve ortak yazarı Darren Aronofsky’dan geldi. 13 yaşındayken ilgi duyduğu konu hakkında okulda ödül kazanmasıyla temelleri atılmış. Bugünse bu zaman süresince olgunlaşan fikirleri NUH: Büyük Tufan’da hayat bulmuş. Aronofsky’ı nereden hatırlıyoruz derseniz? Black Swan ve Requiem  for a Dream.

Çocukluk rüyası gerçek olursa.
Konuyu aslında hepimiz biliyoruz; gemiye her türden bir çift alınıyor, hayata yeni ve temiz bir başlangıç yapılıyor. İzlanda’da da çekilen filmde ise detansı anlatımın yanında; Nuh’un acıları, çelişkileri; ailesinin hikayesi izleyiciyi sarmalıyor.

Oscar ödüllü üçlü; Russell Crowe (Nuh), Jennifer Connelly (Nuh’un eşi Naama) ve Antony Hopkins (Nuh’un büyükbabası Metuşelah) oyunculukları demek istemiyorum, iki saat boyunca onlar gerçekti. Nuh Yaradan’dan mesaj alan sıradan bir adam. Görevininin ağırlığı, vermesi gereken acı kararlarla yüzyüze kalıyor. Naama ise eşinin yanında yer alan, merhametli karakter. Hopkins’e Hannibal’den dolayı hissettiklerim, bu akşam tersine sempatiye dönüştü. Yaptıklarını spoiler olur diye söyleyemem ama çok şeker ve muzipti. Hermonie pardon İla, Emma Watson bu güzel ailenin evlatlığı, genç bayan an geliyor, yetişkinliğini gösterecek konuşmalar yapıyor. Yine de hala sevimli. Hikayemizin kötüsü ise Ray Winstone’nun canlanlandırdığı Tuval-Kabin. Kabil soyundan gelen kral rolünde.

Hopkins ve sempati
Gemi sizi şaşırtabilir, hiç estetik değil ama o günün koşullarını düşününce doğru karar olduğunu düşünüyorum. Tasarımını Mark Friredberg yapmış ve beş ayda inşa edilmiş. Hayvanlar dijital dünyanın ürünü, böylece bugün nesli tükenmişleri de filme katabilmişler. Gemiye gelişleri kesinlikle etkileyici. Diğer dijital dostlarımız Gözcüler adı verilen devler. Aslında düşmüş melekler olan Gözcüler görsel efektler konusunda kaliteyi belli ediyor.
Müzikler her zaman ilgi alanıma girer, bu kez film akıp giderken notaları duymadım desem yalan olmaz. Üzgünüm Clint Mansell temiz fon müziği filme eşlik ediyor, o kadar.
Yeni başlangıçlar -özellikle sil baştansa- her zaman sancılı. İstenmeden feda edilenlerse; ruhu  acıtsa da, temizlenmek ve arınmak için gerekebiliyor. Nuh’ta merhamet, erdem, bilgelikle yoluna devam ediyor. Olması gerektiği gibi.

Not: Yönetmen Aronofsky, Crowe’u ikna edebilmek için bir söz vermiş. Başının arkasında bir çift zürafanın olduğu görüntüler asla kullanılmayacakmış.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu