Sinema/TV - Kritik

Ölümcül Deney: Son Bölüm

Oyun dünyasının demir baş serilerinden birisi olan Resident Evil, filmleri ile de oldukça ünlü olan bir seri. Aslına bakarsanız filmlerin genellikle vasat bir düzeyde kalması yüzünden bu ün biraz kötü bir ün olsa da, Resident Evil filmlerinin kendine has bir havası olduğu kesin. Hatta en sevdiğim oyun filmlerini soracak olursanız Resident Evil serisinin ilk iki filmini listeme kolaylıkla alabileceğimi söylerim. Gerçekten iyiydiler.

Ancak seri sonraki filmlerde biraz tekrar etmeye başladı ve zombi-felaketi temasından çıkarak saf aksiyon filmi yoluna girdi. Artık gerilim öğelerine değil, özel efektlere, ağır çekime ve havada uçuşan mermilere yönelmeye başladı. Peki bu kötü bir şey mi? Eğer adı Resident Evil olmasaydı, iyi bir şey olabilirdi. Ancak Resident Evil adlı bir filmden çok daha güzel şeyler beklediğimiz kesin.

Film yine bir önceki yapımın sonundan direkt olarak devam ediyor ve ana karakterimiz Alice’in bu mahvolmuş dünyadaki macerasını nasıl sürdürdüğünü anlatıyor. Yolculuğu sırasında ilk filmden de tanıdığımız “Red Queen”den gelen sinyaller ile karşılaşan Alice, ölümcül virüsün tedavisinin Raccoon City’de, ana üssün altında olduğunu öğrenir ve her şeyin başladığı şehire geri dönmek için yola koyulur. Elbette bu yolculuk tahmin edebileceğiniz üzere o kadar da pürüzsüz olmaz ve Alice kendisini yine adrenalin dolu bir koşuşturmacanın içinde bulur. Hikaye genel olarak bu şekilde başlıyor ve sonradan yine dallanıp budaklanıyor. Ancak çok da büyük bir özen beklemeyin hikaye açısından, çünkü en nihayetinde asıl odağı aksiyon olan bir filmden bahsediyoruz öyle değil mi?

Film boyunca alışık olduğumuz zombilerin yanı sıra insanlarla da uğraşan Alice, bir de görebileceğiniz en kötü CGI efektleri ile hazırlanmış yaratıklarla mücadele ediyor. Gerçekten hiç mi uğraşmadınız yahu, diye arayıp söylenesim geldi. Genel seti ve mekanları açısından güzel seçimler yapılmış olsa da, filmin özel efekt konusunda sınıfta kaldığı aşikar.

Ancak bu problemlere rağmen Resident Evil: The Last Chapter’ı ya da Türkçe çevirisi ile Ölümcül Deney: Son Bölüm’ü izlerken bir an olsun sıkılmadım. Artık Alice karakterini veya Resident Evil temasını sevdiğimden midir bilemeyeceğim ama gerçekten her ne kadar sorunlu olsa da Resident Evil: The Last Chapter’ın kötü bir film olduğunu söyleyemem. Film boyunca aksiyon sahneleri üst üste geldiği için filmin temposu bir an olsun düşmüyor. Alice dünyanın en şanssız insanlarından birisi olduğundan, sürekli yeni bir şey çıkıyor karşısına.

Filmin hikayesi oyunlardan ayrı gittiği için, onu da ayrı bir elden incelemek gerekiyor. Filmin isminden de anlayacağınız üzere Alice’in macerası nihayet sonlanıyor. Bir daha Resident Evil filmi görür müyüz bilmiyorum ancak görsek bile bu hikaye ile bir bağlantısı olacağını düşünmüyorum.

Milla Jovovich başta olmak üzere, filmin kadrosu da tanıdığımız birçok kişiyi içinde barındırıyor. Çok bir şey söyleyip spoiler vermek istemiyorum ancak kadronun gayet iyi olduğunu söyleyebilirim. Zaten Jovovich’in güzelliği ve estetik hareketlerine kapılınca diğer karakterlere pek de bakamıyorsunuz, ne yalan söyleyeyim.

Son sözlere gelecek olursam, Resident Evil: The Last Chapter’ın çeşitli sorunlara sahip olduğunu kabul etmem gerek. Ancak sinema ekranında böylesine bir aksiyon şöleni izlemek gerçekten hoşunuza gidecektir. Ufak tefek hataları olsa da izlerken hiç sıkmayan bir film olmuş. Özellikle de Resident Evil’ın film evrenini ve karakterlerini de seviyorsanız, bu filmi izlerken de eğleneceğinizi düşünüyorum. Ortalama bir yapım, ama aynı zamanda serinin diğer filmleri gibi, bir solukta izleyebileceğiniz bir yapım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu