Oyun İncelemeleri

Ori and the Blind Forest Definitive Edition

Sadece geçtiğimiz yılın değil son yılların en başarılı platform oyunlarından biri olan Ori and the Blind Forest, Definitive Edition sürümü ile bir kez daha karşımıza çıktı. Tıpkı bizim gibi hayata sımsıkı tutunmaya çalışan Ori’nin hikayesine tanıklık ettiğimiz oyunun bu yeni versiyonunda bazı ekstralar bulunuyor. Ama öncesinde gelin Ori and the Blind Forest’ı bir kez daha hatırlayalım. Çünkü bu oyunu hala oynamadıysanız oyun anlamında gerçekten çok şey kaybetmişsiniz demektir. Neyse ki oynamak için hala geç değil..

Ölmekte olan bir ormanı kurtarmaya çalıştığımız Ori and the Blind Forest’ta karşılaştığı ilk fırtınada adeta bir yaprak gibi gökyüzüne süzülen Ori’yi kontrol ediyoruz. Yaşam ağacı yaprağından süzülerek fiziksel bir hayata merhaba diyen Ori, görünüş olarak kedi yada ufak tilkiye benzetebileceğimiz bir görünüme sahip. Zorda kaldığımız bir anda, oyunun daha ilk dakikasında karşılaştığımız ve bizi koruyup kollayan, adeta anne şefkati gösteren Naru ile yollarımız kesişiyor. Ama her güzel şeyin sonu olduğu gibi bu günlerin de sonu geliyor ve kendimizi büyük bir maceranın içerisinde buluyoruz.

İşte bu andan itibaren oyun boyunca içerisinde yaşam barındıran üç elementi bulmalı ve ölmekte olan bu yaşlı ormanı tekrar o eski cıvıl cıvıl görünümüne kavuşturmamız gerekiyor. Tabi bu olayı gerçekleştirmek için uzun bir maceraya yelken açmalıyız. Oyun alanını köşe bucak dolaşıyor ve buradaki gizemleri yaparak ekstra yeni görevlerin içerisinde kaybolmaya başlıyoruz. İşte tam bu noktada oyundaki can yoldaşımız Sein yardımımıza koşuyor ve bu macera boyunca bize eşlik ettiği gibi yapmamız gereken görevler konusunda bize bilgi veriyor.

Basit bir konuya sahip olan ori and the Blind Forest asıl etkisini oynanış ve duygu dolu teması ile vurguluyor. Daha ilk dakikadan itibaren duygu yoğunluğu yüksek bir hikaye ile karşılaşıyorsunuz. Hem atmosfer hem de hikaye sunumu o kadar başarılı işlenmiş ki başından kalkmak istemiyorsunuz. Ori and the Blind Forest sade ama bir o kadar da eğlenceli oynanış unsurlarına rağmen içerisinde tüm bu duyguları başarılı bir şekile harmanlıyor. Oyunu bitirdiğiniz anda hem hüzün hem de büyük bir keyif duyuyorsunuz.

Eski tarz oynanışı yenilikler ile harmanlayan Ori and the Blind Forest, Metroid ve Castlevania oyunlarından hatırlayacağımız Metroidvania harita sistemini kullanıyor. Etrafı keşfettikçe yeni özelliklerinizin kilidini açıyor ve aslında bir bütün olan büyük bir haritada tekrar tekrar dolaşıyorsunuz. Aldığınız görevler ve açtığınız özelliklerinize göre haritanın kilitli noktalarını açıyor ve bu bölümleri bitirmeye çalışıyorsunuz. Diğer Metroidvania oyunlarında olduğu gibi aynı kısımlara tekrar tekrar dönmeniz gerekmekte ama her dönüşte farklı bir aksiyonun sizi beklediğini söyleyebilirim. Zaten oyunun bu yapısı hem bulmaca unsurunu kuvvetlendiriyor hem de tüm haritayı aklınızda tutmanıza olanak sağlıyor.

Üstelik harita sisteminin her köşesinden ayrı bir detay fışkırmakta. Unity grafik motorunun en nadide örneklerinden biri olan Ori and the Blind Forest, bu konuda işin hakkını fazlasıyla vermiş. Mağaralar, yemyeşil alanlar, ormanlar, su altı bölümleri, koca bir yanardağ ve dahası bu macera boyunca hayranlıkla izleyeceğiniz bölgelerden sadece birkaçı. Oyunda ilerlediğiniz her an karşılaştığınız bölge ve detaylar konusunda hayranlık duyuyorsunuz.

Tabi bu güzelliği perçinleyen bir diğer unsur da oyunda kullanılan görsel efektler. Hem sizin müdahil olduğunuz anlarda hem de oyunun kendi yapısında o kadar güzel efektler kullanılmış ki harikalar Diyarı’na gitseniz ancak bu kadar büyülenebilirsiniz. Tüm bu güzellik ve renk cümbüşü içerisinde Ori’nin o naif hareketleri ve oyun alanında süzülmesi, masalsı atmosfere çok daha hızlı bir şekilde adapte olmanızı sağlıyor.

Çift zıplama, duvarda yürüme, havada süzülme gibi sonradan kazandığımız özellikler ve Ori’nin çevik hareketleri, oynanışın da bel kemiğini oluşturmuş. Dövüş sistemi ve platformlar arasındaki geçişin kilit noktası ise zamanlama ile alakalı. Zamanında yapacağınız en ufak bir hareket bile sizin hayatınızı kurtarabilir. Çünkü Ori dışarıdan basit gibi dursa da hiçte öyle olmayan bir yapım. En ufak hatanızı affetmeyen ve sizi ölümle cezalandıran bir yapım olduğunu söyleyebilirim. Hem platformlar arası geçişlerde hem de karşılaştığımız tüm düşmanlarda bu özelliklerimizden faydalanmamız gerekiyor. Yetenek ağacı sayesinde geliştirebildiğimiz tüm bu özellikleri topladığınız yetenek puanları ile yükseltmeye çalışıyorsunuz. Karşılaştığınız her türlü düşmandan ya da haritanın ücra köşelerine saklanan orblar sayesinde bu gelişimleri sağlayabiliyoruz.

Tıpkı oynanışta olduğu gibi oyunun müzikleri de yeri geldiğinde hareketli yapısı ile sizi coşturuyor, yeri geldiğinde ise ufak tınılar ile hüzünlenmenize olanak sağlıyor. Kullanılan orkestral müzikler o kadar yerinde kullanılmış ki her tınısından inanılmaz bir keyif alıyorsunuz. Oyunu bitirdiğinizde bile bir müddet müzik albümü ile haşır neşir olmak isteyebilirsiniz.

Gelelim Definitive Edition’da karşılaşacağımız ekstralara. Oyunun bu yeni sürümü oldukça büyük iki bölgeyi oyuna ekliyor ve hikaye açısından eksik olan yapboz parçalarını tamamlıyor. Özellikle ormanın derinliklerine doğru ilerlediğimiz Black Root Borrows bölümünde Naru’nun geçmişine yönelik merak edilen birçok şeyi öğreniyorsunuz. Tabi bu iki bölge dışında ori’ye yeni özellikler de kazandırıyor bu yeni sürüm. Dash özelliği sayesinde hızlı bir şekilde ileri atılabiliyor, Light Burst özelliği sayesinde ise rakiplerinize patlayan, ufak bir ışık hüzmezi gönderebiliyorsunuz.  Bu yeni özellikleriniz sayesinde hem platform öğelerinde hem de dövüş kısımlarında avantajı lehinize çeviriyorsunuz. Bu sürümde oyuna yeni zorluk seviyeleri de eklenmiş.

Değişiklik gösteren en büyük yeniliklerden birisi de ışınlanma sistemi. Artık haritanın bir ucundan diğer ucuna koşturmak yerine ışınlanabiliyorsunuz. Açıkçası çok fazla takıldığınız ya da kaybolduğunuz anlarda bu özellik yardımınıza koşuyor ama bana göre oyunun o Metroidvania yapısına biraz ters bir durum olduğunu da söylemem gerekiyor.

Sonuç olarak Ori and the Blind Forest, başta da söylediğim gibi herkesin kesinlikle deneyim etmesi gereken ve son zamanlarda oynadığım en iyi oyunlardan birisi. Basit gibi görünmesine rağmen o kadar detaylı ve duygu yüklü ki çabucak bitirmek istiyorsunuz ama bitirdiğinizde adeta tadı damağınızda kalıyor. 10 saat civarı süren oynanışı ile döndüğünüz her köşede sizi şaşırtıp büyüleyen Ori and the Blind Forest, yıllarca gülümseyerek hatırlayacağınız bir maceraya dönüşüyor..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu