Makale

Overwatch Günlükleri Bölüm 1: Hikaye

Overwatch’ın bizlerle buluşmasına 6 günden daha az bir süre kalmasıyla birlikte, yerlerimizi alarak heyecanlı bir şekilde oyunu bekler olduk. Açık beta döneminde yaklaşık olarak 9.7 milyon oyuncuya ev sahipliği yapan Overwatch, zamanla daha da gelişerek bizlere istediğimiz bir macerayı sunacakmış gibi görünüyor. Eğer oyunun beta performansı hakkında bilgi sahibi olmak isterseniz, yazmış olduğum ön incelemeye buradan ulaşabilirsiniz, çünkü bugün karşınıza Overwatch biriminin hikayesi ile çıkacağım.

Blizzard Overwatch’u duyurduğu 2014 senesinde, oyunun diğer Blizzard oyunları ile bağlantısı olmayıp dünyada geçeceğini de belirtmişti, bu açıdan Overwatch hikaye açısından bizlere çok daha farklı bir deneyimi sunacaktı. Çok da uzakta olmayan bir gelecekte başlayan hikayemiz, oyunun çizimleri kadar parlak ve renkli olmamakla birlikte, birçok dramı da içeriyor. Bu yazımda oyunun hikayesini sizlere anlatmaktaki amacım, Overwatch’ın hikaye kısmının olmaması ve Blizzard’ın oyunun hikayesini kısa animasyonlar ve çizimler ile anlatıyor olması.

Gelecekte başlayan Overwatch maceramız, bundan yaklaşık olarak 60 yıl sonrasını konu alıyor. İnsanlık teknolojik ve sosyolojik açıdan bir hayli gelişmiş, günlük yaşamında ışınlanma teknolojilerini, uçan arabaları, lazer silahları ve hatta robotları dahi etkili bir şekilde kullanmaya başlamıştır. Teknolojinin gelişmesi ile hayat standartları da yükselmiş, nihayetinde robotlar da insanların günlük ve iş hayatında kullanılmaya başlanmıştır. Dünyada üretim ve ekonomik eşitliği sağlaması için kendiliğinden düşünebilen yapay zeka yaratabilen insanlar, bu robotları ‘Omnicler’ olarak isimlendirir. Omniclerin çalışma alanları ‘Omnium’ olarak isimlendirir ve yıllar boyunca insanlar ve Omnicler birlikte barış içinde yaşayarak dünyamızı geliştirmek için çalışırlar. Ancak, sizin de tahmin edebileceğiniz gibi bu huzur ve barış dönemi pek de uzun sürmez.

Bazı sebeplerden dolayı Omnicler yavaş yavaş insanlığa karşı baş kaldırmaya başlar ve kendi silahlı ordularını kurarak insan ırkını devirmeye, Omniclere ait bir dünya kurmaya çalışırlar. Artık insanlık için çalışmak istemediklerini belirten Omnicler, dünyanın her tarafında isyan etmeye başlayarak Omnium’ları etkisiz hale getirerek insanları zor bir duruma sokarlar. Her ne kadar yüksek teknolojiye ve silahlara sahip olsalar da, insanlar ve büyük devletler bu tehlikeye karşı eli kolu bağlı bir şekilde etkisiz kaldılar.

Karşı koymak için umutsuz bir durumda olan insanlar, acil durum çağrısı yaparak Birleşmiş Devletlerin buluşmasını sağladılar. Dünya çapında gerçekleşen bu krize karşı bir çözüm bulmayı çalışan Birleşmiş Devletler, Gabrielle Adawe isimli genel sekreter dünya çapındaki en başarılı ve en iyi askerlerden oluşan bir birliğin fikrini sürer. Bu birlik en iyi askerlerden oluşmakla birlikte, en yüksek teknolojiye de sahip olan yüksek kademeli bir birim olarak farklı uluslardan üyeleri de bünyesinde barındıracaktı. ‘Overwatch’ olarak isimlendirilen bu ekibin başına, asker geliştirme programından çıkan ve eskiden ordu da yer alan ‘Gabriel Reyes’ getirildi. Overwatch’ın Birleşmiş Milletler tarafından yavaşça oluşması ile birlikte, Gabriel Reyes’in yanına yine asker geliştirme programından geçen ve Reyes’in en yakın arkadaşı olan John ‘Jack’ Morrison getirilmekle birlikte ekibin yönetim birimi de Angela Ziegler getirilir. Angela Ziegler tıbbi araştırma programının başı olmakla birlikte, iyileştirme yetenekleri ile de dikkat çeken birisiydi. Yıllar sonra bizlere kendisini ‘Mercy’ olarak gösterecekti.

Reyes, Morrison ve Ziegler ile kurulan ekip çok kısa bir zamanda büyür ve bünyesine Gérard Lacroix, zırhçı Torbjörn Lindholm, pilot Lena “Tracer” Oxton, Genji Shimada, Reinhardt Wilhelm, ve Winston’ı katar. Bu kişiler Overwatch’ın orijinal üyeleri olmakla birlikte, süper zekaya sahip genleri geliştirilmiş bir goril olan Winston’un icat ettiği ekipmanlarla Omnic krizi çözmek için yola çıkarlar. Kurulan Overwatch birimine zamanla birçok asker ve bilim insanı katılsa da, Overwatch’un en büyük isimleri bu kişiler olmakla birlikte dünyadaki Omnic krizini durdurarak insanlığın yok olmasını engellemişlerdir.

Omnic’leri durduran Overwatch üyeleri, elde ettiği başarılardan ötürü dünya çapında dikkat çekerek insanların sevgisini kazanır. Overwatch’ın başarısını fark eden Birleşmiş Millet’ler, birimi dünya çapında insanların özgürlüğü koruyan ve aynı zamanda da araştırma ve keşfetme üzerine yoğunlaşan bir birime çevirir. Bununla birlikte birçok yeni ajan Overwatch’a katılır ve ekibin hedefleri de birimin büyümesi ile gelişir. Sadece barışı korumakla yetinmeyen Overwatch üyeleri, aynı zamanda uzayı keşfetme, tıbbi ve teknolojik gelişim, klimatoloji gibi birçok dalda kendini göstererek Dünya’mızın ekosistemini de korumaya çalışır.

Bu süre içinde Overwatch üyeleri her ne kadar terrörist grupları etkisiz hale getirip, barışı korumaya çalışıyordu. Overwatch’un etkisiz hale getirmeye çalışırken edindiği en büyük düşmanlardan biri de Talon isimli bir terrörist grup olmakla birlikte, Overwatch hatta dünyanın kaderinde de büyük bir rol oynayacaklardı. Gerard Lacroix’in yönettiği başarılı saldırılar ile Talon ağır darbeler almış, ancak bunun sonucunda Lacroix de Talon’un en büyük hedeflerinden birine dönüşmüştü. Lacroix’i ortadan kaldırmayı deneseler de, bu girişim birkaç defa başarısız olmakla birlikte Lacroix hep hayatta kaldı. Bu durumun ardından Talon, Lacroix’in eşi Amelie’yi kaçırdı, ve masum eşini kendi deneylerinde kullanarak Amelie’nin duygularıyla oynayarak onu sonsuza dek değiştirdi. İstekleri tamamen ortadan kalkan, kişiliği bastırılan ve bir ajan olarak programlanan Amelie Overwatch ajanları tarafından Talon’un elinden her ne kadar kurtarılsa da bizim tanıdığımız Amelie sonsuza kadar değişmişti. Bu olaydan iki hafta sonra, Gerard yatağında ölü bulundu ve Amelie’nin nerede olduğu bilinmedi. Görevini başarı ile tamamlayan Amelie Talon’a geri döndü ve ‘yaşayan bir silah’ olma yolundaki eğitimine devam etti. Programlama sonucunda kalbi yavaşlatılan ve bu yüzden derisi yavaşça maviye dönen Amelie, bundan sonra Widowmaker olarak anılacak ve hedeflerini bir bir avlayacaktı.

Bu olaylar ile birlikte ekibin kendi içinde sorunları da ortaya çıkmaya yavaş yavaş başladı. Bir zamanlar hem dünyayı hem de barışı koruyan Overwatch’ın köklerinde çatlaklar oluşmaya başlamış, ekip dağılmaya doğru bir yol alıyordu. Her ne kadar Reyes Overwatch’un kumandanıymış gibi görünse de, ekibin şekillenmesinde ve olayların sorunsuz bir şekilde halledilmesinde Morrison’un rolü büyüktü. Omnic Krizi’ni etkili bir şekilde bastıran ve halkın sevgisini de kazanan Morrison, Birleşmiş Milletler tarafından Overwatch’ın ilk resmi kumandanı olarak terfi edilmişti. Bu durum Reyes’in canını bir hayli sıkıyordu.

Morrison’un Overwatch’un ilk resmi kumandanı olarak atanması ile bu duruma üzülen Reyes ve Morrison’un dostluğu zaman ile birlikte yok oldu. Kendisine yapılanı kabullenmeyen Reyes, takım içinde tartışmalara, zaman zaman da çatışmalara sebebiyet oluyordu. Tartışmaların alevlenmesi ile Overwatch ekibinden bir kısım Reyes’i desteklerken, kalanları da Morrison’u desteklemiş, ve bu durum da Overwatch’un artık eskisi gibi olmayacağını herkese göstermişti. Öte yandan, kendi iç sıkıntıları ile yüzleşen Overwatch, insanların protestoları ile de karşılaşınca hepten bir çöküş dönemine girmeye başlamıştı. İnsan haklarının ihlali, silah kaçakçılığı, yanlış yönetim ve daha birçok suçtan dolayı tepki çeken Overwatch ekibi, insanların güvenini yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştı.

Birleşmiş Milletler protestoların artması ile Overwatch’un durumunu araştırmayı göz ardı edemezdi. Overwatch’un halen bir barış koruyucusu olup olmadığını araştırmak üzere yola çıkan Birleşmiş Milletler görevlileri daha görevlerini yerine getiremeden asıl trajedi gerçekleşti. Overwatch’un İsviçre Merkezi bir kaza nedeniyle tamamen yok olmuş ve hem Reyes, hem de Morrison hayatlarını kaybetmişti. Bu kazanda herhangi bir sabotaj durumunun olmadığını belirten Birleşmiş Milletler, Reyes ve Morrison’un birbirleri ile çarpıştığı ve patlama sonucunda ikisinin de hayatlarını kaybettiğini belirtti. İnsanların protestosu, Birleşmiş Milletlerin araştırması ve ekibin liderlerini kaybetmesi ile Overwatch parçalanmaya başladı.

Ancak İsviçre Merkezi’nde gerçekleşen olaylar tam olarak bu şekilde değildi. Liderliği Morrison’dan almak isteyen Reyes, Overwatch’un İsviçre Merkezi’nde bir isyan hareketini başlatıp, öncülüğünü üstlenmişti. Reyes ile Morrison’un güçlerinin çarpışması ile bir patlama gerçekleşmiş ve ortaya çıkan alev her ikisini de yutmuştu. Bu noktada Reyes’in bedeninin Talon tarafından alındığı ve derisinin hem çürüyebilen hem de iyileşebilen bir hale getirildiği söyleniyor. Reaper olarak anılacak olan Reyes, artık eskisi gibi bir iyi adam olmayı bırakıp, dünyada gerçekleşen terrörist saldırılarının da öncülüğünü üstlenecekti.

Patlamadan sonra bir cenaze töreni ile toprağa verilen Morrison, Arlington Milli Mezarlığı’na gömüldü. Ekip arkadaşlarından ve Overwatch’un ilk üyelerinden olan Reinhardt Wilhelm, Morrison’un cenazesinde onun hakkında iyi şeyler konuştu ve bir tören düzenledi. Morrison’a insanlık için yaptıklarından ötürü teşekkür edilip mezarına heykeli dikilse de, işin aslı Morrison’un bedeni patlamadan sonra bulunamadı. Overwatch’un dağılmasından tam olarak 5 sene sonra, finansal binalara, ajan gruplarına ve de Overwatch’un eski binalarına birkaç saldırı düzenlendi ve bu bölgelerden birkaç ekipman çalındı. Soldier 76 isimli bir erkek şahsın yaptığı söylenen bu saldırılarda ‘pulse rifle’ isimli bir silahın çalındığı da belirtiliyor. Ancak her ne kadar ilginçtir ki, Soldier 76’yı durdurmak için ortaya çıkan güvenlik görevlileri hiçbir hayati tehlike almadan etkisiz hale getirilmişti. Bu durumun ardından sessiz kalamayan Amerika Birleşik Devletleri Hükûmet’i Soldier 76’yı tehlikeli bir suçlu olarak göstermiş ve yakalanmasını emretmiştir. Ancak işin aslı Soldier 76, Overwatch’un öldü zannedilen kumandanı Morrison’un ta kendisiydi ve Overwatch’un çöküş sebebini araştırıyordu. Morrison kimliğini geride bırakan Soldier 76’nın yegane amacı, suçluları bulup, onları adalete teslim etmekti.

Yaşadığı bu olaylardan sonra Overwatch ekibi yıkılmaya mahkumdu. Bir zamanlar halkın kahramanı olan ve düzeni, dünyayı korumak için canı pahasına çalışan kahramanlar artık medya tarafından bir suçlu, kaçkın olarak insanlara gösteriliyordu. İsviçre Kazası’nı çarpıtarak anlatan medya, insanları yanlış bilgilendirerek gerçeğin ortaya çıkmasını engelledi ve gerçek halk tarafından hiçbir zaman bilinmedi. Her ne kadar Overwatch dağılsa da, kahramanların yaptıklarını unutmayanlar da elbette oldu. Onlar için Overwatch, ajanlardan da öte, dünyanın ihtiyacı olan kahramanlardı.

Overwatch isimli dünyayı kurtaran bu yegane örgüt çökse de, eskiden ekibin bir parçası olan ajanlar beraber yaşadıkları o eski ve güzel günleri hep beraberinde taşıdı. Kahramanlık, fedakarlık, saygınlık ve barış gibi ifadeler onlar için Overwatch’ı betimleyen sözcüklerdi. Overwatch’ın ölmesi ile dünya gün geçtikçe daha da karanlık bir hal almaya, daha da tehlikeli bir hale gelmeye başlıyordu. Overwatch’un hedeflediği o aydınlık gelecek gün geçtikçe bir hayale dönüşüyordu.

İzleme Noktası: Cebelitarık’a giden Winston, dünyanın aldığı halden bir hayli rahatsız olmakla birlikte, Overwatch’u yeniden canlandırmak, eski üyelerini de bünyesine alarak Birleşmiş Milletlere bağlı olmadan organizasyonu kurtarmak istiyordu. Bu noktada eski Overwatch ajanlarının detaylı bir listesini almak isteyen Reaper ile karşılaşır ve çarpışır. Reaper’ın sistemden bilgileri çalmasını engelleyen Winston, karşısındakinin eski dostu Reyes olduğunu bilmeden saldırır ve Reaper’a zarar verir. İstediği şekilde derisinin çürümesini sağlayabilen Reaper, Overwatch ajanlarının sonunun geleceğini söyleyerek toz olur ve geri çekilir. Zamanın geldiğine karar veren Winston, Overwatch’un iletişim ağlarını yeniden çalıştırır ve eski dostu Tracer’ın sesini duyduğu an doğru kararı verdiğini de anlar. Artık Overwatch’un yeniden toplanmasının vakti gelip çatmıştır.

Bugün, Overwatch bağımsız bir organizasyon olarak doğru olduğuna inandığı şeyi yaparak, dünya barışını korumaya çalışıyor. Kimi eski, kimi yeni, kimi de emeklilikten geri dönmüş üyelere sahip olan Overwatch, daha aydınlık, daha başarılı yarınlar için çalışmaya ve de çatışmaya kendini hazırlamaya başlamıştır.

Dünya’nın her zaman kahramanlara ihtiyacı vardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu