Makale

Oyun Akademisi #40

Sabah uyanıp arabama bindim, Los Santos’ta oldukça serin bir gündü. Genelde Vinewood taraflarında bu kadar serin olmasını beklemezsiniz, ne de olsa Los Santos’ta hayat bir sahildir. Ne diyordum, arabama bindim ve yavaş yavaş şehrin aşağı kısımlarına doğru yol aldım. Bugün Özgür ve Halilbeyoğlu ile büyük bir iş çevirecektik.

Sahil taraflarında arabadan indim, Murat ve Özgür beni bekliyorlardı. Çok bekletip bekletmediğimi sordum, Murat biraz surat yaptı, belli ki bayadır orada bekliyordu, Özgür ise oldukça sakindi. “Lanet olsun adamım her seferinde bizi burada bekletmek zorunda mısın?” diye epey cool bir şekilde şikayetlendi.

Cevap vermedim, bugün büyük gündü. Hemen bir tekneye atlayıp Blaine Country tarafında bulunan askeri üsse doğru yola çıktık. Her şey yolunda giderse bugün milyonlarca dolar değerinde bir silah satışı gerçekleştirebiliriz, tabii önce çaldıktan sonra.
Motorda giderken Özgür’ün garip bir şekilde hareketsiz hareketsiz okyanusa baktığını farkettim bir iki kere dürttüm fakat bana mısın demedi açıkçası, neden böyle yaptığını anlayamadım, çokta sorgulamak istemedim.

Yarım saatlik bir motor yolculuğundan sonra sonunda askeri üssün sularına girmeyi başardık, buradan sonrası çok tehlikeliydi, eğer keşfedilirsek bir askerler tamamen üzerimize çullanıp hepimizin ebesine nikah şekeri dağıtırdı, bu sebeple dikkatli olmak zorundaydık.

Askeri üsse su altından girecektik, bu sebeple ben dalgıç eşyalarından sorumluydum, tüplerimizi ve kıyafetlerimizi üzerimize geçirdikten sonra birer birer dalmaya başladık. Halilbeyoğlu bir şeyler ters giderse diye motorun içinde bizi bekleyecekti.

Özgür ile suyun içerisinde birkaç el şakası yaptık, çok laubali olmadık zira işin içerisinde milyon dolarlar olduğu vakit laubali davranmamak lazım.

Askeri üsse girmek üzereyken birden bire sudan çıkartıldık, ne olduğunu anlayamadan kendimizi askeri motorların üzerinde bulduk. Bizi baya bir hırpaladılar, görünüşe göre Halilbeyoğlu motorun üzerinde sigara içmeye karar verince askeri hava dedektörlerine yakalanmış, her şeyi geçtim, sırf ondan yakalanmış olmamış bana biraz koydu açıkçası, Halilbeyoğlu’na bir tane patlatmak istiyordum fakat askerler enseme kafama her yerime vurduğundan bu çok kolay olmadı açıkçası.

Askerler ağzımıza yüzümüze biraz vurduktan sonra üçümüzü bir sorgu odasına aldılar. Sorgu odasında şeftali torbasıyla her birimizi dövdüler, Murat’ın söylediğine göre şeftali torbasının sebebi iz kalmaması içinmiş ama buraları zihnimde çok berrak değil doğrusu.

Sorgu odasında başbaşa kaldığımız vakit ben Özgür ve Murat kavga etmeye başladık, bir yandan “Niye oyun editörlüğünü bıraktık bu işlere girdik” diyordu Murat, ben de onu destekliyordum fakat sırf ortada bir kavga olursa dayak yiyen ben olmayayım diye yani.

Tartışma tam kızışmaya başlamıştı, o sırada ben uyandım, meğerse 9 saat boyunca fil gibi uyumuşum, GTA V açık kalmış, olmuş sabahın yedisi, hemen ofise geçeyim dedim.
Evimden çıktım, ilk gördüğüm arabanın kilidini zorlamaya çalıştım, sonra kendime bir tokat attım efendi gibi metrobüse bindim.

Evet sayın okur, bu aralar hayatımı GTA V aralarında yaşadığım şey olarak nitelendirir oldum, bir an önce bitse de kurtulsam, GTA Online’a hiç bulaşmayı düşünmüyorum, böyle çile çekmedim, böyle bağımlılık yaşamadım.
GTA V düşman başına!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu