Makale

Oyun Akademisi #51

Hayatım boyunca hiçbir zaman atletik birisi olmadım. Atletik birisi olmadığım için, spor konusunda iyi değildim. Asla maçlara seçilmedim, asla fizik gerektiren işlerde akla gelen isim olmadım, bu konuda verebileceğim o kadar çok örnek var ki, bence siz beni anladınız, o yüzden uzatmayacağım.Video oyunları konusunda iyiydim ama.

Video oyunları iyi olduğum şeylerden biriydi. Sanırım burada bu satırları yazmam bunun sayesindeydi.Farklı tarz video oyunları oynamaya başladığım zaman, bazılarında çok çok daha iyi olduğumu, bazılarında ise tamamen rezalet olduğumu fark etmem uzun sürmedi.  Örnek vermem gerekirse FPS oyunları. Bu konuda en dibe vurduğum zaman Modern Warfare’in çıkışına denk geliyor sanırım.Bir arkadaşım vardı, Modern Warfare’i Steam üzerinden çıktığı gibi almıştı. Ben tabii o zamanlar ekonomik olarak çok ayaklarım yere basmadığından Steam’den öyle kafama göre oyun alamıyordum.

“2007 Yıllarında böyle bir şeydim, hala böyle bir şeyim.”

Neyse, bu arkadaş Modern Warfare’i aldı, ben de çok hevesim olmamasına rağmen bir göz atmak istiyorum açıkçası, başladık oynamaya.Tabii buna oynamak denemez, o oynuyor ben izliyorum, o oynuyor ben izliyorum. Bir noktada, acayip özendim. Neden bilmiyorum, sadece onda olmasından dolayı mı yoksa FPS oynamak mı istedim onu da anlamadım ama oturup Modern Warfare’in başında saatlerce takılmak istediğimi hatırlıyorum.

Tabii bununla bitmiyor, adeta bir vampir gibi oyuna sahip olma arzusuyla yanıp tutuşuyordum, neden böyle bir etki altında girdiğimi tanrı bilir artık, o dönem, o zaman ve o şartlar söz konusu olduğunda çok canım istemişti. Sonra tabii param oldu, işlerim güçlerim rayına oturdu, bu sefer bir daha dönüp FPS türünün yüzüne bakmadım. İncelemem gerekirse oynuyorum, onun dışında keyfim için oynadığım tek FPS, BioShock: Infinite sanırım.

Tabii bunun yanında FPS oyunlarında aldığım inanılmaz yenilgiler de var tabii. Aslında oynayamadığınız bir oyunda yenilmeniz o kadar koyan bir durum değil. Sonuçta baştan belirtiyorsunuz, iyi olmadığınızı söylüyorsunuz, fakat iyi olduğun oyunlarda yenilmeyi hazmetmek o kadar kolay değil.Black & White, ilk çıktığı zamanlar deliler gibi oynadığım oyunlardandı.

Sapıkçasına oynuyordum, senaryo modunu ezberledikten sonra ADSL devrine geçene kadar kendi başıma Skirmish atıp duruyordum, nedense oyuna sağlıksız bir bağımlılık geliştirmiştim. ADSL geldiği vakit, online maçlar yapmaya başladım. Online maçlarda tam anlamıyla yakıp yıkacağımı düşünüyordum, sonuç olarak dünya üzerinde bu oyunu en çok oynayan büyük ihtimalle bendim ve benim yenilme gibi bir ihtimalimin olması çok mantıksızdı, bu sebeple başladım maçlara.

Beni mahvettiler. O kadar kısa ve net konuşuyorum, her online maçta çok fena yeniliyordum, daha önce hiç bilmediğim taktiklerle karşılaşıyordum, resmen düşmanlarım canına susamış gibi hep benim üzerime üzerime geliyorlardı.

Bu süreç benim için çok acılı geçti fakat internet dünyasında benden çok ama çok daha iyilerin her zaman olabileceğini öğrenmiş oldum.

Bütün bunlar tabii önemli dersler oldu benim için. Hayatta her alanda olduğu gibi, oyunlar ve oyunların farklı türlerinde de başarılı olmak, başarısız olmak gayet doğal ve başınıza gelebilecek bir şey. Bu sebeple kötü FPS oyuncusuysanız ve daha iyi olmak istiyorsanız pratik yapın, MOBA’lar da başarısızsanız daha çok oynayın. Bunların hiç birini yapmak istemiyorsanız da yapmayın, gidin ne seviyorsanız onu oynayın yah, hayat oynayınca güzel.

Evet, bu hafta önemli dersler aldık diye umuyorum, hem oyunlarla ilgili, hem de rekabet ile ilgili. Arada size baya bir geçmişimden de bahsetmiş bulundum tabii ama, neyse o kadar olur. Bazı şeyleri başaramıyorsunuz işte, bu hayat için de geçerli. Bazen ne kadar iyi olduğunuzu düşünürseniz düşünün, asıl zafer, yenilginin içinde gizli oluyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu