Oyun Atölyesi
Yüz milyonlarca tutkulu oyuncuya hitap eden oyun sektörü, her geçen yıl daha da büyüyerek yoluna devam ediyor. Bu gelişen sektöre kayıtsız kalmak tabii ki mümkün değil. Son dönemde ülkemizde, özellikle üniversiteler aracılığıyla başlayan çalışmalar sevindirici. “Biz oyun yapamayız” ön yargısının yavaş yavaş ortadan kaybolduğu günümüzde, genç ve yetenekli beyinlere sağlanan destekler sayesinde bu piyasada bizim de söz sahibi olmamız büyük bir olasılık.
Geçtiğimiz günlerde Merlin’in Kazanı olarak Özyeğin Üniversitesi’ndeydik. Oyun Atölyesi başlığı altında düzenlenen eğitim programını yakından görme ve konu hakkında detaylı bilgi alma şansına eriştik. Prof. Dr. Tanju Erdem ile yaptığımız görüşmede, ikincisi düzenlenen bu organizasyonun devam edeceği müjdesini aldık. Birçok önemli projede yer alan ve Culpa Innata isimli 3 boyutlu macera oyununu da hazırlayan Erdem, ilerleyen yıllarda oyun geliştirmeyle ilgili bir Master programının da açılabileceğinden söz etti.
Öğretim görevlilerinden İsmail Arı ise, oluşan tablodan oldukça mutluydu. Yapılan çalışmalar hakkında bize sürekli bilgi veren Arı, ayrıca öğrencilerin ihtiyaç duyabileceği her türlü konu hakkında da sürekli iletişim halindeydi.
Nedir Oyun Atölyesi?
Oyun Atölyesi’nde, Türkiye’nin dört bir yanındaki liselerde eğitim gören öğrenciler bir araya getiriliyor. Bir haftalık kısa süre zarfında, oyun tarihi hakkında temel açıklamalar yapılıyor ve kullanılacak ekipmanlar hakkında bilgiler veriliyor. Geriye kalan son 1-2 günlük dilimde de öğrenciler, öğrendikleri bilgiler kapsamında istedikleri oyunları tasarlamaya çalışıyor. Genç arkadaşlarımız zaten konu hakkında bilgili. Çoğu daha önce bazı kodlama dilleriyle ilgilenmiş veya program yazmış. Bu eğitim süreci boyunca da yapılması gerekenler konusunda doğru yönlendirmelere tabii tutuluyorlar.
Atölyeye adım attığımda gerçekten sıcak bir ortam vardı. Sadece arkadaşlık anlamında değil, hava anlamında da fazlasıyla sıcaktı. Her yanda açık bilgisayarlar ve aynı zamanda çalışma stresinden bir süreliğine uzaklaşmak isteyen öğrenciler için oyun konsolları da hazır tutulmuştu. Hangi PC’ye baksam, ekranlardan kodlar akıyor, adeta fışkırıyordu. Ortama uyum sağladıktan sonra artık sıra, oyunlara göz atmaya ve her biri hakkında ufak ufak bilgiler almaya gelmişti.
Kimi arkadaşlarım kendilerini fazlasıyla uğraşlarına vermişti, öyle ki vakit kaybetmemek için deyim yerindeyse dış dünya ile bağlantılarını koparmışlardı. Bazıları ise, kolaylıkla dikkat çekiyordu. Ben de dikkatimi çeken ilk noktaya doğru hareket ettim. Ekranda iki adam, iki silah ve iki duvar duruyordu. Nedir bu arkadaşlar diye sordum, yanıtları da içtenlikle gelmeye başladı…
Disoriented Bulletstorm Revenge
Burak Suyunu ve Çağlar Özçetin tarafından hazırlanan bu oyun, iki askerin birbirlerine karşı üstünlük kurarak hayatta kalması üzerine kurulu. Biri sol, diğeri sağda yer almak üzere iki kişi, çevredeki bomba ve silahları ele geçirerek, karşısındaki rakibini öldürmeyi amaçlıyor. Oyunu klavye üzerinden iki kişi aynı anda oynayabiliyorsunuz. Ayrıca “ben bomba buldum, yaşasın” derken, bir tuzağa da kurban gidebiliyorsunuz. Bu gibi sürprizler de gayet hoş olmuş. Ateş etme mekanizması da güzel. Mermiye duvarlar aracılığıyla yön verebiliyorsunuz. Futboldaki “duvar pası” deyimini kullanırsam, anlatabilirim sanırım. Mermiye yön vermek için üst – alt zeminler ve duvarlar kullanılabiliyor.
Hoşuma giden bu oyun hakkında bazı tavsiyelerimi de arkadaşlarıma söylemeden edemedim (tabii ki tavsiye olarak). İlk tavsiyem, karakterlerin saklandığı duvarlar hakkındaydı. Eğer onlar hareket ederse, saklanmak için arkasına geçen kişiler de bir anda korunmasız pozisyona gelebilirdi. Bu da heyecanlı anlara yol açabilirdi. Bunu söyledikten kısa süre sonra yanıma geldiler ve “tamam, yaptık” dediler. Gerçekten de güzel olmuştu. İkinci önerim de oyuna hem hareketli duvar, hem de hareketsiz duvar olmak üzere iki mod tasarlamalarıydı. Eminim ki bu ve benzeri düşünceleri vakit buldukça deneyeceklerdir.
Tırtıl
Bir çoğumuz,
yıllar önce cep telefonlarında Snake oyununu oynamışızdır. İşte ona
benzer yeni bir oyun; Tırtıl. Ufak bir yılanı kontrol ediyoruz ve
blokları yedikçe daha da büyüyoruz. İlk etapta hareket alanımız
fazlasıyla geniş olduğu için bir sorun yok, ancak boy uzadıkça yapmanız
gereken hamleleri de önceden iki kez düşünerek yapmak zorunda
kalıyorsunuz. Kendinizi yemek istemezsiniz değil mi?
Belli bir
bölgeyi tamamladıkça bir resim parçası açılıyor. Aslında tüm zeminde
gizli bir resim var ve biz bölge bölge ilerledikçe o resmin de bir
parçasını açığa çıkarıyoruz. Bir nevi bulmacanın parçalarını bir araya
getiriyoruz. Ahmet Said Ak tarafından hazırlanan bu oyun da eğlenceli
zamanlar geçirebileceğiniz türde yapımlardan.
Powerball
Dedik ya, burada hazırlanan oyunlar tamamen öğrencilerin kendi istekleri ve hayal güçleri doğrultusunda hazırlandı diye. İşte belki de bu doğrultuda en ilginç ürün, İnci grubunun oyunu Powerball’dı. Bazı benzetmeler yönünden de çok başarılı bulduğumu söylemeliyim. Oyunumuzda bir topa (Powerball) sahibiz ve yukarıdan üzerimize bazı bloklar yağıyor. Bu bloklar, bölüm geçtikçe daha hızlanıyor ve yoğunlaşıyor. Dolayısıyla bizim de amacımız, bu bloklara hiç çarpmadan ve arada gelen lazer ışınlarına yakalanmadan bitiş noktasına, yani Finish’e varmak. Hareket ederken nos kullanmayı da ihmal etmemek kaydıyla tabii ki.
Gelelim benzetme yönlerine. Bölümlerin bitiş kısmında, yani Finish bölgesi için kullanılan görsel, bir bulaşık deterjanı olan Finish’in (eski adıyla Calgonit) kutu tasarımı. Powerball ismi ise, bu deterjanın güçlü yönlerinden bir tanesi. Doğal olarak kutuya girerek işi bitirmeye çalışıyoruz. Düşünce olarak gerçekten başarılı.
Chicken Hunter Revenge
Burada bir intikam mücadelesinden söz ediyoruz. Eli silahlı bir avcı, çılgın tavuklara karşı. Avcı tek başına, ancak silahı var. Tavuklar sayıca üstün, ama onların da silahı yok. O zaman orman kanunlarının geçerli olmaması için hiç bir sebep yok. Semih Çavuşoğlu’nun ürünü Chicken Hunter Revenge’de, bize verilen süreyi bitirmeden belirlenen puana ulaşmaya çalışıyoruz. Ekranın belirli yerlerinde yer alan tavukları öldürerek puan kazanıyoruz. Tavuk sesleri, silah, şarjör değiştirme ve ölüm seslerini de oyuna ekleyen arkadaşımız, oyununa daha da güzel özellikler ekleyeceğini söylüyor.
Silahımız var, ama bu tavukları öldürmek o kadar kolay mı? Ellerinden geldiğince kaçıyorlar, ayrıca belli bir puana ulaştıktan sonra ekrandaki hedef imleci de sallanmaya başlıyor ve hedef almanızı zorlaştırıyor. Oldukça sık şarşör değiştirmek de puan kaybetmemize neden oluyor. Unutmayalım, belirlenen puan sınırına (ben oynadığımda 500’dü) ulaşmak zorundayız.
Tank
Bir koltukta iki karpuz taşıyabilir misiniz? Zor olsa gerek. İşte oyunumuzdaki tanklar da karşılıklı duramıyor ve birbirlerini yok etmeye çalışıyor. Tank’ı iki oyuncu klavye aracılığıyla oynayabiliyor. Biri sol, diğeri de sağ köşede olmak üzere, önlerinde de barikatlar mevcut. İsabetli atışlar kimden gelirse, kazanan da o olacaktır doğal olarak. Mermiler üzerlerine yağarken, tankların da olduğu yerde durmayacağını belirtelim. İleri ve geri hareket edebilecekler.
Oyunumuzda mermi çeşitliliği düşünülüyor. Bir top mermisiyle 20 HP düşürebiliyorken, çok daha güçlü bir panzer mermisiyle 50 HP birden düşürebilirsiniz örneğin. Bu ve benzeri geliştirmeler Demircan Çelebi, Ceyhan Deniz Özkaptan ve Anıl balta üçlüsü arasında konuşuluyor, “nasıl daha iyisini yapabiliriz” sorusuna cevap olarak oyuna ekleniyor.
Pong Strike Back
Şimdi sırada pinpon oynamak var. İzgecan Günal tarafından hazırlanan oyun, iki kişinin karşılıklı olarak top cambazlığı yapmasına imkân tanıyor. Amaç basit, gelen topu karşılamak ve rakibin vuramayacağı bir noktaya bırakarak puan kazanmak. Bunu yapabilmek için de bazı güzel eklentiler düşünülmüş.
Karşılıklı mücadele esnasında, ekranda bazı simgeler belirebiliyor. Ne işe yarar bunlar? Mesela bu simgelerin üzerinden topunuz geçtiğinde raketiniz küçülebilir, büyüyebilir ya da sarhoş bir topla karşı karşıya gelebilirsiniz. Bazen avantaj, bazen de dezavantaj sahibi oluyorsunuz. Özellikle küçük bir raketle, dengesiz hareket eden bir topa vurmak zor olsa gerek, ancak gerçekten keyifli.
Lazer Light
Elinizde bir lazer silahının olduğunu, üzerinize de göktaşlarının yağdığını düşünün. Dünyayı kurtarmak sizin elinizde. Tek bir tanesini bile kaçırırsanız, dünya yüzeyine ciddi hasarlar vermesine yol açmış olursunuz. Dolayısıyla hem attığınızı bir kerede vurmalı, hem de çok hızlı olmalısınız. Özgür Avar’ın hazırladığı oyun, biraz refleks, biraz da şans gerektiriyor.
Oyunumuz, siyah bir arka plan üzerine kurulu. Bir lazere sahibiz ve yukarıdan aşağıya doğru düşen blokları yok etmeye çalışıyoruz. Her bölümde yok etmemiz gereken blok sayısı belli. Bunu tamamladığımızda da bir sonraki seviyeye geçiyoruz. Ancak her bölümde aynı rutinler bulunmuyor. Daha hızlı ve sayıca daha fazla taş geliyor. Her bir kaçırdığımız taş, sağlığımızda azalmaya yol açıyor ve bu böyle devam ettiği sürece de başarısızlık kaçınılmaz oluyor.
Shoot Em Up
Adından da anlaşılacağı üzere silahların konuştuğu bir oyun Shoot Em Up. Aynı anda hem hızlı, hem de isabetli atışlar yapmalısınız, aksi halde ölürsünüz. Yapımda, karakterinizi kontrol ederek karşınıza umulmadık anda çıkan rakiplerinizi ortadan kaldırıyorsunuz.
Elif Cansu Güleç tarafından hazırlanan oyunda, her 100 adam öldürdüğünüzde karşınıza aynı anda iki düşman çıkmaya başlıyor. Bu sonraki kademelerde artarak devam ediyor. Tabii ki tüm bu oranların, sonraki çalışmalarda değiştirilebileceğini de ekliyor. Arkadaşımız, bu oyunun haricinde bir de 3 boyutlu oda tasarlamış. Farklı odalara geçişlerin olabileceği bağlantıları da bulunurken, karakterimiz ayrıca bu odalardaki her noktaya adım atabiliyor.
Çubuk Spor
Çubuk adamlar (çöp adam da diyebiliriz), yıllar geçtikçe kendilerini fazlasıyla geliştirdi. Eskiden sadece basit ifadeleri resmederlerdi veya kelime bulmaca oyunlarında kurban kişi rolü üstlenirlerdi. Şimdi ise, olimpiyatlara bile katılabiliyorlar.
Cem Ayyıldız’ın düşüncesine göre Çubuk Spor, tüm çubuk adamlara cirit atma, uzun atlama veya maraton koşusu gibi spor dallarında mücadele etme imkânını sunuyor. Gördüğümde oyun için çoğu düşünce henüz planlama aşamasındaydı. Belki de şu an sağlam bir oyun halini almıştır.