Oyun dublajları nasıl yapılıyor?
Türkiye’de gerçek anlamda profesyonel olarak ilk resmi Türkçe dublaj çalışması, 2007 senesinde piyasadaki yerini alan Crysis ile başladı. Melodika işbirliği ile hazırlanan bu Türkçe dublaj oyun, Bahtiyar Engin, Ali Ekber Diribaş, Atilla Yiğit, İpek Tuzcuoğlu, Ayhan Kahya ve geçtiğimiz günlerde hayata gözlerini yuman sevgili Levent Ünsal gibi Türkiye’nin önde gelen tiyatro ve ses sanatçıları ile birlikte hazırlanmıştı. Ciddi bir projeydi.
O sene işin bir de perde arkası vardı. Türk kökenli Cevat, Avni ve Faruk Yerli liderliğindeki Crytek GmbH, FPS oyunlarının atası olarak tanınan ve o dönem türünün tek örneği olan Half-Life 2’ye odaklanmışken, FarCry ile bombayı patlatmışlardı. Oyunun tropik güzelliklerine ve grafik motoru başta olmak üzere teknik ve hikayesel açıdan dünyada eşi benzeri bulunmayan bir FPS oyununu PC’ye sunmuşlardı: O da FarCry’dı.
Biz Türk oyuncuları, FarCry’ın özellikle şirketin başında Türklerin olduğunu ayrıca öğrenince gururlanmıştık ancak bizi üzen tek bir şey vardı. Oyunun Türkçe olmaması.
Türkçe derken, dublaj olayı hayal ve aklımıza gelen bir şey değil. En azından altyazıları Türkçe oyun olmalıydı diye üzülmüştük.
Crytek, o dönem Electronic Arts (EA) ile çalışmalara başlayıp, yeni projesi olan Crysis’in Türkçe olması için ödenek ve destek istemiş, ancak Türkiye’deki oyun pazarının küçük ve dar olmasının yanı sıra orijinal satışların da gerçekten çok az olması yüzünden EA bu işi onaylamamıştı.
Crytek, bir nevi oyuna mod yaptırır gibi Türk çalışanların kendine düşen yani kendi ceplerindeki payıyla bir bütçe ayarlayarak Crysis’i böylelikle Türkleştirip, Aral aracılığıyla ülkemize özel bir şekilde Türkçe dublajlı ilk oyunu sundular. Ve hatta dönemine göre 80 liradan satılan ortalama bir PC oyunu, o sene 50 lira gibi bir fiyatla da özel olarak satılınca 3000 adetlik ilk parti ürünler kısa sürede tükendi. Bu 2007 senesindeki Türkiye oyun pazarı için büyük bir başarıydı.
3000 partilik ürün kelimesine dikkat! Çünkü ilk partide satışa sunulan maksimum orijinal kopya oyun sayısı bundan ibaret. Artık siz düşünün ülkedeki orijinal oyun satışlarını…
Hani zaman zaman eleştirdiğimiz ve paraya önem veriyor dediğimiz, hatta DLC kavramının ile mucidi olan EA, neden 3000 adet satacak bir ürüne bütçe ayırmalıydı? Milyon satışlar nerede? 3000 adet nerede? Buna tabii Türkçe dilimizin dünya üzerindeki etkisi de eklenerek sayfalar süren makaleler de yazılabilir ama yazmayacağım.
İşte Crysis özetle böyle aşamalardan geçerek “İLK TÜRKÇE OYUN” ünvanını eline aldı. EA’de “Türkçe oyunlara devam” dedi. Crytek’in elini kendi cebine atması ve bu girişimde bulunması büyük riskti. Başarılı da olundu.
Crysis, yakında “Crysis: Remastered” ile geri dönüyor!
Crysis serisi Türkçe dublajlı oyun tekelliğini ellerinde bulundururken Türkiye’deki birçok profesyonel şirketler de bu başarıyı, bu gidişatı yakından takip etti.
Şu an çoğumuzun adını unuttuğu gizli kahraman diyebileceğim Özgür Kirazcı, Sony PlayStation Türkiye başındayken yanılmıyorsam 2011 senesinde Sony PlayStation oyunları da Türkçe olmalı diyerekten yaptığı girişimle, Killzone 3 ile Türkçe dublajlı Sony PlayStation 3 oyununu piyasaya çıkardı.
Aynı dönem piyasadaki yerini alan Crysis 2 ve Killzone 3 ile hem oyun açısından, hem de dublaj açısından rekabet başladı. Bugün baktığımızda ise bazıları hariç, Sony ve Crytek oyunlarında Türkçe dublaj gelenek haline gelmiş durumda.
Dublaj konusunda başarısızlıklar da oldu. Bunu başka yerde duyamazsınız ve tüm sorumluluğu da üzerime alarak söylemem gerekir ki: Hitman serisinin başındaki isim de Türk. Ulaş ve Onur Karademir gibi Teknik ve QA Tester sorumluları da bir Türktü.
23 Studios aracılığıyla da Hitman: Absolution’ı Türkçe altyazılı olarak piyasaya sundular. Seneler sonra piyasaya dönüş yapan Hitman, eğer ki ciddi bir satış rakamlarına ulaşsaydı belki de bir ihtimal bir sonraki Hitman oyunları Türkçe dublajlı olacaktı. Şu an Hitman (2016) ve Hitman 2 (2018)’in de dublajlı olduğunu düşünün. Hatta Hitman: Absolution, satış konusunda gerçekten başarılı olsaydı, bu durum dönemine göre diğer Square Enix oyunlarına da yansıyacak ve Tomb Raider (2013) olmasa da, Rise of the Tomb Raider ile Shadow of the Tomb Raider’ın dublaj olmasa da, altyazılı olabilme ihtimalleri vardı.
Türk oyuncularının genelinde: “Multiplayersız oyuna para vermem, Türkçe yaptıysa ne olmuş yaması çıkardı” gibi yoğun düşünceler yüzünden bu durum ortadan kalktı.
Türkçe seçeneği için Arapça dil desteği çıkarılan ve Ortadoğu’da Türkiye’ye kıyasla kat ve kat satan Square Enix oyunlarından Hitman: Absolution’un, 2012 senesinde ortalama olarak 180 TL’ye satılan PC oyunları arasında, Türkiye’de özel olarak 120 gibi rakamda da satıldığını sizlere hatırlatalım.
Bu konuda kırgınım oyunculara… Şu anda Almanya’dayım ve Crytek GmbH, THQ Nordic, Ubisoft ve Kylapso dışında büyük bir oyun firmasının olmadığını, satışların yüksek, Almanca’nın önemli bir dil olmasından kaynaklı durumlardan ibareten Almanca oyunların da çok fazla olduğunu net bir şekilde söyleyebilirim.
Bu arada ben Tayfun Kumaş, 2013 sonu ve 2014 başlarında aktif bir Merlin’in Kazanı editörüydüm. Türkçe yamalar, dublajlar konusunda da yakından ilgili olarak neredeyse her haberi yazan biriydim. Eski Merlinciler iyi hatırlar ki bu konuda sapmışlığım da yoktu. O dönem içimde kalan bir içeriği aslında sizlere hazırlıyorum. Hem de değişen zamanda yaşanan önemli gelişmelerle…
O dönem Call of Duty: Modern Warfare 3’ün Türkçe dublajlı hayran çalışması yoğun ilgi alıyordu. Bu dublaj çalışmalarında iki önemli isim vardı: Ferhat Domurcuk ve Burak Şentürk.
Ferhat Domurcuk, şu anda birçok oyunun dublaj yönetmeni! Bu işin mutfağına Türkiye’de en hakim kişilerden biri diyebileceğim bir isim. Oyunlardaki dublaj konusunda saatlerce yazabilirim ancak neler yazarsam yazayım, bu işin mutfağını iyi bilen insanlar ile başa çıkamam ne yazık ki. Bu yüzden oyunların dublaj yönetmeni Ferhat Domurcuk’a ulaştık ve özellikle oyunlara da yakın olan bir gamer seslendirme sanatçısına sorularımızı yönelttik. Artık gerisini onun ağzından duyabilirsiniz…
Türkçe oyunların dublaj yönetmeni ve seslendirme sanatçısı “Ferhat Domurcuk” kimdir?
Merhabalar Ferhat bey, sizin hakkınızda özet geçtim ancak aslında seni biz bile tam olarak tanımıyoruz. Siz kendinizi nasıl tanımlarsınız? Ferhat Domurcuk kimdir?
Merhaba, 1985 Yılında Sapanca’da devlet memuru bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya geldim. Henüz ilkokul yıllarımda sahne sanatlarına, özellikle oyunculuk sanatına merakım vardı. Birçok oyuncunun hayatından bahsederken verdiği klişe bir cevap belki ancak ben de henüz ilkokul yıllarımda sahne tozunu yuttum. 19 Mayıs Üniversitesi GSF Mimari Dek. Sanatlar mezunuyum. Oyunculuğun yanı sıra daha çok seslendirme ve dublaj yapıyorum.
Tiyatro oyunculuğu ve Seslendirme kariyerinize nasıl başladınız?
Açıkçası oyunculuk mesleğini seçmemde ailemden çok öğretmenlerimin yönlendirmesi etkili oldu. Üniversite yıllarımdan bu yana yaklaşık 10 yıla yakın süredir tiyatro sahnesinden uzağım. Tiyatro sahnesini çok özledim. Bu zaman zarfında oyunculuk kariyerime, dizi, sinema ve reklam oyunculuğu ile devam ettim.
Seslendirme ve dublaj yapmaya ise lise yıllarımda başladım. Şile 50. Yıl Çok Programlı Lisesinden mezunum. Bizim dönemimizde o yılın eğitim öğretim yılı sonunda öğrenciler olarak tiyatro oyunları sahnelerdik. Az önce de bahsettiğim gibi oyunlara hazırlayan hocalarım sesimi farklı tonlarda ve iyi kullandığımı, seslendirme yapmam konusunda tavsiyelerde bulunuyorlardı. Konservatuvara hazırlanırken Duayen Tiyatro Sanatçımız rahmetli İsmet Ay ile bir sohbetimiz esnasında, seslendirme yapmak istediğimi paylaştım. Kendisinin de telkinleri ve cesaretlendirmesi ile mikrofon oyunculuğu serüvenim başladı.
Sizce bir dublaj konusunda dikkat edilmesi gereken önemli unsur nedir?
Dublaj konusunda dikkat edilmesi gereken aslında bir değil, birden fazla unsur var. Dublaj yapabilmek için başlıca önemli unsurlar, Teatral yeteneğe sahip olmak ve senkron tutturabiliyor olmak diyebiliriz.
Piyasada Türkçe dublajlı olarak oynadığımız birçok oyunda hem çalışmalarınız hem sesiniz, kısaca birçok emeğiniz var. Bu oyun dublaj çalışmalarınız, daha önce yaptığınız film, dizi ve animasyon filmleri açısına kıyasla nasıldı, nasıl bir deneyimdi. Zor muydu? Bize açıklar mısınız?
Öncelikle ülkemiz oyun sektöründen pek kimsenin farkında olmadığı, doğru bilinen bir yanlışa açıklık getirmek istiyorum: Oyunlara yapılan ses yerelleştirme işlemine dublaj değil, seslendirme demek daha doğru olur.
Özetle Dublaj; Sinema, TV filmleri, vb. yapımlardaki animasyon olmayan karakterleri canlandıran aktörlerin aynı veya yabancı bir dilde yeniden konuşulmasına denir.
Bilgisayar Oyunları hem yapım hem de ses prodüksiyonu açısından, animasyon filmler ile farklı sektörlerde kategorize olmalarına rağmen, yaratı ve yapım süreçleri birçok noktada benzerlik gösteriyor. Bilgisayar ortamında yaratılmış, gerçekte var olmayan karakterler seslendirilerek konuşturulduğu için tıpkı animasyon filmler gibi oyunlar da seslendirilir. Bu bağlamda oyunlarda yapılan seslendirme tekniği animasyon filmler ile benzer gibi görünse de oyunlar, karakter çeşitliliğinin de etkisi ile daha karmaşık ve kendine has bir prodüksiyon süreci ile işliyor.
Bilgisayar oyunlarında iki temel seslendirme türü var. Anlatıcı ve rol yapma. Oyunların anlatım biçimi oynanışı, hatta senaryoları ve karakter sayısından bağımsız olarak seslendirilen karakterin replikleri tek tek çizgisel olarak kaydedilir. Örneğin X karakterin 1000 repliği var ve replikler text üzerindeki sıra ile çizgisel olarak seslendirilir. İşte bu nokta da en zor kısım filmler gibi karşınızda bir sahnenin ya da bir görüntünün olmayışıdır. Örneğin seslendirme sanatçısının, bir FPS oyununda seslendirdiği karakterin ‘‘bomba atıyorum’’ repliğini 77 kez söylemesi ve her seferinde farklı atmosfer ve ruh hali ile role girmesi gerekir. Çünkü oyunu deneyimleyen kişiye aynı replik, her seferinde farklı bir deneyim yaşatmak zorundadır. Oyun oynayan herkesin beklentisi de budur. Kişisel olarak benim de =)