Oyun firmalarının korkusu: Demo!
Teknoloji sektörü, artık günden güne değişime uğrayarak gelişimine devam ediyor. Teknolojinin gelişim hızına paralel olarak ise, birçok sektör de aynı hızla gelişerek günlük hayatımıza kolay bir şekilde girebiliyor. Bu sektörlerden birisi de, kuşkusuz ki video oyunları olarak karşımıza çıkıyor. Peki, bu gelişim ile video oyunlarından aldığımız zevk, bizleri daha çok bağımlı mı yaptı yoksa sinir küpü mü?
Gelin hep beraber çocukluk dönemimize göz atalım. Açıkçası, bizlerin döneminde video oyunları bugün olduğu kadar yaygın değildi. Herkesin evinde bilgisayar olmaz, internet kafelere de kötü gözle bakılırdı. Bizler şanslıydık, hayal gücümüzü dışarı da gerçek insanlar ile geçirerek geliştiren son nesildik diyebiliriz. Fakat birçok evde hepimizin sahip olduğu ve video oyunları ile tanıştığımız o cihazlar vardı: Atariler! Tüm dünyada etkisini gösteren atari, şu ana kadar bilgisayar platformunda oynadığım tüm oyunlardan beni daha çok içine çekmeyi başarmıştı. Bunun sebebi de aslında belliydi. Cihaz olarak ataride sadece adaptör sorunu çıkar, onu da ufak bir meblağ karşılığında değiştirirdik. Oyunları ise resmen kusursuzdu değil mi? Grafik olarak şu anki nesil burun kıvırabilir, ama biz o oyunları sorunsuz şekilde takar ve oynardık ( En kötü ihtimal ile kaset çalışmaz ise, kolonya ile temizlemek bile eğlenceliydi).
Peki, şimdi ki sektöre gelelim. Kullandığınız cihaz ne kadar iyi olursa olsun, elbet bir sorun devamlı karşınıza çıkıyor değil mi? Bu sorun da öyle adaptör alınarak çözülmüyor. Bunun yanında ise video oyunları var tabi… Grafiklerin tavana vurması, gerçekçiliğe bu kadar yaklaşmamız elbette çok güzel bir gelişme hepimiz için. Ama şunu da itiraf edelim: Özellikle son iki yıldır oynadığınız hangi oyun, sorunsuz olarak piyasadaki yerini aldı? (Bloodborne nihaaaaa! –Emin)
Ben, kendi oynadığım oyunları göz önüme getirdiğim zaman; sorunsuz olarak oynadığım oyun sayısı parmak sayımı geçmeyecektir ve birçoğunuz için de aynı durum geçerlidir. Son olaraksa bu durumu Batman: Arkham Knight’ta görüyoruz. Oyun çıkalı yaklaşık olarak bir ay geçti. Henüz oyunu çalıştıracak bir güncelleme gelmediğinden oyunu oynayamadık. Nadir oyunların dışında sorunlu ve tamamlanmamış oyun sayısı o kadar fazla ki, artık video oyunlarına karşı ürkek davranmaya başlıyoruz. Sorunlu oyunlar ile beraber, bir terimin de hayatımızdan çıktığının farkında mısınız? Nerede o eski demolar?!
Oyun geliştiren firmaların korktuğu bu terimi, günümüzde görmek neredeyse imkansız hale geldi. Gelin hep beraber hatırlayalım demo nedir? Demo, oyunları almadan önce denememiz amacıyla sunulan sınırlı sürümdür. Demolar genellikle sadece birkaç bölüm ya da özellik olmak üzere bir oyunun çok kısıtlı bir halini içerirdi. Günümüzde bağımsız yapımcıların, arada da bazı gelişmiş oyun firmalarının sunduğu demolar, geçtiğimiz yıllarda neredeyse her oyun için yayımlanırdı. Çünkü insanlar, bir oyunu almadan önce denemek isterdi; yani insanlar bilinçli bir tüketiciydi. İnternet, oyun dergileri aracılığı ile edindiğimiz demolar ile oyunu dener, duruma göre paramızı biriktirir ve oyuna ulaşırdık.
Şimdiki firmaların tek hedefi ise para mı olmaya başladı bilmiyoruz ama demo teriminden bir hayli uzaktalar. Strateji olarak ise oyunların alfa ya da beta sürümlerini karşımıza çıkarıyorlar. Şunu belirtelim: Alfa ya da beta’nın amacı ile demonun amacı farklıdır! Biraz önce belirttiğimiz gibi, demo oyunu denemek için yapılırken; alfa ya da betalar oyunu test ettirmek amacı ile firmalar tarafından yayımlanır. Yani demolar oyunun tam sürümünden bir kesit, diğer iki terim ise daha tamamlanmayan bir oyuna dair kesit olarak belirtebiliriz. Diğer bir yandan ise yayılan oynanış videoları oldu. Fakat kardeşim, ben oyunu izleyerek satın almak istemiyorum, oynayarak satın almak istiyorum!
Sizce oyun geliştirici firmaları, özellikleri bazıları, neden demodan bir hayli uzaklaştı? Sorunu cevabını ilk başta sizlere verdik: Korkaklık! Düşünün bakayım, eğer Batman: Arkham Knight için bir demo yayımlansa idi, kaç kişi alırdı oyunu acaba? Sadece bir oyun için düşünmeyin, iki yıl içerisinde piyasaya sürülen diğer oyunları da göz önüne alalım. Tepkilerin bu denli artması ile beraber, bazı firmalar ise iade sistemini getirdi. Fakat zaten oyunun boyutu en az 30 GB değil mi?
Zaten adil kullanım kotası gibi bir sorunumuz var. Eee? Bunun yanında, her oyunu da dijital olarak almıyoruz. Eğer koleksiyon yapıyorsak ya da kutulu oyunları daha çok seviyorsak geri iade şansımız da ortadan kalkıyor. Durum böyle olunca da, eğleneceğiz diye aldığımız yapımlar; tam tersine bizleri sinir krizine sokuyor.
Uzun lafın kısası, demo mantığının gelmesini elbette gönülden istiyoruz. Fakat aç gözlü ve korkak firmalar ile bu biraz imkansız gibi gözüküyor. Sorunlu oyunlara dur demek için ise geriye tek bir çözüm kalıyor. Bilinçli alışveriş yapmayı öğrenmek ve fanboy olarak nitelendirdiğimiz olaydan vazgeçmek, bir nebze de olsa geliştirici firmaların düzelmesi için bir adım olacaktır. Yoksa artık sorunsuz bir oyun çıkması hayale dönüşebilir…