Oyun Oynamanın Zorlukları
Bilgisayar ve oyun alemiyle alakalı olmayan insanlar, oyun oynayanlara
genelde böyle bir çocukmuş havasıyla bakarlar. Halbuki işin mutfağı hiçte öyle
değildir. Hele hele Pc ile oyun oynamak bazı zamanlar bir çok problemi yanında
getirir.
Sen bu yaşta hala oyun mu oynuyosun??!?!
İlk başta akla gelen sorun budur, yaş. Geçen ay yabancı bir oyun sitesinde
yazarlık yapan birisi ile tanıştım. Gerçi ben iş amaçlı mail atmıştım fakat konu
biraz dağıldı. Belki inanmayacaksınız ama yazar amcam tam 56 yaşındaymış. Şimdi
Türk mantalitesi ile düşünüysek “amcaaaa bu yaşa geldin hala oyun mu oynuyon,
tühh kalbından utan” tarzı cümleler kurarız. Ama adamlar aşmışlar. O yaşta bırak
oyun oynamayı, inceleme bile yazıyorlar. Ülkemizde ise maalesef bu gözle
bakılmıyor. Hep bir aşağılayıcı bakış ve gereksiz cümleler kuruluyor oyun
oynayanlarla ilgili. Bu durumlardan farklı olarak büyüklerin ve bayanların
oyunlara bakış açısı da sorun yaratır. Sizden büyük insanlar genelde “gene mi
oyun oynuyosun?” yada “bu saat oldu hala bunun başında mısın?” gibi sorular ile
boğarlar insanı. Sizin yaptığınız işi çok basit görerek uğruna vakit
harcamamanız gerektiğini, size gına gelene kadar söylerler. Bir yerden sonra pes
ettiklerinde ise kız arkadaş faktörü devreye girer. Bayanların büyük bir
çoğunluğu oyunlara sizin baktığınız bakış açısından bakmak yerine çok daha
farklı bir şekilde bakmayı yeğlerler. Düşündükleri ve kendilerince en mantıklı
olan cümle “çocuk musun yaw hala oyun oynuyosun” dur. Halbuki sizin oynadığını
çoğu oyun avrupada 15-18 yaş altındakilere satılmayan oyunlardır. Yani çocuk
denecek kategoriyi aşmış insanlar ancak alıp oynayabilirler. Bu konuda bazı
şanslı kimseler de var tabi. Örneğin Murat Oktay, o güzel eşi oyun oynamakta
hatta inceleme yazıları bile yazmaktadır. Tabi ki bu çok az bir kitle ve
doğuştan şerbetli olup böyle bir insan ile tanışabilme şansınızla alakalıdır.
Fakat işin en güzeli sizin gibi oyun oynayan birisi ile karşılaşıp sohbet etmek.
Sanki ıssız bir adada yaşıyormuşsunuz da sizi kurtarmaya gelmiş bir insan gibi
olur o kişi. Bir başlarsınız “Call Of Duty’yi bitirdim mi sen?” cümlesi ile
arkasından hemen “Max Payne 2 oynadın mı?” cümlesi gelir. Oyun oynamak sadece
oynamaktan ibaret değildir. Bir çok güzel yanı vardır. Örnek verdiğim gibi
tanışabileceğiniz yep yeni bir insan türü olur, çoğu oyun İngilizce olduğu için
ister istemez yabancı dilinizi geliştirirsiniz, yok o oyun çalışmadı yeni ekran
kartı almak gerek gibi dertlere girdikten sonra kendi pcnizi parçalayıp
toplamaya başlar, bir anda teknik servis olursunuz. Anlayacağınız var oğlu var.
Yaş olayını aştıktan sonra karşınıza daha da beter bir sorun çıkar, yani PC.
Baaak annem bana ATi Radeon 19950 XT aldıııı, yaaaaa!
Rahat ve kaliteli şekilde oyun oynamanın en önemli şartı kaliteli bir ekran
kartı almaktan geçer. Fakat bu kriteri iyi bir ekran kartı alarak
tamamlayamazsınız. Emin olun asıl dert ondan sonra başlar. Günümüzün gelişmiş
oyunları artık 50-60$ değerindeki ekran kartlarına bile burun kıvırmakta.
Ülkemizdeki finansal sorunlar yüzünden de kaliteli bir ekran kartına sahip olmak
büyük bir şans. Diyelim ki bir yerlerden parayı buldunuz ve şöyle 250-300$’lık
bir ekran kartı aldınız. Artık eskiye göre daha çok sorun sahibi oldunuz. Neden
mi? Açıklayayım. İlk günler büyük bir atlama yaptığınız için çoğu oyun sorunsuz
çalışacaktır çünkü eski ekran kartınız pek iyi olmadığından zaten kaliteli
oyunlar sisteminizde yüklü değildir. Yüksek sistem gereksinimi olan oyunları
yüklediğinizde ise karşınıza bir sürü değişik sorun çıkar. Oyun sizin o anda
kullandığınız ekran kartı sürücüsünde sorun çıkartabilir ve eski bir sürüme
dönmek zorunda kalabilirsiniz. Eskisine döndükten sonra oyunu çalıştırırsınız ki
bir bakarsınız ekranda çizgiler var, bazı yerler beyaz felan. Haydaa. Bu seferde
gidip oyunun sitesinden eğer çıkmışsa yamasını indirir kurarsınız. Hadi onu
hallettiniz bu sefer verdiğiniz paranın karşılığında almak istediğiniz görüntü
kalitesi için AA (anti-aliasing) ve AF (anisotropic filtering) ayarlarıyla
oynamaya başlarsınız. Bu sefer oyun yüksek AA değerlerini desteklemez sorun
çıkartır. Gene ayarları değiştirirsiniz. Her sorun çözülüp de oynamaya
başladığınızda çoğu kişinin yaşadığı “ulan niye bu oyun 1600×1200 çözünürlükte
60FPS veriyo” gibi şey bulup şeyini arama tribine girersiniz. Bu trip, dışarıdan
gereksiz ve saçma bulunmasına karşın kullanıcıyı ilk haftalarda zehirlemeye
başlayarak sorun haline gelmektedir. Bütün zorlukları inat ile aşıp oynamaya
başlarsınız ki yarım saat sonra oyun kendini kapatır ve windows ekranına geri
dönersiniz, peşinden oyunun bir konsol kırması yada yapımcıların bilerek
yaptıkları her noktada oyunu kaydedememe yüzünden sonunda olduğunuz bölümü
baştan oynamak zorunda kalırsınız. Görüldüğü üzere oyun oynamak çocuk işi felan
değildir, bazen adamı çıldırtır.
Peki kardeşim nedir bu yazının ana teması?
Durum şu ki bunca derdi sıkıntıyı atlattıktan sonra insanın kendi kendine
“neden oyun oynamak için yüzlerce doları sokağa atayım?” gibi cümleler kurmaya
başlaması gayet doğaldır, çünkü yan komşunuz sizin ekran kartı aldığınız paraya
pc toplamış ve sizin saatlerdir çözmeye çalıştınız sorunlar ile bir kere bile
karşılaşmadan oyunu bitirmiştir bile. Bir nevi kara mizah örneği fakat inanın
doğru. Çoğu kullanıcı büyük paralar verip kaliteli bir pc toplayanlardan çok
daha sorunsuz şekilde oyun oynamaktadır. Ha tabi ki görsel açıdan pek bir
verimlilik beklenemez fakat oynamaktadır işte, olayda budur zaten. Yani yazınım
ana fikri pc için yüzlerce dolar harcamayın. Eğer oyun oynamak istiyorsanız iyi
düşünüp, araştırıp orta halli bir sistem toplayın. Maliyeti ucuz ama geleceğe
dönük ve kolay yenilenebilen bir sistem toplamak her açıdan faydalıdır.
Özellikle ruh sağlığı için.