Oyunlardan beyaz perdeye geçenler
Beyazperdeden bilgisayara geçen birçok isim oldu. Star Wars olsun, Matrix
olsun bir çok filmin oyunu yapıldı. Gelenek yıllardır bu olmuştu. Ancak 1993
senesinde Super Mario Bros.’un beyazperdede boy göstermesinden bu yana bu
gelenek değişir oldu. Artık filmlerin oyunları değil, oyunların filmleri
yapılıyor.
Yeni pazarlara yelken açmak
Super Mario Bros.’la başlayan bu akım, Street Fighter ve Mortal Kombat’ın
katılmasıyla geniş kitlelere ulaştı. Wing Commander, Lara Croft: Tomb Raider,
Resident Evil, Doom, Silent Hill, Hitman derken, bu akım şaşırtıcı olmaktan
çıktı ve kendi piyasasını oluşturdu. Tabi ki bunda oyun endüstrisinin
durdurulmaz büyümesi, oyun stüdyolarının en az film stüdyoları kadar geniş bütçe
ve gelirlere ulaşmasının da büyük bir etkisi bulunuyor.
Bir diğer etki ise konsollar. Konsollar –özellikle son jenerasyon Xbox 360, PS3
ve Wii- oyunların ve oyunculuk kültürünün çok daha geniş bir kitleye ulaşmasında
büyük rol oynuyor. Twitter ve Facebook gibi sosyal ağların da devreye girmesiyle
birlikte, teknoloji aktrist, aktör, yönetmen ve yapımcıların sık kullandığı bir
olgu haline geldi. Hal böyle olunca bilgisayarda eğlence dendiğinde ilk akla
gelen video oyunlar, film şirketlerinin de ilgisini çeker oldu.
Prince of Persia da bu oyun filmlerinden biri. Kökleri ilk olarak 1989 senesinde
Jordan Mechner tarafından yapılan Prince of Persia oyununa dayanan film, son
dönemin beklenen yapımlarından. Yönetmenliğini Jerry Bruckheimer gibi ünlü bir
ismin yaptığı filmin senaryosunu yazanlar arasında Mechner’in kendisi de
yeralıyor. Walt Disney Pictures tarafından yapılan filmin, önümüzdeki mayıs
ayında gösterime girmesi bekleniyor. Prens rolünde ise Jake Gyllenhaal
yeralıyor. Filmin bütçesi ise 150 milyon $ gibi büyük bir rakam.Bir diğer beklenen oyun filmi ise Resident Evil serisinden. Dördüncü kez
beyazperdeyle buluşacak olan Resident Evil, Resident Evil: Afterlife’la macerayı
sürdürüyor. Oyun filmleri konusunda tecrübeli, Mortal Kombat gibi bir efsaneyi
başarıyla sinemaya taşıyan Paul W. S. Anderson, yine yönetmen koltuğunda
bulunuyor. Başrolde ise Alice rolünde güzel Milla Jojovich’i tekrar göreceğiz.
10 Eylül 2010’da sinemada seyirciyle buluşacak olan film, serinin 3D olarak
çıkarılacak ilk filmi olma özelliğini de taşıyor.
Oyun filmleri denince, akla gelen bir isim de yönetmen Uwe Boll. Alman yönetmen,
House of the Dead, Alone in the Dark, BloodRayne, In the Name of the King: A
Dungeon Siege Tale, Postal gibi oyun filmleriyle ünlü. Ancak hem oyun
camiasında, hem film camiasında pek de iyi hatırlanan bir isim değil Boll.
Kendisi film dünyasının yeni Ed Wood’u olarak adlandırılıyor. Filmlerinden beş
tanesi film sitesi IMDB’nin En kötü 100 listesinde bulunuyor.
Yapımcılar arasında da pek iyi bir ünü yok Uwe Boll’un. Örneğin Metal Gear
Solid’in filmiyle ilgili bir söylenti çıktığında, oyunun yapımcısı Hideo Kojima
“İmkansız! Onunla film yapmamız imkansız!” diye bir açıklama yapmıştı.
Film endüstrisinin en kötülerinin ödüllendirildiği Altın Ahududu’ya üç defa aday
olan Boll, geçtiğimiz sene In The Name of the King, 1968 Tunnel Rats ve Postal
filmleriyle “En kötü kariyer başarısı” ödülüne layık görülmüştü. Kendisinin
emekliye ayrılması için internet üzerinden 1 milyon imza bile toplandı. Ancak
Boll hala filmlerini yapmaya devam ediyor. Yeni projesi ise BloodRayne 3: The
Third Reich. Filmin bu sene içinde vizyona girmesi bekleniyor.Oyun adaptasyonu filmlerin, vasatın üzerinde olmadığını düşünebilirsiniz. Ancak
çekimlerine bile başlanmamış bir film bu düşünceyi tamamen yıkabilir.
World of Warcraft
Dünya çapında 12 milyona yakın aktif oyuncusu olan bir devasa çoklu oyunculu
oyun olan World of Warcraft, 5 senedir ayakta durmayı başaran bir yapım.
Arkasında Blizzard gibi dev bir şirket olmasının büyük bir etkisi var. Diablo,
Starcraft gibi yapımlarla da finansal olarak önemli bir yere gelen şirket, yavaş
yavaş TV ve sinema konusuna da el atmaya hazırlanıyor. Uwe Boll’un yönetme
teklifini geri çeviren Blizzard, Sam Raimi gibi önemli bir yönetmenle anlaşmış
durumda. Filmin hikayesini Blizzard’dan Chris Metzen ve Robert Rodat yazıyor.
Konu olarak büyük ihtimalle Rise of Arthas adlı kitap gözönüne alınacak. Ancak
henüz kesin bilgiler yok. Filmin 2011 ya da 2012 senesinde gösterime gireceği
düşünülüyor. Animasyon yerine kanlı canlı aktörlerle çekilecek film, belki de
oyun adaptasyonu filmlerin kaderini tamamen değiştirebilir.
Sağlam bir arka hikaye, epik bir anlatım, güçlü karakterler, iyi bir yönetmen,
dev bir finansal destek. Bütün bunların yanına kaliteli aktör ve aktrisler
gelirse, belki de Oscar’lık bir film ortaya çıkabilir. Son dönemdeki 3D
furyasınında etkisini düşününce ortaya etkileyici bir yapım çıkacağa benziyor.
Ancak yine de fazla umutlanmamak gerek. Çünkü kitap filmleri, oyun filmleri,
film oyunları gibi adaptasyonlar, her zaman mükemmel olmuyor. Tabi Yüzüklerin
Efendisi gibi bir adaptasyonun da etkisini akıldan çıkarmamak gerekiyor.