Makale

Oyunları neden beğenmiyoruz?

Yıllarca beklediğimiz, onları oynayabilmek için sistemlerimizde
geliştirmeler yaptığımız ve konsollar satın aldığımız oyunları neden
beğenmiyoruz? İşte bu konuda en fazla görülen nedenlerden bazıları.

Oldukça fazla reklam yapılması

Özellikle yayıncı firmalar için reklamların önemi çok büyüktür. Geliştirilen
ürünün olabildiğince fazla kitlelere tanıtılması, akabinde başarılı satış
rakamlarını da getirebilecek faktörlerden bir tanesidir. Genellikle oyuncular
yeni bir ürüne en fazla ilgiyi, ilk duyurulduğu anlarda gösterir. İlk ekran
görüntüleri, ilk bilgiler ve ilk oynanış videosu ne kadar doyurucu olursa,
insanların kafasında oluşacak ilk izlenim de sonraki aşamalarda kat be kat
olumlu yönde artacaktır. Fakat yayıncı firmaların ürünleri hakkında sürekli
yayımlanan videolar ve ekran görüntüleri, bu yapımların üzerinde yer alan gizemi
büyük ölçüde kaldırıyor. Böylelikle heyecan unsuru da giderek köreliyor. Sürekli
göz önünde bulunan bir yapım, ister istemez itici bir hâl alabiliyor. Crysis,
döneminin en müthiş görsellerine sahip olması ve devasa bir harita
barındırmasına rağmen yapım hakkında o kadar çok video yayımlandı ki, neredeyse
oyun hakkında merak edilen hiç bir şey kalmadı.


Bunaltan ertelemeler sonucunda çıkışın sürekli gecikmesi

Duyurulan bir oyun eğer insanlar tarafından güzel bir tepki almışsa,
olabildiğince erken piyasaya sunulmalıdır. Tabii ki bu süre zarfında yapımın
hataları giderilip, geliştirilmesi gereken yönleri hakkında çalışmalar
yapılmalıdır. Günümüz oyun sektöründe, ertelemelerin olması artık kaçınılmaz bir
hâl aldı. Fakat bu ertelemeler, birbirini tamamlayan halkalar misali bir zincir
gibi uzamaya başladıkça, yapıma duyulan ilgi seviyesi de düşüyor ve başarılı
olması muhtemel bir oyunun albenisi azalıyor. Bununla beraber piyasaya sunulan
yeni rakipler ve gelişen grafiksel teknolojiler de yapımcılar için önemli birer
engel halini alıyor. 3D Realms’in Duke Nukem’i sonsuza dek oyuncularla buluşmak
istemiyor gibi. Buna karşılık olarak, beğenilmesine kesin gözüyle bakılan ve bu yüzden yapım süreci kısa tutularak hemen piyasaya sürülmek istenen E.T. isimli yapım, oyun dünyasının kara lekelerinden bir tanesi olarak tarihte yerini almıştı.

Önceki başarısız örneklerin, yeni ürünler için oluşturduğu ön yargı

İlk maddede de bahsettiğimiz gibi yeni bir ürün için “ilk izlenim” çok
önemlidir. Eğer ilk üye beğenilirse, bir sonraki yapım için de artı puan
demektir. Fakat tam tersi olursa, oyuncuların güveninin kazanılması için ekstra
bir çalışma yapılması gerekebilir. Şüphesiz oyun piyasasında, ilk oyunlar
beğenildiği için sonraki üyelerine de direkt olarak olumlu yaklaşılan yapımlar
mevcut. Guerilla Games, Killzone 2’den önceki oyunları sebebiyle geçmişi pek
parlak olmayan bir firmaydı örneğin.


Sadece tek bir platforma özgü oyunların, diğer platform kullanıcıları için
oluşturabileceği ön yargı

Artık duyurulan oyunlarda ilk olarak konu, grafikler ve oynanış gibi unsurlara
değil, çıkacağı platformlara bakılıyor. Tek platforma çıkan bir oyun, platform
sahibi olmayan oyuncular için önem arz etmese de, açlık hissi uyandırabiliyor.
Hele bir de bu oyun kaliteli bir ürün ise, oynama imkânı olmayan kişiler için
bir anda hedef tahtası halini alabiliyor. Bunun örneklerini, yakın bir zamana
kadar konsollara odaklı sitelerin rakip konsol oyunlarına biçtikleri düşük
puanlar olarak görebilmiştik. Örneğin Halo, bugün FPS türünde önemli bir yere
sahipken, ona karşı yürütülen ön yargılar görmezden gelinemez.


Çok başarılı bir oyunun hazırlanmasının ardından çıkan farklı bir oyunun,
başarılı oyunla mukayese edilmesi

Kullanıcılar haliyle oynadıkları yapımlarda her özellik olsun ister. Yapımcılar
ise, bu isteklere mümkün olabildiğince fazla özellikle cevap veriyor. Fakat bu
seviye, her firmanın çalışma düzeninde değişiklikler gösteriyor. Her yönden
kaliteli bir oyun, ondan daha iyi bir ürünün aynı dönemde piyasaya sürülmesi
sebebiyle geri planda kalabiliyor ve bunun sonucu olarak belki de hak ettiği
ilgiden mahrum kalıyor. Half Life ile aynı dönemde çıkma hatasına düşen Sin
isimli oyun, kesinlikle olması gerektiği kadar başarılı olamamıştı.Teknik sebepler

Oynanış süreci, sesler, grafiksel kalite, çoklu oyuncu modları ve dahasını bu
bölüme örnek olarak verebiliriz. Aslında oyunlar bazı yönlerde eksiklikler
barındırsa da, diğer yönlerdeki artılarıyla kullanıcıları tatmin etmeyi
başarabiliyor. Yine de bu iyi yönler, eksilerin görmezden gelinmesini
sağlayamıyor. Çizgisel oynanış, kendini tekrar eden bölüm tasarımları, kötü
yapay zekâ, belki de en çok şikayet edilen yönlerin başında gelenlerden.


Olacağı belirtilen, ama olmayan özellikler sonucu oluşan hayal kırıklığı

Oynanış ne kadar zengin tutulursa, yapımın çok yönlülüğü de o yönde zenginlik
gösterecektir. Yapımcılar bazen hiç yapılmamış, bazen de önceki yapımlarda
denenmiş ve başarılı olmuş özellikleri kendi oyunlarına da ekleyerek hoş bir
sunum yapmayı ister. Fakat bu özellikler, geliştirme süreci devam ederken iptal
edildiğinde tam bir hayal kırıklığına neden oluyor. Çünkü oyuncuların
kafalarında kurguladığı oyun planı, baştan aşağıya değişmek zorunda kalıyor. Ne
yazık ki Alan Wake’in devasa haritasında özgürce dolaşmak artık mümkün değil.


En önemli sebep: Oyunun gerçekten kötü olduğu gerçeği

En kati ve kesin sonuç olarak, bir oyun kötüyse başarılı olması beklenemez
zaten. Burada düşünülmesi gereken şey, nerelerde hata yapıldığı ve bir daha
tekrarlanmaması gerçeğidir. Şüphesiz oyuncuların güveninin sarsıldığı en büyük
nokta, para vererek satın aldığı bir oyunun kötü olmasıdır. Gerek günlük
yaşantıda gerekse Internet ortamında bu durumdan bahsedilmesi, diğer
kullanıcılar için de referans olacak ve ciddi bir müşteri kaybına yol
açabilecektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu