Oyun İncelemeleri

Papers, Please

Geçtiğimiz haftalarda Oyun Sevinci programımızda öyle bir oyun oynamıştık ki,  eğlencesine oynayalım derken hastası olduk. O oyun Papers, Please’di.

Oyunda 1982 yılının sonlarında, Arstotzka isimli komünist bir ülkede çalışan vize memuru rolündeyiz. Tabi bu ülke gerçek değil. Ancak oyun, 80’lerin başındaki Doğu Bloğu ülkelerini konu aldığını açıkça belli ediyor.

For Mother Russia

Bağımsız bir yapım olan Papers, Please, ilk görünüşte herhangi bir bağımsız oyun gibi görünüyor. Ancak oyunu oynadıkça, herhangi bir oyun olduğunu görmüyorsunuz. Vize memuru olarak amacınız, günlük olarak değişen kurallara uyum sağlamak. Örneğin ilk günlerde yabancı ülkelerden giriş yapanların sadece pasaportlarını tarih, kişi, verildiği yer gibi bilgilere bakarak kontrol etmeniz gerekirken, ilerleyen zamanda giriş izni, çalışma izni gibi birçok belgeyle uğraşmanız gerekiyor. Tam “tamam ya ben alıştım kontrol etmeye” derken, arananlar listesi devreye girebiliyor. Hatta United Federation adlı ülkede bir salgın başlıyor ve bu ülkeden gelenleri almamaya başlayabiliyorsunuz. Kolechia adlı ülkeden ülkemize yapılan terörist saldırıdan sonra, bu ülkeden gelenleri vücut taramasından geçirmeniz gerekli olabiliyor. Bunun gibi birçok değişim, Papers, Please’de günler ilerlerken oluyor. Oyunda verilen belgeler üzerindeki yanlışlıkları, kural kitabıyla, kişinin görünüşüyle, o anki tarih veya saatle karşılaştırarak geçişlerini engelleyebilmeniz mümkün oluyor. Bazı durumlarda geçmek isteyen kişiden parmak izi isteyebiliyor, hatta bazı durumlarda gözaltına bile almanız gerekebiliyor.

Tüm bunların dışında karşınıza ilginç insanlar da çıkabiliyor. Örneğin adını hatırlayamadığım bir adam, Arstotzka’ya girmek için eliyle çizdiği pasaportu sunmuştu. Defalarca gelip defalarca reddedilmesine rağmen en sonunda doğru bir pasaportla girebildi. Bazıları gelip “Şirketim var, mühendisler arıyorum. Kartvizitimi onlara verirseniz, size de payınızı veririm” gibi isteklerde bulunabiliyorlar. Hatta Arstotzka vatandaşı olduğunu iddia eden ve yanında nüfus cüzdanı olmayan bir kişi, bana ülkenin başarılı futbol takımı Arstkickers (yanlış hatırlıyor olabilirim) taraftarı olduğunu ve bana bayrağını hediye edip sınırdan geçmek istediğini bile söyledi. Tabi ki kabul etmedim. Oyunda küçük, bazen hikayeye etki eden, birçok detay mevcut.

Vize memuru olarak tek amacımız hayatımızı dürüstçe yaşamak da değil. Bir ailemiz var ve onlara bakmak zorundayız. Kayınvalideniz, karınız ve oğlunuzu hayatta tutmanız gerekiyor. Kazandığınız para kiraya, ısınmaya ve yiyeceğe gidiyor. Bununla birlikte paranızın fazlasıyla vize kabininizde hızlı olmanızı sağlayan çeşitli yükseltmeler yapabilir veya ailenizi daha da konforlu olan bir apartman dairesine alabilirsiniz. Tabi daha kaliteli bir daire, daha yüksek bir kira demek. Her şeyin dengesini iyi kurmanız gerekiyor.

Hikaye sonsuza kadar böyle de gitmiyor tabi. Arada bir karşınıza EZIC adı verilen ve Arstotzka yönetimini devirmeyi planlayan bir örgüt tarafından ziyaret ediliyorsunuz. Sizden bazen üyelerini sorgusuz sualsiz sınırdan geçirmenizi isteyebiliyorlar. Hatta hükümet görevlilerini öldürmek gibi istekleri bile olabiliyor. Karar sizin. İsterseniz onların dediklerini yapın, isterseniz onları ele verin. Sizden kanunsuz iş yapmanızı isteyen sadece EZIC değil. Bir defasında bulunduğum yerin üst seviye yöneticisi, benden ismini verdiği bir kişiyi geçirmemi istedi. Ancak zamanı geldiğinde kimi geçireceğimi unuttum ve sadece bu yüzden yaklaşık bir 10 gün sonrasında tamamen başka bir neden gösterilerek tutuklandım ve oyun bitti.

Oyunun sona ermesi hatalarınızı düzeltemeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Bir zaman çizelgesi üzerinde kayıtlı oyunlarınıza ulaşabiliyorsunuz. Hatta verdiğiniz farklı bir karar nedeniyle farklı bir zaman çizelgesi de oluşturuluyor.

Ready Your Documents

Papers, Please görsel olarak tam da 80’li yılların havasını yakalamış. Vize kabini ekranının üst tarafında sınırın genel bir görüntüsünü görebiliyoruz. Burada askerler ve sınırdan geçmek isteyenlerin silüetleri görünüyor. Sol altta kabine girenleri ve kabinin masasını görmek mümkün. Renk seçimi, karakter animasyonları gibi görsel özellikler, kendinizi adeta 386DX makinede oyun oynuyormuş gibi hissettiriyor. Buna o mükemmel müzikler de eklenince, tam da Balkanlar’da bulunan ve komünizmle yönetilen bir ülkedeymiş gibi hissediyorsunuz.

Oyunla ilgili herhangi negatif bir görüşüm yok. Ancak editör arkadaşım Mert Günhan’la birlikte “Keşke şu oyunda multiplayer da olsa ya” gibi serzenişlerimiz olmadı değil. Oyunun “Endless” yani sonsuz bir modu olduğunu da belirtmeden geçmeyelim.

Kısacası Papers, Please, son dönemde gördüğüm en başarılı yapımlardan biri. Bir başlayınca gerisi geliyor. Ardından da düşünmeden edemiyorsunuz: Milyonlarca dolar harcanan oyunların yanında şu oyun nasıl oluyor da bu kadar başarılı olabiliyor?
Satın alın ve oynayın.

Nazillipaşa Sadrazamı Mert Günhan Bey’in Notu:

Papers, Please, bağımsızların muhteşem yükselişinin en güzel örneklerinden biri. Tasarım olarak en basit fikirlerin bile doğru işlendiği ve doğru mekaniğe oturulduğu vakit ne kadar güçlü bir atmosfer sağlayabileceğinin yegane sonucu olan yapım, yapımcısı Lucas Pope’tan gelecekte çok ciddi beklentilerim olmasına yol açıyor.

90 puan benden Papers, Please’e geliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu